@m.yaprak_epli
|
"İkinizi de öldürürüm! Çabuk anlatın her şeyi. Aşk olsun! Neden hiç bahsetmediniz bana?"deyip küstüm bir çocuk gibi.
Ela kalkıp yanıma geldi. Mukaddes de diğer yanıma geçti ve ikisi birden bana sarıldılar.
"Ya Ceylan gözlüm, vallahi ben anlamasaydım a bu salak anlatmayacaktı hiçbirimize."dedi Ela Mukaddes'in kafasını hafifçe itip benim yanağıma bir öpücük kondururken.
"İyi ki geldin Ceylan. Seninle dertleşmeyi, gülmeyi o kadar çok özledim ki."diyen Mukaddes bana daha sıkı sarıldı.
"Öyle mi? Ben buradayım ama sana odun gibi görünüyorum o zaman Muko!"diyen Ela'ya hep birlikte güldük.
"Ya bırakın didişmeyi. Bana çabuk ne olduğunu anlatın."dedim böyle cümlelerde yine fısıldayarak. Bizimkilerin duyması hiç iyi olmazdı. Allah'tan bilerek onlardan uzak bir yere oturmuştuk.
Aşk hikayelerini dinlemeye bayılıyordum ama tabi ki Kur'an merkezli bir aşk hikayesi olacaktı. Mesela şu an Mukaddes'inki öyle görünüyordu. Ay çok heyecanlı!
"Ya bu, meğerse çocukluğundan beri birini çok seviyormuş. Hani hatırlarsın belki. Orta okuldan, bizim bir üst sınıftan, hep satranç ve deneme birincisi olurdu. İsmi Ahmet."
"Yok ya. Hatırlayamadım. Ahmet... Ahmet... Cık. Vallahi hatırlayamadım."
"Neyse görünce hatırlarsın." "Ee?"
"Ee'si bu çocuk ailesiyle birlikte buradan taşınmışlar liseye geçerken. Sen gittikten bir 3-4 ay sonra da tekrar gelmişler. Zaten muhafazakar bir çocuktu. Şimdi daha da öyle olmuş. Kendini epey aşmış. Bizim camiye müezzin olmuş anlayacağın."
"Aaa! Deminki ezan sesi onundu demek? Kız Mukaddes yine ballı çıktın bak. Elin abdestlisine gönül kaptırmışsın."deyince yine birlikte güldük. Mukaddes de ara sıra utanıyor, kızarıyordu. Hayır, hayatta benden daha neşelisi, benden daha gülecek birisi varsa o da Mukaddes'ti derdim. Tamam, değişmemişti ama Ahmet denen çocuğun ismi ve bahsi her geçtiğinde üzerindeki etkinin farklılığını görebiliyordum. Bak şimdi daha çok merak ettim şu çocuğu.
"Ee Ela sonra? Ay hikaye gittikçe heyecanlaşıyor."
"Mukaddes hadi sen anlat."dedi Ela.
"Ya Ceylancığım... Ela bak gereksiz espriler yapıp utandırma insanı!"deyip gülmeye başladı. İşte tanıdığım Mukaddes'im. Gereksiz her şeye gülerdi. Allah'ım ya! Bunu bile çok özlemişim.
"Ela uğraşma kızla. Sen de az değilsin. Sıra sana da gelecek, merak etme."
"Tamam ya sustum. Hadi anlat. Çünkü gerisini ben de bilmiyorum ve merak ediyorum."
"Şimdi kızlar! Ela'nın dediği gibi ben bu çocuğu ortaokuldan beri seviyorum. Tam istediğim gibi bir eş adayıydı. Namazını kılar, Kur'an'ını okur, gözleri yerde gezer. Ah ah..."deyince Ela'yla kıkırdadık. Sonra Mukaddes de bize katıldı. Ela koluma girmişti. Bu sohbetleri, böyle bir arada oluşumuzu ne çok özlemişim Allah'ım...
