@kitaplardakaybolms
|
2. BÖLÜM
“ Yanında iki küçük çocuk vardı. Galiba onlar için istedi. Yani normalde kabul etmezdim ama yanındaki çocuklar çok ısrar etti. Kıramadım. Bir konuşup geleceğim dedim. Ne dersiniz? Çocukları kırmayalım isterseniz.” Çocukları çok severdim. Alev’de bunu çok iyi biliyordu. O yüzden yüzümde samimi bir gülümseme yerleştirdim ve ayağa kalktım. Bora bana hayranmış gibi bakıyordu. Galiba çocuk sevdam ilgisini çekmişti. “Tabi ki Alev, kırmayalım çocukları.” Alev bani özel seyircilerimizin yanına götürürken bende Bora’yı nasıl yemeğe davet edebilirim diye düşünmeye başladım. Biraz daha yürüdükten sonra Alev beni küçük bir odayı gösterdi. Kapıyı açıp içeri girdiğimde iki küçük çocuk ve iri bir adam duruyordu. Yakışıklı bir adamdı aslında. Yüzüme büyük bir gülümseme kondurduğumda çocuklarda utangaç hareketlerini bırakıp gülümsediler. Yanlarındaki iri adamda konuşmaya başladı. “Çok özür dileriz sizi rahatsız ettiysek, çok ısrar ettiler. Böyle gösterileri çok severler kıramadım.” “Hiç sorun değil. Çok severim çocukları. Sizin çocuklarınız galiba.” “Kardeşlerim.” Gel de utanma şimdi. Kaşlarımı kaldırıp iri adama baktığımda bana hafif bir kıkırdama ifadesiyle bakıyordu. Bende biraz kıkırdadım. Daha sonra çocuklara bale elbisemle yaklaştım ve küçük bir selam vererek yanlarına çöktüm. Aynı boya geldiğimizde ikisi birden birbirine bakarak elbisemin eteklerine dokundular. Çok benziyorlardı. İkiz olabilirlerdi. “Merhaba.” Dedim. Erkek olan direk lafa atladı. “Yine dans eder misin?” Çok tatlıydı. “Ya yerim seni. Sen çok tatlıymışsın ya.” “Beni yiyecek misin?” Gözleri dolmuştu. Dur, ne? Gözleri mi dolmuştu. “H-hayır, şaka yaptım özür dilerim.” Hafifçe dolan gözlerini sildi ve bana gülümsedi. Bu sırada küçük hanım da bana gülmeye başladı. Galiba utangaçlığını unutmuştu. Bende hafifçe kıkırdadım. Gözlerim abilerine kaydığında mutlulukla kardeşlerini izlediğini gördüm. “Kaç yaşındasınız siz bakalım?” İkisi de aynı anda parmaklarıyla 4 işareti yaptılar. Bu sefer küçük hanım konuştu. “Sen kaç yaşındasın?” Yaşlarına göre çok güzel konuşuyorlardı. “21 yaşındayım ben.” Küçük hanım abisine döndü ve ona da aynı soruyu sordu. “Abi sen kaç yaşındasın?” Abisi gülümseyerek cevap verdi. “27 yaşındayım kuzum.” Küçük kız bu sefer kollarını açtı ve şöyle dedi, “Aaa, o zaman evlenin siz!” Öksürmeye başladığımda abinin gözleri fal taşı gibi açılmıştı. “Yavrum bu böyle çat diye söylenir mi? Kusura bakmayın sizde, yani, küçükler işte tutamıyorum ağızlarını.” “Problem değil. Dediğiniz gibi küçükler.” Biraz sakinleştikten sonra tekrar konuştum. “İsminiz ne sizin?” küçük bey hemen konuştu. “Ben Arda Kaya Atlasoğlu.” Hafifçe kıkırdadıktan sonra küçük hanıma döndüm. “Ee, bende Azra Ceren Atlasoğlu o zaman.” İkisine de gülümseyerek bakarken Arda konuşmaya başladı. “Peki senin adın ne?” “Bende Duygu Ece Topçu.” Azra konuşmaya başladı. “Duygu Ece Topçu abla, bir daha gelebilir miyiz gösterine?” Bir daha ki gösterimde direk dansı yapacaktım. Bunun onlara uygun olduğunu düşünmüyordum. “Bir daha ki bale gösterime mi yoksa başka bir dansa mı?” “Başka dans da mı yapabiliyorsun?” dedi ikisi de. “Evet.” “O zaman başka dans.” Dediler. Tabi ki onları direk dansı gösterime çağırmayacaktım ama belki şu yakışıklı beyefendi olabili- ne diyorsun sen Duygu ya! Of, kafam iyice bulanıklaştı yemin ederim. “O zaman ben size numaramı vereyim bir dahakine ararsınız bilet alırız.” Dedi yakışıklı beyefendi. “Olur” dedim ve numarasını kaptım. “Adınız neydi?” “Alperen, soyadımı da söyleyeyim mi?” hafif bir kıkırtıyla Alperen’i kaydettim. Çocuklarla anı kalsın diye küçük bir fotoğraf çekindik ve kapıya ulaştık. Tam çıkacakken Alperen’e küçük bir detay söylemeyi unuttuğumu hatırladım ve sessizce söyledim. “Bu arada, bir dahaki gösteri olmaz sanki,” “Niye, her yer mi dolu?” “Ay yok ondan değil de, bir dahaki gösterimde direk dansı yapacağım. Tabi yine siz bilirsiniz ama,” “Ha tamam. Söylemem onlara diğerlerine çağırırsınız. Sıkıntı olmaz.” “O zaman anlaştık. Çocuklar görüşme üzere.” Vedalaşıp hemen üzerimdekileri çıkarmaya gittim.
Umarım seversiniz bölümü... |
0% |