Yeni Üyelik
38.
Bölüm

37 | Yarali Ruh Ve Pi̇yon

@inviernonoctis


"Sen aklıma düşüne kadar

Ölmeyi düşledim.

Sadece düşledim."


"Unut beni! Tekrar, tekrar, tekrar." Kollarımdan tuttu. Ayakta duramıyordum."Hadi Açelya. Anıl'ı da unut. Neden Çağrı olduğumu söylediğimde unutmayı seçmiyorsun?" Sesinde öfkeden çok kırgınlık vardı. Küçük bir çocuğun kırgınlığı vardı. Yürek sızlatan geçmeyen bir acısı vardı.


"Çağrı...Neden? Neden oynadın benimle?" Dudaklarım titredi, bakışları yanaklarımdan süzülen yaşlara takıldı.

"Seninle oynamadım Mila. Sana dediklerimi unuttun mu?Benim kimsem yok bunu biliyorsun.Sen bende eksiksin ve seni kaybedemem.Seni kazanamadan kaybedemem." Gözlerine baktım. Gerçekleri görmek istedim. Gördüğüm şey acı ve ızdıraplardı.


"Yapacağım şey seni üzerse özür dilerim demiştin." Yüzünde oluşan gülümsemeyi gördüğümde kafam karıştı."Neden öfkelisin bana?" Diyerek geri çekildim. Aramızdaki boşluğu görmesiyle gözlerini sıkıca kapattı."Sarılmadın bana."


"Neden kırgınsın?" Sanki ona bıçaklanışım gibi geri çekildi."Beni unuttun." Derin bir nefes aldım."Unutturmuşsun kendini." Gözlerini açıp acısını görmeme izin verdi. Mavimsi yeşil gözlerinde öyle acı vardı ki anlatmaya kalksa dili zehirlenir."Ama unutmayı seçen sensin."


"Duyduklarım yalan mıydı? Beni hiç sevmedin mi Çağrı?"


"Seni seviyorum Mila. Seni sevmediğimi söylediğim zaman hıçkırıklarını duymamla canım yandı. Sen benim her şeyimsin Açelya. Sen benim yaramsın, yaşamımsın. Tıpki bir zamanlar senin her şeyin olduğum gibi. Yani öyle düşünüyorum." Sesinde acı ve kırgınlık vardı. Onu kaç kez üzmüştüm?"Ben düşmanın değilim Mila. Ben senin gölgenim."


Koluna dokunacağım sıra kendini geriye çekti. "Lütfen sarılma veya dokunma bana Açelya." Elini kahverengi saçlarının arasından geçirip derin bir nefes aldı."Dokunuşun beni yakıyor Mila. Eskiden bana sarılman için her şeyi yapardım ama biliyorum sen bana kalbinle sarılmak istemiyorsun."


Anıl ile birlikte geçirdiğim bütün zamanları düşündüm. Çağrı'yı sevmediğimi bile onun yüzüne söylemiştim."O ev sizindi." Başını evet anlamında salladı." Amacım gerçekten müze gezmekti ama müze o gün bilinmeyen nedenle kapatıldı. Akşamında olan olayı yapan kişi büyük bir şey yaptı müzede." Yardım çığlıkları, Çağrı'nın beni kurtarma sözleri...


"Abim evi kapattırmıştı. Bende temizlemeleri ve aşağı katı istediğim gibi yapmalarını sağladım." Basketbol sahası, ağaçta oturan çocuk."Çağrı o ağaç...Ege sen misin?" Ya dediğimi anlamadı ya da anlamamazlıktan geldi.


"Hayır." Yalan söylüyor. "Lütfen hiçbir şey söyleme. Dediğim gibi amacım senin doğum gününde karşına çıkmaktı ama bir şeyler ters gitti. O yüzden her şeyi doğum gününde açıklayacağım."


Gözleri buğurlı,

Ya sebebi gözyaşları. Ya da ben.


İnsan bazen sevilmek ister, Bir oda dolusu insanla bir aradayken kimsesiz hissetmez istemezsin. Kollarımı beline dolayarak, başımı göğsüne yasladım. İç çekti sarılmak istemedi ama geri çekilmedi. Çünkü benim tarafımdan sevilmek istedi."Beni yeniden hayata döndürür müsün? Bunu bir tek sen yaparsın Mila. "


"Çok başkasın." Beni sanki kaybedecek gibi sıkıca sarıldı. Yüzünü boynuma, saçlarımın arasına gömdü."Seni çok kırdım değil mi? Biz daha önce tanışıyoruz ve sen beni uzun zamandır seviyorsun." Sessiz kaldı. Sessizlik büyük bir cevap ."Bana bir kere isteyerek sarıl."


