@kitaplarda_bulusal
|
~Yazardan~
Yeni bir bölüm sizi bekliyor bebişlerr, inşallah beğenirsiniz. Bakalım bu bölümü sevecek misiniz? Bölümü yıldızlarsanız çok sevinirim doğrusu🤭🫶🏻
—————————————————————————
Yine üstümü giyip mecburen kahvaltıya inmiştim. Her ne kadar istemesemde gerçeklerle yüzleşmeye başlamıştım artık. Yapabileceğim herşeyi yapmıştım, yani evden kaçmak dışında herşey ;)
Kaçmalı mıydım? Ne kadar kaçabilirdim ki, denemeli miyim? Bilemiyorum,kınaya son iki gün, düğüne ise üç gün kalmıştı. Kaçarsam ve kimse bulmazsa bir sorun yoktu, ama eğer bulunursam işte o zaman hayatımın hatasını yapmış olurdum. İşin ucunda babam varken bu iş ölüme bile gidebilirdi, hele ki birisine verilmiş bir söz varsa.
"Yemeğinle oynamayı bırakıp yiyebilirsin Saye." Dedi babam buz gibi sesiyle, hala Ayaz'a onu şikayet etmeme kızıyordu aklınca. "Ben pek aç değilim, size afiyet olsun." Dedikten sonra yavaşça sofradan kalktım. Annem "Kızım hiçbir şey yemedin yine. Kaç gündür çok az yiyorsun, halsiz düşeceksin." Dedi ama ona cevap vermeden odama çıktım.
Onun çok umrunda olsaydım belki babamla konuşabilirdi, bundan sonra beni umursamayan insanları umursamama kararı aldım.
Ve evet şuan kafama koymuştum. Evden kaçacaktım, kimse benim hayatımla oynayamazdı. Dolabıma doğru yürüdüm ve üzerime Düz beyaz bir tişört, altıma da krem rengi bol bir pantolon giydim. Yanıma çanta alırsam çok dikkat çekeceğini biliyordum o yüzden sadece para alacaktım.
Maalesef ki bizim evde her şeyi babam aldığı için şu an bir param yoktu ama yatak odasından biraz alsam bence farklı edilmezdi.
Nerede kalıp nerede yaşayacağımı bile düşünmeden yatak odasına ilerledim her zamanki çekmeceyi açtım ve cebimi yüklü bir miktar parayla doldurdum. Tam kapıdan çıkarken yaptığım gürültü yüzünden galiba Elisa beni duymuştu. Onun duymasında bir sıkıntı yoktu da inşallah adım sesleri babama ait değildir.
Elisa birden kapıda belirdi de içim rahatladı. " Nereye gidiyorsun abla yine?" dedi. " Elisa ben gidiyorum. Yani daha doğrusu kaçıyorum, sakın kimseye bir şey söyleme." Dedim ona dönüp. " Abla saçmalama neden kaçıyorsun? Yaşadığın şeyler dünyanın sonu değil, hiç değilse Ayaz abi iyi birisi."dedi. Bu kız cidden benim ne yaşadığımın farkında değildi sanırım.
Elisa'ya sıkıca sarılıp merdivenlerden indim. Babam sanırım az önce çıkmıştı, eğer anneme söylersem anında babama yakalanırdım, bu beni düşünmediği den dolayı değil de benden ayrı kalmamak içindi. Her zaman kendini düşünürdü genelde.
Annem mutfaktayken hemen kapıyı araladım, geçen gün olduğu gibi bugün de güvenliklerin izin günüydü o yüzden çıkarken sıkıntı yaşayacağımı düşünmüyordum. Dış kapıya doğru ilerledim. ortalıkta kimse gözükmüyordu o yüzden sıkıntı olacağını sanmıyordum.
Yapacağım ilk iş, sanırım biraz uzaklaşmak olacaktı. burada birileri beni görmeden tren garına gitmem gerekiyordu. yaklaşık bir yarım saat kadar yürüdükten sonra tren garını görebilmiştim. Ama anlamsız bir şekilde gözlerim kararmaya başladı, kendimi tutmaya çalışsam da gözlerim kapanıyordu. Yavaş yavaş karanlığa teslim olmuştum. Keşke bu karanlık ebedi olsaydı...
