Yeni Üyelik
4.
Bölüm

1. Bölüm

@lavinakara_

Merhabalar kitabımı takibe alıp yıldızları ve yorumları unutmayın lütfen ✨ ✨

Hadi başlayalım 💚

 

Devran dan

 

Kimsenin haberi yoktu süpriz yapıcaktım aileme normalde uçakla gelicektim ama bazı sorunlar olmuştu uçakla Türkiyeye gelip bir araç kiralayıp yola koyulmuştum, aracı Mardini tam gören bir uçurumun başıma sürdüm bir kaç dakika sonra istediğim yere gelmiştim arabayı durdurup, emniyet kemerini çıkartıp araçtan indim... Arabanın öne gelip kaputa yaslandım....

Derin bir nefes aldım, bakışlarım Mardini evlerine yollarına taşına toprağına bir bir gezdirdim özlemiştim... Hafif esen rüzgar tarlalardaki ekinlerle dans edercesine esiyordu

Buna haram olan bu memleketi özlemiştim... Kaç dakika orda kaldım bilmiyorum gün daha yeni yeni ağrıyordu... Artık gitmeliyim yaslandığım yeden kalkıp tekrar arabaya döndüm...

İlk gideceğim rotam belliydi, yanımdaki koltuktaki çiçeklere baktım bulmak zor olmuştu, aracı normal yola sürüp çıktım ordan yoldan geçerken insanlar daha yeni uyanıyor, hayvanlarını dışarı çıkarıyor, işleriyle ilgileniyolardı... Arabayı her gören dönüp birdaha bakıyordu...

İçerdeki beni göremezlerdi camlar hepsi siyahtı, onlara bakmayı bırakıp aracı daha hızlı sürdüm bir kaç dakika sonra istediğim yere gelmiştim...

 

Araçtan inip koltuktaki çiçekleri aldım kapıyı kapatıp önümdeki yere baktım..

 

"Harran Mezarlığı"

Buraya gelmek için acele eden ben bir adım bile atıcak gücü kendimde bulamıyordum acısı hala dün gibi..içime bir nefes çekip adım attım...

Bir kaç dakika sonra bulmuştum canımın mezarını her yer sesiz bir kaç kuş cıvıltısından başka bir şey yoktu mezarını her yıl bakımını yaptırırdım çöken bir yeri yada eskiyen bir yanı varsa söyle yaptırırdım...

Bir kaç adım daha atıp önüne geldim elimdeki çiçekleri başucuna koydum çok severdi çiçekleri... Onunla konuşmayı uzun zamandır bekliyordum..

"güzelim ben geldim" boğazım düğümlendi, kesik kesik nefes aldım ölüm çok farklıydı giden ölmüyordu ardında bıraktıkları ölüyordu... Ben canımla beraber ölmüştüm yılar olmuştu...

"sana geldim kurban olduğum" karşılık alamıyorum Ceylan bana cevap vermiyordu....

"Ceylan" kelimeler dökülmüyordu dilimde yavaşca toprağına dokundum okşadım eğilip öptüm, ceylanı öpmem gerekirken mezarını öpüyordum "kurban olurum sana ben" tekrar mezara baktım..

"ben geldim, diyeceksin yeni mi geldin? Haklısın anca basabildim bu topraklara seni çok yanlız bıraktım biliyorum kurban olduğum kırılma bana, ben senin hasretine dayanamadım daha fazla duramadım..."

"beni böylemi karşılıyacaktın Ceylan?" toprak buz gibiydi, benim ceylanım sıcacıktı yılar geçmişti...

"nasıl kıydılar sana nasıl yetişemedim sana ben?" bu acı boynumda bir ip gibi sıkıyordu öldürüyordu beni... Yılar geçti herkes unuttu ceylanı herkes kendi hayatına baktı... Unutulmak bu kadar kolaymıydı?

Kaç dakika orda kaldım bilmiyorum toprağını temizlemiş aldığım çiçekleri Bi güzel ekmiştim o kadar çok konuşmuştum ki ben bile şaşırmıştım kendime hep böyle değil miydi? Ceylanla yan yana geldiğimde kimse duruduramazdı bizi, biz çok farklıydık....

Düşüncelerden çıkıp ayağa kalktım çiçekler için su getirmemiştim halbuki arabada vardı, başımı sağa sola salladım gidip alıp gelicektim arkamı döndüm tam gidicektim ki ayağımın dibinde bir şişe dolusu su gördüm kaşlarım çatıldı? Ben getirmemiştim kimindi?

Başımı kaldırıp mezarlığa baktım üst sağ ve sol kısmı bomboştu eğilip suyu aldım tam ceylana dönücektim ki mezarlıktan çıkan bir kadın gördüm arkası dönüktü, suyu omu bırakmıştı? Arkasından seslenmek istedim ama baya uzaklaşmıştı... Dikkatli inceledim sadece belirli bir şey tek vardı sol ayağı topalıyordu... Dakikalar sonra gözden kayboldu....

