@justwebby
|
Ne yapacağımızı bilemez halde öylece birbirimize baktık kehanet cadısını içimizde bilen yok gibi gözüküyordu hem zaten tüm cadı meclisi aynı çatı altında Tabious'un çağırtkan topraklarında yaşışordu. Uzun bir sessizlikten sonra sopiha
"Burda durmanın bir anlamı yok kütüphaneye gidip şu cadı hakkında biraz bilgi alalım böylesi daha iyi olur."
Olumlu bir şekilde kafa saladık ve tekrardan kutüphaneye gittik. Her birimiz teker teker tonlarca kitap alarak sayfaları çevirmeye başladık ama yok, kehanet cadısı hakkında doğru düzgün yazan hiç bir şey yok sanki bir anda yok olmuş gibiydi ama isminin ünlü olduğu kesindi ancak nasıl desem bu gizli bir ünlüydü sanki. Derken aklıma arthus'un matias'a "Bence sen ne istediğimi çok iyi biliyorsun" dediği geldi küflü kitabı kapatıp
"Matias."
Dedim matias bana doğru bakarak
"Evet noldu lizzie?"
Dedi ve arkasına yaslandı, ne soracağım konusunda tereddüt etmiyordu anlaşılan, durum böyle olunca aklımdaki soruyu sordum
"Arthus o kişiyi tanıdığına dair bir şey dedi kehanet cadısını tanıyormusun?"
Bunları duyduktan sonra matias olduğu yerde dengesini kaybetti, kendine geldiğinde başı eğili gözlerini yerde gezdirerek derin bir nefes aldı sonrada
"Onu tanıyorum ama..."
"Ama ne unutma işin ucunda sorunu çözecek küre var."
Dedi octiva matias'a ama matias yinede anlatmamak konusunda kararlıydı nitekim sonunda bu kararı bi kenara bıraktı ve
"Onu tanıyorum ama bizler birlikteliği keseli çok oldu..."
Matias önünde duran sandalyeyi çekti kafasını masaya gömdü daha fazla bir şey anlatmak istemeyen birer çocuk gibi derken octiva tekrardan
"Unutma küre,bize lazım onun hakkında ne kadar çok şey anlatırsan o kadar faydalı olur."
Matias gözlerini bizlerden çekti ve anlatmaya devam etti
"Uzun zaman önceydi collete cadı topluluğunun bir üyesi iken ben ve o arkadaştık ancak collete garip çekilde eriyip gidiyordu tıpkı birer mum gibi o cadı topluluğunun akşam laneti ile lanetlenmiş olan ilk cadısıydı ve işin kötü yanı collete zamanla gücünü geliştirmek için cadı ruhlarını hapsetti ve zamanla cadı topluluğundan ayrılıp benimle takılmaya başladı,durum böyle olunca cadılar onu..."
Durdu matias derin derin içini çektikten sonra
"Çığırtkan topraklardan ölüm atenesine sürgün etti ayrılacağımızı düşünmüştüm ama birbirimize kavuşmak için elimizden geleni yaptık ancak Colette ordan kurtulduktan sonra bana sırt çevirdi." Matias konuşmayı bitirince tekrardan sustuk böylesi bir yaşanmışlığa ne diye bilirdik ki, derken matias kafasını kaldırdı gözünü ovuşturduktan sonra
"Bakın ne diyeceğim sopiha şuanda Colette'nin olduğu yer senin krlaığına yakın belki ben sana yolu tarif edersem sen onları götüre bilirsin."
Dedi matias sopiha'ya bakarak sopiha tatlı tatlı gülümsedikten sonra
"Tabiki." Dedi ve matiastan çevre ve yol tarifi aldı. Her şey hazırken Jason bir anda
"Matias sen gelmiyormusun?" Diye sordu matias buruk bir sesle
"Siz önden gidin ben size yetişirim."
Dedi onu orda bırakmak istemesekte yola çıktık. Yolda Kiata'ya
"Acaba bu collete neye benziyor."
" inan bende çok merak ediyorum,heleki ona kehanet cadısı dedikleri bu durumda."
Biz böyle konuşurken Octiva bizleri dürtü sonrada sopiha'yı göstererek
"Galiba cadının yerini bulduk."
Dedi ve ekledi "Önden sizleri alalım cadımızın yüzünü önce siz görün."
Diyerek takıldı bizlere sonrada en önde sopiha arkasında ben ile kiata olmak ve en arkada octiva, Jason,Lynn ve edward olmak üzere cadının yaşadığı yere girdik. Etrafta kimsecikler yoktu yinede sanki büyülü biri dokumuşcasına göz kamaştıran bir mekan vardı. Derken bir anda ufukta tıpkı matias'ın bahsettiği gibi mum gibi eriyen biri gözüktü bu collete olmalıydı bize doğru yaklaştı
"Sizlerde kimsiniz ha?,burda ne arıyorsunuz."