————————————————————————— ~ 20 dakika sonra~ Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda hareket ettiğimi hissediyordum. Etrafıma bakındığımda tanıdık bir simayla karşılaştım. Evet yine utanç damarlarım halay çekiyordu. Şuan Ayaz'ın kucağındaydım, beni kucaklamış bir yere taşıyordu. İnşallah bu durumu babam öğrenmez diye binbir türlü dua ettim.
"Saye, uyanmışsın." Dedi Ayaz. "Evet, ama bir saniye dur. Beni indir." Dedim ve Ayaz yavaşça indirdi. "Bayılmışsın. Ne işin vardı orada?" Dedi ama nasıl anlatacağıma dair bir fikrim yoktu. "Beni sadece sen görmüşsündür umarım." Dedim, ve başını evet anlamında salladı.
İçime su serpilmişti cidden. Bayılacak zamanı bulmuşum yani, ayrıca neden böyle birşey oldu ki? "Nereye gidiyordun? Eğer iş seyahatinden dönüyor olmasaydım seni görmeyecektim bile. Ne işin vardı orada?" Dedi, ama bu sefer sesinde anlayamadığım bir sitem vardı. "Bunu daha sakin bir yerde konuşsak olur mu çünkü cidden şuan babama yakalanmaktan korkuyorum."Dedim ve yalıya giden rotamızı ters yöne çevirdik. Yine geçen gün oturduğumuz ağaçlık alana. İkimiz yavaşça çimlere oturduk.
"Evet Saye, seni dinliyorum?" dedi ve bana döndü. Ben de ona dönerek "Gidiyordum Ayaz." Dedim sadece. "Nereye gidiyordun? Ve neden gidiyordun?" dedi. Neden kimse beni anlamak istemiyordu ki? "Nereye gideceğim ben de bilmiyordum ama cidden uzaklaşmak istedim, umarım beni anlıyorsundur." Dedim, Asla anlamadığını bilerek. " Peki kaçtığın şey ben miydim yoksa gerçekler mi?"dedi, ve bana fırsat vermeyerek tekrar " Ya seni ben bulmasaydım da başına bir iş gelseydi, veya baban görseydi neler olurdu bunu düşünebiliyor musun Saye?" Dedi. Az öncekine kıyasla birtık sakinleşmişti ama hala sinirini koruyordu. "Ben o an böyle şeyler olabileceğini bilmiyordum. Ve hala neden bayıldığımı anlamış değilim,üstüme gelme lütfen." dedim.
Aslında neden bayıldığım ortadaydı. Annemin dediği gibi halsiz düşmüştüm ve moralimin bozukluğu da buna etki etmişti sanırım. " Amacım üstüne gelmek değil, 2-3 gün sonra eşim olacak kadını korumak ve ne yapmaya çalıştığını öğrenmek." Dedi, ve yüzüme düşen saç tellerini kulağımın arkasına doğru sıkıştırdı. Utançtan yüzüm kıpkırmızı olsa da bu sefer bir şey diyememiştim.
"Saye bence artık bir şeyleri kabullenmenin zamanı geldi, bizim üç gün sonra düğünümüz var farkındaysan. Bazen her şey istediğimiz gibi ilerlemiyor ama yapabileceğimiz bir şey yok. Bence birbirimize alışmayı denemeliyiz artık." Dedi ve saçlarıyla uyumlu olan amber rengi gözleriyle yüzümü incelemeye başladı. " Ayaz, neden beni anlamak istemiyorsun? Ben okumak istiyorum." Dedim ama o bu tavrıma sinir olmuş gibi önüne doğru döndü ve çimlere uzandı. Ben ellerimi dizime sarmış şekilde oturuyordum. Umarım Elisa kimseye kaçtığımı söylemezdi.
Bulunduğumuz yerde hiç konuşmadan 1-2 saat oturmuştuk. Bu konu hakkında konuşmak ikimize de iyi gelmiyordu çünkü. " Hadi kalkalım, malum sen de benden kaçamadığına göre çeyiz hazırlığı falan yapman gerekiyor." Dedi sırıtarak. Sonra yavaşça ayağa kalktı ve tutmam için elini uzattı. Ama ondan destek almadım ben de kalktım. Yalının önüne kadar yan yana yürüdük ama ikimizde tek kelime etmemiştik.
