Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Bölüm 7

@kalemdendusen

Elif, ailesine döndü. "Anne, baba, teyze... Evet, ben... Ben Davut'tan hamileyim. Bu benim rızamla olmadı. Beni o pis adamla evlendirdiğiniz gün, bana sahip olmak istedi. Lütfen, yanımda durun, destek çıkın," diye konuştu; gözleri dolmuştu, sesi titriyordu.

 

Halit Bey derin bir nefes aldı. "Tamam kızım, biz senin yanındayız. Bunu unutma, emmi. Özür dileriz... Gerçekten, ben nasıl böyle bir şey yapabilirim? Sen bana yalvardın evlenmemek için ama ben ne yaptım? Kendi ellerimle seni odaya kapattım."

 

Elif, babasının itiraflarını duymuyormuş gibi uzaklara baktı. Boğazına oturan o acı duyguyla savaşmak zorundaydı. Ona danışılmadan verilen kararın bedelini ödüyordu.

 

"Bizim suçumuz yok Halit Bey," dedi Melis, savunmaya geçerek. "Biz nereden bilebilirdik Davut'un böyle bir pislik olacağını?"

 

Elif, teyzesi Melis’in sözlerini iğrenerek dinledi. "Kesin öyledir," diye fısıldadı ablasına.

 

"Sus, birisi duyacak," dedi Zeynep, telaşla.

 

"Susa susa bu hale gelmedik mi, Zeynep?" diye sordu Elif, gözleri dolu dolu.

Halit Bey, derin bir nefes aldı ve bir an duraksadı. Sonra kararlı bir sesle, "Fatih. Bu konuyu kapatalım artık," dedi. Fatih ve babası başlarını hafifçe sallayarak Fatih'in yanına oturdular. Gergin bir sessizlik ortamı sardı.

 

Fatih’in babası, elini dizine vurup konuşmaya başladı. "Bu olanlar hepimizi derinden yaraladı. Elif’in yaşadıklarını öğrendiğimizde büyük bir şok geçirdik. Kimse böyle bir şeyin olacağını tahmin edemezdi. Davut’un yaptığı kabul edilemez."

Fatih, Elif’e döndü. "Elif, senin yanında olduğumuzu bil. Bu yaşadıkların senin suçun değil."

 

Elif, başını hafifçe kaldırıp Fatih’e baktı, gözlerindeki yaşlarla boğuşarak. Sessizce bir teşekkür eder gibi başını salladı.

 

Halit Bey, zor da olsa bir karar vermiş gibiydi. "Tamam, o zaman bu konuyu daha fazla kurcalamayalım. Bu olanları geride bırakmak zorundayız. Biz sana sonuna kadar destek olacağız, Elif. Artık bizde gidelim geç olmadan.

Tüm aile, yavaşça ayağa kalktı. Elif, ağır adımlarla odasına doğru yöneldi, Zeynep, Sema ve Melis de Halit'in peşinden gittiler. Fatih ve ailesi de onların ardından yavaşça yukarıya çıkmaya başladılar.

 

Yukarıda odalarına geçtiklerinde, herkes sessizce dağıldı. Elif, odasına girer girmez yatağa oturdu. Düşünceler kafasında dönüp duruyordu, ama en azından şu an her şey biraz daha netti. Onun yanında duran bir ailesi ve sevdiği adamvardı. Gözyaşları süzülürken, içinde bir nebze de olsa bir rahatlama hissetti.

Elif odasına çekilip yatağına oturduğunda, derin bir iç çekti. Gözyaşları süzülürken, kapının yavaşça açıldığını fark etti. İçeriye Fatih girdi, kapıyı hafifçe kapatıp ona doğru yürüdü. Elif'in yüzündeki acıyı görünce kaşlarını hafifçe çattı ama sonra yüzünde sıcak bir gülümseme belirdi.

