@mavperikal
|
Merhaba aşklarım oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. Engel olduğu halde diğer uygulamaya attığım bölümleri buraya da atıyorum. Orada da destek verirseniz çok sevinirim. Umarım artık düzelir!
İnkspired: mavperikal
Karışıklık olmaması adına Zamador grubunu listeleyip atacağım.
İGNİS (ATEŞ) TAKIMI
Alexander Harvey Hücum komutanı
Olivia Pride Kanat oyuncusu
Victor Simon Kanat oyuncusu
Tina Eliane Kanat oyuncusu
Blake Pride Kanat oyuncusu
Iva Dean Gölge
Martin Aiden İzci
Oscar Blaze Kaleci
AQUA (SU) TAKIMI
Rio Passel Hücum Komutanı
Ran Sapphire Kanat oyuncusu
Bianca Sedna Kanat oyuncusu
Eric Clay Kanat oyuncusu
Malek Martinez Kanat oyuncusu
Maria Morgan Gölge
Diana Jordan İzci
Edward Blaze Kaleci
Hakem Agatha Valentino
Zamador yorumcusu Hughie Pride
Haberci Ethan Louis (çan çalan sakalı örgülü)
Patara top
Lavina tahta sopa
1 top 20 puan
Gölge 100 puan
(45) Gökyüzündeki Devasa Gürleme
"Koruyucu krem sürdüğü için, bunu her maç öncesi yapar. Asıl soru senin bunu nasıl bilmiyor olman?"
James'in garip sözlerinden sonra ikileme düştüm. Abisiyle ilgili gerçeği göz ardı ettiğim için mi kızmıştı yoksa bunu gerçekten bilmediğim için mi? Dürbünü sakince gözlerimden indirdim ve konuşurken ona doğru uzattım.
"Sen James Harvey, bebeğin tüm vitaminlerimi emdiğini ve bazı anlar daha hassas, yorgun ve unutkan olduğumu nasıl bilmezsin? Aynı çatı altında yaşayıp hâlâ böyle bir soru duyduğuma inanamıyorum." Aslında içten içe bakışlarındaki yumuşamaya inanamıyordum. Çıkışımı kabullenmiş ve çoktan ikna olmuş gibi gözüküyordu.
"Haklısın üzgünüm, böyle olsa bile beni ilgilendirmemeliydi," dedi ve karnıma bir bakış attıktan sonra yerine oturdu. Diğer yanımdaki kızların tüm heyecanıyla maçı takip ettiklerini gördüm. Anne ve baba Harvey sabit bir yüz ifadesiyle gökyüzüne bakıyordu. İçime aniden yayılan umutsuzluk ve boş vermişlik hissiyle yerime oturdum. Şimdi, şu anda James'e gerçekleri söylesem ne olurdu, ne kadar şaşırıp tepki verir ya da anlayışla karşılardı? Onları kandırmak benim tercihim değildi, buraya gelmekte öyle ve birden bundan ne kadar yorulduğumu hissettim.
Sürekli pot kırmamak için tetikte durmak, her sözün ardında bir ima aramak, yanlış düşünüp konuşmamaya çalışmak çok zordu. Bir başkasının bedenine alışmaya çalışmak da öyle, üstelik bebekten bahsetmek istemiyorum. Ben bunları yaşıyorum gelmeyin artık üzerime diye bağırasım geliyordu.
Maçın geri kalanını eski neşemle izlemesem de takip ettim. Zamador hakkında edindiğim bilgiler bir hayli artmıştı. Patara adında bir top ve lavina adında bir sopayla sekiz kişilik takımlarla oynanıyordu. Dört kanat oyuncusu patarayı rakip kaleye atmakla görevliydi. Bir kaleci, bir hücum komutanı ki bu takımın alfası oluyordu ve bu görev de ek olarak Alex'teydi. Kalan iki oyuncu ise izci ve gölgeydi. Gölge ejderha oyuncusuyla birlikte ortadan kayboluyor ve pataranın yönünü değiştirmede aktif rol oynuyordu, izcinin işi gölgeyi bulup hem oyunu bitirmek hem de açık ara fark atarak zafer kazanmaktı.