Ben içeriye girmeden önce son kez bana baktı ve "Görüşürüz Saye." Dedi. Muhtemelen bir sonraki görüşmemiz kına günü olacaktı. " Görüşürüz Ayaz." Dedim ve hızlı adımlarla içeriye girdim. Kapının hemen önünde bekleyen annem "Neredeydin kaç saattir? Her yerde seni arıyoruz Saye." dedi. Şükürler olsun ki Elisa nerede olduğumu söylememişti. "Ayazla beraberdim yani bu kadar merak etmene gerek yoktu." Dedim ve ilk yatak odasına gidip aldığım parayı eksiksiz şekilde bıraktım, sonra Elisa'nın odasına çıktım.
"Gitmemişsin!" Dedi ve boynuma atladı Elisa. "Gidemedim diyelim biz ona." Dedim ve sonra ısrar edince gerçeği en baştan anlatmak zorunda kaldım.
"Abla bu arada çeyiz işini ne yapıyoruz? Galiba artık sende inancını kestin." Dedi Elisa. " Bilmiyorum annemle konuşmamız lazım." dedim. O sırada kapı aralandı, sanırım annem de bizimle aynı düşüncedeydi ki bakışları bunu gösteriyordu. "Zaten Yenerlere gidiyorsun, pek birşeye ihtiyacın olacağını sanmıyorum."dedi annem. Ama tanıdık veya zengin olması zorla evlendirildiğim gerçeğini değiştirmiyordu.
"Birkaç kıyafet koyalım, pijama takımları, nevresimler, uyku takımları falan koyalım, bence yeterli kızlar. Siz ne düşünüyorsunuz?" Dedi ve bana döndü annem. Elisa ve ben onayladıktan sonra annem hazırlıklar için kısıtlı vaktimiz olduğunu hatırlattı.
Yarın gelinlik ve kınada giyilecek şeyler bakmaya gidecektik. O yüzden işimizi bugün akşama kadar bitirmemiz gerekiyordu. Hep beraber hazırlandık ve çıktık. Kapının önünde sözleşmiş olduğumuz gibi Ayaz'ın annesi Sultan hanım bekliyordu. Gülümseyerek yanımıza doğru geldi ve bana baktı, evlilik kararı verildiğinden beri ilk defa yüzyüze gelmiştik. "Merhaba Saye'cim nasılsın?" Dedi, bu kadını tanıdığımdan beri zaten hiç sevmezdim bunun üstüne aynı evde yaşayacak olmamız beni deli ediyordu. "İyiyim Sultan Hanım. Siz nasılsınız?" Dedim. Aynen hanım(!) Yılan yemin ederim. "Çok şükür Saye'cim." Dedi.
Nihayet çarşıya geldiğimizde ilk pijama takımlarına baktık. Saçma sapan gecelikler vardı ama annem ve Elisa, hayatta giymeyeceğimi bildikleri için bana öneri olarak sunmuyorlardı bile. Sultan yılanı ise onların aksine kendi kendine bana sormadan alışveriş yapıyordu. Nede olsa giymeyeceğim için sıkıntı yoktu.
"Şunlardan alsanıza, takım halinde güzel duruyor." Dedi Elisa. Dizin biraz üstünde biten beyaz kolsuz bir gecelikti. Hiç değilse Sultanınkiler gibi değildi.Erkek takımı ise lacivert şort ve tişörtlü bir pijamaydı. Annem de Elisa'nın dediğini onaylayınca almaya karar verdik. ~iki saat sonra~ Nihayet alışverişimizi tamamen bitirmiştik, evin önüne geldiğimizde Sultandan kurtulacağım için vücudum mutluluk hormonları salgılamaya başlamıştı. (Aynı evde yaşayacağımızı hatırlamadan önce dkjadsk)
Annem ve Sultan vedalaşırken o tanıdık sima yine geniş bir gülümseme sunduktan sonra annemlerle beraber sohbet etmeye başladı. Nihayet sohbetleri bittiğinde "İyi akşamlar Saye." Dedi ve Sultan'la beraber yalıya girdiler. Biz de kendimizinkine geçtikten sonra babamın da gelmesiyle çoktan hazır olan yemeğimizi yedik. Babam bir yandan yemek yiyor diğer yandan neler aldığımızı soruyordu. Ama sorularına asla ben cevap vermiyordum çünkü hayatımı karartan adamla konuşmak gibi bir niyetim yoktu. Konuşmayacaktım da.
