Yeni Üyelik
12.
Bölüm

10. BÖLÜM

@meryem8498

 

"Korkulacak tek şey korkunun kendisidir."

 

 

 

* * * 

 

 

 

"Leydi kafayı yemiş."

 

 

 

"Şşt sesiz ol işinden olmak mı, istiyorsun."

 

 

 

İki genç hizmetçi bu sözler üzerine hızlıca etrafa baktılar üç tane hizmetçi dışında kimse yoktu.

 

 

 

"Ama haklıyım balodan beri çok sessiz ve kendisine yapılan küçükte olsa itirazları ya da sözleri hiç dinlemiyor ve affetmiyor."

 

 

 

Bunu söyleyen kahverengi saçlı çilli bir yüze sahip olan kısa boylu ama hafif kilolu bir hizmetçiydi.

 

 

 

"Evet haklısın ama kötü prense aşık olduğunu duydum o yüzden hiç şaşırtıcı değil kendisi gibi birisini buldu işte ahahahah."

 

 

 

"Şşt sessiz ol bizi biri duyarsa işimizden oluruz salak konuşma işini yap sadece."

 

 

 

Bunu söyleyen başka bir hizmetçiydi ve son konuşmaları böylece bitti, işlerini bitirip hızlıca uzaklaştılar odadan.

 

 

 

Onları dinleyen biri vardı. Ama kimse farkında değildi.

 

 

 

Odanın yanında ki küçük bir oda vardı orada kitap okuyan bir kız vardı. Evet o kız Laylaydı.

 

 

 

Hep olduğu gibi kimse onun neden böyle davrandığını sorgulamıyor iyi olduğunu sormuyor. Büyüdükçe insanların ne kadar iki yüzlü ve kötü kalpli olduğunu görmüş hatta yaşamıştı.

 

 

 

Veliaht prens için kötü diyorlar ama o aslında en dürüst kişiydi Layla'nın gözünde,ne ise o'ydu. Sahtelik olmadan her şeyini ortaya koyuyordu. İşte tam bu yüzden öyle bir adam ona iyi olup olmadığını sormuştu çünkü içten bir soru sormuştu, kötü biri olsa böyle bir soru yönetmez direkt ceza verir uzaklaşırtı ama prens öyle bir şey yapmamıştı.

 

 

 

Onun bu hareketi kalbinde yeni duygular yeşermesine neden olmuştu ve bu duygu o kadar güzeldi ki hep o duyguyu yaşamak istiyordu genç kız. Tabi yakışıklı yüzününde etkisi vardı.

 

 

 

Bu yüzden bir plan yaptı ve hemen uygulamak için harekete geçti.

 

 

 

Plan basitti her ne olursa olsun prensi takip etmek ve onu izlemek, bu duygu aşk mıydı değilse bile artık kendini aşık bir kız gibi gösterecekti ki bundan hiçte çekinmiyordu. Güzel duygulara o kadar hasret kalmıştı ki neredeyse her gün prens ile görüşmek konuşmak istiyordu.

 

 

Uzun bir süre prensi takip etti ve ona aşkını itiraf etti ama prens ona bakmıyordu bile.

 

 

 

Layla yinede pes etmedi ve aşkını takip etmeye devam etti. Sonuçta o duyguya aşıktı adam onun için bir bahaneydi.

 

 

 

Kendisine bu kadar kötü davranan ailesi ve çalışanları varken hayat cidden çok zordu. Ama tek bir doğru diğer yanlişları götürüyordu o bile yeterdi Layla için.

 

* * *

 

İnsan ne zaman kötü bir şey yapsa içinde korku dolar değil mi? Ya da dehşete düşer?

Korku insanı dinç tutar. Kendini kaybetmene müsade etmez. Bazen kötü insanlar sırf bu korku için kötülük yapmaya devam eder. O duyguyu hazzı yaşamak için her defasında yapmaya devam eder adeta bir takıntılı gibi durduramaz kendisini. İşte bazı insanlar böyle durumda kaldığı için kötülük her zaman doğmaya devam eder ama hep iyiler, güçsüzler ölür değil mi? Niye peki iyiler ile güçsüzlerin ne suçu var ki?

