Yeni Üyelik
37.
Bölüm

37. Bölüm

@mr.cb97

37. Bölüm

 

Gözlerimi açtığımda, başımın hafifçe zonkladığını hissettim. Tavan, gözümün önünde dönüyordu. Kalkmak istemesem de, gece olanların ağırlığı beni rahat bırakmıyordu. Cenk’in itirafı ve ardından yaşanan o an, zihnimde dönüp duruyordu. Geceden kalma olduğumdan mı, yoksa hislerimle yüzleşmekten mi bu kadar yorgundum, emin değildim.

 

Yatağımdan kalktım, saçlarımı gelişi güzel topladım ve yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Aynada kendime baktım. Şişkin gözlerim, uykusuzluktan pespembe olmuştu. Soğuk suyun yüzüme çarpmasıyla biraz olsun kendime geldim.

 

Mutfaktan gelen tabak çatal seslerini duyunca, Cenk’in çoktan kalkmış olduğunu anladım. Üzerime rahat bir hırka geçirip oturma odasına doğru ilerledim. Onu mutfakta, masanın üzerine kahvaltılıkları dizerken buldum. Bana dönüp kısa bir gülümsemeyle "Günaydın," dedi.

 

"Günaydın," diye mırıldandım, sesim hâlâ uykulu çıkıyordu. Yüzüne bakmamaya çalıştım ama bunu yapmak daha da zor görünüyordu.

 

Masaya oturdum, sessizlik biraz garip bir şekilde aramızda asılı duruyordu. Sonunda, Cenk elindeki bıçağı kenara koyup bana baktı. "Dün gece söylediklerim için özür dilerim," dedi doğrudan. "Yanlış bir zamanda konuşmuş olabilirim. Ama hislerimde dürüsttüm, Nara."

 

İçim sıkışmıştı. Omuzlarımı dikleştirip gözlerimi ona çevirdim. "Cenk, dürüst olduğun için teşekkür ederim. Gerçekten. Ama… ben duygularımdan emin değilim. Şu anda çok fazla şey var kafamda. Baran’ı bulmamız lazım ve başka bir şeye odaklanacak durumda değilim."

 

Cenk bir an başını eğdi, sanki hayal kırıklığını saklamak istiyordu. Sonra gözlerime baktı ve başını salladı. "Anlıyorum. Seni zorlamak istemem. Şimdilik arkadaş kalabiliriz. Ama bil ki, her zaman yanındayım."

 

Bu sözleri duyunca hafif bir rahatlama hissettim. İçimde kopan fırtına azalmış gibiydi. "Teşekkür ederim, Cenk. Şu an için buna ihtiyacım var."

 

Kahvaltıyı sessizce bitirdikten sonra üzerlerimizi giyip dışarı çıktık. Baran’ın nerede olabileceği hakkında daha fazla bilgi toplamak için sokakları dolaşmaya başladık. İlk durağımız, Halit’in en son görüldüğü yerin çevresindeki birkaç mekandı. İnsanlara Baran’ın fotoğrafını gösterip bir şeyler öğrenmeye çalıştık, ama kimse bir şey görmediğini söylüyordu.

 

"Halit’in bir bağlantısı olabilir," dedi Cenk bir noktada. "Bu iş hakkında bilgisi bu kadar sınırlı olamaz. Belki daha derin birileri vardır. Şu adamı sorguya çekebilsek her şey kolaylaşırdı."

 

"Bu kadar basit olmayacağını ikimiz de biliyoruz," diye cevap verdim. "Halit, biriyle konuştuğunu fark ederse Baran’ı daha da derinlere saklar."

 

Saatlerce yürüdük, birkaç ipucu toplamış olsak da hepsi zayıftı. Yorulup bir kafede oturduk. Cenk kahvelerimizi sipariş ederken ben telefonu elime aldım. Aklımdan geçenleri toparlamaya çalışıyordum. Tam o sırada telefonum titredi.

 

Ekrana baktığımda, bilinmeyen bir numaradan gelen bir mesaj gördüm:

"Baran’ın yerini öğrenmek istiyorsan, bu akşam yalnız gel. Konum gönderiyorum. Kimseye söyleme."

 

Mesajın altındaki linke baktım ve içim ürperdi. Bu, bir tuzak mıydı? Yoksa gerçekten Baran hakkında bir bilgi mi içeriyordu? Mesajın kimden geldiği konusunda hiçbir fikrim yoktu ama içimde bir şey, bunun son derece ciddi bir durum olduğunu söylüyordu.

 

Cenk masaya oturduğunda yüzümdeki ifadeyi fark etti. "Nara, bir şey mi oldu?"

 

Telefonu hızla cebime koydum ve ona bakıp hafifçe gülümsedim. "Hayır, sadece bir şeylere takıldım." Ama aklım, o mesajın her bir kelimesinde takılı kalmıştı.

 

Baran’a giden yolu bulmuş olabilir miydim? Yoksa bu, bizi daha büyük bir belanın içine mi çekecekti?

 

🖇Eğer Nara oraya tek giderse ciddili salak biridir...🖇

 

 

Loading...
0%