Yeni Üyelik
7.
Bölüm
@karanlikruhu

ARAZ VURAL

 

2 yıl önce

 

Bugün evet tamda bugün benim herşeyim olan o kadınla safirim'le evleniyorduk. O benim herşeyim olmuştu bu hayatta en değer verdiğim en çok sevdiğim tek kişiydi o ve biz onunla bugün evleniyorduk. Gelin odasına girdiğimde aynada kendisine bakıyordu. Gülümseyerek onu izledim bir süre "çok güzel olmuşsun" dediğimde gülümseyerek bana döndü. Çok güzeldi, herşeyiyle mükemmeldi ve benimdi. Hızlıca yanıma gelip sarıldığında kollarımı beline sardım. Sapsarı saçlarından öptüm "seni çok seviyorum safirim" dedim kendime kalbime hatırlatırcasına, "bende seni seviyorum" duymasına şaşırmıştım ellerimi belinden çekip geri çekilip o güzel gözlerine baktım.

 

" Bir yüzbaşının beni duymayacağını düşünmek biraz aptallıktı dimi safirim ?" Dediğimde gülerek başını evet dercesine sallayıp "biraz öyleydi sevgilim" dediğinde güldüm "olsun be safirim ben zaten seni çok seviyorum sen duysan da duymasan da" dediğimde hala gözlerime bakarken o aşık olduğum gülümsemesiyle gülümsedi. " Bende seni çok seviyorum her zaman ve her ne olursa olsun" dediğinde yüzündeki gülümseme silindi kendi kendime tekrar ettim " her ne olursa olsun..." Beni bu kadar seviyor olması garip hissettirmişti sadece onsuz kalma fikri bile beni mahvetmeye yetiyordu zaten. Ben kendi düşüncelerime dalmışken safirinde dalmış olduğunu görünce ellerimi yüzüne koyduğumda o güzel gözleri gözlerime baktığında gülümsedim. "Biz evleniyoruz safirim ne bu düşüncelere dalıp gitmeler, hem bak içerde seni timinde bekliyor. Aşkım aramızda ama senin timin kadar geveze insanlar görmedim" dediğimde güldü "Yapacak birşey yok araz bey onlar benim askerlerim iş ayrı özel hayat ayrı kaç kere gördün görevde onları" dediğinde başımı salladım zaten amacım onun böyle düşüncelere dalıp strese girmemesiydi. "haklısın safirim iş ayrı aşk ayrı" dediğimde ben öylemi dedim dercesine baktığında güldüm başımı salladım "tamam tamam. Ama öyle be safirim biz bunun bir örneğiyiz işte"

Tam cevap vereceği sırada çalan kapıyla bir adım geri çekildi ve kapıya döndü. Kapı açıldı ve içeri safirimin mükemmel geveze timi bir bir girdiler odaya

Bartu her zamanki zevzekliğiyle sırıtarak yanımıza geldi safir'e baktı "Ooo komutanım bu ne güzellik böyle...acaba araz komutanım yerine benimle mi evlenseniz ?" Demesiyle kaşlarım çatıldı ne diyordu bu zevzek elimde kalıcaktı şimdi. Gülerek bana döndü sinirle bartuya doğru bir adım attım elimi sertçe omzuna koydum kendime çektim kulağına yaklaşıp sinirle konuştum " Bana bak bartu seni buraya ben gömerim aslanım duydun mu ? Ayağını denk al ona göre " dememle Bartu'nun yüzündeki gülümseme silindi. Elimden kurtulmak için geri çekilmeye çalıştı ama kimle uğraştığının farkında değildi daha, kurtulamadı elimden korkuyla konuştu. "şaka yaptım valla komutanım şaka... Safir komutanım ve siz çok yakışıyorsunuz zaten sizin aranıza girmeye çalışanı ben kendi ellerimle öldürürüm siz hiç dert etmeyin" Demesiyle geri kalan bütün tim ve safir gülerken bartunun omzuna aferin dercesine vurup elimi çektim. Elimden kurtulmanın verdiği rahatlıkla sesli bir şekilde nefes verdi.

