17 sene geçti üstümüzden

Çok mu hızlıydı bu tren?

Çok mu mutluyduk eskiden?

. 

. 

. 

. 

5 AY ÖNCE HASTANE ODASI

JİAR & DİLA KIRIMLI.. flashback sahnesi

Jiar içeri girmişti ve uyanmış bir şekilde pencereye doğru bakan karısının yanına adımlayarak yatağa oturmuştu. Ama Dilhun'un hala başını çevirmeye niyeti bile yoktu. Derince o koyu kahve ceylanı andıran gözleri ile yattığı yerden yarım yamalak görünen gökyüzünü seyrediyordu. Jiar derin bir nefes alıp vererek söze girmişti....

"DiLhun' um , ben pişmanım. Biliyorum yaptığım sana ve oğlumuza zarar verdi. Allâh belamı versin kı isteyerek olmadı... Vallahi o eşarp aynı eşarptı, o senin başındayı ve sen ordan düşüyordun ben gördüm bunları rüy-"

Jiar'ın sözünü kesen DiLhun,

" Daha ne kadar bu yalanların devam edecek? Bunların bir sonu olmalı daha ne kadar bilmeyerek bana zarar verecek pardon yada bilerek zarar verip bilmeyerek diyeceksin? Jiar söyle hadi. SÖYLE BE ADAM" demişti sonlara doğru sesini yükselten genç kadın birden karşisinda gözlerinden alev çıkmasını engellemeye çalışan bir adet Jiar duruyordu.

"Bak Dilhun yapma!Bunu bana yapma! O sesini alçat! Yoksa-"

"Döver misin? Aç mı bırakırsın? Soğukta mı yatırırsın? Yoksa tehditler ederek emirlerine itaat mi ettirirsin?"

Jiar, Dilhun'un sözlerine daha fazla dayanamayıp oturduğu yerden ayağa kalkmış

"Nankör " diyerek sağ elini DiLhun'a tokat atmak için kaldırmıştı ki, içeri Dila girmişti.

Abisini o halde görür görmez hemen koşarak Jiar'ın elini havada tutmuş "ABİ!" demişti kızgınlıkla...

İki kardeş birbirine bakarken, Dila'nın sesine içeri hızla giren Agir ve diğerleri bir hiçbir şeyle ilgilenmeyen sadece boşluğa bakan Dilhun'a birde karşı karşıya birbirlerine sinirle bakan abi kardeşe bakıyordu...

Agir hızla abi kardeşe yaklaşıp,

"Ne oluyor burda Dila " demişti eşine bakarak.

Dila hala kızgınlık ve hayal kırıklığı ile abisine bakmış ve Agir'e dönerek,

"Sorun yok. Ben abim ve dilhun'a şaka olsun diye öyle bağırarak girdim. Ama onlardan çok siz tepki verdiniz"

diyerek sahte bir gülümseme sunmuştu etrafına...

Dila kolundan tutup dışarı çıkardıgı abisi ile diğerlerini geride bırakmışlardı.

Jiar kardeşinin bu haline dirense de pekte üstelememişti.

Dila kızgınlık içinde hızla kolundan tutup dışarı çıkardığı abisine dönerek

"Ne yaptığının farkında mısın? Abi? "

demişti ama karşısındaki genç adamı pekte etkilememişti.

Umarsız bir tavırla kardeşinin omuzlarından tutup

"Sen herşeye burnunu sokma yoksa üzülürsün bacım" demiş ve saçlarını okşamıştı.

Genç kadının yüreği yanarak "Abi Dilhun'a vuruyor musun sen? " demesi ile gözlerinden peşi sıra yaşlar süzüldü.

Genç adam kendisine yaşlı gözler ile bakan kardeşini itmiş "DİLA! " demişti sert ve gür sesi ile.

Ama devam etti korkmadı yada geri çekilmedi abisinin gözlerinin içine baka baka"Yapmadım de abi. Sen böyle bir adam değilsin. Sen benim sevdiğim değer verdiğim abim Jiar olamasın"demişti.

