@mr.cb97
|
35. Bölüm
Cenk derin bir nefes aldı ve soğukkanlı bir şekilde konuşmaya başladı. "Ekrem Bey'in, sizin eski işlerinizle bağlantılı olduğunu biliyoruz. Adını duyduğunuzda her şeyin yerine oturacağını düşünüyoruz. Ama bu bilgiye ulaşmak kolay olmadı."
Halit’in gözleri hafifçe daraldı. "Demek öyle… Devam edin. Cidden Ekrem Gümüş'den mi bahsediyorsunuz?"
Cenk, biraz duraksadı ve elindeki küçük not defterini açtı. Oradan bir kağıt parçasını çekip masaya koydu, ama tam uzatmadı. "Evet, ama bu bilgi, karşılıklı bir anlaşma olmadan sizinle paylaşılacak bir şey değil. Ancak sizi ilgilendireceğine eminiz."
Halit, kağıda göz ucuyla bakarak hafif bir kahkaha attı. "Gizemli olmaya çalışıyorsunuz, anlıyorum. Ama benim sabrım sınırlıdır. Eğer bir şey söylemek istiyorsanız, söyleyin."
O an elimdeki kartları doğru oynamak zorundaydık. Onun dikkatini çekmek için fazla bilgi vermemek ama yeterince inandırıcı görünmek gerekiyordu. "Baran, babasıyla aynı hatayı yaptı," dedim, sesimdeki titremeyi gizleyerek. "Yanlış kişilerin karşısına dikildi. Ve şimdi onun hayatı tehlikede."
Halit’in yüzü bir an sertleşti. "Babası mı? İlginç… Peki ya bu sizin sorununuzsa, neden benim vaktimi alıyorsunuz?"
Cenk hemen araya girdi. "Çünkü Baran’ın babasıyla olan eski bağlarınızı bildiğimiz gibi, onun hala size borçlu olduğu şeyleri de biliyoruz. Bu bilgi sizin için değerli olabilir."
Halit masada oturduğu yerden yavaşça doğruldu. Gözleri, dikkatle Cenk’i süzüyordu. "Kim olduğunuzu bilmiyorum. Ama söylediğiniz şey doğruysa, bu konunun ne kadar hassas olduğunu biliyorsunuzdur. Eğer bu bilgiyle oynuyorsanız, ikiniz de bundan sağ çıkamazsınız. Şimdi… Ekrem ile ilgili tam olarak ne biliyorsunuz?"
Cenk, Halit’in bu tehdidini soğukkanlılıkla karşıladı. "Baran’ın hayatını kurtarmak istiyoruz. Bizim istediğimiz sadece bu. Ama siz de bu bilgiden kâr sağlayabilirsiniz. Elimizde size ulaşabilecek bazı belgeler var, ama önce Baran’ı bulmamız gerekiyor. İş birliği yaparsanız, bu sizin için de avantajlı olur."
Halit bir süre sessiz kaldı. Gözlerini bir kez daha üzerimizde gezdirdi. "Belki sizinle bir anlaşmaya varabiliriz," dedi sonunda. "Ama bu, yalnızca söylediklerinizin doğru çıkmasına bağlı. Baran’ın nerede olduğunu gerçekten öğrenmek istiyorsanız, size bir isim vereceğim. Ama unutmayın, yanlış bir adım atarsanız, bu hikaye burada biter."
Bize bakışı soğuktu. Masadan bir kağıt çıkardı, üzerine hızlıca bir adres yazdı ve masanın ortasına bıraktı. "Bu adreste biriyle buluşun," dedi. "Baran’ın nerede olduğunu öğrenmek istiyorsanız, size gereken her şey onun elindedir. Ama dikkatli olun. O kişi, sizi test etmek isteyebilir."
Kağıdı elime aldığımda, içimde bir korku dalgası yükseldi. Halit, oturduğu yerden kalktı ve sert bir ifadeyle bize baktı. "Son kez uyarıyorum. Bu işi benim adıma mahvetmeyin. Yoksa geri dönüşü olmaz."
Cenk’le birbirimize bakarken, Halit arkasını dönüp uzaklaştı. Masadaki sessizlik neredeyse dayanılmazdı. Ama elimizde bir ipucu vardı ve artık harekete geçme zamanıydı.
"Ne dersin?" diye sordum, sesimde endişeyle karışık bir kararlılık vardı.
Cenk başını eğdi, bir süre düşündü. "Baran’ı bulacağız," dedi, gözlerindeki kararlılıkla. "Ama bu adamların oyununa gelmeden."
Artık yeni bir hedefimiz vardı. Ve bu hedef, bizi Baran’a bir adım daha yaklaştırabilirdi.
|
0% |