@nisaa_yazar_1
|
Berk ve Ateş şaşkınlıkla bana bakıyordu. Berk "Niye ?" diye sorunca derin bir nefes aldım. Gözlerimin dolmaması için uğraşıyordum. "Ona veda etmeden geldim ve şu an çok pişmanım. Onun yanına gitmem lazım." Ateş konuşacakken Gökmen'in alaylı sesi ile ona döndük. "Yaaa küçük Nilsu sevgilisine veda etmeden mi gelmiş? Ne acı...Koş yanına. Sevgilin İstanbul'da başka birini bulmuş olabilir." Sırıtarak bana bakıyordu. Konuşacakken hocanın sesini duydum. "Herkes yerine. Hemen !" Bir şey demeyip yerime geçtim. Gökmen'de sınıftan çıkmıştı. Nisa bana dönüp "Peki ne zaman geri geleceksin ?" diye sordu.
"Pazar günü geliriz herhalde. Bilmiyorum. Ben mesaj atarım zaten." dedim ve gülümsedim. O gülümseyip tamam demişti.
Zor olacaktı. İki ayın ardından yanına gidecektim ve hazır değildim. Her gidişim de saatlerce oturup başımdan geçen olayları anlatırdım. Bu sefer anlatacak daha fazla anım vardı. Keşke yanımda olsaydı. Beni dinleyip, değer veren sayılı kişilerdendi ve onu çok özlüyorum.
Düşünmemeye çalıştım. Daha fazla düşünürsem ağlarım ve şu an ağlamak istemiyorum. "Sayfa 117'yi açın." Hocanın sesi ile kitabımı çıkarıp dediği sayfayı açtım.
🦋
"Nilsu emin misin? Bizde gelelim. Ya daha kötü olursan?" Berk'e dönüp tebessüm ettim. "Tek gitsem daha iyi. Bir şey olmaz. Daha önce de gidiyordum. Sorun oldu mu ? Hayır...hem Toprak'ta olacak. Merak etmeyin." Yine de yüzlerindeki endişeli ifade değişmemişti.
"Tamam ama telefonun sürekli açık kalsın. Onun yanına tek gideceksin. Biliyoruz...Bu yüzden telefonun hep açık kalacak." Ateş'i onaylayıp eve girdim. Okulda İstanbul'a gideceğimi söyledikten sonra Sarp yanıma gelmemişti. Birkaç kere göz göze gelince direkt kafasını çevirmişti. Bipolar olduğunu söyleyince de gülüyor. Bana karşı bir anda samimi oluyor ama aniden soğuk tarafı ile de karşılaşıyorum.
Benim şaşırdığım ise Gökmen son konuşmasından sonra hiçbir şey dememiş ve yapmamıştı. Normalde birilerine laf atar , tartışırdı ama okul çıkışına kadar sessiz kalmıştı. Şimdi de eve gelmiştik. Akşam herkes sofradayken İstanbul'a gideceğimi söyleyecektim. "Hoş geldiniz çocuklar? Aç mısınız? Yemek ısıtayım mı ?" Çağla Hanım'a gülümseyip "Teşekkür ederiz. Ben aç değilim. " dedim. Berk ve Ateş'te aynısını söyleyince Çağla Hanım bana döndü.
"Kızım seninle biraz konuşalım mı ?" Başım ile onaylayınca ikimizde yukarıya çıktık. Odama girince yatağa oturdum. Yanıma oturup elimi tuttu. "Kızım...İyi misin ? Yani geldiğinden beri baş başa kalıp düzgünce konuşamadık. Ateş ve Berk ile konuştum ama seninle doğru dürüst konuşamadım. Bak bir derdin varsa çekinmeden söyle. Ben elimden geldiğince yardım etmeye çalışırım. "
"İyiyim...Biraz soğuk duruyorum. Biliyorum ama lütfen yanlış anlamayın. Ben sadece biraz çekiniyorum. " diye mırıldandım. Yüzünde içten bir şekilde gülümseme oluştu.