Sonra time dönüp "hadi hadi tüyelim biz burdan" dedi ve safire döndü "komutanım herkes sizi bekliyor sizde lütfen" dedi ve korkuyla göz ucuyla dönüp bana baktı ve hızlıca dönüp odadan çıktı ardından geri kalan timde bartu'ya gülerek çıktı.

Herkes odadan çıktıktan sonra yine safirim'le baş başa kalmıştık safir bana döndü gülümseyerek "çıkalım mı artık ?" Dediğimde gülümsedim ve başımı salladım kolumu koluma girmesi için kaldırdığım sırada telefonum çaldı sinirle kolumu indirdim telefonu çıkarırken "Kim bu arayan ya !" Lafım ekranda albay yazısını görene kadar sürdü hızlıca telefonu açtım. Benim konuşmama fırsat vermeden konuşmaya başladı Albay.

" Araz şimdi beni iyi dinle yanında safir var biliyorum sakın belli etme birşey...safirin hayatı tehlike de biliyorsun safirin son göreve gittiğinde kaçan teröristler düğünde aranızda ve bizim onları bu şekilde durdurmanız imkansız, bir yolu var tabiki tek yol aksi taktirde safirin hayatı tehlikede sen safirle evlenemezsin safir için onu o nikah masasında terk etmen lazım ordaki teröristler bunu görücek ve ardından seni onları arasına sızdırıcaz biliyorsun o it'in bir kız kardeşi var. Ve o odada dinleniyorsunuz her yerde safire sakın birşey söyleme safir bu biliyorsun hem bunu yapmalısın araz...safir için " albayın sözlerinden sonra birşey belli etmemek için onlarca çaba veriyordum. Nasıl yapıcaktım bunu...bu acıyı nasıl safirime yaşatıcaktım? Ben onsuz yaşayamam derken bu adilmiydi şimdi ? Ya safir...safir o ne hissedicekti ? Mahvolucaktı...mahvolucaktı benim safirim.

Ama onun için yamak zorundayım bunu

Albaya sadece "peki tamam hallederiz" diyebildim ardından kapattım telefonu bana merakla bakan safirime baktım. Ona baktıkça acı çekiyordum şuan ben nasıl yapıcaktım bunu daha fazla şüphelenmemesi "Önemli birşey değil ev için bir belge gerekiyormuşta onun için aramışlar. Çıkalımmı artık ?" Diyerek konuyu kapatarak koluma girmesi için kolumu kaldırdım.

Koluma girdiğinde birlikte salona girdik. Herkes alkışlarken herkes mutluluğumuzu paylaşmak için burdayken ben birazdan canımdan çok sevdiğim safiri terk etmek zorundaydım.

Neden...neden bize denk geliyordu ki bu lanet şey nasıl yapıcaktım ben bunu safirime nasıl kırıcaktım onun güzel kalbini, nasıl bırakıcaktım onu böyle yüzüstü ? Dans için elini tuttuğumda bana endişeyle bakıp " Neyin var ?" Diye sorduğunda bile ben onun yüzüne bakınca yapıcağım şey için kendimden nefret ediyordum.

Elimi biraz sıkınca düşüncelerimden çıkıp anca odaklandım o güzel yüzüne "neyin var diyorum araz!?" Dediğinde zorla anlamasın diye gülümsedim "iyiyim safirim birşeyim yok dalmışım öyle" dediğimde inanmadığını belli edercesine baktı yüzüme "Bir yüzbaşını böyle kandıramazsın araz" dediğinde sahte bir pes edişle başımı sallayıp konuştum " Peki. Peki...ya sorun ev işte bir belge eksikmiş ya o olmazsa anlaşma eksik kalıyor" dediğimde yüzüme hayretle ve şaşkınlıkla baktı "ya araz Allah aşkına bumuydu bende birşey oldu sandım. Hallederiz onuda, takılma lütfen" dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. Keşke sorunumuz gerçekten bu olsaydı safirim. Başımı peki dercesine salladım eğilip yanağından öptüm.