Ortalıkta uçuşan ejderhaları, lavinaları yakmak için püskürttükleri ateşi saymıyordum bile. Uzun zamandır kalbimde böylesi yoğun bir heyacan yaşamamıştım. Harika bir oyundu, harika biri yorumcusu vardı. Tarafsız olduğu yaptığı şakalardan anlaşılıyor ve sihirli bir dokunuş gibi gerginliğimizi de alıyordu. Belki de gerçek sihirin etkisi vardı.
Hughie Pride heyecan dorukta konuşmasını yaparken burun farkıyla önde gidiyorduk. "Sence kazanacak mıyız?" Soru Violet'tan gelince şaşırmadan edemedim. Benden medet umması birazcık komik gelse de sohbet açmaya çalışmasıyla ilgilenerek ona doğru döndüm.
"Elbette kazanacağız, bunu içimde hissediyorum." Net ve kararlı çıkan sesime gülmeden edemedi.
"Demek içindeki minik oyuncu babasını kolluyor."
Aslında bunu kastetmemiştim ama onu bozmadım da. "Aynen öyle." Buraya kadar gelip heyecan ve istekle (son anlar dışında) takip ettikten sonra kaybedemezdik. Bu maçı alacaktık.
"Aqualar bastırıyor gibi mi görünüyor ne? Victor'un siyah ejderhası Konor bu hamleyi çözmüş gibi gözüküyor. Kuyruğuna dikkat et Konor kimseyi revire göndermek istemeyiz." Siyah ejderha karşılık olarak Hughie'ye bakıp kükrediğinde o bundan oldukça zevk alarak kahkaha attı.
Su grubunun bindiği ejderhalar onlarla bağ kuran canlılar olmadığı için başta bu durumu garipsesem de hepsinin daha önceden çalıştığını anlamak zor olmadı. Elbette ignisler gibi hakim değillerdi ama hiç fena oynamıyorlardı. Acaba aynı olay suyun altında onların canlıları tarafından da oynanıyor muydu?
"Sonucu tekrar edelim ignisler yün kırk puanlar burun farkıyla önde gidiyor. Aqualar yüz yirmi puan, her şeyin bitmesi gölgelere bağlı. Diana ve Martin hâlâ arayışta."
Profesör onlara daha yüksek bir yerden bakıp hepsini kontrol ediyordu. Gözündeki gözlüğün sihriyle muhteşem bir görüş açısına sahip olduğunu düşündüm.
"Evet, neler oluyor, aqua kanat oyuncuları kaleyi savunmasız bırakırken patara Olivia Pride'a geçiyor. Olivia ve ejderhası Borteaux hızla kaleye uçarken onları fark edip yetişmeye çalışıyorlar. Olivia işini şansa bırakmayıp diğer kanat oyuncusu Blake Prye 'a pas atıyor ve karşı tarafın kalecisi Edward Blaze patarayı tutuyor. Bu çetin mücadele puansız sonlanırken Patara hızla diğer tarafa doğru yol alıyor. Bakalım yolcuğulu ignislerin kalecisi Oscar Blaze'nin ellerinde mi sonlanacak yoksa kalenin içinde mi?"
Çarpışma son hızla devam ederken moralim biraz daha yerine geldi. Alex'in bir şeyi olmadığını öğrendikten sonra ona bir daha bakmamıştım. Merak daha fazla kayıtsız kalmama engel oldu ve derin bir nefes alıp dürbünümü elime aldım. Üzerimdeki elbiseyi brşaz havalandırıp bacak bacak üstüne atarak oturuşumu değiştirdim. Nihayet onu ve bembeyaz ejderhasını bulduğumda dudaklarımda istemsiz bir gülümseme oluştu. Ona baktığımı hisseder gibi anında dönüp göz göze geldiğimizde dürbünüme bir şeyin konmasıyla irkildim. Kulağıma dolan kahkahasını hayal edip etmediğimden emin değildim. Dürbünü gözümden indirip baktığımda ise ateşten oluşmuş bir kelebeğin konduğunu ve ben bakar bakmaz puf diye kaybolduğuna şahit oldum. Gülümseyen yüzümle yeniden ona baktığımda göz kırpıp oyununa odaklanmaya devam etti.
