Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@morsesilya40

Ferda

İnsan karşısına çıkacak olan aşka engel olabilir miydi?Böyle bir şey mümkün müydü?

Evet...Ben bunun mümkün olduğunu savunurdum.Yani eğer istemezsen,ondan kaçarsan ve gerçek olabileceğine inanmazsan gelipte seni bulmazdı.

Çoğunlukla hissedilen güzel bir duygu olabilirdi buna katılıyordum yine de bir ciğer bırakacak kadar güçlü,belki imkansız olacak kadar uzak ve belki de hayatınızın dersini alacak kadar acımazsız hali ile gelecekti yanıma.Bunun düşüncesi dahi içimi titretmeye yetiyordu.

Üstelik gözlemlerimden biliyordum ki asla dediğiniz her şeyi yapacak kadar çok sevdiyseniz birini artık eski halinize dönmeniz pek olası değildi.

Bu duyguların beni uzun bir süre daha bulmasını beklemiyordum.Özellikle de hayatımda karmaşa istemediğim için kendi kabuğumda kendi gücümle yaşıyordum.

Bugün hissettiğim şey belki de kaçmaya çalıştığım duygunun sonunda gelip beni bulmasıydı üstelikte benliğim bana rağmen bu durumdan şikayetçi görünmüyordu.

Tibet az önce buraya geldiğinde bana bakan gözlerinden ne anlatmak istediğini anlıyordum aslında.'Israrcı değilim yalnızca seni izliyorum!Seni tanımak için öyle güzel bir yol bulacağım ki sonunda sen de şaşıracaksın!Kadere engel olunmaz elbette ancak ben çabalarım!'

Hani bazı kimselerde tatlı bir inat,kabul edilebilir düzeyde hırs ve kendinden emin bir duruş vardır ya işte Tibet hepsini tam anlamıyla üzerinde taşıyordu.

Tüm bunların yanında onunla birlikte olduğunuzda içinizi saran neşe sizi moralsiz olsanız dahi gülümsetmek içim yetiyordu.

Avukat Aslı hanım onun peşinden ıslık çalarak bana işaret ettiğinde konuşması ve duruşundan ne kadar beğendiğini bakışlarında görmüştüm.

Bu durumda bana başlı başına korkutucu geliyordu.

Şu an benimle kutlama yemeğine çıkmak için aşağıdaki lobide bekliyordu ve yine bakışları üzerine toplayacağından emindim.

Aklımı üzerine odaklamam gereken işler masamda beni beklerken kendimi sürekli onu düşünürken buluyordum.

Ve bir saatin sonunda yanına indiğimde aklımın hayır desede kalbimin çoktan yola çıktığını biliyordum.

Gittiğimiz yer büroya yarım saat kadar uzakta sakin ve sessizdi.Müzik sesi yüksekliğinin insanı rahatsız etmediği sohbet edilebilecek bir ortamı vardı.Az sonra seçtiğimiz masaya geçtiğimizde onun tam karşımda duran gözlerine bakmamak ise oldukça zordu.

"Dava için ne diyorsun Ferda?Umut vaat ediyor mu?"

Birden bire bana yönelttiği bu soruya şaşırdığımı ve içimde yaşadığım o garip heyecanı belli etmemeye çalışarak onu cevapladım.

"Yani bence haksız değilsin...Sonuçta o ikk personel bazı davranışları ve habersiz işe gelmeyiş halleri ile iş akdine uymamış.Buradaki olay senin onları işten çıkarma nedeninin haklı olduğunu ispatlamak zaten sonrasında o maddelere uyan yasa tazminat ödemini gerektirmiyor."

"Güzel haber sevindim."

"Tabii yine de itiraz hakları olur."

"Olsun vakit var uzasın bakalım...Tamam her neyse şimdi iş dışı konulara geçelim.Onlar nasılsa halledilir."

"Öyle tabii."

"Ben başlıyorum o halde kendimi anlatmaya."

"Tabii dinliyorum."

"İki kardeşiz biz... Benden yaşça küçük bir kız kardeşim var.Ailem Antalya'da yaşıyor.Ben İstanbul'a işletme okumak için gelmiştim ancak iki yıl önce terk ettim ve daha sonra bu güvenlik şirketini kurdum."

"İyi cesaret doğrusu.Yani yanlış anlama öğrenciliği bırakıp bir an da iş dünyasına geçmek hem de bizim yaşlarda oldukça zordur bence.Kaldı ki büyükşehir."

"Elbette öyleydi ilk başlarda...Fakat daha sonra iyi ki kurmuşum dedim."

"Memnunsan ve işini seviyorsan en önemlisi bu tabii."

"Kesinlikle."

