@leydiasteria
|
Lema uzun kollu beyaz kazak elbisesinin hasır renkli kemerini düzeltirken bugün Pamir ile yıllar sonra da olsa hiçbir şey kaybetmemiş, kötü şeyler yaşanmamış gibi, çocuklar gibi eğlendikleri bir gün geçirmişlerdi. Her şeyden, tüm kötülüklerden uzakta birkaç saat geçirmek bile o kadar iyi hissettirmişti ki tarif edemezdi. Bugünkü hallerini hatırlamak bile yüzündeki gülümsemenin büyümesine neden olmuştu. Siyah saçlarını toplu tutan kalemi çekip çıkardığında siyah saçları gece misali omuzlarına dökülmüştü. Makyaj yapmamayı tercih etse de dudaklarına en sevdiği vişne aromalı nemlendiricisini sürüp parfümünü sıkmayı ihmal etmemişti. Boy aynasında gördüğü görüntüden son derece memnun olduğunu belli eden bir tebessümle odasından çıkmak üzere kapıya yönelmeden önce telefonunu kontrolden geçirdikten sonra Viyana'daki dans okulunda kurduğu ekibin kaptanı Dalya'nın numarasının üzerine dokunmuş ve beklemeye başlamıştı. Dalya, Viyana'da doğmuş, babası Türk annesi İspanyol olan biri olsa da Türkçesi gayet iyi durumdaydı. Birkaç çalışın ardından telefon açılmış ve genç kadının neşe dolu sesi kulaklarına dolmuştu. "Hola carino" "Hola Dalya, nasılsın?" "Ben iyiyim, asıl sen nasılsın?" "İyiyim daha da iyi olacağım biraz zamana ihtiyacım var" "Aslında çok merak ettim seni ama belki konuşmak istemezsin diye aramak istemedim kusura bakma lütfen" "Hiç sorun değil Dalya bende yeni yeni toparlanıyorum diyebilirim" Dalya hafifçe gülümseyerek "Buralar seni çok özledi, gösteri için turne hazırlıkları tam gaz devam ediyor ekibin ensesindeyim merak etme" deyip muzipçe göz kırpmıştı. "Harikasın ama daha zamanımız var çok da yüklenme bence" "Anlaşıldı elimden geleni yaparım, sen buraları düşünme aklın kalmasın olur mu?" Lema tebessümle "Sen oradasın gözüm arkada değil, açıkçası ne zaman dönerim onu da bilmiyorum" diye karşılık verirken odasının kapısı çalmıştı. "Beni çağırıyorlar, ben kapatıyorum şimdi görüşürüz" "Görüşürüz" Lema telefonu kapatıp yatağın üzerine bıraktıktan sonra kapıya yönelmişti. Kapıyı açtığında gördüğü genç adama gülümseyerek karşılık vermiş ve odasının kapısını kapatıp koridora çıkmıştı. Genç adam, siyah spor gömlek ve koyu gri renk keten pantolon tercih etmişti akşam yemeği için. Kesinlikle çok yakışıklı görünüyordu her zamanki gibi. Tıpkı Lema gibi Pamir de genç kadından gözlerini alamamıştı. Beyazlar içinde bir melek misali parlıyordu sevdiği kadın, gerçi her haliyle çok güzel bir kadındı Lema. "Çok güzel görünüyorsun" "Teşekkür ederim, sen de çok iyi görünüyorsun" Pamir gayet neşe dolu ve özgüven dolu bir ses ve bakış eşliğinde "Her zamanki halin diyorsun yani" dediğinde Lema gözlerini devirip gülümsemişti. "Öyle de denebilir" "Ama şu an dünyanın en eşsiz mücevheri yanımda pırıl pırıl parladığını da unutmayalım lütfen" "Unutturacağını sanmıyorum" Adımları asansörün önünde son bulduğunda Lema asansör kabinini çağırmak için düğmeye dokununca kapı açılmış ve asansörün içine girmişlerdi. Birkaç saniyelik asansör yolculuğunun ardından arkadaşlarıyla birlikte yiyecekleri akşam yemeği için restoran tarafına geçmişlerdi. Atlas ve Asude de az ilerde cam kenarındaki bir masada oturmuş sohbet ediyorlardı. Onlar da adımlarını arkadaşlarının oturduğu masaya çevirmiş ve ilerlemişlerdi. Lema "Biz geldik" diye seslenip Asude'nin çaprazındaki boş sandalyeyi çekip otururken Pamir de onun karşısındaki sandalyedeki yerini almıştı. Atlas