@linda_
|
Güzel günümüz olmayacaktı galiba bizim hep bir sıkıntı hep bir sorun oluyor bir türlü iyi günümüz geçmiyordu . Nişanda herkes mutlu bir şekilde dans ederken birden silahlar patlamaya başlamış ve her şey yarı da kalmıştı hayat işte isterse devam ettirip güzel bir şekilde bitirirdi o güne isterse yarıda keserdi . Herkes çığlık çığlığa koşuştururken Uraz mertle beni güvenli bir şekilde içeri almaya çalışıyordu ki bir adam önümüzü kesti o sırada arkamızdan biri ateş ederek adami öldürdü ben merti kucağıma alıp ağlamaya başlamış delirecek gibi hissediyordum bugün her şey üst üste geliyordu . Biz ölen adamı geride bırakarak içeriye girdik hemen uraz mertle beni bir odaya götürüp bırkatıktan sonra kendisi gene aşağıya indi " anne korkuyorum " mertin konuşmasıyla onu daha da sararak " sana hikaye anlatmamı ister misin ?" Dedim o an aklıma sadece bu gelmişti, mert kafasını onaylar şekilde salladiktan sonra hikayeye başladım " bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde , bir genç kız varmış bu kız çok çalışkanmış ama ailesi o kız ne yaparsa yapsın hiç sevmezmiş hep kötü davranırmış sonra bir gün bu genç kız üniversite kazanmış ve İstanbul'a gelmiş bir yandan okuyormuş bir yandan çalışıyormuş zor günler geçirmiş hep sonra bu kız başka bir genç kızla tanışmış o genç kızda aynı kendisi gibiymiş ikisi çook yakın arkadaş olmuşlar ve birbirlerine hep destek çıkmışlar . Sonra iki kızında okulu bitmiş artık iş hayatına girmeleri gerekiyormuş genç kız bir şirkete başvurmuş şansını denemek istemiş en azından ve o şirkete kabul edilmiş derken o şirkette hayatı değişmeye başlamış bir siyah atlı prens girmiş hayatına bir de küçük beyaz atlı prens girmiş iki prens genç kızın hayatını komple değiştirmiş genç kız artık eskisi kadar özgür değilmiş ve hayatının nasıl bir şekilde ilerleyeceğini bilmiyormuş o yüzden de çok korkuyormuş ama ona iyi gelen bir beyaz atlı prens varmış genç kızla çok iyi anlaşıyormuş tabii bu durumdan siyah atlı prenste memnunmuş..." masalı anlatırken ağladığımı fark ettim ben ağlarken mertte sakinlesmiş hatta uyumuştu bile kendi hikayemi anlatmak değişik gelmişti bana . Bir kaç dakika sonrasında silah sesleri tamamen kesilmişti ve ardından kapı çalmaya başladı ben korkuyla kapıya bakarken " Lale benim Uraz kapıyı açabilirsin " demişti bir an rahatlayıp derin nefes verdikten sonra merti koltuğa yatırıp kapıyı açtım " iyisiniz değil mi biri gelmedi buraya " diye yüksek sesle konuşurken " şş mert uyuyor iyiyiz merak etme kimse gelmedi buraya " dedim alçak bir ses tonuyla Uraz " oh çok şükür " diyip saçıma bir öpücük kondurdu ve mertin yanına gidip oturdu rahatlamış bir şekilde . Ben söze atılıp " ne zaman gidecez daha fazla kalmak istemiyorum burada " dedim " birazdan gidecez " dedi Uraz sakince bende tamam anlamında kafamı sallayıp karışıda duran koltuğa oturdum gerçekten çok yorulmustum bir an önce eve gidip dinlenmek istiyordum . Yaklaşık bir 20 dakika sonra Uraz " gidebiliriz " dedi merti kucağına alıp arabaya doğru gitmeye başladık merdivenlerden inerken her yerde kan olduğunu gördüm bu gerçekten dehşet verici bir görüntüydü " yere bakma " dedi Uraz bende bakışlarımı yerden çektim ve öyle yürümeye devam ettim , arabaya gelip bindikten sonra yola koyulduk bugünü atlatmak hepimiz için zor olacak gibi görünüyordu hepimiz derken ben ve mertten bahsediyordum diğerleri alışıktı zaten bu tarz şeylere. Bir saatin ardından sonunda eve ulaşmıstık eve girince rahat bir nefes alıp direkt odama gittim Uraz da merti yatırmaya gitmişti, odama girip kendimi hemen bu elbise ve takılardan kurtararak duşa attım güzel bir duş alıp çıktım banyodan dolaba gidip rahat bir şeyler alıp giyindim o sırada kapı çaldı " gel " dediğimde içeri uraz girdi " noldu " dedim soğuk bir şekilde neden bu kadar soğuktum bende bilmiyordum uraz bu tavrima küçük bir şaşkınlık geçirdikten sonra " nasılsın ?" Dedi sakin bir şekilde " nasıl olmam gerekiyorsa öyleyim " dedim hala soğuk bir şekilde konusuyordum " biliyorum