@mavperikal
|
Yorum yapın vicdansızlar 🥲
(31) Bedenin İzi
"Kim var orada?"
"James, ben özür dilerim. Odada olduğunu bilmiyordum." Neyse ki üzerinde çamaşırı vardı yoksa bu rezilliği asla unutamazdım.
"Peki odamda ne arıyordun?"
Yakalanmanın paniği ile kalbim çarparken söyleyeceklerimi toparlamaya çalıştım ama sert konuşması yardımcı olmuyordu. Kem küm yapmak üzereyken "Biraz aklım karıştı," dedim ve yüzümü incelemeye başladı.
"Sen de zaten bir haller olduğu belli ama ne olduğunu çözemiyorum. Odamda ne arıyordun?"
"Kötü bir niyetim yok inan ki?"
"Ona ben karar veririm."
"Abinle biraz limoniyiz," diyerek gerçeğin birazını anlatmaya karar verdim.
"Evet yemekte anladık onu."
"Ben de biraz düşünmek amaçlı odaya gitmek istemedim ve bu katta boş oda olup olmadığını hatırlayamadım. Hamilelik ne yazık ki bazı bilgilerimi sıfırlamış gibi."
"Bu katta başka oda yok. Ancak ben eğitim göreceğim için bir süre akademide kalacağım, düşünmek ve yalnız kalmak için burayı kullanabilirsin iznim var."
"Gerçekten mi, James... çok teşekkür ederim," diye rahat bir nefes verdiğimde şaşırdı.
"Durum ondan kaçacak kadar vahim demek ki Valeri. Sorun her neyse en kısa sürede halledersiniz umarım."
"Umarım, sağ ol," deyip arkamı döneceğim an tekrar seslendi.
"Val?"
"Efendim?"
"Tam şu noktada gizli bir dolabım var. Belki karnındaki minik odamda acıkırsa diye söylüyorum."
Yüzümde oluşan gülümseme büyüdü. "Şimdiden acıktı bile."
"Tanrım yeni sofradan kalktık sen bizi batıracak mısın?" diye dalga geçtiğini anladığım an kahkaha atarak yanından ayrıldım ve merdivenin başında üzgün gözlerle beni izleyen Alex'i gördüm. Onun yanında bir kere böyle gülmemiştim ve içtenliğim karşısında şaşırdığını biliyorum. Ne yazık ki durumları daha karışık bir hale sokmamak için uğraşıyordum, yani bizim için.
Sessizce odaya girdiğimde peşimden gelmemişti. Burada günlük yaşantıda başka ne yapıyorlar bilmiyordum. Akademinin yatakhanesinde arkadaşlarım olsa her şey daha kolay olurdu belki... Vazgeçtim olmazdı, eksik bir hafızayla bir çuval inciri berbat ederdim.
Büyük pencerenin önünde her zamanki yerimi almadan önce ardına kadar açmaya karar verdim. Fransız balkon tarzında bir karış boşluğu ve parmaklıkları vardı. İşte tam o anda aklıma gelen şeyle birlikte bacaklarımı parmaklıklardan aşağı sarkıttım ve başımı da soğuk metale yasladım. Şatoya hapsedilen Rapunzel gibi gözüküyor olabilirdim ancak canım sabaha kadar deli gibi depresif şarkılar eşliğinde oturmayı istiyordu.
Yıldızlı gökyüzünün altı o kadar güzeldi ki bu muhteşem sanat eserini zihnimin her detayına kazımak istedim. Bizim yıldızlı gecelerimiz gibi değildi, yıldızlar her yerdeydi, büyüktü, parlaktı. Sanki elimi uzatsam alabileceğim bir mesafede duruyor ve üzerimize akıyor gibiydi. Hava sokağa çıkıp saatlerce yürümelik kıvamdayken ben bu malikaneye tıkılıp kalmıştım.
Omuzlarıma konan yumuşak şal ile daldığımı anladım. "Üşüyeceksin, bu hava insanı bir anda çarpabilir."
"Affedersin, çocuğuna bir şey olsun istemem," deyip toparlanacakken omuzuma eliyle bastırarak yanıma oturdu.
"Senin için söylemiştim Lilium. Farkında olmadan seni kıracak bir şey mi söyledim? Buna çok dikkat ediyorum aslında ama-"
"Sen iyi ve nazik bir insansın teşekkür ederim ancak bizim aradaki sınırı korumamız lazım." Parmağımla oturduğum yere bir çizgi çektiğimde ateşli kıvılcımların olması hoşuma giderken devam ettim. "Çizginin dışına çıkmamaya özen gösterelim lütfen."
"Tamam, elbette... sınırlarına uyacağım. Ancak başkalarının seninle aramızın kötü olduğunu düşünmesini istemiyorum. Zaten bunun için an kollayan insanlar olduğuna eminim."
