@mavii_bulutt345
|
"Kalbim onun bu tavırları yüzünden üşümesine rağmen garip bir şekilde canımı acıtıyordu ama buna sadece bedenim ve ruhum şahitti, o bunlardan bihaberdi."
Ayaklandım ve yavaş adımlarla, bu sefer asansörü kullanarak, odamın bulunduğu kata çıktım. Yarına kadar elbiseyi diktirebilir miydim muammaydı ama halam sayesinde dikiş dikmeyi öğrenmiştim. Eve gitmeden önce gerekli malzemeleri alırsam yarına kadar istediğim elbiseyi dikebilirdim ve onun kullanabilirdim.
Odama geçip yerime oturunca telefonuma bir bildirim geldi. Atlas'ta olduğu gibi yine halamın bana cevap yazdığını düşündüm ama mesaj Tuğkan'dan gelmişti. Bunu görünce parmağım bildirimin üzerine gitti ve ben mesajı açtım.
Gizli Çocuk: Bunu cidden patronuna sormuyorsundur umarım?
Çağla: Yerinde kim olursa olsun Tuğkan, yine de bunu sorardım.
Çağla: Ne yapmaya çalışıyorsun sen? Ne bu şimdi?
Gizli Çocuk: Ben hiçbir şey yapmaya çalışmıyorum Çağla.
Gizli Çocuk: Ne yapmaya çalışıyorummuş? Madem biliyorsun sen söyle?
Çağla: Benimle aranda mesafe olabilir ama sen beni de yanında götürüyorsun! Hem de gittiğin yerdeki dili bilmene rağmen. Cidden sen ne yapmaya çalışıyorsun?
Çağla: Sen farkında değilsin belki ama benim duygularımla oynuyorsun!
Gizli Çocuk: Kendini bu kadar bulunmaz hint kumaşı sanma Çağla.
Kendini bu kadar bulunmaz hint kumaşı sanma Çağla.
Farkında değildi belki, ya da farkında olduğu için bana böyle davranıyordu belki ama bu kalbimi kırıyordu. Ben onu kalbini kırdıysam o da benim kalbimi kırıyordu. Derin bir nefesi ciğerlerimle buluşturdum. Sakin olmalıydım, amacıma ulaşmak için sakin olmalı zamanı gelince de harekete geçmeliydim. Nasıl olsa bugünlerin intikamını birlikteyken de alabilirdim ya da Atlas sayesinde öğrendiğim bilgileri ona karşı kullanabilirdim.
Çağla: Bunu bana hissettiren sensin Tuğkan?
Çağla: Yoksa beni neden yanından kötüresin ki?
Gizli Çocuk: Şirketin diğer sahibi de gelecek bizimle ve adam için bir tercüman lazım.
Sıcak bir odadan, birden soğuk bir odaya geçtim. Yüzüme buz gibi soğuk çarptı ve yüzümü yakıp beni rahatsız etti. Şu an hissettiğim kısa ve öz bir şekilde buydu. Canım yanıyor, bedenim ortada hiçbir şey yokken birdenbire ısı kaybediyordu. Kalbim onun bu tavırları yüzünden üşümesine rağmen garip bir şekilde canımı acıtıyordu ama buna sadece bedenim ve ruhum şahitti, o bunlardan bihaberdi.
Atlas'ın söyledikleri o kadar mutlu etmişti ki beni, bu ihtimal zihnimin en ücra köşelerinden dahi geçmemişti ya da bu ihtimal yüzünden içinde oluşan mutluluğu kaybetmekten korktuğum için bunu düşünmeyi reddetmişti beynim.
Gizli Çocuk: Yani ben seni, kendim için çağırmadım Çağla.
Çağla: Bize ilk başta sadece kendinin geleceğini söylemiştin.
Bunu yazdıktan sonra düşündüm. Aylin Hanım sadece Tuğkan'ın bizd bir şey söyleyeceğini iletmişti bize ama Tuğkan şirketin diğer sahibinin de geleceğini söylememişti bize. Onu izlesem de bazı şeyler aklımda kalmıştı.
Çağla: Şu an ise diğer patronun da geleceğini söyledin. Oysaki sadece sen gidecektin yurt dışına.
Çağla: Söylesene, birden bire diğer patron neden geliyor Tuğkan, onun geleceğini sen hiç söylememişken.
Rahat bir nefes alıp arkama yaslandım. Bir açığını bulmuştum. Bu, bana söylediği bir bahaneydi. Levent Bey'de bizimle gelecektir büyük ihtimalle ama bunu toplantıda demek yerine bana söylüyordu.
Düşündüğüm şeylerin gerçekliği kesin değildi ama onun uzun süre yazdığını görünce bunu kesinlestirdim. Ne diyeceğini bilemiyordu çünkü onu yakalamıştım.
Gizli Çocuk: Levent Bey son anda gelmek istediğini söyledi.
Çağla: Toplantıdan sonra yani?
Gizli Çocuk: Evet Çağla, bunun hesabını verecek değilim ama evet.
Gizli Çocuk: Ahiretteki hesap melekleri gibi hesabımı sorduğuna göre artık beni bir sal da işime bakayım olur mu?
Çağla: Olur. Ben sonuç olarak alacağım cevabı aldım gizli.
Gizli Çocuk: Ayıptır sorması Çağla Hanım, ne cevabı aldınız acaba?
Gizli Çocuk: Bari beni nu kadar tutup işimden alıkoymanıza değdi mi?