Fatih, Elif'in odasındaki gergin atmosferi fark ettiğinde, bir an duraksadı. Elif’in sessizce yatağa oturmuş, düşüncelere dalmış hali ona ağır gelmişti. Onu bu durumdan bir şekilde çıkarması gerektiğini biliyordu ama ne söyleyeceğini bilemedi. Biraz düşündükten sonra yavaşça ona yaklaştı.

 

"Elif," diye başladı, ses tonu yumuşak ama cesaret vericiydi. "Biliyorum, şu an hissettiklerin çok ağır. Ama bazen, insanın zihnini dağıtması gerekiyor. Hadi, biraz kalk da bir şeyler yapalım. Oturdukça daha kötü hissedeceksin."

 

Elif, başını kaldırıp Fatih’e baktı. "Ne yapalım Fatih? Şu an hiçbir şey yapacak durumda değilim," diye karşılık verdi, sesi bezgin.

 

Fatih, gözlerini devirdi. "O yüzden diyorum ya, tam da bu yüzden bir şeyler yapmamız lazım. Benim harika bir fikrim var," diyerek telefonunu çıkardı. "Bir kahve içmeye gidiyoruz. Hemen şimdi. Ama öyle sıradan bir kahve değil! Şurada çok güzel tatlılar yapan bir yer biliyorum. Hem biraz hava alırsın, hem de kafanı dağıtırsın."

 

Elif isteksizdi ama Fatih’in kararlı yüz ifadesini görünce bir an tereddüt etti. "Gerçekten... Şu an dışarı çıkmak mı?"

 

Fatih hafif bir gülümsemeyle cevap verdi. "Evet, tam olarak bu. Biraz dışarı çıkmak, tatlı yemek ve belki de sadece biraz olsun kendimizi iyi hissetmek. Ben her zaman tatlıların moral düzelttiğine inanırım. Ayrıca, seninle orada oturup sessizce oturacak değilim. Sana bir sürü komik video izlettiririm, belki sonra utanırım ama olsun."

 

Elif istemsizce gülümsedi. Fatih’in bu çabası hoşuna gitmişti. "Pekala," dedi nihayet, yavaşça ayağa kalkarken. "Ama bu tatlılar gerçekten iyi olmalı. Yoksa beni dışarı çıkarmanın bir anlamı olmaz."

 

Fatih sevinçle başını salladı. "Söz veriyorum, pişman olmayacaksın!" Elif’i motive etmeyi başardığını görünce rahatladı. Ona biraz daha normal hissettirebilmek için elinden geleni yapacaktı.

 

Beraber evden çıkıp, Fatih’in bahsettiği tatlıcıya doğru yürümeye başladılar. Yolda Fatih, Elif’i konuşmaya çekmek için sürekli farklı konular açtı, ona izlediği en saçma filmleri anlatmaya başladı. Elif, başlangıçta sessiz kalsa da, Fatih’in anlattıkları onu güldürmeyi başarmıştı. Fatih’in anlattığı garip hikayeler sayesinde, Elif birkaç saatliğine de olsa içinde bulunduğu karanlık düşüncelerden biraz uzaklaştı.

Fatih ve Elif, sessiz bir köşede oturabilecekleri küçük, samimi bir kafe bulmuşlardı. Kafenin camından süzülen hafif sonbahar ışığı Elif’in yüzüne vuruyor, ona bir parça huzur veriyordu. Fatih siparişleri vermek için ayağa kalkarken, Elif çevresine göz gezdirdi. Uzun zamandır böyle bir ortamda bulunmamıştı. İçindeki sıkıntı hala tam geçmemişti ama en azından burası ona biraz nefes aldırıyordu.

 

Fatih, elinde iki büyük dilim tatlıyla geri döndüğünde, yüzünde bir çocukça heyecan vardı. "İşte karşında dünyanın en iyi tiramisusu!" dedi, tabağı Elif’in önüne koyarak. "Bir tanesi senin, bir tanesi de benim, ama eğer beğenmezsen, ikisini de yiyebilirim," diye ekledi göz kırparak.