Benden nefret ediceksin biliyorum ama yapmak zorundayım ve bu yüzden bende kendimden nefret ediyorum.

 

Nikah masasına geçmiştik artık. Ben her ihtimali düşünüyordum. Acaba söyle yapsam olurmu diyordum böyle yapsam olurmu diyordum ama yoktu başka çözüm yolu yoktu.

Ben en küçük kavgamıza dayanamazken şimdi benden nefret edicekti. Ben tek bir gözyaşına kıyamazken o beni yüzümden belkide saatlerce ağlıcaktı. Ben bir an olsun ayrı kalmaya dayanamazken şimdi terk etmek zorundaydım.

 

Nikah memurunun klasik sorularını cevapladıktan sonra o ana gelmiştik.

İlk safire soruyordu." Siz safir yaman hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan Araz Vural'ı eşiniz olarak kabul ediyormusunuz ?" Sorduğu soruyla safirin bana baktığını hissettiğimde bende ona baktığımda güzel gözleriyle karşılaştım bana bakıp aşık olduğum o gülümsemesiyle gülümsedi ve mikrofona dönüp "Evet!" Dediğinde kendimden bir kez daha nefret ettim.

Nikah memuru bana geçince çoktan dalmış gitmiştim içimden kendime,beni buna mecbur bırakanlara demediğimi bırakmıyordum ama birşey değişmiyordu ben bunu yapmak zorundaydım.

" Siz Araz Vural hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan Safir Yaman'ı eşiniz olarak kabul ediyormusunuz ?" Soruyla masanın üzerinde birleştirdiğim ellerime boş boş bakmıştım.

Dönüşü yoktu bunun

Koluma dokunan safirle ona döndüm endişeyle yüzüme bakıyordu "sana diyor araz neye daldın cevap versene?" Dediğinde istemeyerek başımı iki yana salladım

Bana endişeyle bakan gözlerine baktıkça kendimden bir kez daha nefret ettim.

"Özür dilerim... Özür dilerim safir ama ben yapamam" dedim istemeye istemeye korkuyla baktı benim gözlerime...daha fazla o gözlerine bakarsam yapamıcaktım karşıya döndüm "Hayır!" Dedim yüksek sesle, dönüp bir an safirime baktım o an o güzel gözlerinden yaşlar süzüldü. Başımı iki yana salladım. Duramazdım burda... Duramazdım.

Hızlıca ayağa kalkıp koşarak salondan çıkmaya başladım. Peşimden safirde koştu. "ARAZ...ARAZ DUR!!" yapamam sevgilim yapamam duramam senin için yapamam bunu

Dışarı çıktığımda sabah güneş olan havada sağanak yağmur vardı. " ARAZ LÜTFEN DUR... NEDEN BÖYLE YAPIYORSUN NE OLDU!!"

duramam safirim yapamam hızlıca arabaya bindim hızlıca kapıları kilitledim. Gelip cama vurdu "araz lütfen...araz yapma...araz beni bir dinle nolur. Ne oldu-"demesine bırakmadan konuştum daha fazla konuşmasına izin verirsem yapamıcaktım çünkü, safire döndüm gözyaşları içinde yüzüme baktı. O an bir kez daha nefret ettim kendimden " Seninle evlenemem safir ben kendimi buna hazır hissetmiyorum özür dilerim "

Dedim ve gaza basıp sürmeye başladım. Arkadan koşan safirimi görünce bir kez daha nefret ettim kendimden gözümden yaşlar süzüldü silmedim.

Silemedim

Arabayı hiç bilmeden sürdüm.

Şuan ölsem yeridir...