"Kolay değil. 17 yılın ardından aileniz değişti. Yaşadığınız şehirden ayrıldınız. Her şeyden uzaklaşıp Mardin'e geldiniz. Hemen alışmanın beklemiyorum ama bizden çekinmeyin. Benden , babandan , abilerinden...Biz bundan sonra yanındayız." Yutkundum. Gözlerimin dolmaması için uğraşıyordum. Konuşmadım. Ona biraz daha yaklaşıp sarıldım. İlk başta kasılsada o da kollarını bana sarmıştı. "Her şey için teşekkürler." diye mırıldandım.
Saçımdan öpüp "Teşekkür etme güzel kızım. Kimse olmasa bile ben hep yanındayım. " dedi.Biraz daha öyle durduktan sonra benden ayrıldı. Ona bakınca gözlerinin dolduğunu gördüm.Dolu gözlerine rağmen gülümsüyordu. "Bende yarın İstanbul'a gidebilir miyim ?" diye sordum. Gideceğim demiştim ama önce izin almam lazımdı.
"Kızım bir sorun mu var? Niye gitmek istiyorsun?" Endişeli sesi ile gülümsedim. "Sadece sevdiğim biri ile vedalaşmadan geldim. Onun yanına gitmem lazım. " Gülümsüyordum ama içim acıyordu. Saçımı okşayıp "Tamam canım. Akşam Toprak'a söyleriz." dedi. Son kez yanağımdan öpüp odadan çıktı. Ayağa kalkıp formamı çıkardım. Pijamalarımı giyip banyoda elimi yüzümü yıkadım. Tekrar odaya dönünce çalışma masasına geçtim.
Uykum yoktu. Biraz ders çalışsam daha iyi olacaktı.
🦋
"Ya ben ne yaptım ki ?" Sinirle Egemen'e dönüp ıslak saçlarımı gösterdim. "Ne mi yaptın? Ne mi yaptın? Saçımın haline bak ? " Egemen gülümseyip "Ama bir sor niye ıslattım?" dedi.
Derin bir nefes alıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "Niye?"
"Ders çalışıyordun ve seni serinletmek istedim." deyince ayağımı yere vurup bağırdım. "Ne oluyor? Nilsu ?" Batuhan'ın sesi ile arkamı döndüm. "İkizine sor. Büyüklere karşı saygım var. Lütfen onu döver misin ? Buz gibi suyu saçıma döktü. " Öğrenciyi velisine şikayet eder gibi Egemen'i ikizine şikayet etmiştim. Batuhan sırıtıp ayağındaki terliği çıkarttı.
"Annemin terliklerinin bir gün yardımı dokunacağını biliyordum. Sen merak etme kardeşim...Ben ikizim ile çok güzel ilgileneceğim." deyip Egemen'e yaklaştı. Egemen "Aşk olsun havuç kafa. " diye bağırıp kaçmaya başladı. Batuhan ise terliği ona doğru fırlattı ve sırtına değdi. Egemen acıyla inlerken kahkaha attım.
"O nasıl vuruş lan ? Omurgam yamuldu." Batuhan'a dönünce gülümseyerek bana baktığını gördüm. "Niye öyle bakıyorsun?" dedim kısık bir sesle. "Çok içten güldün...Hep gül. " deyince utanıp başımı çevirdim. "Ben saçımı kurutayım. Sonra aşağıya inerim." deyip koşar adım odama girdim.Yüzümdeki gülümseme ile banyoya girdim. Batuhan başta soğuk dursa da şu an bize karşı çok iyiydi. Abilerin hepsi iyiydi. Her daim yanımızda olmaya çalışıyorlardı ve bu hoşuma gidiyordu.
🦋
Sofrada sesizce yemek yerken Toprak'a döndüm. Ona baktığımı hissetmiş olacak ki bana dönmüştü."Yarın bende seninle İstanbul'a gelebilir miyim ?" diye sorunca kaşlarını çattı.
"Ben su attım diye gidiyorsun değil mi ? Ya da sabahları tuhaf şekilde seni uyandırıyoruz diye ? Ya da sana lakaplar taktığım için. " Egemen kollarımdan tutup sarsmaya başladı.
