@kazelina1
|
Hande Semih’in gözlerinde beliren o meraklı ifade, içimdeki soru işaretlerini daha da artırdı. Ne sormak istiyordu? Gözlerimin içine bakarken hafif bir tereddütle “Neden bu kadar yalnız kalıyorsun?” dedi. Cümlesinin içindeki samimiyet, benden yanıt bekleyen bir merakla doluydu. Bir an tereddüt ettim. Sorunun derinliğini kavrayabilmek için bir an duraksadım. “Bilmiyorum, belki de insanların beni anlamasını istemiyorumdur,” dedim. “Hayatımda çok şey yaşandı ve bunları herkesle paylaşmak istemiyorum. Özellikle son zamanlarda…” “Anlıyorum,” dedi Semih, sesinde bir anlayış vardı. “Ama yalnızlık, insanı boğar. Ben de zor zamanlar geçirdim, ama paylaşmanın hafifletebileceğini öğrendim.” Gözlerimden bir damla yaş süzüldü. “Seninle böyle bir ortamda olmaktan ve bunları paylaşabilmekten mutluyum, Semih. Ama bazen içimde bir boşluk hissediyorum. Anlamsız gelen bazı şeyler, sadece hatıra olarak kalıyor.” Semih, bana yaklaşarak elimi tuttu. “Boşluk duygusu herkesin yaşadığı bir şeydir. Hayatın getirdiği kayıplar, çoğu zaman bu hisleri doğurur. Ama senin gücün, bu boşluğu dolu anlarla yenmekte yatar. Birisi yanında olduğu sürece, bu yükü daha hafif hissedebilirsin.” Bunu duyduğumda içimde bir sıcaklık hissettim. Semih’in burada olmasının ve yanımda destek olmasının benim için ne kadar değerli olduğunu fark ettim. “Belki de yanımda olmanın verdiği güçle bu boşluğu aşabilirim,” dedim. “Kesinlikle,” diye yanıtladı. “Hayatta güzel anılar biriktirmek önemlidir. Bazen basit bir yürüyüş bile ruhumuzu tazeler.” O an, kafamda belirip kaybolan düşüncelerimi bir kenara bıraktım. Semih’in yanımda olması, bu karmaşanın içinde beni daha güçlü hissettiriyordu. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım, deniz havası ruhuma huzur veriyordu. “Seninle burada olmak, çok güzel. Gerçekten çok teşekkür ederim.” “Teşekkür etmene gerek yok, Hande. Bu benim için de bir anlam ifade ediyor,” dedi Semih. “Şimdi biraz eğlenelim, ne dersin?” “Eğlenmek mi?” diye sordum, gözlerimde bir parıltı belirdi. “Nasıl bir eğlence?” Semih gülümseyerek ayağa kalktı. “Burada bir at var, biliyor musun? Onu görmeye gidelim. Belki biraz at bineriz.” “At mı?” dedim heyecanla. “Hiç ata binmedim, ama denemek isterim!” “Harika!” dedi Semih, heyecanını gizleyemiyordu. “Gelin, o zaman. Bu anı kaçırma!” Onun peşinden yürürken kalbimde bir mutluluk hissettim. Doğanın güzelliği ve Semih’in enerjisi, içimdeki karanlık düşünceleri silip atmaya başlamıştı. Çiftliğin arka tarafına yöneldiğimizde, büyük bir ahır gördük. Semih, kapıyı açtı ve içeri girdi. Ahırda, beyaz renkte ve uzun yeleleri olan güzel bir at duruyordu. Semih, atın yanına yaklaşıp onu sevdi. “Bu bizim dostumuz, adı Gökhan,” dedi gülümseyerek. “Çok akıllıdır, sen de hemen seveceksin.” Gökhan’ın yanına yaklaştım. İlk başta biraz korkarak elimi uzattım ama atın yumuşak burnunun tenime değmesiyle birlikte endişem kayboldu. “Merhaba, Gökhan,” dedim fısıldayarak. “Seninle tanıştığıma memnun oldum.” Semih, Gökhan’a binerken bana döndü. “Şimdi senin sıran! Nasıl hissediyorsun? Denemeye hazır mısın?” “Biraz endişeliyim,” dedim, ama içimdeki heyecan giderek artıyordu. “Ama seni dinleyeceğim.” Semih, atı tutarak beni cesaretlendirdi. “Bana güven. Sadece rahatla ve