"Şu mor saçlı kız gibi değil mi? Kim bilir zamanında kimlerin kuyruğuna bastınız ve şimdi çilesini ben çekiyorum."
"Onunla konuşacağım, haddini bilmezse bildirmekten çekinmediğimi görmesi lazım."
"Yüzümde kalıcı bir iz bırakacak kadar aşağılık bir hamle yaptı. Sence Greinner'dan rica etsem mor başını diğer ejderhaya yaptığı gibi gövdesinden ayırır mı?"
Dene ve gör!
Greinner'ın zihnimde kükreyen sesini duyunca gülümsedim. İptal, iptal sadece şaka yaptım.
Alex'in bana olan şaşkın bakışları bir süre öyle kaldı. "Sen... kinci bir insan mısın?"
"Kinci, hırslı, haset, fesat ne dersen de... ben adalet insanıyım. Herkesin yaptığı hamlenin ve aldığı kararın bedelini ödemeli."
"Yine de bu bedel denen şeyi düşündüğün an benimle paylaş olur mu? Sandığından daha tehlikeli birisi ve bu minik kolye seni kurtaramayabilir."
"Neden uyumayı denemiyorsun?" diyerek sohbeti bıçak gibi kestiğimde bunu anlayıp ayağa kalktı. Üzerime gelmeyip yargılamadığı için artı puan almıştı. Arkamda duyduğum hışırtılar üzerini değiştirdiğine işaretti. Yatağa girdiğinde uzun bir süre bekledikten sonra ayağa kalkıp sessizce camı kapattım.
Bu gece bu yatakta yatmayacaktım. Tilki sinsiliğinde odadan çıkıp kendimi James'in odasına atarken kalbim bu aksiyonu kaldıramayıp çıkacak gibi atmaya başladı. Sadece oda değiştirmiştim bu da neydi böyle?
James'in odasına şöyle bir göz attığımda daha karanlık bir havası olduğunu anladım. yatağın üzerine koyduğu fazladan örtüyü ve yastığı benim için hazırladığını anlayınca gülümsedim. Kalbi güzel bir çocuktu ancak baskılandığını ve kıyaslandığını seziyordum. Abin gibi sıfatı onun üzerinde uygulanmak zorunda değildi, o James'ti ve her şeyi James gibi yapacaktı. Sıradaki hedefim baba Harvey olabilirdi...
Küçük aynanın önünde duran çizimler dikkatimi çekince o tarafa yöneldim. Eğer bu heykelleri o çizmişse harika bir yeteneği var demekti. Bazıları karanlık ve ürkütücü çalışmalar olsa da inanılmaz başarılıydı. Bir tanesinde bir kılıcın keskin ucuna saplanan kanlı kalbi görünce bakmaya devam edemedim.
Tanrım kimin kalbiydi o? Umarım sadece bir metafordur ve kimseyi şişlemeye çalışmaz... Heykellerin altındaki notlar şekillerle uyum içindeydi. Bazıları çizgiyle gösterilmiş ve yanına açıklama yazılmıştı.
Waps ayı Ares burcu.
Ares burcu mu? Burada astronomi bu kadar mı farklıydı yani? Waps ayı hangisiydi ve gökyüzü ne şekline giriyordu acaba? Keşke aylar hakkında daha çok bilgi öğrenseydim. Yeniden çizimin olduğu yere baktım. Boynuzlu bir miğfer çizmişti ve üzerine gökyüzünden sivri bir şeyler yağıyordu.
Miğfer Ares'in miğferi olabilir miydi? Bu yağmur ne anlama geliyordu o zaman? Ares mitolojide savaş ve yıkım tanrısıydı... James'in burcu da buysa gerçeği ne kadar yansıtıyordu? Bu meseleyi en kısa sürede öğrenmeliydim.
Göz kapaklarım yavaş yavaş aşağı düşerken bana ayrılan örtüyü üzerime örttüm ve sabah herkesten önce uyanmam gerektiğinin bilinciyle kendimi uykunun kollarına attım.
***
Her sabah gözüme giren güneşin zerresi bile yoktu. Ne yazık ki bu yıldızlı gökyüzüyle yaklaşık kırk beş günden fazla zaman geçirecektik. Tedirgin yattığım zaman beynimin beni uyutmayacağını biliyordum. Odadaki garip şekilli saate baktıktan sonra sersemliğimi atmak için banyosunu kullanmaya karar verdim.
Avucuma suyu doldurup yüzüme art arda çarparken gözlerim aynaya takıldı ve inanamadığım bir şey oldu. Yeniden yüzümü yıkayıp, ovup yanlış görmediğime emin olmaya çalıştım ancak hayır, vardı.
Dudağımın üzerinde tıpkı gerçek bedenimde çocukluğumdan beri var olan bir ben oluşmuştu. Yani Valeri'nin dudağının üzerinde benim benim vardı... |
0% |