"Ee?"dedik Ela'yla aynı anda.
"İşte onu okulda gözleye gözleye ben de tesettüre girdim. Sizin aklınız tabi neredeee? Ancak denemelerde birinci olmak için yarışa girin, hocaların peşinden ayrılmayın. Siz öyle yaparken ben hep gizliden onu izlerdim. Allah'ım! O küçük yaşta bile hiçbir kıza bakmıyor, yüz vermiyordu. O kadar yakışıklı ve başarılı olmasına rağmen."
"Ya daha çok merak ettim şu çocuğu. Ben niye hatırlamıyorum onu?"
"Dedim ya Ceylan, sen de derslere ve spora kendini öyle kaptırmıştın ki bizi bile zor fark ediyordun."
Bu doğruydu. Bunlar az kavga etmemişti benim için. Küçükken hep koluma girmek için yarışırlardı, küser dururlardı. Tabi Ela'dan ve Mukaddes'ten başka arkadaş grubumuz tam 9 kişilik falandı ve hepsiyle en yakın olan bendim. Onlarla ilgilenmeyince hiç peşimden ayrılmazlardı.
"Bir dakika Muko? Demek sen o yüzden herkesi reddediyordun? Ulan o kadar yakışıklı çocuk peşinden koştu. Birine bile bakmadın be. Hepsi Ahmet için miydi?"
"Evet Ela. Eğer eşimin temiz olmasını istiyorsam önce benim temiz davranmam gerekiyordu. O zaman Rabb'im nasibimi korurdu zaten."
Allah'ım! Bu ne saf bir sevgiydi böyle? Yüreğime bir gülümseme yayılmıştı.
"Ya şimdi ağlayacağım! Devam et Mukaddes."dedim heyecanla.
"Ya öyle böyle ortaokul bitince Ela'nın dediği gibi buradan taşındılar. Ben de tam iki ay boyunca psikolojik çöküntüye uğradım. Aradan kaç sene geçti, kaç görücü geldi, Ahmet'i hiç unutamadım ve bütün teklifleri reddettim. Sürekli onu bekleyip durdum. Sen gittikten sonra Ceylan, o kadar üzülmüştüm ki bir anda o çıkageldi. Rabb'ime şükürler olsun. Gönlümü hoş etmişti. Hani bedenen çok değişmiş olsa da yüzünden hemen tanıdım Ahmet olduğunu. Küçükken arkadaşlarıyla konuşurken duymuştum. Hayali hep kendi mahallesine müezzin olup ezan okumakmış. Ezan okumayı çok seviyor."
"Ceylan bir görsen çocuk taş be taş! O kadar açılıp güzelleşmiş ki vallahi mahalledeki kızlardan biraz zor nefes alır seninki Muko."
"Ona güveniyorum Ela. O yanlış bir şey yapmaz. Hem sen ne biçim bahsediyorsun çocuktan öyle. Caiz değil, anlamıyor musun?"
"Bak görüyor musun Ceylan? Nasıl da hemen kıskandı? Kızım benden bile kıskanıyorsun. Ya Arzuları ne edeceksin?"deyince kıkırdadım.
"Ya tamam bırakın artık, didişmeyin ya. Ela sen de dedikoduya girme hiç yavrum. Muko'cum sen de devam et."
"Ya işte biliyorsun. Camide hâlâ kadınlara ve çocuklara ders veriyorum. Haliyle sürekli onu görüyor ve rezil olmaktan çok korkuyordum. Ne kadar çok sakar olduğumu biliyorsunuz. Sürekli karşılaşmaktan artık kalbim dayanamaz hale geldi. Gözlerimi muhafaza etmek gittikçe zorlaşıyordu. O kadar yardımsever ve alçakgönüllü ki, kızlar herkese yardım ediyor, çocuklarla bile oynuyor. Çocukları çok seviyor. Gizliden Kur'an okumalarını ve bazen cemaate vaaz vermesini dinliyorum. Allah affetsin, birkaç kere inceledim de onu."