Jiar önce derin bir nefes alıp verdi. Bir süre kardeşine baktı ve sakince.

"DİLA bir gün gelecek sen o konak dediğin yerde hanım ağa değilde hizmetçi olarak bulacaksın kendini. Sen bunları çocuk oyuncağı mı sanıyorsun? Aç gözünü. Agir bir süre seni seviyorumlar daha sonra kardeşi için çekeceği vicdan azabı. Ee sonra ne olacak? Dur ben söyleyeyim. O sevdiğim dediğin uğruna canını hiçe saydığın o adam seni yarım bırakıp kardeşini seçecek. Sen gözünü aç ve seçenek olmak yerine seçen ol" demiş ve genç kadını orda bırakarak uzaklaşmıştı yanindan.

Flashback sahnesi bitti...

. 

. 

. 

İşte böyle böyle zamanla yaşanan olaylar üstüne bir de genç kadının çocuk sahibi olamayışı Dila'yı içten içe mahvediyordu.

Zehir bir kere zihnine de yüreğine de bulaşmıştı genç kadının.

. 

. 

. 

5 ay sonra şimdi ki zaman...

Boran karahan yola çıkmıştı. Artık bir şeyleri yola koymak gerekiyordu. Genç adam geçmişin günahını üstlenmeye yeltenmişti ama peki ya geç kalmışsa?

Geç kaldım demek çok acıdır. Çünkü artık hiçbir şey düzeltilemez... Düzelse bile eskisi gibi olmaz.

Genç kadın kaynanası ile tartışmış,

daha sonra koşarak karnındaki bebeği bile aldırmadan hızla çıkmıştı merdivenden. Peşinden sinirle bağırıp

"DİLHUN GEL BURAYA DİLHUN! " diyen Jiar'ı bile duymamıştı.

Odaya geldiklerinde sertçe kolundan tutuğu hamile karısını hızla inip kalkan gögüsüne çekmiş

"Dilhun sabrımı sınama artık! Bak dua et karnında bebeğimi taşıyorsun yoksa ben yapacağımı biliyorum. Oğlum bir doğsun hakkından geleceğim" demişti. Öyle ki nefesleri bile birilerine çarpıyordu. Gözleri kesişti genç çiftin,genç kadının ela gözlerinden yaşlar süzüldü kuruyan dudaklarına doğru. İç çeker bir biçimde sesini içe gömerek

"Bıktım senden bu ailenden. Birgün defolup gideceksin hayatımdan. İçime doğuyor Jiar Kırımlı, ya sen ya ben. " demiş ve onu sıkı sıkıya tutan kocasının ellerinden kurtulmak için çırpınırken.

Jiar'ın karısının ismini "Dilhun! " diye dişlerinin arasından zikir ettiğinde aşağıdan da aynı tonda genç kadının ismi duyuldu.

Sert bir o kadar korku ile "Dilhun" diyordu.

Jiar " Bu ses? Berza-"diyemeden.

Dilhun Jiar'ı isterek abi demiş ve aşağı koşmuştu.

"Abi" endişe ile kardeşine bakan abisine sımsıkı sarılmıştı. Peşinden koşarak "Bekle Dilhun dur gitme. Hamilesin koşma kadın" ona yetişmeye çalışan öfkeden deliye dönen Jiar. Berzan' ın kaş göz haraketi ile bir şey olduğunu anlamıştı.

Dilhun'un saçlarını okşayıp öpüyordu Berzan. Birden genç adamın

"Abiciğim, gül yüzlüm hadi sen hazırlan gideceğiz" dediği an

Dilhun hızla abisinin kolları arasından yüzüne bakmış "Ne? Gerçekten mi? abi" demişti.