 

Elif, ona bakıp gülümsemekten kendini alamadı. Fatih’in bu kadar çaba göstermesi hem komik hem de bir şekilde içini ısıtmıştı. "Eğer bu tatlı da kötü çıkarsa, seni suçlayacağım," dedi şakayla karışık.

 

İlk lokmayı aldığında, gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Bu... gerçekten çok iyi!" dedi, gözleri parlayarak. Fatih, zafer kazanmış gibi bir ifadeyle geriye yaslandı. "Sana demiştim!"

 

Bir süre sessizce tatlılarını yerken, Fatih birden telefonunu çıkarıp Elif’e uzattı. "Şimdi de planın ikinci kısmına geçiyoruz," dedi, telefonunda bir video açarken. "Bu videoları gördüğünde ne kadar güleceğini tahmin bile edemezsin. Bir süredir topluyorum bunları. Düşünsene, tam ihtiyacın olduğu zaman!"

 

Elif, şaşkınlıkla ona baktı. "Sen ciddi misin? Komik videolarla mı moralimi düzeltmeye çalışıyorsun?"

 

Fatih omuzlarını silkti. "Neden olmasın? Komik videolar dünyanın en iyi terapisi olabilir. Hem eğer gülmezsen, bir dahaki sefere ben rezil olurum. Bu yüzden bana bir şans ver."

 

Elif, istemsizce gülümsedi ve Fatih’in telefonuna doğru eğildi. İlk video oynarken, başta sadece bir kaşını kaldırarak izledi ama bir süre sonra, gerçekten komik olan birkaç sahneyle gülmeye başladı. Fatih de yanında kahkaha atarken, Elif de birkaç kahkaha patlattı.

 

"Görüyorsun işte," dedi Fatih, göz kırparak, "bazen basit şeyler bile işe yarar."

 

Elif, gülümsemeye devam ederken başını salladı. "Haklısın," dedi, derin bir nefes alarak. "Bazen her şey üst üste geldiğinde, küçük şeylerin gücünü unutuyorsun. O kadar uzun süredir bu kadar rahat gülmemiştim ki..."

 

Fatih ona bakarken, yüzünde ciddi ama yine de yumuşak bir ifade belirdi. "Elif, bak... Hayat seni şu an çok zor bir noktaya koydu, biliyorum. Ama unutma, her şey geçici. Bu karanlık anlar bile. Seni ne kadar zorlasa da, sen güçlüsün. Yanında biz varız. Ve sana her zaman güldürebileceğimiz, seninle vakit geçirebileceğimiz küçük anlar yaratacağız. Önemli olan, bu karanlıktan çıkmak için adım atmak. Tıpkı bugün yaptığın gibi."

 

Elif, bu sözleri duyunca bir an duraksadı. Gözlerinin dolduğunu hissetti ama bu kez farklıydı. Acıdan değil, bir rahatlama hissinden. Fatih’in ona karşı gösterdiği destek, onun zorlukların üstesinden gelebileceğine dair inancı, Elif’e güç veriyordu. Sessizce başını salladı ve derin bir nefes aldı.

 

"Teşekkür ederim, Fatih. Gerçekten. Ne kadar zor olduğunu bilmene rağmen, beni güldürmek için bunca çaba harcaman... Bu çok şey ifade ediyor."

 

Fatih, gülümseyerek ona baktı. "Her zaman, Elif. İstediğin zaman, ben buradayım. Ve emin ol, hep böyle saçma videolarım olacak."

 

Elif, bu kez daha geniş bir gülümseme ile karşılık verdi. Fatih’in yanında olduğu her an, hayatın zorluklarına karşı biraz daha güçlü hissediyordu. İkisi de tatlılarını bitirip, dışarıya çıkmaya hazırlanırken, Elif, kafasının içindeki karanlık düşüncelerin biraz daha azaldığını fark etti. Fatih, onun moralini gerçekten düzeltmeyi başarmıştı.

 

 

 

Loading...
0%