Diğerlerinin konuşmaya çekindiğini hissedince ben konuya girdim
"Merhaba bizler farklı soylardan gelen varsielriz ve şey... arkadaşın matias bizi sana ulaştırdı"
Bir anda collete'in yüzündeki alaylı ve şaşkın bakışlar yerini öfkeye verdi
"Arkadaş mı?!, bana bakın ben onunla arkadaş falan olmadım olmicam!, o ve onun yancıları olan sizler sadece benim yardımımı ister zaten."
Lynn söze karıştı
"Yancıları mı?, bak galiba lizzie'yi anlamadın bizler ejderha sorununu çözmek için burdayız bize ne kadar hızlı yardım edersen o kadar iyi olur nitekim işi zorlaştırırsan hiç bir şey yapamayız."
Dedi ona hak verircesine edward;
"Lynn haklı işi zorlaştırma bize katılırsan sorunu çöze biliriz."
Collete önce mum gibi erimeye sonrada tekrardan cap canlı bir forma geçerek
"Matias'ın sözüne uyup buraya geldiniz onun ekibinizde olduğunu söylediniz ve şimdi beni kullanıyorsunuz!"
Collete tam bir büyü yapıp gidecekken onu kolundan tutum ve sordum
"Matias ile aranızda neler oldul?"
"Size hikayeyi anatmadı mı?
"Şey elbette anlattı ama... nasıl desek biraz seyrek."
Collete tam konuşacağı sırada üstümüzden rüzgarlar uçuruan birer ejderha geçti, öyle sert kanat çarpıyordu ki bir orduyu uçura bilirdi söylenecek ne varsa sanki şimdi söyememizi istiyordu doğa. Collete yukarıya baktı havanın yavaş yavaş buharlaştığını görünce
"Size o düşmanın anlatamadığı şeyleri ben anlatayım o zaman!"
"Demek dost olduğumuz zamanlar çabuk unutuldu ha?"
Dedi biri, arkamızı döndük bu matiastı. Collete onu görmezden gelerek bize beni takip edin işareti yaptı tepemizde kocaman birer rüzgar sorunu varken hızlı adımlarla yürüyor bir an önce bu sorundan kurtulmak istiyorduk. Ve derken tepemizdeki koca bulut kayboldu rahat bir nefes almak için durduk derken collete
"Evet geldik şimdi sizlere matias denilen hainin neler yaptığını anlata bilirim."
Matias birden "püff" Dedi sıkılmıştı. Derken kiata ikisinin arasına girdi ve
"Tamam ikinizde neden bir birinize küs olduğunuzu söyleyin ve bu iş bitsin unutmayın tepemizde hala bir ejderha ordusu var."
Matias ve collete bir birlerine baktı sonrada ikiside derin bir nefes aldı ve aynanda
"Bizler birbirimizi lanetledik !"
Hepimiz şok olmuştuk derken tam ortamıza doğru kocaman birer kaya düştü. Biz daha ne olduğunu analamadan ejderhalar tarafından saldırıya uğramıştık. Önümüzde kocaman birer ejderha duruyordu ve hiç durmadan etrafımıza kocaman kayalar atıyordu. Lynn böylesi bir durumda bile bana laf atmaktan eksik kalmadı tabi ve hemen
"Sağol lizzie, bizde bir şey eksik diyorduk."
Dedi ancak böylesi bir durumda ona laf yetiştiremezdim. Saldırı giderek daha çok güçleniyordu sanki ejderhalar yere inmişti derken matias ve collete aynada bir şeyler mırıldandılar ve ikiside sinirli sözler eşliğinde birer bariyer oluşturdu fakat bu bariyer o rüzgar ejderhası için çok kolaydı. Collete
"Tamam yaşanacak ne kadar kötü durum varsa şuanda yaşıyoruz."
Dedi ve bir patlama ile bariyer yok oldu ejderha yere indi hepimiz o darbe ile nereye saklana bilirsek oraya saklandık. Nefeslerimizi tutmuş öylece ejderha'nın gitmesini bejliyorduk ama nafile derken sopiha bir anda ejderha'nın önüne atladı
"Delirdi mi bu?"
Dedi Lynn alçak sesle
"Sopiha geri dön!,kendine zarar vereceksin!"
Diye bağırdı kiata ama nafile sopiha hiç bir şey duymuyordu. Derken bir anda gözleri birer yılan gibi oldu dili tıpkı bir yılanınki gibi dışarı fırladı sopiha sessizce bir kaç şey fısıldadı ve ortaya birer peri ruhu çıktı ejderhanın gözlerine giren ruh bir kaç süreliğine onu kör etti. Hava karırken kutüphanye geldik. Sopiha'yı tebrik ettikten sonra
"Arthus'un yanına gitsek iyi olur."
Dedi octiva işte o anda Colette'nin gözleri iri iri açıldı
"O benim babam!"
Dedi hızlıca dışarı fırladı onun peşinden koşmaya çalıştım ama yetişmedim derken matias'ın çoktan onun peşine düştüğünü fark ettim...
|
0% |