Genç adam öfkeden kıpkırmızı kesilen Jiar'a bakarak "Evet bitanem seni götürmeye geldim" demişti. Ama tabi genç adam sert ve boğulan sesi ile

"Berzan! " demesi ile Berzan pek aldırmadan

"Hadi Dilhun sen git. Bende Jiar ile konuşacaklarım var. Hadi acele et fazla vaktimiz yok abim" der demez Dilhun'u yukarı göndermişti.

Jiar bilirdi, Berzan böyle yapmazdı ama yinede öfkesine engel olamamıştı işte.

"Ne oluyor Berzan? "

"Anlatacak vakit yok. Hazırlan gidiyoruz"

dediği gibi arabaya gideceği esnada, Jiar Berzan'ın omzundan tutup genç adamı durdurmuştu.

"Berzan! Ne bok dönüyor l@n söy- diyemeden acele ile omzundaki eli iterek

hızla,

" Amcam.... Boran Amcam. BORAN KARAHAN geri döndü. Hüküm düştü. Günahın bedelini ödemeye geliyor"

"Ne? " demiş ve hamile karsının yanına koşarak kolundan tutuğu gibi" Hadi boşver eşyaları gidiyoruz " demiş ve Dilhun'un bağırıp çırpınmasını umursamadan konaktan çıkartıp arabaya bindirmişti. Biner binmez son gazla konağın önünden ayrılmıştı araba. Şöför koltuğunda Berzan abisini görür görmez nutku tutuldu genç kadının.

"Abi? " dedi kısık sesle. Sesi içine boğumlanıyordu. Yüreği cayır cayır yanıyordu genç kadının. Ne yani bir darbede Berzan abisinden mi yemişti.

Dikiz aynasından, pişmanlık ile bakan Berzan "Özür dilerim Dilhun ama bunu yapmak zorundayım kardeşim. Bu hüküm asla bozulamaz" demiş ve tekrar yola dönmüştü.

Genç kadın ne yapacağını bilmeden önce onu tutan kocasından kurtulmuş,

"Ne hükmü ya? Bırak sende beni. Nefret ediyorum hepinizden. Aşağılık yaratıklar" demişti ama bu Jiar'ı baya sinirlendirmişti bile.

"DİLHUN" demiş ve karısına vurmak için kaldırdığı elini havada tutmuştu. O sırada Berzan,

"JİAR" diye bağırırken genç kadın

"YETER! " demiş ve tartışan iki genç adama bağırmış tüm öfkesini kusmuştu. .

. 

. 

Boran, Kırımlı konağına gelmiş silahın ağzına mermiyi vererek ateş etmişti. Peş peşe ateş açması ile konakta olan Dicle hanım ve Miran hızla konağın avlusuna koşmuştu.

Dicle hanım karşısında gördüğü adam ile elinde sabır çektiği kehribar tesbihi yerlere saçılmıştı. Alel acele yüreğini tutu yaşli kadın.

"Sen? "

"Görüşmeyeli uzun zaman oldu ha Konak güzeli"

"Ne diyorsun lan sen anamla doğru konuş"

"Bu mu yiğenime layık gördüğünüz oğlun? "

"Git burdan Boran Karahan. Hüküm çoktan verildi. Üstüne yiğenin Dilhun büyük oğlum Jiar'ın oğlunu taşıyor. Olurda başlarına bir şey gelir. O zaman Karahanların Diyarbakır'da isamesi bile okunmaz"

"Öyle mi olmuş Dicle xanım? Görelim bakalım neler oluyor"

Silahını doğrultuğu gibi tam....

" Ağğğğ"

Devam edecek...

Yeni bölüm ile ilgili yorumlarınızı ve begenilerinizi bekliyorum.

Şöyle oldu flashback sahnesi olarak yürüyecegim iki kitabıda yoksa ben Ağanın öksüz gelini yazana kadar bu gecikecek. O yüzden o kitap geçmişi bu ise geleceği gösterecek size...

DİLHUN & JİAR KIRIMLI

BORAN KARAHAN

Berzan Karahan