Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left 1.
Bölüm
keyboard_arrow_right
@metinkekec
Pencereden içeriye sızan güneş ışıkları esmer lekesiz tenine değiyordu, üzerinde herhangi bir kıyafet yoktu beyaz çarşaf geçmişinin kirini pasını örtercesine diz kapaklarından göbeğine kadar örtülmüştü. Sakal bırakmayı hiç sevmemiş, ay gibi parlak yüzüne gölge düşürdüğünü düşünürdü. Gözlerini araladı, boş bakışlarla nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Oldukça geniş sayılabilecek yatak odasını inceliyordu, neredeyse bütün eşyalar ceviz oyması, oldukça sade olmasına rağmen zarif bir hava katmıştı lüks bir evde olduğu aşikardı. Başını pencereye çevirdiğinde gördüğü orman manzarası ona şehirden uzakta olduğunu hatırlatmıştı. Bir süre ormanın manzarasına bakmaktan kendini alamadı, yeşilin koyu tonları zümrüt taşını kıskandıracak denklikte karşısında dururken mavi gök yüzünü yaran güneş manzarayı muazzam derecede güzelleştiriyordu.

Yanında yatan kadına bakmadan hızlıca ayağa kalktı. Kor alevlere yenik düştükleri gecenin delili olan kıyafetler parke zemine fırlatılmış etrafa yapboz parçaları gibi dağılmıştı. Pantolonunu giyerken yatakta yatan kadına döndü, bedeninin aşağısı beyaz ince örtüyle gizlenmiş bir hazineyi anımsatıyor, beyaz tenini kestane rengi saçlar bir çiçeği sarmalayan yapraklar gibi süslüyordu. Kadının iri göğüsleri duraksamasına neden oldu, bir an için gecenin ateşi yüreğini çevrelemişti, geçirdiği tutku dolu gece zihninden etrafa dökülmeye başladı.

Uyku hali her insanı olduğundan daha masum gösterirdi elbet fakat bu kadına uyku diğer herkesten daha çok yakışmış, yüzü karanlığa doğan güneş gibi parlak, yanağında duran küçük ben ise güneşten kopup evrene yol alan bir yıldız olmalıydı. Yerde duran tişörtü almak için sağına döndüğünde boy aynasında ki yansımasına baka kaldı.

Oldukça hızlı akan zaman onu yirmili yaşların sonlarına kadar acı tatlı hatıralarla getirmişti, lakin saçında olması gereken aklar yüreğine serpilmiş, çocukluğunun acı çığlıkları yüzünde olması gereken kırışmaları zihnine ekelemiş olmalıydı, zira yükü bu denli büyük ölçüde gam olan bir insanın daha yirmisine ilk adım attığı günlerde saçına ak, yüzüne kırışıklık degmeliydi. rağmen, esmer teni pürüzsüz görünürken bir hazine gibi diğer insanlardan kısarak sakladığı yeşil gözleri ile büyüleyici bakışlara sahipti. Üç numara kısa saçları tahammülsüzlüğünün eseriydi, kimseyi yada birşeyi beklemek pek onluk bir davranış değildi. Sabırlı olmayı ve yılmadan devam ettirdiği nadir şeylerden biri olan spor sayesinde atletik vücuda sahipti ve güzel yüzüne iri bir vücut eklendiğinde artık kadınlar için karşı konulamaz biri olmuştu. Siyah tişörtü üzerine geçirip hızlı adımlarla kaçarcasına kapıya yöneldi.

İki katlı lüks evin üst katından aşağıya ahşap merdivenler eşliğinde indikten sonra onu karşılayan neredeyse iki artı bir ev büyüklüğündeki salona geldi. Kapıya doğru hızlı adımlar atarken ilk defa böyle bir evde uyanmadığı aşikardı. Herşeyi olağan karşılayarak, bej renkli kapıdan dışarıya çıktı.

*********

Eski apartmanların olduğu sokağa girdiklerinde eliyle ön koltuğa dur işareti yaparak, "Burada ineceğim." Dedi. Gözü yol boyunca taksimetreyi takip etmişti. Doksan sekiz liralık ücreti ödemek için cebini kontrol etmeye başladı. O kadar parası yoktu, ön ceblerinden yaklaşık altmış lira kadar çıkartmıştı. Mahcubiyet duygusu ile başını kaldırırken taksici, "Ücret ödendi beyfendi." Dedi.

Taksicinin yüzüne bakamadı, mahcup bir şekilde başını sallayarak kendini taksiden dışarı attı. Yaşadığı durum onu sıklete sokmuştu, hızlıca boyası eskimiş neredeyse yirmi yıllık binadan içeriye girdi.

Sararmış mermer zemine rutubetli beyaz duvarın eşlik ettiği binadan bodrum katına doğru indi. Cebinden çıkardığı anahtar ile eski ahşap kapıyı açtı. İçeriye girdiğinde herşeyi arkasında bırakmıştı. Tişörtü çıkartarak, odasını izlemeye koyuldu. Büyük tek odalı bir eve sahipti, kapının önünde durup tam karşıya baktığında kendisinin çizmiş olduğu tüm duvarı kaplayan kadın resminin yüzü yoktu.