ona dokun.” Gökhan’ı okşadıktan sonra, onun üzerine çıkmamda Semih bana yardımcı oldu. İlk başta dengesiz hissettim, ama Semih’in yanımda durması ve destek olması güven veriyordu. “Sadece yavaşça ve rahat ol, Hande,” dedi. “Ben buradayım.” Derin bir nefes alarak, Gökhan’ı yavaşça hareket ettirdim. İçimdeki korkular, atın hareket etmesiyle birlikte yok olmaya başladı. Rüzgarın yüzümde dans etmesi ve doğanın seslerinin etrafı sarması, beni özgür hissettirdi. “Bu harika!” dedim heyecanla. “Bir daha yapalım!” Semih, yanımda yürüyerek beni izliyordu. “Harika gidiyorsun!” dedi. “Daha da hızlanabilirsin, ama öncelikle onunla uyum sağlamalısın.” Zamanla Gökhan ile daha uyumlu hale geldiğimi hissettim. Atın hareketlerine duyduğum güven, bana daha fazla cesaret verdi. “Semih! Bunu daha hızlı yapabilir miyiz?” diye sordum. İçimdeki heyecanla birlikte, bu yeni deneyim beni daha da mutlu ediyordu. “Tabii, ama dikkatli ol! Hazır olduğunda bana haber ver,” dedi. Bir süre sonra, yavaş yavaş hızlanmaya başladım. Gökhan hızlı bir adım atınca kalbim hızla çarpmaya başladı. Hızlanmanın verdiği adrenalin, içimdeki tüm karamsar düşünceleri uzaklaştırmıştı. Rüzgar saçlarımda savrulurken, gülümsemem büyüdü. “Daha hızlı, Semih!” diye bağırdım. Semih, atın hızlanmasına izin vererek benimle birlikte koşmaya başladı. O an, içimdeki tüm yüklerin hafiflediğini hissettim. Özgürlük, mutluluk ve heyecan içinde kaybolmuş gibiydim. Gökhan’la birlikte rüzgarın tadını çıkarırken, Semih’in gülümsemesi, bu anın güzelliğini daha da artırıyordu. Bir süre sonra durmak zorunda kaldık, zira hem ben hem de Gökhan biraz yorulmuştuk. Atı sakinleştirirken, Semih’in yanına doğru döndüm. “Bu harika bir deneyimdi,” dedim, gözlerimdeki ışıltıyla. “Biliyor musun, bu anı benimle paylaştığın için teşekkür ederim,” dedi Semih, gülümseyerek. “Bazen sadece küçük bir cesaretle hayatta büyük değişiklikler yapabiliriz.” Semih’in sözleri, içimdeki duyguları daha da derinleştirdi. Hayatımda pek çok şeyden vazgeçmiştim ama şimdi, onunla birlikte olmak, bana yeni bir başlangıç sunuyordu. “Seninle böyle anlar yaşamak, hayatta neyin değerli olduğunu hatırlatıyor bana,” dedim. O an, bir başka güzellik belirdi. Güneş yavaş yavaş batarken, gökyüzü turuncu ve pembe tonlarına bürünüyordu. “Hayatın sunduğu bu güzel anlara odaklanmak lazım, Hande,” dedi Semih. “Birlikte daha pek çok şey yapacağız. Kendine güvenmelisin.” “Bunu yapacağım,” dedim, içinde yeni bir güç bulduğum hissiyle. “Artık korkmak istemiyorum.” Gökhan’ın yumuşak hareketleriyle, Semih’in yanımda olduğu bu anların anlamı, içimde bir sıcaklık oluşturuyordu. “O zaman, yarının ne getireceğini birlikte keşfedelim. Hayat güzel,” dedi. Birlikte yürürken, akşam güneşinin batışını izlemek için en güzel yere oturduk. İkimiz de sessizce manzarayı izlerken, aramızda bir bağ kurulduğunu hissediyordum. Semih’in varlığı, beni daha güçlü kılıyordu. Bu özel anı sadece onunla paylaşmak, hayatıma anlam katıyordu. Kendimi çok daha iyi hissediyordum. Anılarımda hala annemin varlığı vardı ama bu sefer acı değil, sevgi ve huzur doluydu. Semih’in yanımda olduğunu bilmek, bana her şeyin üstesinden gelebileceğimi hatırlatıyordu. Semih göz kırptı ve gülerek "Şimdi baban beni öldürmeden eve dönelim." |
0% |