"Sonuç olarak?" "Ne?"
"Kızım o da seni seviyor mu?"deyince Mukaddes başını eğip gülümsedi.
"Muko ya! Şu utanmalarına bir son ver de bize cevap ver. Vallahi çatlayacağım!"diyen Ela'ya güldüm tekrar.
"Hümeyra diye bir kız kardeşi var. Bizimle yaşıt sayılır. O da camiye sıklıkla gelip gidiyordu. Epey samimiydik. Bir gün bana ağabeyinin beni sevdiğini söyleyince kızlar o an sevinçten çığlık attım biliyor musunuz? Camideki herkes bana döndü. Ahmet yere bakarak güldü ya, inanabiliyor musunuz? Kendimi rezil etmekte üstüme yok."
Mukaddes'in komik el hareketlerine ve anlatımına gülmekten karnımız ağrımıştı. O da hem gülüyor hem anlatıyor. Farkında değildi ama daha da komik görünüyordu.
"Bir kere çocuklara ders verirken duvara yaslanmış, beni izlediğini gördüm. Tabi gözleri yerde dinliyordu, o ayrı. Beni görmelisiniz. Bir inme geldi, dersin gerisi gelmedi. Gerisini kız kardeşim de geliyordu ya benimle? Sağ olsun Hülya devam etti."deyince hem kalpli gözlerle dinliyor hem de gülüyorduk.
"Ya çok tatlısınız. Başka başka?"diye heyecanla sordum.
"Ay bir kere şey oldu kızlar. Bizim mahallenin dedikodu olmasın diye söylemiyorum şimdi ama Erkan diye bir çocuk vardı ya?"
"Oha! Hâlâ sana takık mı?"
"Tam üstüne bastın Ceylan. Bir kere camiye yürürken beni rahatsız ediyordu. Sonra ne olduğunu anlayamadan aniden yere düştü. Arkama bakmamla kalbimin yerinden çıkması bir oldu. Meğerse Ahmet ona çelme takmış. Öyle sinirli bakıyordu ki çocuğa, Erkan korkudan kaçıp gitti. Sonra bana 'önümden yürüyün' dedi. Ben de o görmüyor ya ağzım kulaklarımda, camiyi nasıl ettim bilmiyorum."
"Helal be enişteye!"diye hafifçe bağırdım ama bizimkiler duymadılar şükürler olsun ki.
"Ay bunlar çok tatlı ya. Değil mi Ceylan?"
"Sorma kız, ben de eridim. Ee Muko?"
"Ya bunun gibi çok anlar oldu ama en çok beni kıskandığı anlar çok hoşuma gidiyordu. Ay dur, bak aklıma şey geldi."deyip aniden kaşlarını çattı. Ne oldu da birdenbire bu kadar sinirlendi acaba? "Bir kere Arzu'yu camiden çıkarken gördüm. Meğerse gidip çocuğa evlenme teklif etmiş de Ahmet de onu reddetmiş. Tabi ben onları böyle görünce yanlış anlamıştım. Ahmet bana açıklama yaptı biliyor musunuz?"
"Ne dedi?"
"Arzu'ya başkasını sevdiğini söylemiş. Tabi bunu söylerken benim yanaklar ateş, onun bakışlar yine yerde ama gülümsüyordu. Ben heyecandan yine sakarlık yapıp çıkacağım yerden kapıya çarptım."diye devam edince yine gülmelere doyamadık. Bu kız bir alemdi.
"Selamün aleyküm?"diye uzaktan bir erkek sesi geldi. Ela daha önce davranıp "Bu da kim?"diye sordu. Ben tanımıyordum. Daha önce hiç duymamıştım bu sesi.
Ela yerinden kalkıp ön bahçeye doğru kafasını uzattı. Sonra da heyecanla bize döndü.
"Kızım Ahmet bu..."
-Bölüm sonu- |
0% |