Kardeşinin kaybettirdiği neşemi kendisi basit bir ateş büyüsüyle yerine getirmişti işte. Mutluluk bu kadar saçma, basit ve küçük şeylerde mi saklıydı? Oysa tüm insanlık ne çok yanılıyordu, paradan, hırstan ve büyük eşyalardan mutluluk beklerken. Onların en büyük sihri sevgi, huzur ve empatiydi ancak farkında değillerdi. Eğer böyle bir sihrin varlığını bulsalar bunu da sadece kendi emelleri için kullanıp hep daha fazlasını isterlerdi. Basillan'ın hep kuytu bir uzaklıkta kendi halinde bir yer olarak kalması için göklerdeki Tanrılara ufak bir duada bulundum.
"İgnislerin kanat oyuncuları Olivia, Victor, Tina ve Blake karşı tarafı iyice sıkıştırmanın derdindeler ancak aquaların üçe düşen kanat oyuncuları Ran, Eric ve Malek bununla başa çıkıyor gibi görünüyor. Ancak Victor'un siyah ejderhası Konor, Ran'ın Navy'siyle ten tene temas ediyor. Çocuklar turnuvadayız biraz ayrılın yoksa sürtünmeden kaynaklı bir ateş de kanatlarınızdan çıkacak." Hughie'nin esprili yorumundan sonra dürbünümü onlara çevirdim. Ortalıkta Patara bile gözükmüyorken bunların derdi neydi?
"Aquanın gölgesi Maria Morgan ve ignisin gölgesi Iva Dean hâlâ ortalıkta gözükmüyor. Önce kimin kimi avlayacağını tüm izleyiciler olarak merak ediyoruz. Diana mı yoksa Martin mi?"
Gözlerim yeniden Alex'i bulduğunda Victor'un yanına doğru uçtuğunu gördüm. Victor, Ran ile garip bir mücadeleye tutuşmuştu. Ancak Ran'ı sağlı sollu sıkıştırıken diğer yandan bizim kanat oyuncumuz Tina'nın lavinası yandı ve elendi. Oyuncu sayımız yeniden eşitlenirken Ran, alfa ve kolu tarafından sıkıştırılıyordu. Patara onda bile değilken bunu neden yaptığını anlamadım.
"Hücum komutanı Harvey ve kanat oyuncusu Simon, Ran'ı köşeye kıstırıp farklı bir taktik uyguluyorlar ancak o da ne diğer tarafta oynaşan bir şeyler var. İzci Martin atağa geçerek bizi oldukça heyecanlanıyor, Martin, Martin, Martin nereye? Boşluğa doğru savrulması ignislerin umudunu arttırıyor ve sonunda gölge ejderha ve oyuncusu Maria izci tarafından yakalanıyor. Turnuva kazananı ignisler," diyerek coşkulu konuşmasıyla birlikte turuncu pelerinli herkes coşkuyla bağırmaya başladı. Yerimde hevesle zıplayıp adeta bir holigan gibi çıldırırken Violet'ın çekiştirmesiyle yerime oturdum.
"Çocuk içeride ayran gibi çalkalandı sakin ol," derken yüzü gülüyordu.
"Affedersin bebeğim baban kazanınca kendimden geçtim." Onun gözünü boyamak için mi sahiplenir gibi konuştum yoksa içimde olan arzunun dışa vurumu bu muydu bilmiyorum. Hiç içten bir şekilde bebeğim diye sevmediğimi, sevemediğimi fark etmek yüzümde buruk bir gülümseme oluşturdu. Benim olmayan bir şeyi sahiplenemezdim.
Alex ve Victor büyük ihtimalle Ran'ın diğer gölgeyi fark ettiğini anlayıp onu devre dışı bırakmıştı, böylelikle diğer izciye haber veremediği için biz kazanmıştık. Ekip oyunu diye buna derdim.
Havadaki sekiz ejderha aynı anda gökyüzüne doğru alev püskürttü ve sekiz alev bir araya topanıp devasa bir gürleme oldu. Bu da bizim kutlama sevincimizdi. Deplesmanda yenilmişlerdi, evimizde kazanmıştık...
|
0% |