Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@leylakkadin

Cihangir' den

Firuze' nin atama sonucu açıklanmıştı. Bana pek sürpriz oldu diyemem.

Neden acaba beyefendi kızın askeriyeye atanmasında senin parmağın olduğu için olabilir mi?

Dört senenin ardından ona bu kadar yakın olmuştum tabi ki dibimden ayıramazdım miniğimi.

Heyecanla bana sarılmıştı, kalbimin ritmi değişti dilim damağım kurudu desem abartı olmazdı.

Ben kalbimi alıştırmıştım onu uzaktan sevmeye ve sakınmaya lakin kader ağlarını örmüştü. Şimdi ona tahmin bile edemeyeceğim kadar yaklaşmıştım.

Eskiden yetiniyordum uzaktan izlemekle ama şimdi daha fazlasını istiyordum. Hislerimi bilsin, tamamen ona ait olayım istiyordum.

Firuze içeri annemin yanına gitmişti ben ise aptal aşıklar gibi sırıtarak arkasından bakıyordum.

Ne de güzel kokuyordu miniğim..

Annemle bu kadar iyi anlaşması beni bir hayli mutlu ediyordu.

Sonuçta kayınvalidesi olacak olsun o kadar!

Ben de Firuze'nin arkasından odaya girdim ve beraber sohbet ederek bir şeyler yedik.

Daha doğrusu annemle Firuze konuşuyordu ben ise Firuze'yi izliyordum.

Saat geç olmaya başlamıştı ki annem konuştu.

"Oğlum saat geç oldu. Firuze kızımı evine kadar bırakıver."

"Gerek yok Suna abla zahmet olmasın Cihangir'e." dedi Firuze.

"Ne zahmeti Firuze saçmalama hem hava karardı. Üstüne ceketini al dışarısı soğuktur."dedim.

Firuze çekinerek bana baktı, sanırım yük olmak istemiyordu. Bilmiyordu ki bana yük olmayı bırak varoluşuyla bile bana yüklerimi unutturuyordu.

"Peki o zaman ben ceketimi giyeyim geleyim." dedi.

Firuze askıdan ceketini alıp giyerken ben de üzerime ceketimi giyip dışarıya çıktım. Evin önünde beklemeye başladım.

Firuze'den

Cihangir aşırı düşünceli ve kibar davranıyordu bana karşı. Tanıştığımız gün ki beni omzuna atan dağ ayısı mıydı yoksa üşümemden bile imtina eden İstanbul beyefendisi miydi ?

Adam seni koruyup kolluyor ne istiyorsun yelloz?!

Ben de ceketimi giyip Cihangir'in arkasından dışarı çıktım.

"Yolu biraz uzatalım mı hem belki biraz konuşuruz?"

Ben kafamı sallayarak onayladım. Biraz yürüdük ne evime gidiyorduk ne de konuşuyorduk. İkimizden de çıt çıkmıyordu bu sessizlik beni gerdiğinden konuşmaya başladım.

"Bana göreve gitmeden annemi bir göreyim demiştin. Ne görevi bu yani uzun mu sürecek? " dedim tek nefeste.

Cihangir bakışlarını bana çevirdi, adımlarını yavaşlattı. Kafasında bir şeyi tartıyor gibiydi.

"Bizim tim ile küçük bir göreve çıkacağız. En fazla 2 hafta süreceğini tahmin ediyorum. Tabi yarınımızın bile garantisi yok ama çok ağır bir görev değil. O yüzden endişelenmene gerek yok." dedi.

İçimi rahatlatmaya çalışıyordu iyide Neden?

"Anladım ama korkmamak elde değil annene çok üzülüyorum. Çok endişeleniyordur arkandan."dedim.

Aslında yanlış anlaşılmamak için böyle demiştim. Tabi ki başına bir şey gelsin istemezdim ama galiba bu söylediklerim bu şekilde anlaşılmamıştı.

Cihangir kaşlarını çattı ve kısık sesle konuştu. "Tabi ya annem.. annem üzülmesin..." dedi.

"Öyle demek istemedim, seni üzdüm mü?"

"Hayır aklıma bir şey gelmişti."

Yine sessizlik hakim olmuştu. Ara sokaklardan yürüyüp evimin önüne kadar gelmiştik.

Birbirimize bakıp dururken Cihangir konuşmaya başladı.

"Sen bizim askeriyeye atandın ya ben senin numaranı alsam sana yardımcı olurdum. Hem iyi olurdu görevde boş anımda konuşurduk. Nefes alırdım hem..." dedi son cümlesini söylerken sesi kısık çıkmıştı.

Ben ise şaşırmıştım. Cihangir ile henüz yeni tanışmamıza rağmen bu isteği fazla gelmişti.

Cihangir yüzümdeki ifadeyi yanlış anlamış olacak ki hızlıca konuştu.

"Neyse demedim say ileri gittim. Seni rahatsız etmek istemedim. "

Elimi Cihangir'in koluna koyup daha fazla konuşmasına engel oldum. Yoksa duracak gibi değildi.

"Beni rahatsız etmedin. Numaramı veririm hem bu askeriye hakkında da konuşmuş oluruz." dedim.

Gözlerinin parladığını anbean şahit olmuştum.

Cihangir telefonu açıp bana doğru uzattı. Numaramı yazıp verdim telefonu.
Şimdi ise aramızda anlamsız bir bakışma vardı.

"Geçen sefer sen bana sarılmıştın ya ihtiyacın olduğundan.. Şimdi de benim ihtiyacım var. Sana sarılabilir miyim Firuze? " dedi çekinerek.

O an gözüme küçük bir istekte bulunan bir çocuk gibi gelmişti.

Onu kırmak istemediğimi farkettim kafamı aşağı yukarı salladım.

Yavaş adımlarla bana yaklaştı kollarını belime doladı. Boyu uzun olduğundan kafasını eğip boynuma yaklaştırdı ve yüzünü saçlarıma gömdü. Saçlarımı kokluyordu.

Ben de kollarımı kaldırıp geniş omuzlarına sarmaya çalıştım. Bakın çalıştım diyordum çünkü bu imkansızdı.

Bir süre o şekilde kaldıktan sonra Cihangir kafasını boynumdan çekti ve geriye adımladı.

"Hadi geç bakalım eve. Çok soğudu hava." dedi.

Benim eve girmemi bekledi. Kapıyı kapatmadan ona döndüm "İyi geceler Cihangir. "dedim.

"İyi geceler Firuze."

3 Gün sonra 

Cihangir:
Nasılsın? Henüz bir boş an buldum. Bende yazayım dedim.

Firuze:
İyi yapmışsın. İyiyim İpek ile benim evimde film izliyoruz. Sen nasılsın?

Cihangir:
Ben de iyiyim çok yorucu geçmiyor diğer görevlere nispeten.

Cihangir:
Firuze?

Firuze:
Evet?

Cihangir:
Ben çok özledim.

Firuze:
Annenleri değil mi? Haklısın zor oluyordur senin için.

Cihangir:
Seni... seni özledim Firuze ama lütfen 'Neden' diye soru sorma tamam mı?
Gelince konuşacağız. Hoşça kal.

Firuze:
Tamam.Kendine dikkat et. Önce Allah'a sonra kendine emanetsin.

***

Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın lütfen. Oy sınırı koymak istemezdim ama bu şekilde yazasım gelmiyor. 50 oy sınırı var!

Bölümü nasıl buldunuz?

Diğer bölümleri daha uzun tutmaya çalışacağım :)

UMARIM HİKAYEYİ BEĞENİRSİNİZ FINDIKLARIM :)

Loading...
0%