"Gitme...Gitme bir daha öyle şeyler yapmam. Yani yapabilirim de ama yapmamaya da çalışırım. Bizi bırakma Nilsu'm."
"Oğlum rahat bırak. Nilsu neden gitmek istediğini açıklasın. " Levent Bey'in konuşması ile beni bıraktı. "O konuları sonra konuşuruz. Ben İstanbul'a birinin yanına gideceğim. Onunla konuşacağım. Temelli gitmiyorum. Geri geleceğim." diye açıkladım. "Tamam gidelim. Ben uçak bileti almıştım. Onu iptal edeyim. Senin uçak korkun varmış. " dedi. Beni düşünmesi İnce bir davranıştı ve mutlu etmişti.
"Yok yok sorun değil. Uçak ile hemen gidip geliriz. Araba falan uzun sürer." dedim."Emin misin ? Uçak ile mi gidelim?" deyince başım ile onayladım. "Tamam o zaman. Sanada bilet alırım." Gülümseyip tamam dedim.
"Pazar günü muhakkak gelin. Ercan'ın kızı evleniyor. Düğüne gideceğiz." Levent Bey kesin bir dille demişti.
"Düğün mü ? Çok severim. Halay başı olurum." Ateş'in konuşmasından ile Egemen "Kimin kardeşi be ? Seninle tozu dumana katacağız." dedi ve yumruklarını tokuşturdular. Kesinlikle Ateş ve Egemen ikiz olmalıydı. Batuhan ise bizim üçüzümüz.
🦋
"Yanlış yapıyorsun? O kalem olmaz." deyip Demir'in elindeki kalemi aldım ve diğer kalemi verdim."Kalem kalemdir. Ne farkı var?" diye söylendi."O daha açık renk. Bu daha koyu ve ucu daha yumuşak. Kolay çizilir. " diye açıklama yaptım. Yemekten sonra resim çizmek için bahçeye inmiştim ve Demir'de yanıma gelince benimle resim yapmak istediğini söylemişti. "Tamam o zaman sen azıcık uzaklaş. Benden kopya çekme. " deyince güldüm. Beraber resim yapma fikrinden vaz geçip yarışmaya çevirmişti.
"İyi olan kazansın doktor."
Gülümsedi. "İyi olan kazansın geleceğin kızıl doktoru."
Ondan biraz uzaklaşıp kalemi elime aldım. Göz ucuyla ona da bakıyordum çünkü onu çizecektim. Yakışıklı bir yüzü vardı. Sert bakışları biz karşı yumuşarken ve gülümserken çenesindeki gamze belli oluyordu.
Yarım saatin ardından yüzünü çizmiştim. Sadece tonlamaları kalmıştı. "Bitti mi ?" deyince kafamı kaldırıp ona baktım. "Tonlama yapmadım. Onu sonra yaparım." diye cevap verdim. Bu sırada evin diğer üyleri bahçeye gelmişti. Batuhan yanıma oturup "Ne yapıyorsunuz?" dedi.
"Nilsu ile resim çizdik. İyiki geldiniz. Siz karar verin kim daha güzel çizdi. " Egemen, Ateş ve Berk aynı anda "Nilsu tabiki. " demişti. Bu hallerine gülerken Egemen " Batuhan ile yapamadığımı sizinle yapıyorum. Erken doğmamam lazımdı. " diye isyan etti.
"Gevezelik yapma Egemen. Evet aynı anda resimleri gösteriyoruz." Demir'i başım ile onayladım. Herkes dikkatle bize bakakren ikimizde resimleri kaldırdık. Demir'in resmine bakarken o ağzı açık benim resmime bakıyordu.
"Oha ! Çok iyi olmuş." Egemen gözlerini resmimden alamıyordu.
"Kızım çok güzel çizmişsin. Bu kadar yetenekli olduğunu bilmiyordum." diye devam etti Çağla Hanım. Levent Bey "Babanı da çizersin artık. Baş köşeme koyacağım." deyince gülümsedim.Kahkaha sesi ile Ateş'e döndüm. Demir'in resmini almıştı ve gülüyordu.