Artık anlatma sırasının ben de olduğunun farkındaydım.

"Benim ailem Mersin'de yaşıyor.Biz üç kardeşiz ve ben en küçükleriyim.Bildiğin üzere işte son sınıfta okuyorum."

Sonra ben susunca daha da ciddileşen bakışları ile bana bakmaya başladı.

"Ferda??O akşam 90'lar etkinliğine katıldığım ve seni tanıdığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.Yani belki biraz hızlı giriş yaptım ve seni ürküttüm ancak beni tanıdıkça bana güvenebileceğine emin olabilirsin.Dahası da beni tanımak istiyor musun bilmiyorum?"

"Yani aslında evet ancak aynı zamanda da hayır."

"O niye?"

"Yani korkarsın işte bilirsin...Gönül işleri güzel olduğu kadar insanı yorar,üzer."

"Anlıyorum seni ancak dünyada yaşıyorsak eğer bu her şey için böyle değil mi?"

"Haklısın öyle tabii."

"O halde denemeden bilemeyiz ki?Farkındayım...Yani çekingenliğini anlıyorum,çokta haklısın ancak yine de bir şansı herkes hak eder bence."

Ona ne söylemeliydim bilmiyordum ancak çevremde gözlemlediğim ilişkilerden,evliliklerden ya da uzatmalı nişanlılardan çıkardığım dersler vardı.Erkekler çoğunlukla kadınların ruhunu anlamıyordu.Kaldı ki sert gözüken mizacımın altında görünmesini istemediğim hassas bir kalbim vardı.Süslü sözler,hediyeler,markalı arabalar,bazı vaatler onların kadınlar için kurduğu büyük tuzaktı.Ya da ben o türlerine şahit olmuştum.

"Bir cevap bekliyorum Ferda?"

"Yani Tibet bence bunu zaman bilir.Öyle sipariş etmekle ya da planlamakla olacak birşey değil bence."

"Politik bir cevap ancak en azından olumsuz değil...Zaten bir süre görüşeceğiz."

"Hep böyle rahat bir insan mısın?Olumsuzluklar canını sıkmaz mı ya da ne bileyim demorlize olmaz mısın?"

"Herhalde olurum."

"Güçlü ve rahat görünüyorsun bence.Tabii kimse kimsenin içini gerçekte bilemez"

"Derin mevzular bunlar...Çok anlatmak istemem ben yalnız iyi dert dinlerim,sırdaş olurum."

"O da iyiymiş."

"Tamam pekii...Görüyorum ki kitaplarla,okumakla oldukça haşır neşirsin.Başka ne mutlu ediyor seni?Neler yapıyorsun genelde?"

"Okuyorum diyeceğim yine güleceksin...İşte arada öyle etkinlikler,geziler,sinema...

Ancak bu yıl yoğun geçiyor,okul ve bir taraftan da staj.O akşam da 90'lar etkinliğine kızlar rica minnet getirtmişti beni."

"Kaderinden kaçamadın desene."

Bu sözü üzerine benim yüzümün kızarması ardından onun kahkaha ile gülmesi bir oldu.

"Beni hep köşeye sıkıştırıyorsun farkındayım ancak şunu unutma bu benim işim.Yani avukat olarak."

"Tamam ben teslim oluyorum seve seve."

"Pişman olmayasın sonra."

"Yok olmam ben.Yalnız bu arada söyleyeyim sana üç veriyorum bana çok aşık olacaksın."

"Sanmıyorum Tibet,olsam da mantığımı yitirmem herhalde."

Sonra gözlerimin içine baka baka bana doğru yaklaştı ve;

"Bu günün tarihini ve bu saati bir kenara not et Ferda."

"Aklımda tutarım sen merak etme."

"Pekii...Buradayım diyorsun yani...Güzelll"

Başımı çevirerek gülümsedim.Tam o esnada kararmış ve grileşmiş yağmur bulutları yerini rengarenk gökkuşağına bıraktı.Benim bakışlarımı fark ederek gülümsemeye başlayan Tibet gayet keyifli görünüyordu.

"Burcun neydi bu arada Tibet?"

"Hiç inanmam ben öyle şeylere ancak ikizler."

"İkizler...Yani burcun otomatik olarak astrolojiyi reddediyor bence."

"Tamam anlamam ama sorayım senin burcun ne?

"Aslan ben."

"Vuuu...Gözüm korktu şu an avukat hanım."

"Korkmalı bence de."

"Ferda??"

"Efendim?"

"Bunun adı aşk olursa çok büyük olacak eminim...Ancak şuna da eminim ki kavgalarımızda büyük olur."

"Olur bence de...O yüzden hani yol...

"Devamını getirme sakın Ferda!"

 

 

 

Loading...
0%