Çağla: Değdi, hem çok. Ayrıca aldığım cevap hâlâ daha beni sevdiğin oldu, inkar etsen de etmesen de.
Gizli Çocuk: Ben, seni sevdiğimi inkar etmiyorum. Sadece yine aynı şeyleri yaşamaktan korkuyorum.
Çağla: Ne dersem diyeyim, bu hâlinden, aynı şeyleri yaşamaktan korkmanı ortadan kaldıramayacağım değil mi?
Söz ile onun bu korkusunu gideremezsem ben de gider fiilen ona bunu kanıtlardım.
Gizli Çocuk: Evet ve işim var Çağla.
Çevrim dışı olunca yazmaktan vazgeçtim. Bir yerde haklıydı, buna ben sebep olmuştum. Onu kendimden uzaklaştıran yine bendim. Tavırlarım ve sözlerim onda kapanması zor yaralara sebep olmuştu.
Saatime baktım, iki saat içinde bütün işlerimi bitirirsem eğer eve erken gidip elbiseyi dikebilir, eşyalarımı toplayarak biraz olsun dinlenebilirdim.
...
"İnanmıyorum! Ondan sonra ne oldu?!" dikiş makinesinin ayarını yaparken ofladım. Leyla'nın ikidir bağıran sesi telefon hoparlörde bile olsa kulağımın dibindeymiş gibi bir etki bırakıyordu bende.
"Tuğkan artık patronum. Ona artık çok yakınım ama bir o kadar da uzağım." üzgünce çıkan sesimin ardından. "Üzülme ama hem şu an yaşadığını biliyorsun. önceden yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyormuşsun."
"Orası öyleydi ama ne bileyim şimdi de bana karşı olan bu mesafesi canımı acıtıyor."
Biraz olsun Leyla'ya her şeyi en başından tek tek anlatmak iyi gelmişti. Çevremde bu konu hakkında yardım alacağım tek kişi oydu. Atlas'da bana en az onun kadar yardımcı oluyordu ama Leyla ondan daha iyi geliyordu bana. Öte yandan halama söylemekten biraz çekiniyordum çünkü bunca yıl saklamıştım ondan. Şimdi söylersem bana darılabilirdi.
"Elbise ne durumda? Bence Atlas haklı, bu elbise belki sizin aranız düzeltir." Dikiş makinesinin üzerine koyduğun kumaşta gezindi gözlerim. Bir kumaş parçasından medet ummak canımı sıkıyordu ama işe yarayacaksa her şeyi yapmaya hazırdım.
"Şimdi dikeceğim, ölçüleri ayarladım. Hem senin bu Atlas merakın nereden çıktı?"
Kekeleyerek, "Anlamadım? Ne demek istiyorsun Çağla?" dediğinde anlamış oldum. Leyla Atlas'dan hoşlanıyordu. "Diyorum ki, ağzından Atlas düşmüyor. Her konuşmamızda araya bir Atlas'ı sokuyor, onu bana soruyorsun. Bunu özel bir sebebi var mı? Yoksa öylesine mi?"
"Çok mu belli ettim ya ben?" dediğinde sesindeki mahzunluktan ötürü kahkaha atasım geldi. "Çok, az kalır," dediğimde ofladı. "Biraz hoşlanıyorum sadece." Belliydi hoşlandığı ama itiraf etmesini bu kadar erken beklemiyordum.
"Sen boş ver beni, kendini düşün, " dediğinde konuyu değiştirmek istediğini düşündüm ve onu daha fazla sıkıştırıp zorlamak istemedim. Hem ancak kendisi isterse bana her şeyi anlatabilirdi.
"Yarın çok güzel bir gün olacak Çağla, ben eminim."
Ben emin olamıyordum. "Bilemiyorum," dedikten sonra kumaşı dikiş makinesinin yerine yerleştirdim. Leyla'nın esnediğini duyunca, "İstersen seni daha fazla tutmayayım, uykun geldi" dedim. Ben de onunla konuşurken ses çıkar diye dikiş makinesini çalıştıramamıştım. Elbiseyi hemen dikip denemeli ve yarın için eşyalarımı alıp valizimi hazırlamam gerekiyordu.
"Tamam canım, iyi geceler ve kolay gelsin. Beni mutlaka son dakika bilgilerinden mahrum bırakma tamam mı?"
"Tamam tamam. Leyla?" Kapatmadan önce seslendim ona. Diyeceğim bir çift sözüm vardı.
"Efendim Çağla?" Elimdeki kumaşın kenarıyla uğraşırken konuştum. "Eğer Atlas'ı gerçekten seviyorsan zaman kaybetme olur mu? Zaman bir makas gibi keskin ve sizi ayırabilir."
"Çağla, tavsiyen için teşekkür ederim, eğer duygularımdan emin olursam vakit kaybetmeden ona söyleyeceğim ve sakın ama sakın Tuğkan'a geç kaldığını ya da zaman yüzünden birbirinizden uzak kaldığınızı düşünme. Tuğkan'ın bari korkuları var o kadar, senin yapman gereken tek şey bu korkuları yenmesinde ona yardım etmek."
"Seninle konuşmak iyi geldi Leyla," dedim samimiyetle. "Benim artık kapatmam gerek, yarın için hazırlanmam ve bu elbiseyi dikmem gerek."
Bu sözlerimin ardından telefonu kapaan o oldu ve ben yine sessizliğin içinde kaldım. Derin bir nefes alıp makineyi çalıştırdım ve elbisemi dikmeye başladım.
|
0% |