Yeni Üyelik
18.
Bölüm
@meylscherry

 

Son iki bölüm kaldı sezon finaline..

🎧

 

 

 

 

 

 

Atlas Karvis'in anlatımıyla

 

 

 

​​​​​Aklıma bir ur vurulmuştu sanki, mantığım o kadar benliğimi aşıyordu ki şu iki günde kendimden beklenmeyecek herşeyi yapmıştım.

 

 

 

"Komutanım fazla hazırlıklı değiliz cepheye geri dönsek daha iyi olur bence."

 

 

 

Burun kemerini sıktım, Orhan haklıydı ama çoktan o piçlere göstermiştik kendimizi çok fazla adamları yoktu alt etmek güç olurdu ama hasarsız atlatırdık.

 

 

 

"Bir sivilin can güvenliği tehlikede, onun dışında orda alıkoydukları askerlerimiz de olabilir Orhan geri dönmek yok."

 

 

 

Kayra Ladin, olaya her zaman ki bakış açısıyla atlamıştı takıldığım tek nokta kendi kızından bir sivil olarak bahsetmesi ne kadar normaldi?

 

 

 

Sorgulamayı bir kenara bıraktım şuan önemsediğim tek şey Masal'ın can sağlıydı.

 

 

 

Usul usul saklandıkları yıkık binaya yaklaştığımızda nefes almak beni bir hayli zorluyordu.

 

 

 

Karşılaşacağım şey beni o kadar korkutuyordu ki, bir asker olarak görebileceğim en vahşi ölümlere şahit olmuştum ama şu bir kaç ayda zaafım haline gelen bir kadının ölümü beni geri gitmeye itiyordu.

 

 

 

Korkuyordum.

 

 

 

Buz gibi bir bedenin beni karşılaması beni korkutuyordu, hayat dolu yeşilleri sonsuzluğa örtülürse ne yapacaktım?

 

 

 

Benim yüzümden düştüğü bu halden onu kurtaramazsam ne yapacaktım?

 

 

 

Yüzünü incelemek için o kadar az fırsatım olmuştu ki, buna rağmen göz bebeğinin biraz aşağısında olan kahverengi bir ben'ine bile hayran kalmıştım. Gülümseyince iki yanağında hafif gamzeler oluşuyordu o kadar silinmeye müsait olmasına rağmen pahabiçilmez birşeydi.

 

 

 

Gözlerim istem dışı sulandığında elimdeki silahı daha sıkı kavradım, güçten düşmek yoktu.

 

 

 

Nabzı attığı sürece onu çekip alacaktım o itlerin elinden, burda olduğundan adım kadar emindim sonuçta.

 

 

 

"Komutanım savunma hazır,"

 

 

 

Ahmet'e baktığımda ilk önce asker selamı verdi ardından bir adım geriye atıp eliyle binanın arka kapısını işaret etti, "Komutanım dört kişi ordan gireceğiz, ardından binayı hedef alan iki tane keskin nişancımız var. Binanın etrafı çepeçevre kuşatıldı. Başka bir savunma olarak yolda olan tanklarımızda var."

 

 

 

Yüzümdeki kar maskesini düzeltip silahımın jarjörünü doldururken mırıldandım, "Her ihtimale karşı ilk yardım kitleri-"

 

 

 

Kayra Ladin, herzaman ki gibi atlamadan duramadı.

 

 

 

"Gerek kalmayacak."

 

 

 

Ne dediğini farkında mıydı?

 

 

 

​​​​​​Çenem kasılırken dişlerimi birbirine iyice bastırdım, susmam gerekiyordu konuşursam ki konuşmayacağım, Masal'ı benden sakınacaktı.

 

 

 

Masal'ı bu karmaşadan çekip aldığım ilk an gösterecektim ben ona Dünya kaç bucak.

 

 

 

"Komutanım?"

 

 

 

Ahmet'in temkinli sesiyle ona döndüm, neyse ki emirlerini benden alan aklıllı askerlerim vardı.