bunlar sana zor geliyor ama size zarar gelmemesi için elimden geleni yapıyorum lütfen soğuk davranma bana " dedi niye bu kadar masum gelmişti ki şu an " peki " dedim sadece uraz bir sey demedi bende konuşmadım öylece birbirimizin gözlerine bakıyorduk sadece sanki gözlerimiz konusuyordu bu bakışmamızı kesen urazın çalan telefonu oldu o odadan çıkarken bende melisi aramak için telefonumu aldım . Melisi 2 kere aradım ama açmadı telaşlanmaya başlayarak bir sürü de mesaj attım sonrasında eylülü aradım " Eylül iyi misiniz ?" Diye sordum telaşla " Lale melis vuruldu " dedi ağlayarak başımdan aşağıya kaynar sular döküldü o an " nerdesiniz " dedim sakin olmaya çalışarak " hastanedeyiz ameliyata aldılar şimdi " dedi Eylül " hemen geliyorum " dedim Eylül beni onaylandıktan sonra hemen urazı bulmaya gittim her yere baktım ama bulamadım en sonunda Nurcan ablaya sordum " abla uraz nerde " dedim " kızım noldu sakin ol " dedi " abla çok acil uraz nerde söyle " dedim yerimde duramiyordum kardeşim vurulmuştu ve ben hala burda oyalaniyordum " bahçede kızım söylesene noldugunu " dedi Nurcan abla " sonra " diyip hemen bahçeye gittim hala telefonla konuşuyordu uraz beni görmesiyle karşıdakine bir şey söyleyip telefonu kapattı " Lale noldu " telaslanmisti o da " melis " dedim duraklayip " melis vurulmuş ameliyatta şu an onun yanına gitmem lazım " dedim uraz önce kararsız kalsa da " lütfen uraz kardeşim o benim onun yanında olmam lazım, lütfen " dedim yalvarircasına " tamam gidiyoruz " dedi ve miraçı çağırdı hemen arabalara binip hastaneye doğru yola koyulduk . Yarım saatin sonunda hastaneye varmıştık melisin hangi katta olduğunu öğrenip oraya gittik hala ameliyattaydı , eylülü görmemle koşarak ona gidip sarıldım ikimizde hem sarılıyor hem ağlıyorduk " ne zaman çıkacak " dedi Uraz sorduğu kişiye baktığımda tanımadığım birini gördüm Eylül kime baktığımı fark etmiş olacak ki " o benim erkek arkadaşım emir " dedi anladım der gibi kafamı salladım o sırada emir urazın sorduğu soruya cevap verdi " bilmiyoruz kimse çıkıp bir şey demiyor yaklaşık 2 buçuk saattir ameliyatta " dedi " anladım " dedi Uraz ve birini aramak için bizden biraz uzaklaştı bende merakla yanına gittim . Konuşmasından anladığım kadarıyla bir doktorla konuşuyordu " ameliyattan çıktıktan sonra senin ilgilenmeni istiyorum , evet Lale için önemli biri , çocuklar seni hava limanından alacaklar " dedi melis için doktor getirtiyordu resmen ve bu çabası beni çok mutlu etmişti uraz telefonu kapatıp bana sorar gözlerle bakıyordu " melis için doktor mu çağırdın " dedim gülümseyerek " evet " dedi sadece " teşekkür ederim " diyip uraza sarıldım başta şaşırmış olacak ki hiçbir tepki vermedi sonrasında kendine gelip o da bana sarıldı ve saçıma öpücük kondurdu. Yaklaşık iki saat sonra ameliyattan doktor çıktı " melis nasıl " diye sordum hemen " durumu iyi gözetim altında olması için yoğun bakıma aldık kurşun omzuna isabet etmiş , fazlaca kan kaybetmiş o yüzden zorlu oldu ameliyat " dedi doktor " bir süre kolu alçıda kalacak yarın normal odaya alınır " dedi biz doktora teşekkür edip yoğun bakımın olduğu yere gittik . Ameliyattan saha yeni çıktığı için uyanmamıştı melis yanına girmemiz de yasak olduğu için camdan ona bakıyorduk yüzünde de sırıklar vardı ilk onlar dikkatimi çekmişti urazın yanına gidip " yüzünde sıyrıklar var " dedim o da buna şaşırmıştı " darbe almış olmalı " dedi ve " doktoru bir saatte gelir " dedi ben de " tamam " diyip melise bakmak için tekrardan cama gittim. Bir saat sonra melise bakacak olan doktor gelmişti alanında baya bilgili olduğu aşikardı " Kaan bey yüzüne ne olmuş sizce " dedim " bana kaan diyin sadece dedi ve yüzünde ayakkabı sıyrıkları var büyük ihtimalle vurulduktan sonra yere düşüp insanlar görmeden yüzüne çarpmışlar " dedi ben bu ihtimali duyup ağlamaya başladım canı gerçekten çok acımış olmalı. Koltuğa oturmuş kafamı urazın omzuna yaslamıştım ki umarım yarın güzel bir gün olur diyerek uyuya kalmıştım.
Umarım beğenirsiniz canlarım 🫶 |
0% |