Sağ duvarın yanında bez dolabı ve demirden yapılmış eski yatağı duruyordu. Sol taraftaki duvarda ise bir barfiks çubuğunun hemen yanında bir kum torbası vardı. Banyo ve tuvalet kapının hemen yanında sol tarafta bulunurken odanın ortasında küçük bir yemek masası vardı.

Elindeki tişörtü sallayarak yemek masasına doğru yürümeye başladı. Masaya yaklaştığında tişörtü yatağın üzerine attı. Masanın kenarına geldiğinde işaret parmağı ile masanın üzerindeki tozu kontrol ettikten sonra parmağına üfleyerek hemen önünde duran tuvale dikkatle bakmaya başladı.

Aşk ve şehvet tanrısı şivaya hümanistik bir bakış kattığı tabloyu incelerken, henüz yarım olan tablonun göğüs kısmının eksik olduğunu fark etmişti. Masanın üzerinde duran ince fırçasını alarak kendi şiva'sının göğüs kısmını oluşturmaya koyuldu.

Göğüs kısmını bitirdiğinde, istemsiz bir şekilde dün gece birlikte olduğu kadının iri ve dik gögüslerini çizdiğini fark etti. Bir süre daha tabloyu inceleyince, gözünün önünde suretler belirmeye başlamıştı. İri gözlü kadınlar, küçük ağızlı kadınlar ve büyük kalçalara sahip kadınlar. Çok geçmeden resme döktüğü şiva'nın günlerdir birlikte olduğu kadınlarda beğendiği organlardan oluştuğunu anlamıştı.


Akşamdan kalma olmanın ağırlığı ile gözlerini kapatıp yüzünü buruşturdu. Başında hissettiği ince ağrı ile oturduğu yerden kalkıp elini yanında duran beze silerek pantolonunu çıkarttı.

Banyonun önüne geldiğinde dışarıdan gelen seslerle irkilerek kapının deliğinden dışarı bakmaya koyuldu. Seslerin kimlerden geldiğini tahmin etmekte güçlük çekmemişti.

Apartmanın liseli genç aşıklarının buluşma noktası olmuştu kapısının önü. Kimsenin gelip gitmediği bu izbe katta rahatça aşk yaşıyorlardı. Arkasını dönüp gitmek üzereyken genç kızın ihtiras dolu tiz nidaları kulağına ilişti, kalp atışları hızlanmış dışarıda kopan haz fırtınasına daha dikkatli bakmak isteyerek hemen kapı deliğine sokuldu. Genç kızın gömleğinin göğüs kısmındaki düğmeleri açılmış göğüsleri az da olsa görülüyordu. Erkek merdivene eğilmiş olan kızın arkasından ona sokulurken elleriyle kızın bacaklarını okşamaktan kendini alamıyor, elleri kızın pürüzsüz esmer teninde geziniyordu. Kızın yüzünde acı ve şehvet aynı anda yer bulmuş ara ara gülümseyerek sevgilisine bakıyordu. Genç erkek çatallaşan sesiyle nida atmaya başladığında genç kız çığlık atmaya başladı. Her ikisinin de mutlu sona çok yaklaşmış olması aşikardı, çok geçmeden haz duygusu en tepeye çıktığında haraketleri olabildiğince hızlanmıştı. Hayatlarının baharında oynadıkları bu aşk oyunu sona erdiğinde Erkek kendini kızdan ayırdığın da kız dizlerinin üzerinde yere bıraktı körpe bedenini.

Arkasını dönüp kapıdan uzaklaşan Cüneyt hayıfanarak kendi gençliğini düşünmeye başladı. Oysa ilk aşkını yaşadığı lise yıllarında yaşadığı travmatik olaylar silsilesi onu bugün olduğu kişi yapmıştı. İri cüssesinden sular akıp giderken aklına mehtap geliverdi. Sakin kendi halinde akıp giden hayat serüveni onu hiç beklemediği bir yere getireceği olaylar, Masum duygularla aylarca peşinden koşmuş, uzun sayılacak kadar sevgili olduğu mehtap 'ın hayatına girmesiyle başlayacaktı.

Dergiye yetiştirmek zorunda olduğu karikatürlerin aklına gelmesiyle aklındaki buğulu düşünceleri bir kenara atarak banyodan dışarı çıktı. Kapının deliğinden dışarıyı kontrol etti. küçük havlusuyla vücudunu kurulayarak yatağın yanındaki bez dolabın önüne kadar yürüdü.

Dolabın içinde bulunan bir kaç pantolonun arasından buz mavisi kot pantolonu ve kırmızı yakalı tişörtünü çıkartarak giyindi. Masanın kenarında bulunan resim defterini çantasına koyarak koşar adımlarla dışarıya çıktı.

*********

Kıymetli okurlarım lütfen bölüm sonlarında ve paragraf aralarına yorum yaparak kitaba destek olunuz...

modal aç
modal aç
modal aç