Ormanlık bir yere gelince ani frenle durdum.

Sinirle direksiyona vurdum.

Orda ağladım sadece...saatlerce ağladım, kendimi asla affetmicektim...

 

________________________♠________________________

 

Telefonla albayın yanına gidip dediği gibi lanet olası o itlerin arasına girmek adına o it'in kız kardeşiyle sevgili olmuştum.

Şuan karşımda duran kadına baktım.

O olayların üzerinden iki ay geçmişti ben hala kendimden ilk gün ki gibi nefret ediyordum.

Bu karşımda duran kadından, abisi olucak it'ten bunların kökünden nefret ediyordum.

Şimdi safirimin yanında olmak vardı onun kokusuyla huzur bulmak vardı.

" Sen neye gülüyorsun ki araz ?" Diyen iğrenç kadınla yüzüne baktım. " Hiç öyle geçen ki şeyler aklıma geldi" dedim Dilan yüzüme bakıp sırıttı

" Ay dimi çok güzeldi" dediğinde sahte gülümseyle güldüm "öyle" geçen ki düzenlenen eğlenceymiş onun kadar iğrenç bir gün yoktu ne güzeli.

Dilan bir anda kalkıp yanıma oturunca sinirle yumruğumu sıktım.

Koluma sarılıp başını omzuma koydu kolumu kurtarıp ayağa kalktığımda şaşkınlıkla baktı yüzüme "abinin yanına gidicem o yüzden kalktım sende dinlen biraz sonra konuşuruz" dediğimde gülümsedi ve başını salladı hızlıca çıkıp gittim o evden.

İğrenç insan, insanlar....

Şunlara katlanmak zorunda olmasam hepsini kendi ellerimle öldürücem de zor tutuyorum kendimi

 

________________________♠________________________

 

Bir yıl...bir yıl olmuştu terk etmek zorunda kalalı safirimi mahvedeli bir an olsun aklımdan çıkmıyordu sürekli rüyalarımda, dalıp gittiğim düşüncelerimdeydi hiç bir zaman da aklımdan çıksın istemiyordum.

Çok özlemiştim safirimi ama artık şu görev bitse de dönemezdim... dönüpte bu görevdi diyemezdim. Yüzüne bakamazdım safir beni çoktan silmiştir ona böyle bir acıyı yaşatan insanı neden hayatında tutsunki zaten....nefret ediyordur zaten benden. Haklı da tek bir söz söylemeye hakkım olmazda.

 

_________________________♠_______________________

 

Bir yıl 45 gün olmuştu ve benim görevim bitmişti. Kurtulmuştum o itlerden...

Ama ne bok yicektim ki dönemezdim.. dönüpte ben geldim safirim hadi gel affet beni diyemezdim.

Safirimde görevdeymiş. O da bir grup teröristin arasına sızmış hala da ordaymış zaten...ki tek bildiğimde buydu.

 

__________________________♠____________________

 

Hakkari'de sınırdaki askeriye'deydim artık.

Yüzbaşı araz Vural....kendinden nefret eden Araz Vural

" Komutanım....albay sizi çağırıyor" diyen Mehmetle başımı sallayıp ayağa kalktım.

Safirim ne yapıyordur şimdi...iki yıl oldu...herşeyini özledim be safirim....kokunu, yüzünü, gülüşünü, seni çok özledim.

Albayın kapısı çalıp içeri girdim. İçerde bir tim vardı ve önde bir kadın...

Umursamayarak kapıyı kapatıp ilerledim kadının yanında durup asker selamı verdim.

" Yüzbaşı Araz Vural Emret komutanım!" Dediğimde hissettiğim bakışla yanımdaki kadına bakınca şok içinde kaldım.

Yanımdaydı....tam yanımda duruyordu benim safirim....iki yıl önce terk etmek zoru

nda kaldığım kendimden nefret ettirdiğim kadın şuan tam yanımda duruyordu.

Loading...
0%