Ardından bakmayı bırakıp ceylanın mezarına döndüm şişeyi açıp çiçeklerin üzerine ve toprağa döktüm..... Şişedeki su bitmişti...

Artık vedalaşma vaktiydi yaklaşık 2 saattir burdaydım artık gitmeliyim eğilip mezarın başını öptüm...

"ceylanım güzel gözlüm yine gelicem ben artık gitmeliyim" son defa mezara bakıp arkamı döndüm sakin adımlarla çıktım mezarlıktan şişe hala elimdeydi mezarlığın yanında çöp kutusu vardı ilk şişeye sonra çöpe baktım, atmaktan vazgeçip araca yöneldim şişeyi torpido gözüme koyup kapağını kapatım... Kendime bir tane şarkı açıp...

"yağmur yüreklim" çok seviyorum bu şarkıyı

Emniyet kemerini takıp aracı çalıştırdım yola koyuldum tahmini şuan bizimkiler kahvaltı masasına oturuyorlardı onlara yetişmeliydim....

Yüzlerinde ki o şaşkınlığı görmek istiyorum sonuçta bunca yolu onlar için gelmiştim arabayı konağa sürdüm insanlar işe, tarlaya gidiyorlardı...

Çarşıdan gitmeyi düşünüm ama vazgeçtim kısa yoldan gidebilirdim aracı bizim konağın sokağına sürdüm yavaş yavaş sürüyordum köşelerden aniden biri çıkabilirdi kimseye zarar vermek istemiyorum...

Sonunda gelmiştim kapıda celal abi ve tanımadığım bir korum vardı aecın içi gözükmediği için beni görmediler ama kaşları çatılı halde arabaya bakıyorlardı...

Tanımadığım koruma bana doğru gelip cama vurdu, kapıyı açıp çıktım karşı karşıya geldik...

"kimsiniz?" sert bakışlarla bana bakıyordu...

"Ula oğlim Bi dur" celal abi bize doğru hem gelip hemde çoçuğu azarlıyordu bir kaç saniye sonra karşım geçmişti... Değişmişti yüzünde gözlerinde yolların yorgunluğu vardı....

"devran" celal abinin kal gelmiş haline sırıttım beni görmeyi beklemiyordu o bu tepkiyi verdiyse İçerdekileri düşünemedim... Algılamaya başlamıştı... Tekrar konuştu...

Tanımdağım korumanında sesi araya kaynadı...

"devran ağam mı?"

"ehsas sensin?" koca cüsesiyle sarıldı bana karşılık verip sarıldım..

"Cemal abi?" benden ayrıldı bana baktı..

"haberimiz yoktu geleceğinden?" sol elimi omzuna koyup sıktım hafifi...

"kimsenin haberi yok abi, süpriz yapmak istedim" gülümsemişti "Allahına kurban olurem senin ne iyi yaptın da geldin çok özledik seni"

"bendd özledim abi bende" kederli gözlerle bana baktı lafı değiştirdim...

"herkes evde mi?" aracın yanımdan ayrılıp birlikte kapıya doğru yürüdük...

"herkes evde tam zamanında yetiştin" başımı sallayıp konağın yıllarını görmüş kapısına baktım... İçime bir nefes çekip kapıyı ittim...

Karşımdaydı çoçukluğumun geçtiği konak karşımdaydı.... Kimse yoktu kahvaltı masası hazırdı... Bir kaç adım atıp içeri geçtim bacı sesler geliyordu....

Sonra annemi gördüm merdivenlerin başında başında beyaz bir yazma siyah bir elbise giymişti, yaşlanmıştı daha doğrusu yıpranmıştı....

Eşi belinde arkası bana dönük birine söyleniyordu... Sonra cihanın sesini duydum...

"yav ama Allah aşkı için sen ne istersin benden yav bu saate uyandırılır mı?" güldüm bu haline cihan hala aynıydı... Saat 08.30 saati beğenmiyordu...

"cihan yeminime seni gebertirim Ula köpek sen demedin mi beni sabah bu saate uyandır?" annem sinirli bir şekilde cihana bakıyordu sonunda çıldırtmıştı anamı...

Cihan anneme doğru geldi, her hareketini izledim büyümüştü...

"yav ana sen beni biliyorsun takma beni" gülerek annemin yanağından öptü Bi an bakışları benim olduğum tarafa değdi sonra anama baktı... Bi anda başını bana çevirdi.. Şok olmuştu...

"tövbe tövbe yarabbi rüya mı görüyorum?" gözlerini ovalayıp yeniden baktı...

"cihan defol git şuradan" cihan beni idrak etmişti evi inletircesine bağırdı....

"ABİİİ"

DİĞER BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE... 🍂

 

Loading...
0%