@melody.nora
|
İnsanlar hala umut ve yaratıcılıkla dolu, robotlar bu gerçeği değiştiremez. Belki de çoktan değiştirmişlerdir... 🤖 ''Sonsuza kadar benden kaçamazsın Elanore!'' diye arkamdan bağıran Luther'a arkamı dönmeden orta parmağımı ona gösterdim. Kulağıma sinir bozucu küfürleri geldiğinde keyfim yerine gelmişti. Daha beni kendi evimizde tutamamıştı ki burada beni yakalasın. Bana o gün de benden kaçamazsın Elanore! dediğinde bu repliği hayatım boyunca unutmayacağım aklıma gelmemişti. Kontrolsüz şekilde dudağımın kenarı kıvrılınca yüzümde oluşan aptal sırıtışı hemen düz bir hale getirdim. Beni yanında tutmak isteseydi, tutardı. O zamana kadar ben nasıl yaptıklarına uyanamadığımı bilmiyordum. İçten içe beni kontrolü altına alıyordu. ''Siktir Luther, seninle uğraşacak vaktim yok!'' derken son anda fark ettiğim yerdeki ağaç kökünün üstünden atladım ve son hız koşmaya devam ettim. Saatlerdir ormanda oradan oraya koşuyordum. Peki bu aptal beni nasıl fark etmişti de benim arkamdan koşuyordu? ''Benimle uğraşacak vaktin yok öyle mi?'' dedi arkamda adamlarıyla koşarken. ''Aynen öyle Wind! Şimdi red yediğine göre siktir olabilirsin!'' deyip kahkaha attığımda bu dediğim onu sinir etmiş olmalı ki yeniden bana kulak kızartan küfürler ediyordu. ''Beni asla durduramazsın aptal! Ben asla yorulmam bunu en iyi sen bilirsin?'' ''Seni durduramam öyle mi?'' dedi. ''Aynen öyle aptal.'' dedikten sonra önümdeki ağacı solladım. ''O zaman arkana bakmanı öneririm Elanore.'' dediğinde sesinde garip bir sakinlik vardı. Arkamdaki koşuşturma sesleri durunca daha hızlı koşmaya başladım. Bu sayede onlarla aramdaki mesafeyi uzatabilirdim. ''Elanore!'' Agnes'ın sesini duyunca yavaşladım. Durduğumda arkamı döndüm. Agnes. O'nun yanındaydı. Miniğim oradaydı. ''Agnes...'' diye fısıldama döküldü dudaklarımdan. Luther tepkimi görünce piç sırıtışını yüzüne kondurdu. Agnes, Luther'ın elini tutuyordu. ''Elanore, bu adam bana şeker verdi. Senin arkadaşın olduğunu ve beni, sana götüreceğini söyledi.'' dedi Agnes masumluğuyla. Hiç bir şeyden haberi yoktu. ''Şimdi fikrin değişti mi Elanore?'' dediğinde kan beynime sıçramış taşmıştı bile! "Daha az önce ne dedim ben sana? Seninle işim bitti! Anladım sen, beni kendi çıkarların için kendine bağlamaya çalışıyorsun. O kız için istediğini yapacağımı düşünüyorsun. Ama asla! Unutma ki eğitimlerde en acımasızınız bendim!" Artık bağırmaktan olsa gerek sesim sonlara doğru kısılmıştı. Bir çocuk yüzünden onun başında pervane falan mı olacağımı düşünüyordu? O zaman düşünmeye devam edebilirdi! ''Elanore!'' Agnes'ın arkamdan bağırışını umursamadan koşmaya başladım. Oyun mu oynamak istiyordu? O zaman en kaliteli oyunu ben oynayacaktım. Agnes'ın arkamdan koşmaya başladığını gördüm. Gömleğimin küçük cebindeki kumandayı çıkardım ve ortasındaki büyük kırmızı tuşa bastım. Saniyelik arkama baktığımda Robot Agnes'ın parçalarının havaya uçtuğunu gördüm. Kahkaha atarak, orta parmak kaldırdım. Benimle oynanmayacağını anlaman gerekirdi Luther Wind.
