Yeni Üyelik
11.
Bölüm

Bölüm 8

@kalemdendusen

Fatih, Elif’in titreyen ellerine bakarken derin bir nefes aldı. Onun içindeki karmaşayı anlamasa bile hissedebiliyordu. Elif, o narin ve güçlü kadın, yarın hayatının en önemli savaşını verecekti. Bu savaş sadece bir mahkeme değil, onun özgürlüğü ve geleceği içindi. Fatih’in içinden, onu korumak ve yanında olmak dışında bir şey gelmiyordu. Yumuşak ve güven verici bir sesle konuştu:

 

“Elif... Yarın mahkemen var. Hadi eve gidip biraz dinlenelim, olur mu?”

 

Elif, yüzüne yorgun ama sıcak bir gülümseme yerleştirerek ona baktı. Her şeyin çok hızlı geliştiğini düşündü. Fatih, ona hep bir ışık olmuştu, en karanlık zamanlarında bile. İçinden teşekkür etmek geldi, ama kelimeleri tam bulamıyordu. Gözleri hafifçe dolarken başını eğdi:

 

“Evet, Fatih, haklısın. Yarın... yarım kalan hesap kapanacak. Beni buraya kadar getirdiğin için sana minnettarım. Yaptıklarını asla unutmayacağım.”

 

Fatih, Elif’in gözlerine bakıp hafifçe gülümsedi. Ona güven vermeye çalışsa da, içindeki endişeyi bastırmakta zorlanıyordu. Bu mahkeme, ikisi için de hayatlarının en önemli dönüm noktasıydı.

 

Villada ise işler oldukça gergindi. Fatih’in annesi Gulnihal Hanım, derin bir huzursuzluk içindeydi. Oğlu Fatih’in, Elif’le olan bu ilişkisini bir türlü kabullenemiyordu. Elif’in yaşadıkları ve onunla ilgili dedikodular, özellikle Davut’tan olan çocuğu, Gulnihal’in yüreğine bir diken gibi batıyordu. Oğlu için en iyisini istemişti her zaman; ama Elif, bu geleceğin bir parçası olamazdı. Gulnihal, sinirle kocasına döndü:

 

“Bu normal mi Oğuz? Bu yaşadığımız şeyler hiç normal değil. Elif’in bu evde ne işi var? Oğlumuzla bu kız arasında bir şey olmasına nasıl izin verebiliriz?”

 

Oğuz Bey derin bir nefes aldı. Karısının endişelerini anlıyordu, ama Elif’in hikayesini duyduktan sonra ona sırt çevirmek içinden gelmiyordu. Bu kadar acı çekmiş birine nasıl başka türlü davranılabilirdi ki? Sakin ve kararlı bir sesle cevap verdi:

 

“Evet, yaşadıklarımız garip. Ama ortada olanları göz ardı edemeyiz. Elif zor bir hayat yaşamış, ailesi onu zorla evlendirmiş. İstediği dışında bir ilişkiden çocuğu olmuş. Kendini onun yerine koy lütfen, hanım. Bu kadar acıyı kaldıramazsın. Ona karşı biraz daha anlayışlı olamaz mıyız?”

 

Gulnihal hırçın bir hareketle başını salladı. Oğuz’un söylediklerinde mantık vardı, ama kalbi bir türlü Elif’i kabullenemiyordu. “Ama ya oğlumuz, Oğuz? Ya Fatih? Ona ne olacak? Bu kız, geçmişiyle birlikte hayatımıza girdiğinde biz de bu acının bir parçası oluruz. Fatih’e zarar vermesinden korkuyorum. Onu korumak zorundayız.”

 

Oğuz Bey yavaşça karısına yaklaştı ve onun elini tuttu. “Hanım... Fatih büyüdü. Kendi kararlarını verebilir. Eğer Elif’le olmak istiyorsa, biz de ona destek olmalıyız. Elif yalnız değil, yanında Fatih var. Bizim de onların yanında olmamız gerekiyor. Hem yarın mahkemeye gidiyoruz. Davut’tan hesap sorulacak. O her ne yaptıysa, adalet yerini bulacak.”

 

Gulnihal derin bir nefes alarak kocasının sözlerine karşı koyamadı. “Peki Oğuz, zor ama... ne yapabiliriz ki?”

 

Oğuz, eşine son bir kez daha şefkatle baktı, ardından “Yarın hep birlikte mahkemede olacağız. Elif için de, Fatih için de... Olan biteni hep beraber göreceğiz,” diyerek yatak odalarına çekildi.

 

Elif ve Fatih villaya geldiklerinde, günün yorgunluğu her ikisinin de üzerine çökmüştü. Elif derin bir nefes aldı, içinde karmaşık duygular dolaşıyordu. Bugün çok şey yaşamışlardı. Yarın ise belki de hayatında hiç yaşamadığı kadar büyük bir hesaplaşmaya tanık olacaktı. Mahkeme, onun için sadece adaletin sağlanacağı bir yer değil, aynı zamanda geçmişiyle olan hesaplaşmasıydı.

 

“Ahhh... Ne yorucu bir gündü,” diye mırıldandı Elif. Gözleri Fatih’e döndü. “Artık uyumak istiyorum. Yarın yarım kalmış bir hesabım var.”

 

Fatih başını salladı. “Haklısın, Elif. Yarın her şey netleşecek. Şimdi uyuyalım.”

 

Her ikisi de odalarına çekildi. Elif, yatağa yattığında gözlerini kapattı. Ama uyumak kolay değildi. Geçmişte yaşadıkları, içindeki fırtınalar ve korkular onu rahat bırakmıyordu. Derin bir nefes aldı, ama göğsündeki ağırlık hala oradaydı. Yarının getirecekleri belirsizdi, ama ne olursa olsun, bu savaştan vazgeçmeyecekti.

 

Fatih ise, odasında yatağa uzandığında Elif’in ne kadar güçlü biri olduğunu düşündü. Onun yanında olmak, her şeyden daha önemliydi. Yarın ne olursa olsun, Elif’in yanında olacak, ona destek verecekti.

 

Sabahın ilk ışıkları yavaşça karanlığı delerken, villanın içinde sessizlik hüküm sürüyordu. Yavaş yavaş uyanan ev halkı, mahkeme gününün gerginliğiyle hareket ediyordu. Elif yatağında bir süre daha hareketsiz kaldı. Kalbinin hızla attığını hissedebiliyordu. Gözlerini açtığında, odanın içindeki loş ışıkta düşünceleriyle baş başa kaldı. Bugün, hesap günüydü. Ne olacağını bilmiyordu, ama geçmişin acılarıyla yüzleşmeye hazırdı.

 

Fatih kapıdan hafifçe içeriye süzüldü. Yüzünde yumuşak bir gülümseme vardı, ama içindeki endişeyi saklayamıyordu. Elif’e yaklaşıp seslendi: “Hazır mısın?”

 

Elif yavaşça yerinden kalktı ve gözlerini Fatih’e çevirdi. “Hazırım. Artık bu kabusun bitme zamanı geldi.”

 

Villadaki hazırlıklar sessiz ve gergin bir şekilde devam ederken, Elif içindeki duygusal fırtınayı bastırmaya çalışıyordu. Mahkeme salonuna gitmeden önce son bir kez derin bir nefes aldı. Fatih’in elini tuttu ve ona güvenle baktı. Her ne olursa olsun, bu savaşı birlikte vereceklerdi. Halit, Sema ve Zeynep onları mahkemede bekliyordu. Elif, hayatındaki en büyük yüzleşmeye doğru adım atarken, yalnız olmadığını bilmek ona güç veriyordu.

Loading...
0%