@morsesilya40
|
"Hediyelerinizi unuttunuz!" "Sorun değil kalabilirdi." "Kalmasın bence hem ne de olsa sesinizin hakkı ile kazandınız." "Pekii teşekkür ederim alayım." Elini uzatıp kazandığı tiyatro bileti ve 90'lar için hazırlanmış küçük sepeti aldıktan sonra hızla yerine doğru yürümeye başladı.Ben de bizim masaya çocukların yanına geçtim." "Ne oldu hani telefon numarasını alacaktın?Tanışacaktın? "Dur oğlum daha buradayız bir yere gitmiyoruz." Program akışı devam ederken bir yandan çalan şarkılara eşlik ediyorduk ve tanıdık olan dj arada bizim için de istek şarkı çalıyordu. "Siz tanıyorsunuz masadakileri o halde bir konuşma ortamı sağlayın." "Yok öyle Tibet bey,iddia ettin bir de yardım mı edelim." "Yok etmeyin kardeşim siz etmeyin aman." Daha sonra bir süre onların masayı süzen gizli bakışlarla onu izledim.Şarkılara eşlik ediyor,sohbete katıliyor ve birşeyler atıştırıyordu.Bir ara bakışları duvarlara asılan 90'lar poster ve plaklarına kaydığında masadan ayrılarak etrafı incelemeye başladı.Konuşmam için o andan daha iyi bir fırsat olamazdı sanıyorum.Gözlerimle nereye gittiğini takip ederek masadan kalktım ve yanına yaklaştım. "Tekrardan selam,Tibet ben...Az önce doğru düzgün tanışamamıştık." "Tanışmak istemediğimiz için olabilir." "Hayır ben tanışmak istiyorum." "Tüh bu kötü oldu çünkü ben istemiyorum." "İstemesen de olsa tanıştık aslında.Sen Ferda ben Tibet.İkimizde bu gece kazandık ve elimizdeki hediye tiyatro biletlerinin de koltukları yan yana." "Olabilir ben tiyatrodan hoşlanmam bir arkadaşıma hediye edeceğim çok istiyorsan siz birlikte izlersiniz." "Bir şey sorabilir miyim?" "Sorma desemde soracak gibi duruyorsun o yüzden sor." "Hep böyle aksimi davranırsın sen insanlara" "Hayır tabii ki yalnızca boş gevezilikten hoşlanmıyorum diyelim." "Beni öyle mi gördün yani?Boş,geveze? "Hayır genel bir yaklaşım benim ki üzerine alınma sen." "Herhalde bu akşam için senden duyduğum en güzel söz buydu. O esnada duvarda asılı olan bir şiir ve yine doksanlara ait Sezen Aksu posterinin önünde duruyordu. "Güzel hazırlanmışlar bu gece için.Buraya sık gelir misin peki Ferda?" "Evet güzel bir ortam, ve evet arada gelirim." "Dilini biraz çözdük desene." "Boş gevezelikten hoşlanmam demiştim,gerekli olduğunda elbette konuşuyorum." "Anladım tamam sakince konuşupyruz işte.Bir soru daha...Hangi bölümde okuyorsun?" "Okuduğumu nereden biliyorsun?Belki çalışıyorum." "Masandaki arkadaşlarını tanıyor bizim çocuklar oradan biliyorum okuduğunu yani!" "Yani masada dedikodu yaptınız." "Hayır sadece bilgi alışverişi diyelim." "Hukuk okuyorum son sınıf." "Zor olsa gerek.Pekii sen sormayacak mısın bana?" "Hayır merak etmiyorum." "Bak bu kötü işte Ferda." "Neden?" "Hayattaki tüm öğrenme isteği meraktan gelir ve insan bilgiye her daim açtır." "Bilgiye aç olmadığımı söylemedim senin ne yaptığını merak etmediğimi söyledim ikisi çok farklı şeyler." "Ama alt zemininde merak yatıyor işte." Artık onu sinirlendirdiğimi anlıyordum ve aslında bu halleri hoşuma gitmiyor değildi.Bu arada biz bunları konuşurken masadaki çocuklar pür dikkat bakışlarla bizi izliyordu. "Bana baksana sen!Öyle tesadüf bir yarışma kazandık ve istemeden tanıştık diye rahatça benimle sohbet edemezsin." "Neden kimseye güvenmiyorsun?Hep kötü düşünüyorsun?Art niyet beslemiyorum ve insanca şurada konuşmaya çalışıyorum.Neyse kusura bakma,kötü olan ben olayım.Sen daha fazla hakaret etmeden ben uzaklaşayım." Bilerek son kozumu oynuyordum ve eğer tutmazsa bu kafamdaki en son plandı.Cümlemi tamamladığım gibi arkamı dönerek yürümeye başladım ancak bir taraftan da içimden sayıyordum. 