Evden çıkmadan önce Yer altı mağazalarına gitmeden önce dronela etrafı tarıyordum. Drone kumandasındaki kamerada bir anda kırmızı alarm çalmaya başladı. ''Sistem durum güncellemesi derhal!'' diye sisteme bağırdım. Sistem salondaki büyük televizyonu açtı ve kamerayı yansıttı. Drone'u kontrole aldığında izlemeye odaklandım. ''Luther Wind. Burayı tespit ettiler ama geldiklerinde bulamadılar. Tekrar burada senin sinyalini aldılar. Agnes'ı öğrenmişler. Bu nasıl oldu inanki bende anlayamıyorum Elanore. Önlem almalısın yoksa hiç iyi şeyler olacağını sanmıyorum.'' sistemin verdiği bilgilerle düşünmeye çalıştım. Agnes'ı nasıl öğrenmişlerdi? Yoksa o sikik Taylor mı söylemişti? Bir anda kapı açılıp eve birileri girdi. Belimdeki silahı çıkarıp salonun kapısının hemen yanına kuruldum. ''Elanore! Fazla zamanımız yok dışarı çık!'' dedi bir kadın sesi. Dur, bu Melody di. Silahımı indirmedim. Melody ve Taylor salona girdi. Melody beni görünce rahatlamış gibi görünüyordu. ''Nasıl oldu bilmiyorum ama çocuğun burada olduğunu öğrenmişler Elanore ve almaya geliyorlar. Senin evden çıkış yaptığını biliyorlar. Çocuğu alıp senin üzerinde kullanacaklar,'' derin bir nefes aldı ve devam etti. ''Hiç zamanımız yok bu robotu, çocuğun yapmamız gerek.'' dediğinde nefes nefese kalmıştı. Yanlarındaki robota baktım. Agnes ile aynı boydaydı. Anladığım kadarıyla Agnes'ı tarayıp onun şeklini alacaktı. Güzel çalışma. ''Elanore gidiyor musun?'' mutfak kapısından çıkan Agnes'ın sesi geldi kulaklarıma. Elinde o'na göre kocaman olan çikolata kavonozunu tutuyordu. Melody'ye döndüm. ''Hadi yapalım.'' 👾 Agnes için yer altı mağzalarından alışveriş yapmaya giderken Luther ve robotlarına yakalanmıştım. Kaç saattir koşturuyordum bilmiyorum. 2 saat 45 dakika oldu Ateş. Zihnimde erkek sesi yayıldığında bu zamana kadar nerede olduğunu merak etmiştim. Acaba ben ölümün ucundayken de bir anda ortadan kaybolacak mıydı? Hep böyle ikilemde kalıp o'nun akıl vermesini mi bekleyecektim? Sessizlik. Zihnime koca bir sessizlik çöktü. Her zaman böyle olacaktı. Aklıma Sam ile olan konuşmamız geldi. ''Gelecek dediysem gelecektir Sammy!'' ''Gelemeyecek malesef Elanore, çünkü o gerçek değil! hastasın sen!'' Gelecek ve gelemeyecek. 3 kelime 9 hece 20 harf. ''Ah!'' düşüncelerime bu kadar çok takıldığım için yerde devrili olan demire takılıp düşmüştüm. Etrafıma bakındım. Uzun orman ağaçlarına ulaşmıştım. Geriye sadece bu karanlık ucu sonu görünmeyen ormana girip, yer altı mağazalarına girmek kalmıştı. En fazla ne kadar uzun sürebilirdi ki? Topraklı yerden destek alarak ayağı kalktım ve üstümü silkeledim. Kol saatimi açarak cebimdeki sinek yer bulucuyu çıkardım. Havada kontrol paneli çıktığında 'Yer altı mağazaları' yazdım. Yükleniyor çizgisi tamamlandıktan sonra yer bulucu ilerlemeye başladı. Bende onu takip ederek ve bu sefer yere çakılmamaya çalışarak takip ettim. Ağaçların arasında daire şeklinde boş bir alana geldiğimde bulucuya baktım. Dairenin ortasında olan koca kesilmiş yaşlı kütüğün üstünde durdu. Yavaş ve temkinli adımlarla kütüğün başına geldim. Nasıl açılıyordu bu şimdi? Kütüğün etrafını kontrol ettim fakat normal bir kütük gibi duruyordu. Kolumu havaya kaldırdım. ''Sistem taramayı aktif et'' dedim kolumu kütüğe yaklaştırarak. ''Tarama aktif ediliyor'' Kolumu kütüğün etrafında gezdirdim. Saatten çıkan ışınlar tararken düğmeleri olan bir panelde durdu. Şifreyi nereden bilecektim ben? ''Sistem şifre çözücü.'' dediğimde kütüğün üst kısmı yavaşça açıldı. Aşağı baktığımda uzun bir merdiven vardı. Saatin ışığını açıp, temkinli şekilde merdivenlere tutundum. Demirler çok soğuktu. Merdivenlerden inerken bir anda kapağı sert bir şekilde kapandı. En sonunda ayaklarım zemine temas ettiğinde etrafa bakındım. ''En yeni trend cihazlar burada!'' ''Restorant diyince akıla ilk gelen yer!'' ''Ne yani sizin hala Mikro12 bir köpeğiniz yok mu?'' Burası resmen ikinci bir şehir olmuştu. En son geldiğimde sadece dükkanlar vardı ama şuanki gördüklerim dükkanlardan fazlasıydı. Kol saatimi kapatıp, gözlerim hızlıca çocuk giyim dükkanı aradı. Anlaşılan işim uzun sürecekti. Direk gibi dikilmeyi bir yana bırakıp sokaklarda ilerledim. Sonunda bir kıyafetçi dükkanı bulduğumda içeri girdim. İşte gerçek eğlence. 