 

Araba sessiz ve oldukça hareketli gittiği için tam olarak uykuya dalamamıştım sadece on veya on beş dakika uyumuş gibiydim.

 

Gözlerimi açarak etrafa baktım. May da uyuyordu ama prens pencereden dışarıyı izliyordu. Fazla göze batmamak için ben de kafamı pencereye çevirdim. Daha öğlen onunla iletişimi keseceğini takip etmeyeceğimi söylemiş ve hemen akşamda onunla karşılaşmak hayatın bana bir nevi cevabıydı sanırım.

 

Meydandan bizim eve kadar yol iki ya da üç saat olmalıydı. Biz ne zamandır yoldaydık hiç bilmiyordum o yüzden prense sormak istiyordum ama yanlış anlamasından da korkuyordum o yüzden çenemi kapatıp oturdum sessizce.

 

Araba bizim malikaneye doğru ilerlerken at sesleri ile durmak zorunda kalmıştık.

 

Ben merakla prense bakarken o da belirsiz gözlerle pencereye doğru uzanmıştı.

 

Dışarıya çıkmadan önce kısık ses ile konuştu.

 

"Burada kalın."

 

Sessiz kaldım. Yanımda uyuyan May'i uyandırdım hemen.

 

"May uyan çabuk, May!"

 

Sıçrayarak uyanan May ellerimi tutup uyku sersemi bir şekilde konuşmaya başladı.

 

"Leydim, ne istiyorsunuz geliyorum hemen geliyorum."

 

Gülerek izledim onu.

 

Bir iki saniye bana boş boş baktı en sonunda aklı başına gelmiş ve hafif gücenmiş bir şekilde bakıyordu.

 

Hafifçe gülüp nasıl olduğunu sordum.

 

"May, nasıl oldun daha iyi misin?"

 

"İyim leydim asıl siz nasılsınız bu gün olanların hepsi benim hatam özür dilerim eğer o yoldan gitmeye karar vermeseydim böyle bir olay bizim başımıza gelmezdi çok üzgünüm lütfen beni affedin."

 

Gerçekten üzgün görünen kıza baktım.

 

"May böyle bir şey olacağını sen nereden bilebilirdin ki o yüzden özür dileme senin hiç bir suçun yok tamam mı?"

 

Şaşkın bir surat ifadesi ile konuşacaktı ki arabanın kapısı sertçe açıldı.

 

Şokla oraya döndüm ve gördüğüm kişi ile daha da şok olmuştum.

 

Karşımda endişeli gözlerle bana bakan bir dük beklemiyordum açıkçası.

 

"D-dük."

 

Hızlıca arabaya binip yanıma gelmişti bile şaşkınlıktan ağızım kocaman açılmıştı May de aynı benim gibi dük'e canavar görmüş gibi bakıyordu.

 

Yanıma gelen dük ellerimi tutmuş endişeli bir şekilde sorular sormaya başlamıştı.

 

"Layla Tanrı'ya şükür iyisin çok endişelendim senin için."

 

"Haber bırakmadan nasıl gidersin hemde yanına koruma almadan!"

 

Bir saniye ne?

 

Dük benim için mi endişelenmiş nee??

 

May ile birbimize anlamsızca bakıp tekrar dük'e çevirdim bakışlarımı.

 

"B-ben iyim Dük endişelenmenize gerek yoktu."

 

Bana kırgın bir bakış atmıştı ama böyle bir şeye hakkı yoktu onun.

 

Ellerimi yavaşça ondan çekip oturuşumu düzelttim.

 

"Veliaht prens bizi son anda kurtardı ona minnettarız, bizi eve götürüyordu. Yani bir sorun çıkarmadım efendim. İçiniz rahat olsun."

* * *

Dük anlamıyordu ne yapması gerek veya ne yapmaması gerek bilmiyordu. Ama bir şeyden çok emindi o da kızını bir daha göz ardı etmeyecekti. Biliyordu çok hata yapmıştı ama artık yaptığı hatanın farkına varmıştı.

 

Uzun bir süre kızına acı çektirmişti halbuki onun hiçbir suçu yoktu şimdi çok pişmandı ve bu pişmanlık onu öldürüyordu.