gülümseyerek "Hoşgeldiniz... Eee gününüz nasıl geçti bakalım gençler?" diye sormuştu. Asude gülümseyerek "Yüzler güldüğüne göre güzel geçmiş olmalı, yanılmıyorum inşallah" diye temenniyle karışık bir cümle kurmuştu. "Eğlenceli bir gündü, kendi adıma uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştim... Pamir'i bilemiyorum tabi" "Benim içinde uzun zaman olmuştu bu kadar eğlenmeyeli, kısacası güzel bir gündü diyebilirim..." dedi ve konuşmasına devam etmeden önce bakışlarını Lema'nın yeşil gözlerine sabitlemişti. O gözlerde sadece Lema'nın anlayıp hissedebileceği muzip parıltılar vardı. "Günün bazı anları özellikle havuz kısmındaki anlar rüya gibiydi değil mi Lema?" Lema için genç adamın gözlerindeki muzip ifadeden bugün onu öpmesinden bahsettiğini anlamak hiç de zor olmamıştı. Lema tebessümle "Öyleydi haklısın" diye karşılık verirken Asude'nin sesiyle genç adam ile bakışmalarına son verip masadaki sohbete dönmüştü. Asude "Ne yesek acaba kurt gibi acıktım valla" diye mırıldanırken masanın üzerindeki menüye uzanıp almıştı. Diğerleri de önlerindeki menülerde göz gezdirip ne yiyeceklerine karar vermiş ve masalarına gelen garsona ızgara et tabağı ve salata siparişi vermişlerdi. "İyi akşamlar Lema Hanım bir fotoğraf çekinebilir miyiz acaba?" Lema tebessümle "Olur tabi" diye karşılık verirken oturduğu sandalyeden kalkmış ve ona fotoğraf çekinme talebinde bulunan genç kızın yanına geçmiş ve bir fotoğraf çekinmişlerdi. Lema gülümseyerek "Rica ederim, ayrıca güzel düşünceleriniz içinde ben çok teşekkür ederim" diye karşılık vermiş, genç kızda yanından ayrılınca sandalyesine geri oturmuştu. "Ne çok hayranın var kuzum ya? Seninle gurur duyuyorum valla canım benim" Lema "Canımsın, dansın iyileştirici gücüne herkesi inandırdım sanırım" deyip bir öpücük göndermişti arkadaşına. "Sevgiyle yapılan her şeyin insanı iyileştirme gücü var bence, Lema da bunun karşılığını fazlasıyla alıyor" "Kesinlikle" O esnada genç garson siparişlerini getirince bir süre sessizce önlerindeki yemeklerin tadını çıkarmayı tercih etmişlerdi. Onlar sessizce yemeklerinin yerken restoranın içine slow bir müzik sesi yayılmıştı. Pamir aklına gelen şeyle gülümserken elindeki çatal, bıçağı tabağının kenarına bırakıp ayağa kalkmış ve her şeyden habersizce yemeğini yemekle meşgul olan Lema'nın yanına doğru ilerlemişti. Lema ona uzanan elin varlığıyla bakışlarını kaldırıp elin sahibine bakmıştı. "Pamir ne oluyor? "Seninle dans etmeyi özledim, benimle dans eder misin?" Lema kısa bir an etrafına baktığında kimsenin henüz dans etmediğini görmüş olsa da umursamamıştı, nihayetinde onlar kimseye benzemiyordu. Hikayeleri, hisleri bambaşkaydı. Ve bu adama her ne yaşanırsa yaşansın çok aşıktı ve bir başkasını sevmeyeceğini biliyordu. Kızgın da olsa kırgın da olsa tek değişmeyecek gerçek buydu. Lema elini uzatıp genç adamın avucunun içine bırakırken ayağa kalkmış ve birlikte boş alana doğru ilerlemişlerdi. Kollarını genç adamın boynuna dolarken Pamir de kollarını genç kadının beline sarmıştı. "Seninle dans etmeyeli ne kadar çok geçmiş?" Lema "6 yıl... Hayatımda hiçbir sayıdan nefret edebileceğimi düşünmemiştim" diye karşılık vermişti. Pamir derin bir nefes alıp geri verirken kollarının arasındaki genç kadın ne yaşanırsa yaşansın şükür sebebi ve başının tacıydı. Aralarında kısa bir an sessizlik oluşan sessizlikte Lema başını sevdiği adamın omzuna yaslamış ve dans etmeye devam etmişlerdi.
|
0% |