"Yapamam. Seni sevmiyorum." Geri çekildi. Anıl olduğunu sandığım zamanlar gözümden geçti. Bileğindeki yıldızlara baktım."Anıl olarak konuşurken fondöten ile boyuyordum. Anıl ikinci ismim değil." Merdivenlere yöneldiğinde peşinden gittim.


"Çağrı neden söylemedin Anıl olduğunu? Neden böyle saçma bir oyun oynadın." Bir odanın kapısını açtığında etrafa baktım."Ben birazdan geleceğim sen dinlen." Çağrı gittiğinde kapıyı kapatıp yatağın köşesine oturdum.


Çağrı'nın odası. Siyah gri renklerle döşenmiş. Yatağın hemen kenarında siyah bir gitar vardı. Masanın üstünde siyah bir defter duruyor, sadece altın bir renkle kapağa Mila yazılmış. Oturduğum yataktan kalkıp defteri aldım. Tereddüt içinde elimi ismimin yazılı olduğu yerde gezdirdim. İlk sayfayı açıp yazılan yazıda gözlerimi gezdirdim.


Gideceksin

Lütfen gitme.


Bir şeyler yapacak kişi sensin

Çünkü ben tamamen yalnızlıkla sana bağlıyım.


Herkesten kaçıp

sana sığındım.


Sen beni seversin sandım

Bilemedim beni öldüreceğini.


Gözyaşlarımı gören tek kişisin,

Beni ağlatan tek kişisin.


Yaşamanı yitirmiş ruha mum yaktın

Sonra o mumu karanlıkla söndürdün.


Derin bir nefes aldım. Göğüs kafesimin sıkıştığını hissettim. Bu yazılan sözlerin ruhunda ben vardım. Arka sayfayı çevirecekken defterin elimden çekilmesiyle sendeledim. Çağrı açtığım sayfayı bakıp ardından solgun bakan mavimsi gözlerini elalarıma çevirdi."Lütfen sadece bu defteri unut."


"Ben sana ne yaptım? Canını yakacak ne yaptım?"


"Sen beni ölümle baş baş bıraktın. Gözyaşlarımı gören tek kişisin,

Beni ağlatan tek kişisin. Beni öldüren tek kişisin." Derin nefes alarak bir kaç adım geriye gittim. "Oyunlar için çok geç oldu. Artık anlat lütfen." Çağrı defteri çekmeye koyup kilitledi.


"Bahçeye çıkalım yemek hazır." Sessiz kalarak peşinden yürüdüm. Bahçeye çıktığımızda sandalyede oturan Çağrı'nın kedisini kucağıma alıp beyaz tüylerini okşadım. Arka bahçede bir aile bütünlü yani 12 kişilik yemek masası vardı. Çağrı en başa geçtiğinde bende hemen yanındakine oturdum. Kedi mırlayarak elimi yaladı."Seni seviyor."


Gülümseyip kedinin çenesini okşadım.

"Gerçekten okula Anıl olarak mı yazıldın?" Başını hayır anlamında salladı." Dosyaları değiştirdim." Yemek yemediğimi fark eden Çağrı kaşlarını çattı."Özel olarak bir şey istiyorsan söyle alayım."


"Aç değilim."


Gözlerine baktım.

Yaralarını saramazdım. Yaralayıcı bir kadın olarak yaralı bir adamı iyileştiremem. Bir insan sevilirse yaralar. Ben yaralarım. "Tamam. Bir şeyler yiyeceğim."


Yemek yerken bir yandan başını koluma sürten kediye bakıyordum."Bundan sonra ne olacak?" Derin bir nefes alarak bakışlarını kaçırdı."İşleri ben yöneteceğim . Akel'e dikkat et Mila."


"Benden bir şey saklıyorsun. Ve iş derken? Neden Akel'e dikkat etmeliyim?" Söylemek istemiyor gibi baktı yüzüme. Derin bir nefes alıp eliyle yüzünü kapattı. "Akel şüpheli. Ayrıca...Adel yaşıyor." Yutkundum. Boğazım yanıyor, kalbim sıkışıyor. Hayır. . Gözlerim çok acıyordu. Kemiklerim sanki dövülmüş gibi kırılıyordu.Her gece, her sabah, her gün...Katil olduğumu düşünürken, ışığımı kaybettiğimi düşünürken şimdi yaşıyor deniyor.