 

Atın üstünde giderken pişmanlıklarını ve kızına yaptığı kötülükleri düşündü durmadan dua etti Tanrı'ya ona bir şey olmasın diye.

 

Tam yol ayrımına gelirken karşısına bir araba çıktı, kalbinde umutlar yeşerirken atını hızlıca sürdü ve arabaya yetişti hızlıca.

 

Araba durmuştu bile atından hızlıca inip arabacının yanına gelmişti. Kapı açılıp dışarı çıkan kişiyi görünce derin bir nefes verdi. Bu kişi prensti kızıda büyük bir ihtimal onun yanındaydı.

 

Prens ile selamlaşıp kızını sordu hızlıca.

 

"Kızım o iyi mi yanınızda mı?"

 

Prens hafifçe onayladı.

 

"Leydi Reinhardt iyi araba dinleniyor istersiniz eve gidince detaylı konuşalım?"

 

"Evet evet kesinlikle ama kendim görmem gerek."

 

Arabaya nasıl girdi ellerini nasıl tuttu hiç farkına varmamıştı.

 

Kızının iyi olduğunu görünce rahatlamıştı.

 

Ellerini son kez tutup iyi olduğunu görünce yavaşça arabadan çıktı.

Dışarıya çıktığı anda ne yaptığını fark etti ve sinirle etrafa göz attı hiçbir hareketlilik yoktu, sorun olmadığnı anlayınca eski cansız yüzüne döndü hemen. Kimse fark etmemeliydi bu durumu.

Prens dışarıda onu bekliyordu selamlaşıp durumu evinde konuşma kararı aldılar ve atına ilerledi herkes.

 

* * * 

 

Dük gittikten sonra arabada ölüm sessizliği yaşanıyordu. May ile birbimize bakakaldık.

 

"Leydim o d-dük sizin için mi endişelenmiş ben mi yanlış gördüm?"

 

"Evet May dük benim için endişelenmiş komik değil mi?"

 

"Evet, yani hayır hayır sonuçta sizin babanız o endişelenmesi lazım o yüzden normal bir şey leydim ehehe"

 

Buna kendisi bile inanmıyordur şuan neyse fazla üstünde durmak istemiyorum çünkü bir an önce eve gidip yatağıma uzanmak istiyordum.

 

* * * 

 

Sonunda eve gelmiştik ben direkt odama giderken dük ile prens arkada kalmıştı. Odaya geldiğim gibi kendimi yatağa attım üstümü değiştirmek bile şuan bana işkence gibi geliyordu.

 

May de benim ile gelmişti o da çok yorgun olmalı.

 

"May sen gidebilirsin ben kendim hallederim."

 

İtiraz edecek gibi oldu ama bakışlarımı görünce kabulenip çıktı.

 

Beni bu iğrenç düşüncelerim ile baş başa bırakmıştı.

 

 

Derin bir iç çekip gözlerimi kapattım. Hep o iğrenç olay geliyordu bedenim titredi. Çok güçsüzdüm. Güçlenmem gerek.

 

Önceki yaptığım plan hiç doğru değildi onu fark etmiştim. Planımı gözden geçirecek en küçük detayına kadar bakacak ona göre yapacaktım. Bir daha böyle bir sorun yaşayamazdım.

 

 

 

Bunları düşünürken uyduğumu fark etmemiştim bile.

 

* * * 

 

 

Sessiz ve karanlık bir oda da bir masada toplamış iki adam plan yapıyorlardı.

 

"Bu plan başarılı olmazsa bizi öldürürler biliyorsun."

 

Konuşan adam korku ile titremişti bunları söylerken. Diğer adam ise ona küçümseme ile bakmıştı bir süre.

 

"Merak etme her şey plana uygun ilerleyecek küçük bir pürüz bile çıksa onu anında ortadan kaldıracağız."

 

 

* * * 

 

 

 

 

Dra dra bakalım eğlence daha yeni başlıyor bee evet bölümü nasıl buldunuz yorumlara yazın ve oy atanlara öpücük öpücük gönderiyorum 😘

Loading...
0%