Yeni Üyelik
24.
Bölüm

23.Bölüm

@kazelina1

Semih

Cenaze töreninde Hande’nin yanında duruyordum ama o, tamamen başka bir dünyadaydı. Annesinin ölümünden sonra adeta içine kapanmış, sessizliğe gömülmüştü. Onun her zaman güçlü duruşunu bilirdim; tartıştığımızda inatçılığını, Beşiktaş yenilince yüzüme attığı o sinirli bakışları... Ama bu sefer hiç tepki vermiyordu. Ne bir öfke, ne bir sitem. O, sadece orada, ruhsuz bir şekilde duruyordu.

Hande’nin babası Hasan Bey, omuzları çökmüş bir halde, cenazeye katılanlarla konuşuyordu. Uzaktan bile gözlerindeki derin hüznü görebiliyordum. Eşini kaybetmenin ağırlığına rağmen, kızı Hande’nin durumu onu daha da kahrediyordu. Birkaç kez yanına gelip Hande’ye sarılmak, onunla konuşmak için uğraştı ama hiçbir şey işe yaramadı. Hande’nin boş bakışları, Hasan Bey’i de derinden yaralıyordu.

O sırada Hande’nin en yakın arkadaşları, Duru, Asiye ve Fatıma, yanımıza geldiler. Hepsi sessizce, birbirlerine yaslanmış, Hande’ye bakıyorlardı. Fatıma, her zaman olduğu gibi bir şeyler söylemek istermiş gibi göründü ama vazgeçti. Çünkü Hande’nin tepkisiz hali, hepimizi susturmuştu.

Duru’nun sevgilisi Arda da onların arkasındaydı, sessizce olup bitenleri izliyordu. Arda her zaman olaylara dışarıdan bakan biriydi, şimdi de öyleydi. Ama bu defa, onun yüzünde de çaresizlik vardı. Duru, Arda’nın elini sımsıkı tutmuş, gözlerini Hande’den ayırmıyordu.

Bir süre sessizlik hâkim oldu. Mezar başında toplanmıştık, ama sanki kimse mezara değil de Hande’nin içine düştüğü bu karanlığa bakıyordu. Bir şeyler söylemem gerekiyordu belki, bir şekilde Hande’ye ulaşmam... Ama ne diyeceğimi bilmiyordum.

Tam o sırada Hasan Bey, yanımıza geldi. Gözlerinde derin bir yorgunluk ve keder vardı. Bana baktı, sonra Hande’ye. “Evladım,” dedi kısık bir sesle. “Hande’nin sana ihtiyacı var. Ama şu an seni bile göremiyor. Onu geri getirmenin bir yolunu bulmalıyız.”

Bir an ne diyeceğimi bilemedim. Hasan Bey haklıydı, ama nasıl yapacağımı bilmiyordum. Hande, sanki artık bu dünyadan tamamen kopmuş gibiydi. Annesinin yokluğu, onu da beraberinde götürmüştü. İçimdeki çaresizlik büyüyordu. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım, ona ulaşamayacağım korkusu içime çökmüştü.

Hande tepkisizdi ve ben onu bu tepkisizlikten kurtarmak için ne yapacağımı hiç bilmiyordum.

Loading...
0%