"Yeter."

"Mila.."diye mırıldandı.Boşluğu dinliyordum, boşluğa düştüm. Ya yanardım ya da boşluğa düşerdim. Tek bir şansın vardı ve sen tek bir şansı yere düşürüp kırk parçaya ayırıp ruhuma batırıp kanattın

O gece kimsesiz bırakılmış hissediyordum. Kanlı ellerimle tuttuğum atmayan kalp kalmıştı. Beni yalnızla bırakmıştı."Bir daha onun adını ağzına alma." Kollarımı göğsümde toplayıp tırnaklarımı ellerime batırdım.


"Göründüğünden daha çok suçlu hissediyorsun." Sandalyeden kalkıp gideceğim sıra bileğimi tuttu."Lütfen kızma. Adel yaşıyor onu buldum. O zaman senin sesini duyup gelmiştim. Adel'i gördüm büyük ihtimalle sen hayal sanıyorsun." Yüzümü ellerimle kapatıp ondan uzaklaştım."Canımı yakıyorsun kes şunu."


"O yaşıyor ve kötü şeyler olacak. Adel Karaca iyi birisi değil." Öfkeyle gözlerine bakarak tokat attım. Tokat sesi yankılarken Çağrı'nın ifadesizce bana baktığını gördüm."Onun hakkında böyle konuşmaya cüret etme. Sen kimsin de böyle konuşabileceğini sanıyorsun?Beni durdurmaya çalışma." Bahçeden çıktım ve Çağrı beni durdurmadı.


Eve geldiğimde Umut'u çizim yaparken buldum."Ne çiziyorsun?" Resme baktım. Ortada küçük çocuk sağında elini tutan bir kız solunda yine çocuğun elini tutan bir erkek. "Bunlar kim ablacığım?"


"Çağrı abi, sen ve ben! Çağrı abi bizi kurtaran kişiydi." Ne dediğini tam olarak anlamadığım için sessiz kalmayı tercih ettim . Oturduğum koltuktan kalkarak mutfağa geçtim. Dolaptan daha önce teyzemin yapıp bıraktığı donmuş , hazırlayıp buzluğa koyduğu börekleri fırına koyup ayarını açtım. Sandalyeye oturup cebimden telefonumu çıkardım.


Elif:Mila


Elif: çok kötü bir şey oldu


Elif:Kapıyı aç


Mutfaktan hızlıca çıkıp kapıyı açtım."Gel mutfağa geçelim." Mutfağa geçtiğimizde Elif sandalye oturdu. Bende hemen karşındaki sandalyeye oturdum."Ne oldu anlatsana." Dudağına dokunup eliyle yüzünü kapattı.


"Adrian beni öptü." Elini yüzünden çektiğinde yüzümdeki şaşkınlığı gördü."Burak bunu gördü ilk başta zorla olduğunu düşünüp Adrian ile kavga etti." Yere baktığında sırıttım."Zorla değildi ve bu yüzden Burak'a kızdın."


"Ve Adrian Burak'ın ona vurmasına izin verdi. Adrian sadece bana bakıyordu." Gülümsediğimde bacağıma vurdu. Fırındaki börekleri çıkarıp tabağa koyup masaya koydum. Peçeteyi masaya koyup iki selpak koparıp katlayarak sıcak böreği tutup yedim."Yesene ve sen net bir şekilde Adrian'a aşıksın."


"Evet. Sonra kaşındaki yarayı temizleyip yarabandı yapıştırırken bana çıkma teklifi etti bende kabul ettim." Börekten bir tane yiyip sandalyeden kalktı."Kısaca anlatmak için geldim gitmem gerekiyor. Adrian ile buluşacağım." Üstüne baktım. Siyah kot pantolon, siyah kısa bot üstüne siyah kazak ve siyah montunu giymişti. Kahverengi dalgalı saçlarını ilk defa düzleştirmiş hafif makyaj yapmıştı.


