@narem_karaca
|
Sakin geçen bir haftanın sonuna geldim. Bugünü de bitirirsem Mersin yolcusu kalmasın, yarın gidiyorum. Amcam ve kuzenimin işleri geç biteceği için geç gelecekler. Bir iki saatten bir şey olmaz. Hem ne olacak ki. Sakın, sakın Gülsüm bu cümleyi kurmak sana yasak. Her dediğinde başımıza mutlaka bir şey geliyor. Doğru dedin iç sesim lafımı geri aldım. O da ne öyle? Bu nasıl bir hız, aracı kullanan deli herhalde. Hangi zeki insan ters yolda ilerler bir de böyle bir hızla. Zaten yollar taşlı sarsar insanı bu şekilde araç kullanmak. Geç kaldın Gülsüm lafını geri almak için . Başlasın atraksiyon. Sağ ol ya çok güzel motivasyon verdin. Araçtan inen şahsı görünce küçük çaplı bir şok yaşadım, elindeki silahı görünce de büyük çaplı bir şok yaşadım. Onun elinde silah varsa bende de var. Bizdeki kuru sıkı, ondaki gerçek. Bunu da bir düşün istersen. Hatırlattığın için teşekkürler. Çantamdaki silahı alıp araçtan indim. Ne hikmetse beni görünce silahını indirdi. Bendeki silahı görüncede tekrar kadırdı. "Yine mi sen kızım. Senin başka işin yok mu?" Bu adam benden ne istiyor anlamadım. "Başka işim yok Behram Ağa nasıl sevdiysem seni bütün yollar sana çıkıyor, ters yollar bile." Yüzünde belli belirsiz bir sırıtış belirdi ama ben gülünç bulmadım. Bana doğru yaklaşmaya başladı ve ben bundan hiç de memnun olmadım. Silahı ona doğrultup "Yaklaşma! Yoksa ateş ederim." İnanmışa benzemiyordu, ben olsam bende inanmazdım. Hayatında silahı elime almak şöyle dursun görmedim bile. "Demek ateş edeceksin. Et bakalım ne kadar cesursun." Bir kere daha yaklaşma! dedim fakat dinleyen kim? Ayağının yakınına, toprağa doğru ateş ettim. Kızım sen delirdin mi? Ateş etmek ne? Hayatımızı çalan aletle oynanılır mı? Bu sesi tekrardan duymak titrememe sebep oldu. Sanki dünya ayağımın altından çekilmiş gibi oldum. Bozuntuya vermemeye çalıştım ama ne kadar başarılı oldum bilmiyorum. "Ateş etmeyi biliyorsun ama hedefte sorun var korkuluk hanım." Kendimi toparlamaya çalıştım elimdeki silahı indirerek "Behram Ağa seninle uğraşmayacağım, aracını çek, gideceğim." "Ne o gücün mü kalmadı, işten de erkencisin." "Sanane be adam; başka işin yok mu dedin, bende başka iş yapmaya gidiyorum. Bahçeni de istediğin kadar gezebilirsin görevi sana devrediyorum." Yüz ifadesi sertleşti. O başlamadan ben devam ettim. "Bak Behram Ağa uzatma sen yoluna ben yoluma." Derin bir nefes alıp "Bu burada bitmedi bana ateş etmenin hesabını vereceksin." deyip çekip gitti. Adamda huy halini aldı resmen son sözünü söyleyip gitti. Bende aracıma binip halamlara geçtim. Son gün diye adını kendim verdiğim güvendiğim dağlara kar yağdı keki yaptım. Kek olduktan sonra o soğuyana kadar salona, amcamların yanına geçtim. Ne hikmetse konu bugün yaşananlara geldi. Olan biteni üstünkörü anlattım. Konusu açılmışken amcamın bana verdiği silahı da geri verdim. Kekin soğuduğu düşünüp mutfağa geçtim. Elime bıçağı aldığım sırada kapı çaldı. Mutfaktan "Siz açmayın, ben bakarım." deyip elimde bıçakla kapıya yöneldip kapıyı açtım. Açmaz olaydım. Behram Ağa karşımda sinirden kaşları birleşmiş bir halde gözleri alev fışkırtarak bana bakıyordu. Elimdeki bıçağı görünce "Silah yetmedi, bu sefer de bıçakla mı karşı koyacaksın bana?" dedi. Bugün neler oluyordu böyle?
Geldik bu bölümün sonuna :) Biraz kısa oldu ama vizelerim yaklaştığı için rahatlıkla yazamıyorum. Yeni bölümde görüşmek üzere. Hoşçakalın 😊
|
0% |