1,2,3,4, ve 5. "Şey,Tibet bey beni yanlış anladınız sizin için kötü birşey düşünmedim.Ayrıca hakaret falan etmedim tabii ki." Evett,evet başarmıştım işte. "Fakat o şekilde muamele ettiniz." "Yani öyle hissedirmiş olabilirim de kişisel olarak algılama lütfen." "Ne yalan söyleyeyim algıladım aslında ve kendimi kötü hissettim." "Hep böyle açık sözlü müsünüzdür?Yani düşündüğünüz şeyi öylece hemen söyler misiniz?" "Evet neden ki bu kötü birşey mi?" "Hayır,yani bazen evet." "Bilmiyorum ben bunu doğru buluyorum." "Neyse bunlar derin konular şimdi sanıyorum ikimizinde o kadar vakti yoktur." "Hayır benim var." "Masaya döneyim arkadaşlar bekler." "Ferda hanım?" "Efendim?" "Kalbimi biraz kırdınız ve bunu onarmak için yarın akşam o tiyatroya gelmenizi rica etsem?" "Sınavlarıma çalışmam gerekiyor,kusura bakmayın." "Pekii öyleyse ben de hatıra olarak biletimi hep saklarım.Aslında çok sevinmiştim kazanınca.Uzun zamandır görmek istedigim bir oyunmuş sahnedeki." "Öyleyse gidin." "Hayır yalnız gidemem ve ayrıca gecenin çifti olarak sizin yerinizin boş kalmasına üzülürüm." "Şöyle yapayım o halde söz vermeyeyim ancak gelmeye çalışırım.Hiç olmadı yerime başka bir arkadaşımı gönderirim onunla sohbet edersiniz." "Pekii o halde kabul.Saat sekizdeymiş ben tam o saatte orada olurum.Bu arada numaranızı alsam yani yanlış anlamayın gelip gelmeyeceğinizi kesin olarak bilmek için." O esnada vestiyerin masasında duran kalem gözüme çarpınca uzanarak aldım. "Telefonum masada kalmış elime yazar mısınız?" "Pekii" "Bakın söz vermiyorum." "Pek tabii anladım,sınavlarınız var çalışmanız gerek." "İyi akşamlar Tibet bey." "İyi akşamlar Ferda hanım." Masaya doğru döndüğümde bizimkilerin birşey belli etmemeleri ve sessiz kalmaları için küçük bir işaret gönderdim.Yerime geçtiğimde ise artık beni neredeyse kral gibi karşılamışlardı. "Var ya pes diyorum korkulur senden." "Ben dedim size oğlum,iddiaya girilmez benle.Hazırla maç biletimi.Tanıştım,numarasını aldım gördünüz bir de yarın akşam tiyatroya gidiyoruz." "Harbi mi?Duy,duy barış nasıl yanlış bir adamla iddialaştığını." "Valla kardeşim bu kadarını beklemiyordum doğrusu,helal olsun dedim.Büyük adamsın da kızın duygularıyla oynama yine de sen." "Yok yaa,öyle biri değil zaten.Akıllı ve ne istediğini bilen biri gibi duruyor." "Şöyle bir karşıdan baktıkta yakışıyorsunuz da hani,boyu boyuna falan." "Dur oğlum yaa sen de hemen." Daha sonra başlayan şarkı ile masadakiler yine kendi haline dönünce ben de hava almak için kapıya çıktım.Elime yazdığı telefon numarasını kaydediyorum ki onların grubun gitmek çin kapıda taksi beklediğini fark ettim.Üzerine aldığı hırka ve spor ayakkabıları ile üşümüş bir halde duruyordu.Ben onu incelerken birden bulunduğum tarafa dönünce oda beni fark etti.Yüzü ifadesiz bir şekilde o da aynı anlarda beni inceliyordu.Bir kaç saniye sonra başını eğerek hafifçe selam verdi ve yanaşmakta olan araca binmek için öne doğru geçti. Tam o saniye,o an,içimde hissettiğim garip bir duyguyla baş başa kaldım.Ne olduğunu anlayamamıştım ancak daha önce yaşadığım hiçbir şeye benzemiyordu.Gözleri ve bakışları çok farklı geldiği gibi o an onun yanında olma isteğimi de adlandıramıyordum.Numarasını yazarken parfüm kokusunu duymuştum ve elimi istemsizce kaldırarak kokladım. Ne oluyordum?Bu his de neyin nesiydi?" (Selam kitappad okurları...Bir sonraki bölümde Ferda'nın hissettiklerini okuyacağız ve bu yeni hikayeye destekleriniz için şimdiden teşekkür ederim." MorSesilya40.
|
0% |