Ateş resmi havaya kaldırıp "Doktorcuğum sen pek bir iddialıydın. Benim üçüzüme karşı kazanacağını düşünmen ne acı..." dedi.Demir turuncu saçlı bir kız çizmişti ama tuhaf duruyodu. Bir kolu kısaydı ve gözlük takıyordu. Elinde de iğneye benzer bir şey vardı.
Resmimi Demir' e verip ayağa kalktım. Ateş'ten resmi alıp tekrar yerine oturdum. "Vay be ! Kardeşimde ne ararsan var. Güzel, saygılı, tatlı , anlayışlı, yetenekli...ve daha nicesi." Toprak hayranlıkla konuşurken yanaklarımın kızardığına eminim. Gülümseyip "Teşekkür ederim." dedim. Batuhan aniden beni kendine çekip yanaklarımdan öptü.
"Çok tatlıydın. Dayanamadım." deyince diğerleri gülmeye başladı. "Sizin yüzünüzden kardeşimi tebrik edemedim." Demir ayağa kalkıp yanımda oturan Batuhan'ı itti. Beni kolunun altına alıp saçımdan öptü. "Bu resmi ömrümün sonuna kadar saklayacağım. Teşekkür ederim. " dedi.
"Bende bu turuncu kafayı saklayacağım." deyince gülmeye başladılar. Bahçede kahkahalar eşliğinde sohbet ettikten sonra uyumak için odalara çıktık. Uyumadan önce sırt çantama yarın için birkaç gerekli eşya koydum ve kapının yanına bıraktım.
Demir'in resminin arkasına Demir abimden yazıp anı kutuma koydum ve uyumak için yatağa girdim.
Toprak
"İyi misin ?" Nilsu bana dönüp "İyiyim." dedi.
Sabah evdekiler ile vedalaştıktan sonra havaalanına gelmiştik. Şimdi de uçağın kalkmasını bekliyorduk. İstanbul'a iş için gittiğimi söylemiştim ama ben Suat Şahin ile konuşmaya gidiyordum. Daha doğrusu kardeşlerime yaptıklarının hesabını sormaya... Nilsu'yu güvenli bir yere bıraktıktan sonra tek başıma gidecektim. Kardeşlerime yaşattıkları şeylerin bedelini ödeyecek.Uçak kalkınca Nilsu'nun elini tuttum. O da gülümseyip başını omzuma yasladı.
Saat 15.27 Nilsu
Kafamı kaldırıp Gülbahçe Mezarlığı yazısına baktım. Toprak benimle gelmek istemişti ama ben istemedim. Onunla konuşurken hep tek başımaydım. Yine tek olmak istiyorum. Başımdaki siyah şalı düzeltip yavaş adımlarla yürümeye başladım. Gelmeyeli 2 ay olmuştu. Çok pişmanım. Keşke önceden gelseydim ama buraya gelseydim Mardin'e gidemezdim ve ben yeni bir başlangıç yapmak istiyordum.
Ezbere bildiğim yoldan yürümeye devam ettim. Birkaç adım daha attıktan sonra gördüğüm mezar ile adımlarım durdu. Hemen yan tarafında da bir adam arkası dönük bir şekilde oturuyordu. Mezara yaklaşıp ismine dokundum.
Ayaz Çevik
Kuru toprağa dokundum. Gözümden yaşlar düşerken titreyen ellerim ile yandaki dolu su şişesini aldım ve toprağa dökmeye başladım. Şişeyi köşeye bırakıp yanda duran taşa oturdum.
"Abim...2 ayın ardından gelebildim. Özür dilerim. Sana veda etmeden Mardin'e gittim."
Nilsu onu dinleyen adamdan habersiz abisi ile konuşmaya devam etti...
Bölüm sonu
Bitti...
Nasıldı ??
En sevdiğiniz abi ?
En sevdiğiniz sahne?
Demir ve Nilsu ?
Toprak ?
Demir ?
Egemen ?
Batuhan ?
Son sahne ?
Diğer bölümde görüşmek üzere:)
|
0% |