 

 

 

"Yardım kitleri her ihtimale karşı hazır olsun koçum."

 

 

 

"Emredersiniz Komutanım."

 

 

 

Rıfkı Albay'ın telsizden sesi yükseldi, "Hazırsak başlayalım."

 

 

 

Telsizse bastım, "Hazırısız Albayım."

 

 

 

"Atlas, aklını duygularından öne çıkar. Zarar gören biri olsun istemiyorum."

 

 

 

Sanki beni görüyormuşcasına kafamı salladım, "Merak etmeyin Albayım halledeceğim."

 

 

 

Sonra ne mi oldu?

 

 

 

Halledemedim...

 

 

 

Operasyon başarılı geçti teröristlerin tam dört güzergahına baskın düzenlendi...

 

 

 

Masal bu iki binada da yoktu, dördüncüsüne girmeye mecalim bile kalmamıştı her binadan çıkan ölülere teker teker kalbimin üzerindeki ağırlığa rağmen bakmıştım.

 

 

 

üçüncü güzergaha metreler kala artık nefes alamıyordum dönüp dolaşıp yerde yatan ölüleri kontrol ediyordum birinden biri Masal çıkacak diye kalbim ağzımda atıyordu.

 

 

 

İlerledik ve sonunda üçüncü güzergaha ulaştık daha içeriye adım atamadan tam iki el ateş sesi yankılanırken hemen ardını bir el atış daha takip etti.

 

 

 

Öylece durdum, bekledim bağırmasını acı bir feryat yükselmesini olmadı...

 

 

 

Yine tüm acısına rağmen sesi çıkmamıştı.

 

 

 

"Komutanım! Komutanım!"

 

 

 

Orhan yanıma koşarak ulaştı ellerini dizine koyarak soluklanmaya başladı, "Bulduk Komutanım... Bulduk yardım kitlerine de haber verdik ama..."

 

 

 

​​​Lafını bitirmesini bekleyemedim sadece Ahmet'in yardım isteyen sesine odaklandım, iki güzergah boyunca sanki onlarca kişinin sonu olmamış gibi daha sıkı kavradım silahımı, güzergaha doğru koşmaya başladım.

 

 

 

Yıkık binanın içine ulaştığımda benden önce ulaşan yardım kitlerinin sedyesine kaydı gözlerim, sarı saçları bu denli gönül yakıcı olmuş muydu daha önce acaba?

 

 

 

Zoraki yutkundum.

 

 

 

"Y-yarası nerde?"

 

 

 

Sesim duyulmadı sadece sedyeyi daha sıkı kavrayıp tanklardan birine bindiler.

 

 

 

Neden tanklara bindiler hastaneye gidilmesi bu kadar acil olan birşey miydi ki?

 

 

 

Omuzumda bir el hissettim Orhan'dı ben hızlı davrandığımı sanarken çok yavaş hareket etmiş olmalıydım, "Komutanım bacağında bir bıçak darbesi var karın boşluğunda ise bir kurşun yarası..."

 

 

 

Gözlerimi ilerleyen tankı seyretmekten alıkoyamıyordum.

 

 

 

"İkinci ve üçüncü kurşun?"

 

 

 

"Komutanım bir el ateş eden bendim o it herifin kafasına sıktım."

 

 

 

"Diğer kurşun peki?"

 

 

 

"Komutanım."

 

 

 

"Orhan, diğer kurşun?"

 

 

 

Derin bir nefes verdi ardından hüzünlü bakışları bana döndü.

 

 

 

"Kalbine denk geldiklerini söylediler Komutanım..."

 

 

 

"Bir kalp."

 

 

 

"İki kalp."

 

 

 

"Elde ne var şimdi?"

 

 

 

"Elde var kırılmış bir kalp."

 

 

 

Gönlüne taht eylediğin kırarmış eğerini derlerdi.

 

 

Kırıldı ama eğerim değil.

 

 

Bölüm sonu

 

Hedeflediğimden kısa oldu bölüm...🥺🤧😌🌝😔

 

​​​

Loading...
0%