"Tamam gidebilirsin." Yanağımdan öpüp gitti. Börekler bitince tabağı yıkayıp salona geçtim. Teyzem Umut ile oynuyordu. Aslı hanım ise yeni dönmüştü."Gel kızım biraz oturalım." Yanına oturduğumda bir süre sessiz kaldı."Babanın yanına gittim...Babanın durumu çok kötü."


"Biliyorum ve bunun hakkında konuşmak istemiyorum."


"Konuşmak istediğim şey bu değil. Çıkışta şirketin yeni patronu Çağrı denen çocuk beni eve kadar getirdi arabasıyla. Bu çocuk senin bir zamanlar arkadaşındı sanırım." Anlamadığımı belirtir gibi tek kaşımı kaldırdım."Hayır onu hiç görmedim."


"Biz beraber yaşarken onu sen sekiz yaşındayken görmüştüm." Bahsettiği kişi Ege olabilir mi acaba? Ege Çağrı'mı? Yoksa ikinci ismi Çağrı Ege Kandemir mi? "Ben biraz dışarıya çıkacağım."


Odama çıkıp üstümdeki kıyafetleri çıkarıp siyah kazak, siyah pantolon giymeden önce tayt giyip pantolon giydim. Botlarımı giyip siyah montumu giydim. Kahverengi saçlarımı salık bırakıp parfüm sıktım. Telefonumu cebime atarak çekmeceden biraz para alıp pantolonumun cebine koydum. Ilgın bugün arkadaşında kalacaktı.


Evden çıktıktan sonda bir süre taksi bekledim gelmeyince iç çeke çeke metroya bindim. Hiçbir zaman taksi bulamadım. Bir buçuk saatin sonunda her zaman geldiğim kafeye gelmiştim. Kahvemi alarak arka masalardan birine geçip oturdum. Bir kaç dakika sonra Çağrı gelmişti. Metroya bindiğimde kafenin adresini atıp gelmesini söyledim. Karşımdaki koltuğa oturduğunda ikinci kahveyi ona uzattım."Konuş kimsin sen? Ege dediğim yani çocukken Ege dediğim kişinin en olduğunu bir nevi anladım."


"Ne zaman anladın?"


"Ege denen kişiyi kısa bir süre önce hatırladım sonra seni bir iki kere gördüğümü ve merhem verdiğini bile hatırladım." İç çekerek kahvesini içti.

"Evet Ege benim ama ismim Ege değil. Çağatay ve diğer tanıştığın bütün erkek ismine sahip kişiler. Alper, Ege, Kerem, Ali ve bir çoğu bendim."


"Ama neden kendini başka birisi olarak tanıttın." Gülerek bakışlarını kaçırdı."Mecburdum. Sorma anlatmayacağım." Yarım saatin sonunda onu ikna edemeyeceğimi anladığımda dışarı çıktık."Seninle kendi ismimle gezmek...İyi hissediyorum lütfen beni unutma."


Saçlarımı düzeltip montun şapkasını örttüm."Anlamıyorum." Yürürken omuz silkip ellerini ceplerine soktu."Yağmur yağacak. Araba alt sokakta." Issız ara sokaklardan geçerken rahatsız olarak biraz Çağrı'ya yaklaştım.


Çığlık sesi duymamızla hemen nereden geldiğine baktık."Alt sokaktan kadın sesi geliyor hadi gidelim." Çağrı bana engel olamadan hızla aşağıya koştum. Çağrı peşimden geliyordu. Kızıl saçları görmemle onu gördüm.


Burada karşımdaydı. Önceki adam bileklerini tutmuştu. Adam bizi görünce kaçmıştı ama benim bacaklarım kök salmış gibi hareket etmiyordu. Titredim, soğuğu hissettim."Sana demiştim Mila."


Adel elini bana uzatıp gülümsedi."Tekrar karşılaştık sevgili dostum." Eline baktım. Hayal gördüm, sadece bir hayal . Elini tutup soğuk parmaklarına dokunduğumda sağ gözümden bir gözyaşı düştü. Adel Karaca yaşıyor.


Adel Karaca yaşıyor.

Ölmedi.

Kardeşim yaşıyordu ve Çağrı haklıymış.Çağrı'ya dönüp elini uzattı."Çağrı Akel Kandemir. Uzun zamandır Mila'nın peşinde olan kişiyle tanışmak için sabırsızlanıyordum."


Bazı sözler kurşundu.

Yoksa intihar mı?

Ölüm alırdı geri vermezdi.

Gitme Adel.

Gitme kızılım.


Loading...
0%