Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@karla_yazar

Hazırlanıp evden çıktım. Evin az ilerisinde oyun oynayan çocuklar sanki beni bekler gibi koşa koşa yanıma geldiler. "Günaydın abla." Dedi Serkan. "Günaydın çocuklar. Sabah sabah ne bu enerji?" "Futbol turnuvası var okulda abla ona hazırlık yapıyoruz." dedi Mete. "Doğru söylemiştiniz aklımdan çıkmış. Neyse size kolay gelsin sıkı çalışın sokağımızın birincileri. " Diğer çocuklar dağıldı ancak Gökdeniz hala yanımda kaldı. Sokağa yeni taşıdıkları için hala çekingendi.

 

 

 

"Abla." dedi çekingen bir sesle. "Efendim Gökdeniz." "Abla şey." "Çekinmene gerek yok Gökdeniz bir şey mi oldu bir sorun mu var?" "Yok sadece çocuklar dedi ki havalar güzel olunca pikniğe filan gidiliyormuş. Ne zaman gideriz ki acaba bende gelebilir miyim?" "Tabi ki de Gökdeniz. Havalar hala biraz soğuk muhtemelen en geç bir aya düzelir. En güzel hava da gideriz pikniğe. İstersen yazın ortalarında da denize gideriz ne dersin?" "Gerçekten mi?" "Evet tabi ki. Başka yapılacak bir şeyler gelirse aklınıza söyleyin tamam mı?" "Tamam abla." "Hadi şimdi arkadaşlarınla oynamaya devam et. Bende gideyim."

 

 

 

Daha sonra sokakta gezmeye devam ettim. Herkese selam vermekten arabanın önünde sallanan oyuncaklara benzedim yahu. Daha sonra bizim mekana gelince koltuğa kuruldum. Kimse yoktu herhalde şu gençlerin kara belası okuldadırlar. Hadi hafta içi var hafta sonu niye var? Ne gerek var? Bunu düşününce sinirlendim şimdi. Telefonumu açıp oyun oynuyordum ki ortasında telefon çalmaya başladı. Ya bu bir insana neden yapılır. Oyun oynuyorum şurada.

 

 

 

"Kimsin?" "Hastaneye gelmelisin acil." Dedi yalnızca biyolojik olan annem. "Niye sonunda geberiyor musunuz? Ben büyük bir zevkle teşhis etmeye gelebilirim." "Hayır önemli bir konu." "Sizinle ilgili hiç bir şey benim için önemli değil. Bu yüzden değerli vaktimi sizinle harcayamam. Al sana al al. Gebersene it." "Değerli vaktini oyun oynayarak harcıyorsun ama." "Düşün o bile senden daha değerli. Hadi bay." Tam telefonu kapatacağım sıra konuştu ve elim havada kaldı ne diyor bu kadın? "Doğumda karışmış olabilirsin." "Hasss ne dedin?" "DNA testi için hastaneye gelmelisin." "Gereksiz bir tane daha sizden istemiyorum umurumda bile değilsiniz hiç biriniz. "

 

 

 

Telefonu kapattıktan sonra sinirle oflayıp ayağa kalktım. Nereden çıkmıştı şimdi bu? Ne güzel yaşayıp gidiyordum. Küçük buz dolabının kapağını açıp içine baktım. Son iki birayı görünce biraları aldım. Aslında iki tane beni kesmez ama ne yaparsın? Bira almaya üşeniyorum. Çocuklara söylerim gelirken alırlar. Buraya ve eve bir ara alışveriş yapmayı da zihnime not ettikten sonra biraları koltukların önündeki sehpaya koyup koltuğa yerleştim. Biranın birini açıp içmeye başladım. Bir yandan hem düşünüp hem de telefonda gezinmeye başladım.

 

 

 

İkinci birayı bitirmek üzereyken mekana giren bizim ahaliyle başımla selam verip birayı kafama diktim. Ömür "Hayırdır kardeşim bu saatte?" dedi. "Ne var kızım saatte? İçmek için saate mi ihtiyacım var? Devamı da yokmuş zaten sinirlerim bozuldu. Ayda yılda bir içecektim." Zeki "Bizi beklemezsen hayatta sana böyle güler işte. " "Ha ha ve ha bak ne kadar güldüm. Doldursaydınız şu dolabı ben üşeniyorum." Ekin "Bir sıkıntı mı var Eftalya?" "Beni doğumda karıştırmış olabilirlermiş bugün o kadın aradı. 'Test mest' dedi bende 'sizin gibi bir tane daha istemiyorum' dedim kapattım. Oyun oynuyordum onun yüzünden öldüm zaten. " Zeki "Cidden gitmeyecek misin teste?" "Hayır gerek yok onlar için değerli kanımdan vermeye." Ömür "Ama.." derken sözünü kestim. "Hayır dedim istemiyorum hadi kalkın bir mahalleyi turluyalım daha sonra da alışveriş yaparız."

