@kalemdendusen
|
Elif ve Fatih, çatı katındaki odalarında birbirlerine sarılmış halde, dışarıdaki karanlığı izliyorlardı. İstanbul’un hafif esintisi perdeyi usulca dalgalandırırken, ikisi de yaklaşan akşam yemeğinin gerginliğini hissediyordu. Olaylar hızla gelişmişti, ama bu akşam daha büyük bir fırtınanın habercisiydi.
Alt katta Gülnihal Hanım, sessizce oturduğu koltukta düşüncelere dalmıştı. Elif’in ailesini istemeden de olsa evlerine çağırmıştı. Bu zoraki misafirlik, iki ailenin yıllardır biriken soğukluğu yüzeye çıkaracaktı. Ailenin sırları artık daha fazla saklanamayacaktı. Sema, Zeynep, Halit ve Melis yavaşça içeri girdiğinde, herkesin yüzünde bir gerilim vardı. Gülnihal Hanım, soğuk bir şekilde Elif’in ailesini karşıladı, ama gözlerinde bir sertlik vardı. Masaya oturduklarında, gözle görülür bir gerginlik havayı kesiyordu.
Elif, masaya oturduğunda Fatih’in elini sımsıkı tuttu. Fatih, Elif’in geçmişini biliyordu. Elif’in Davut’tan olan çocuğunu, Elif ona itiraf ettiğinde büyük bir şok yaşamış, ama sevdiği kadını geçmişiyle kabullenmeye karar vermişti. Ancak bu sırra Gülnihal Hanım ve diğer aile bireyleri henüz vakıf değildi. Yemek başladığında konuşmalar yüzeysel kaldı. Gülnihal Hanım, Elif’in ailesine karşı soğuk ve mesafeli davranıyordu. Elif’in annesi Sema, kızına destek olmak istercesine arada ona bakıyor, ama Elif’in yüzündeki gerginliği fark ediyordu. Yemek masasında kelimeler bile zorlanarak söyleniyordu, sanki her an bir şey patlayacakmış gibi.
Derken, Gülnihal Hanım aniden konuşmaya başladı. Sesi soğuktu, ama altında büyük bir öfke yatıyordu. “Elif,” dedi dikkatlice seçtiği kelimelerle, “Fatih’i sevdiğini biliyorum. Ama bize söylemediğin bir şeyler var mı? Geçmişinle ilgili, mesela… Davut'la ilgili bir şey?”
Bu sözler masada yankılandığında, Elif’in içindeki korku bir anda yüzeye çıktı. Sema Hanım irkilmiş, Zeynep ise suçluluk içinde gözlerini kaçırmıştı. Elif, kendini bir anda suçlama oklarının hedefinde bulmuştu. Ancak Fatih, annesinin bu suçlayıcı tonuna karşı hemen müdahale etti.
“Anne, yeter artık!” diye çıkıştı Fatih. “Ben her şeyi biliyorum. Elif’in geçmişini biliyorum ve kabul ettim. Artık bu konuda daha fazla söz istemiyorum!”
Masadakiler donup kalmıştı. Sema Hanım gözlerini Fatih’e çevirdi, Elif ise gözyaşlarına hâkim olamıyordu. Gülnihal Hanım şok içinde oğluna baktı. “Sen… biliyorsun?” diye sordu fısıltıyla.
Fatih kararlı bir şekilde devam etti. “Evet, biliyorum. Elif’in Davut’tan bir çocuğu olduğunu biliyorum. Ama bu, onun hatası değil. Geçmişi arkamızda bırakmak zorundayız. Eğer sevdiğim kadınla bir hayat kuracaksam, geçmişiyle birlikte kabul etmeliyim. Bu benim kararımdı.”
Gülnihal Hanım’ın yüzü bir an için taş kesildi. Onun gözünde bu durum kabul edilemezdi. Kendi oğlunun böyle büyük bir sırrı saklamasına, hem de kendisinden saklamasına tahammül edemiyordu. Fakat Fatih’in kararlı duruşu, masada bir anda tüm dengeleri alt üst etti.
Bu sırada Zeynep daha fazla dayanamadı ve gözyaşları içinde, “Elif, her şeyi açıklamak zorundasın. Bu kadarını da saklayamazsın!” diye bağırdı.
Elif, Zeynep’in bu sözleri karşısında donup kaldı. Gözyaşlarını silerek Fatih’e baktı, ama Fatih başını iki yana sallayarak onun yanında olduğunu göstermek istiyordu. Elif derin bir nefes alıp masadakilere dönerek konuşmaya başladı.
“Elbette geçmişimden pişmanlıklarım var, ama artık Fatih ile yeni bir hayat kurmak istiyorum. Davut’tan olan çocuğumu da saklamadım. Fatih her şeyi biliyor ve buna rağmen yanımda olmayı seçti.”
Masadakiler sessizce birbirlerine baktılar. Gülnihal Hanım’ın yüzünde bir öfke belirdi. “Bu çocuk bizim ailemizin bir parçası olamaz!” diye sert bir şekilde çıkıştı. “Fatih, bu kadarını göze alamazsın.”
Ama Fatih, annesine kararlılıkla baktı. “Bu benim hayatım ve seçimim,” dedi. “Eğer Elif’le olacaksam, onun her şeyiyle olacağım. Bu aileye katılacak herkesin bunu anlaması gerekiyor.”
Oğlunun bu kararlılığı, Gülnihal Hanım’ı derinden sarsmıştı. Masada herkes donmuş gibiydi. Elif ve Fatih, birbirlerine bakarak bu zorlu anı birlikte göğüslemeye hazırdılar. Gerçekler artık masadaydı, ve ne olursa olsun bu sırlarla birlikte bir yol bulmak zorundaydılar.
|
0% |