~bir saat sonra~ Pijamamı giydikten sonra kendimi yatağa bıraktım. Galiba huzurlu geçen son günlerim olacaktı, ta ki gecenin köründe odamın kapısı çalana kadar. "Kim o?" Dedim. "Abla gelebilir miyim?" Dedi Elisa. Zaten bu saatte odama başka birisinin gelmesi saçma olurdu. "Ne oldu Elisa? Niye geldin?" Dedim. "Beraber uyusak olur mu? Bu evde bu odada seninle son günlerimiz olduğunu hatırladıkça içimde bir burukluk oluyor abla." Dedi.
Ayağa kalktım ve Elisa'ya sıkı sıkı sarıldım. "Gel hadi fındık." Dedim ve yanağına küçük bir öpücük kondurdum.
Beni beklemeden yatağıma zıpladı, bende onun arkasından yanına doğru uzandım. Ben ailemden uzak nasıl yapacaktım o evde? Özellikle Elisa olmadan, yapamazdım ki. Sıkı sıkı sarıldıktan sonra Elisa'nın yavaş yavaş gözleri kapanmaya başlamıştı. İkimizde bugün çok yorulmuştuk, onunki sadece fiziki bir yorgunluktu ama benim beynim,kalbim,yaşamamı sağlayan tüm etkenler yorulmuştu. Buna rağmen hemen uykuya dalamıyordum.
Herşey hazırdı artık düğün için, yani ben hariç...
———————————————————————— ~kına günü~ Uyandığımda yanağımda dünkü ağlama krizimden kalan kurumuş göz yaşlarının hissiyatı duruyordu. Hala bir çare olmadığını kabul etmek istemiyordum ama gerçekten bir çare yoktu. Elisa yine dün gece benimle yatmıştı, ama anlaşılan sabahında benden önce kalkıp hazırlıklara başlamıştı bile.
Yüzümü yıkayıp üstümü değiştirme gereği duymadan aşağı indim. Evin içinde büyük bir koşuşturma vardı. İşin garip yanı bunun sebebi bendim ama daha uykumdan bile yeni uyanmıştım. " Günaydın gelin hanımmm" dedi Elisa beni görür görmez. Neşemi yerine getirmeye çalışıyordu ama pek işe yaradığı söylenemezdi. " Günaydın." Dedim, onun aksine somurtarak. Birden yanımıza gelen babam "Hadi kahvaltınızı yapıp hemen hazırlanın işimiz çok." Dedi ve yanımızdan uzaklaştı. Sanırsın işleri o yapıyordu.
Hemen kahvaltı masasına oturduk ve ben yine iştahım olmadığı için hiçbirşey yemeden sofradan kalkıyordum ki Elisa, "Abla şu sandviçi yemezsen seninle evlendikten sonra asla konuşmam haberin olsunn." Dedi. "Kızım yemek istemiyorum aç olsam zaten yerim deli misin?" dedim. Ama o zorla ağzıma doldurmaya çalıştığı için mecburen yedim.
~beş saat sonra~ Asla giymek istemediğim fakat Sultan'ın zoruyla aldığımız kırmızı kaftanın içinde saçım yapılırken kendimi inceliyordum.
Sözde okuyacaktım, çocuklara öğretmenlik yapacaktım. İki yıl önceki ben bu günleri görse eminim kendini bir yerlerden atardı.
Saçlarımın hazırlığı nihayet bitmişti, kınanın başlamasına henüz iki saat vardı. Elisa da hemen hemen hazır sayılırdı. Mor,uzun,iddialı bir yırtmacı olan, yerde sürüklenen bir elbise almıştı. Babam kınada sadece kadınlar olacağı için bir sıkıntı yaratmamıştı bu konuda. İkimizde hazır bir şekilde benim yatak odamda hüzün içinde bekliyorduk.