 

 

 

Ben kalkıp ilerlemeye başlayınca onlarda el mecbur peşimden gelmeye başladılar. Mahalledeki çocuklarla biraz oyun oynadıktan sonra başlarını okşayıp uzaklaştık. Mahallenin çıkışına geldiğimizde bir sorun gözükmediğini fark edip mahalleden çıktık. Günlük rutin olarak mahalleyi gezer sorun olup olmadığına bakardık. Sorun varsa da çözerdik. Mahallenin huzurunu sağlamak görevimizdi.

 

 

 

Mahallenin sahibi başka bir kişi. Ama adını kimse bilmez, biz bile. Hayalet gibi o yüzden buranın lideri olarak mahalleli beni atadı. Kendilerince "Kraliçe" derler bana mahallenin sahibi bizim lügatımızda "Hayalet" görev olursa bana mesajla bildirir.

 

 

 

Mahallenin doğu tarafında bir topluluk gördük. Kendi aralarında hararetlice bir şey konuşuyorlardı. Gizlenip dinlemeye başladık. "Burnu havada." "Katılıyorum. Peki burası niye böyle korumalı onu çözemedim." "Site gibi de değil." "Burası tekin değil. Muhtemelen o da." "Gelen gideni aratmaz umarım." "Niye içeri giremiyoruz. Hah bir de ne diyor kapıdaki izbandut 'Siz kimsiniz? Herkes buraya giremez.' kendini beğenmiş. " "En iyisi polisle gelmek o zaman havası söner bunların. Babam olmazsa polisle getirin demişti. En iyisi ve garantisi bu." "Katılıyorum." "Arayın o zaman."

 

 

 

Neler olduğunu tam anlamamıştım. Ama mahalleden birilerini istiyorlardı. Rüyalarında görürler. Cesedimi çiğnemeden havalarını alırlar o da sıkar biraz. Çocuklara başımla işaret edip geri döndüm ve mahallenin çıkışına yakın ancak bizi göremeyecekleri bir yere oturduk.

 

 

 

"Zeki bisküvi içecek falan al la aksiyon beni acıktırıyor."

 

 

 

Zeki beni onaylayıp bakkal Semahat ablaya gitti. Elinde bir kaç bisküvi ve en sevdiğim mango ananaslı ice tea ile gelince ayağa kalkıp anlından öptüm ve elinden ice tea ve bir pakette bisküvi alıp geri oturdum. Yarılamıştım ki polis sirenleri duyuldu. Bir süre sonra adamlarla o gruptan bir çocuk konuşuyordu. "İşte burası memur bey bizi içeri almadılar." "Burası özel mülk." "Hastaneden gelmesi gerektiğine dair kağıt var. Özel mülk olması bir şey değiştirmez." "Ee.. ama bir sorun daha var kız istemezse onu buradan almak zulüm olur." "O nasıl ya bir şey ya?" Daha fazla dinlemeyip ayaklandım. Kapının önüne gelince konuştum.

 

 

 

"Evet o istemiyorsa bu size zulüm sonu ise başarısızlık olur." "Sende kimsin?" "Sokaktan sorumlu kişiyim. Ne istiyorsunuz?" "Eftalya Dinçer'i." Herkesin gözünün belli etmeden bana kaydığına emindim. Ama belli etmedim. "Niye?" "Size ne hem bu ne saçmalık biz onunla görüşeceğiz şu izbandutlar çekilmiyor ki sokağa girelim."

 

"Burası özel mülk." "Bizi alakadar etmez burası sokak ya o buraya gelir ya da biz içeri gireriz. " "Yiyorsa gir."

 

"Elimizde kağıt var memur bey lütfen görevinizi yapın."

 

 

 

Memurun arada kaldığı belliydi. Onu zora sokmamak için adımı açıklamaya karar verdim. "Eftelya benim." Bu sefer kadın konuştu. "O zaman neden iki saattir söylemiyorsun?" "Keyfim ve kahyası öyle istedi." Adamlardan biri sert bir soluk alıp konuştu. "Hastaneye niye gelmedin?" "Sana ne." "Bak kızım delirtme beni." "Hadi hadi naş ikileyin. Ben neredeyse reşidim 3,5-4 ay var hepi topu."

 

 

 

Kadın yavaşça yaklaştı ne olduğunu anlamadan saçıma asıldı. Hızlı hareketlerle dizine tekme atıp bileğini büktüm bir kaç tel saçımı yolmuştu. "Sen kimsin ulan bana dokunacak." "Uzak dur ablamdan." "Önce ablana sahip çık kim olduğunu bilsin. Haddini bilip otursun aşağıya, defolun gidin şimdi. Açtırmayın benim bayramlık ağzımı." İçeri girip kapıyı kapatmalarını söyledim. Daha sonra mekana doğru yürümeye başladım.

 

 

 

Ekin "İyi misin?" diye sordu. "Bir şey olmadı ama hadsizliği beni sinirlendirdi." Zeki "Ne yapacağız bunları?" dedi. "Hiç. Afgursunlar. Havlayan köpek ısırmaz."

Loading...
0%