🧪 ''Elanore bak prenses oldum!'' ''Evet, hem de tatlı bir prenses oldun Agnes.'' dedim. Yer altı mağazalarından aldığım kıyafet ve elbiseleri Agnes'a denetiyordum. Hepsini çok beğenmişti. Normalde olsa tek tek çıkarıp değiştirmesiini beklemezdim ama insan Agnes'ı görünce kıyamıyordu. ''Harika oldun Agnes çocuk'' Sistemin konuşmasıyla Agnes yerinde sıçradı. Korksa da sesin Sisteme ait olduğunu anlayınca gülümsedi. ''Sence de yatma zamanı gelmedi mi Agnes?'' dedim elbisesiyle dönen Agnes'ı izlerken. ''Evet..'' yüzü düşse de kabullenmişti. Ayağı kalkıp elinden tuttum. Beraber yukarı kattaki yatak odama çıktık. Agnes'ı yatırdıktan sonra sakinleştirici almıştım. Sakinleştiricinin verdiği sersemlikle salondaki L koltuğa yayıldım. Normalde sakinleştirici bu kadar sersemlik vermezdi. Büyük ihtimalle bugün ki olaylardan olsa gerek yorulmuştum. ''Sistem durum güncellemesi yap.'' dedim ama sesimi algılamamıştı. ''Sistem bugünün raporunu çıkar.'' Ses yok. ''Sistem durum güncellemesi yap lanet olası!'' Ses yok. ''Sistem?...'' Tekrar boşluk. Kapıdan gelen seslerle biraz tedirgin olmuştum. Belki tekrar Melody ve o suratsız kocası gelmiştir? Kapı açıldığında içeri birileri ya da biri girdi. ''Sizde evime izinsiz şekilde girmeye alıştınız. Bir dahaki sefere bu kadar nazik olmayacağım M-'' karşımda gördüğüm Luther ile suspus kesildim. ''Üzgünüm Elanore evine izinsiz girmek zorunda kaldım. Ama ne de olsa hala kocan olduğum için burası benimde evim sayılır ve merak etme karım belki uygun değildir diye adamlarımı içeri almadım.'' ''Siktir Luther!'' dediğimde hareket etmeye çalıştım ancak vücudumu hissetmiyordum. Neler oluyordu? ''Boşa çabalama Elanore, hareket edemezsin. Sen gelmeden önce evindeki ilaçlarda biraz değişiklik yapmış olabilirim.'' dedi yüzünde olan o piç sırıtışıyla. Evime girmişti. Agnes evdeyken. Bu lanet olası güvenlik kodlamasını boşuna mı yapmıştım? Nefes alış verişlerim hızlandı. Yanlış ilacı enjekte etmiştim. Bayılmam an meselesiydi. Luher'ın karşısında bu halde olmayı sevmemiştim. Göğüsüm hızlıca ini kalkarken Luher'ın dikkatini çekti. Yüzündeki sırıtışın yerine sorgulayıcı bir ifade almıştı. Tabi ya o nereden bilecekti ki hastalığımı? ''Ne oluyor Elanore? Evine girmem seni bu şekilde korkutmamalıydı.'' dedi halimi göstererek. Zar zor cümleleri toparlayarak konuştum. ''Siktir Luther. Sen ne zaman benim hakkımda olan şeyleri bildin ki?'' dediğimde kalbime giren sancıyla acı bir haykırış çıktı dudaklarımdan. Acı çektiğimi anlayınca tam bana bir atmıştı ki onu durdurdum. Kafamı iki yana salladım. Bana dokunmamalıydı. Dayanamazdım. Kalbime gelen ikinci ve daha şiddetli olan sancı daha yüksek sesle haykırmamı sağladı. Bu sefer beni dinlemeyip kucağına aldı. ''Bırak beni!'' dedim nefes nefese kaldığımda. ''Kapa çeneni Elanore. Gözümün önünde acı çekiyorsun ve ben buna neyin sebep olduğunu bilmiyorum. Derhal seni kontrole götüreceğim. İtiraz istemiyorum!'' dedi. Çok kararlı görünüyordu. Temas edişi ne kadar içimi ısıtsada kendimi tutmalıydım. ''Elanore?'' Salondan tam çıkarken merdivenlerin dibinde duran Agnes'ın sesi geldi. Luther buradayken ortaya çıkması kötüydü ama şuan onu tek başına evde bırakamazdım. Luther, Agnes'a bakarken kafası karışmış şekilde bakıyordu. Anlaşılan Luther eve ziyaret yaptığında saklanmıştı. Lutherda onu gerçekten öldürdüğümü sanmıştı. ''Luther gideceksem onunda yanımda olması gerek.'' dedim. Bundan pek memnun olmuş gibi durmuyordu. Büyük ihtimalle benim çocuğum olduğunu sanıyordu. Aptal herif. Bu sefer katlanılmaz bir acı hissettiğimde bilincimi yavaştan kaybediyorum. ''Onu yanına al Luther.'' Gözlerim kapanmadan önce dediğim tek şeydi. |
0% |