Ani kapı tıklamasıyla küçük bir bakışma anı yaşasakta hemen toparlayıp "gel." Dedim. Kapı hafif aralandığında Ayaz'ın yüzü gözüktü. Yavaşça odaya gelip kapıyı kapattı. "Ne hissediyorsun bakalım?" Dedi bana dönüp. "Bilmiyorum, kafam çok karışık." Dedikten sonra dökülmesine engel olamadığım göz yaşlarımı sildim. Elisa birden ayaklandı ve "ben sizi yalnız bırakayım zaten birkaç işim vardı." dedi ve odadan çıktı. Bunun hesabını ona sonra soracağımı biliyordu. "Kafan neden hala karışık? Artık şu okuma işine kafanı yorma lütfen. Böyle bir şeye üzülmeni istemiyorum Saye." Dedi ve elini çeneme doğru götürüp gözlerine bakmamı sağladı. Gözleri benimkinin aksine umut doluydu. Sonra birden "Bir de olaya iyi tarafından bak artık ismin Saye Yener olacak." Dedi ve sırıttı. Ama ben sadece hafifçe gülümsemekle yetindim.
"Ayrıca onu bunu bırakta cidden çok güzel olmuşsun." Dedi ve bana doğru eğilip hiçbir şekilde aklıma gelmeyecek bir hareket yaparak yanağıma küçük bir buse kondurdu. Anında vücudum buz kesmişti ve kendimi bir tık uzaklaştırmaya çalışsam da elim ayağım kilitlenmiş gibiydi.
"Size kolay gelsin madem akşam görüşürüz." Dedikten sonra odadan çıktı. Hala vücudum uyuşuk gibiydi, kendime gelememiştim. Asla böyle bir şey beklemiyordum o an, galiba bunun etkisiydi.
————————————————————————— Sonunda kınanın saatine 10 dk kalmıştı. Tüm işlerimiz bittiği için yalının bahçesine çıkmıştık. Gitmemiz gereken yer buranın iki sokak arkasındaki kapalı salondu. Düğün ise oranın hemen bahçesinde olacaktı.
Bir süre sonra kınanın gerçekleşeceği yere gelmiştik. İçeri girdiğimizde henüz çok birisi yoktu. Annem ve Sultan hanımın ısrarlarıyla kına koltuğun oturmuştum. Yavaş yavaş içerisi dolmaya başladı, ve şarkılar çalmaya başladı.
İnsanların evinden ayrılıp yeni bir yuva kurma hayalleriyle mutluluktan ağladığı şarkıda, benim zorla evlendirilip, okuyamadığım için üzüntü ve sinirden ağlamam ne kadar da korkunçtu...
Elisa birden yanımda belirip "Birazdan Ayaz abi gelecek ağlamayı keser misin ablacım? Rezil olacaksın çocuğa." Dedikten sonra kırmızı duvağı hafifçe kaldırıp yüzümdeki yaşları sildi.
Bir süre gelen misafirler ile mutluymuş gibi dans ettikten sonra, yine hüzünlü şarkılar açmaya başladılar. Tekrardan kına koltuğuna oturduktan sonra klasik kına merasimleri gerçekleştirildi.
Ardından tekrar dansa kalktığımızda salona takım elbiselerini giymiş bir şekilde Ayaz girdi. Normalin aksine bu sefer onun da saçları yapılıydı. Teker teker çoğu kişiyle selamlaşıp ilk dans için yanıma geldi, ama ben hala sabahki şoku tam atlatamadığım için gözlerimi kaçırıp duruyordum. "Belinden tutmam gerekiyor Saye, bu yüzden benden kaçmayı bırakman lazım." Dedikten sonra yavaşça eliyle belimi kavradı.
Utançtan yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim ama salondakilere rezil olmamak için ellerimi omzuna koymam gerekiyordu. Bu kadar yakın olmak çok rahatsız hissettiriyordu ama bir şey yapamıyordum.
Sırayla bir sürü şarkıda dans ettikten sonra takı merasimi yapıldı ve kına son buldu. Artık eve geçmemiz gerekiyordu, çünkü yarın da çok işimiz vardı.
Yalının önüne geldiğimizde Ayaz tekrardan yanıma gelip ve iki elimi birden tutmuştu . "İyi geceler Saye, yarın vedalaşmamız gerekmeyecek." Dedi ve sabah ki gibi bana doğru eğildiğinde bu sefer geriye doğru adım attığım için o da geriye çekildi.
"İyi geceler ayaz."
———————————————————————————
Bölümü nasıl buldunuzzz??🫠🤍
Ayaz ve Saye hakkında ne düşünüyorsunuzzz?
Favori karakteriniz kim?
Yıldıza basmayı unutmayın bebişlerim💗🎀 Yeni bölümde görüşürüzzz🫶🏻 |
0% |