@nisaa_yazar_1
|
Nilsu 12 yaşındayken
"Abi ! Yardım etsene. " Nilsu'nun koşarak Ayaz'ın arkasına saklanmasına güldü Berk. Ayaz ise yüzündeki tebessüm ile üçüzlere bakıyordu. " Ayaz abi koruma onu . Bak saçıma ne yaptı ?" dedi sistemle Ateş.
Anne ve babaları üçüzleri yine evde tek bırakınca Ayaz onları alıp parka getirmişti. Üçüzlerin en sevdiği meyveli pastadan ve limonata da almıştı. Üçlü ona sıkıca sarılınca Ayaz bu anın hiç bitmemesini istedi.
Pastayı yedikten sonra Nilsu, Ateş'in yanına geçip saçına kafasındaki renkli tokalardan takmıştı. Nilsu kahkaha atarken Ateş yalandan bir sinirle kardeşini kovalamaya başlamıştı. Nilsu ile uğraşmak hoşuna gidiyordu. Berk ve Ayaz ise gülerek ikiliyi izliyordu.
"Ama Ateş'im ben sana en sevdiğim tokalardan verdim. " dedi masum bir sesle Nilsu. Ateş dayanamayıp kardeşine sıkıca sarılınca Ayaz gülümseyip telefondan fotoğraflarını çekti.
"Yalnız ben dışlanıyorum." dedi tripli bir sesle Berk. Nilsu sağ kolunu açınca gülümseyip sarılmıştı. Ayaz üçüzlerin sarılmasına içli içli bakıp fotoğraflarını çekti. Aileleri tarafından sevilmeden büyümüş olsalar da onlar birbirine aile olmuştu.
"Abi sende gelsene." Nilsu'nun sesi ile Ayaz gülümseyip dizlerinin üstüne çöktü ve üçüne birden sarılmaya çalıştı. "Ayaz abi sen çok büyüksün ama." Ateş'in sitemli sesi ile Ayaz saçlarını karıştırdı. "Sende büyüyünce benim kadar olacaksın aslanım."
"Ayaz abi benimle kaykay sürecektin. Söz verdin bak ." Berk'in burnunu sıkıp" Unutur muyum sence ? Yarın hazır ol. Beraber tozu dumana katacağız."
Dörtlü çimlere oturunca Nilsu uzun uzun Berk ve Ateş ile konuşan abisine baktı. "Keşke babam Ayaz abi olsaydı." diye mırıldandı. Babasının göstermediği sevgiyi abisi gösteriyordu ve Berk ile Ateş'ten sonra en sevdiği kişi oydu.
" Nilsu'm sen niye sessiz kaldın?" Ayaz'ın sorusu ile Nilsu irkilip "Dalmışım abi. " diye mırıldandı. Ayaz küçük bir tebessüm ile bakarken Nilsu'nun yüzünde gülümseme oluştu.
Öz kardeşleri olmasa da üçüzleri canından çok seviyordu Ayaz. Nilsu'nun yeri onda hep ayrı oldu ama. Her zaman kız kardeş isteyen Ayaz 23 yaşında kavuşmuştu. Tesadüfen hayatına giren küçük kız ona aile olmuştu.
Üçüzlerin hayatını biliyordu. Sevgisiz büyümeleri canını yaksa da elinden bir şey gelmiyordu. Onlarla tanıştığı ilk gün kendine söz vermişti Ayaz. Son nefesine kadar üçüzlerin yanında olup, her türlü desteği verecekti.
Günümüz
"Geçmiş olsun. Aslında dün gelecektim ama ailen , akrabaların buradaydı. Daha fazla kalabalık olup seni yormak istemedim. Nasıl hissediyorsun?" Sabah uyandığımda Berk ve Ateş'in zoru ile kahvaltı yapmıştım. Birkaç lokma tek yiyebilmiştim. Ailem yanıma gelip sohbet etmişti. Daha sonra Çağla Hanım bana kıyafet getirmek için eve gitti. Levent Bey onu götürdü. Sarp'ın ailesi de geçmiş olsuna gelmişti. Onlar yanımdan ayrılınca Sarp tek kaldı. Acaba diğerleri nerede ? Çünkü bizi tek asla bırakmazlar."Teşekkür ederim. Ağrım var ama düne göre daha iyiyim." Gülümsedi. Bakışları sargılı bileklerime kayınca yutkundu.
"Bileklerine ne oldu ?" dedi kısık bir sesle. O bileklerim bakarken ben ona bakıyordum. "İpler yüzünden soyulmuş, tahriş olmuş. Birkaç güne geçer. " dedim yorgunca. Uyumama rağmen yorgun hissediyorum. Demir birkaç gün böyle olacağını söylemişti ve bu benim canımı sıkıyordu.
Bakışları arada boynuma kaysa da bir şey demiyordu. Sabah aynadan bakınca kötü görünüyordu. Nasıl sıkmışlarsa mosmor olmuştu. "Umarım kısa sürede toparlanıp okula gelirsin. Okul sensiz çok boş." deyince tebessüm ettim. "Ya da sataşacak kimseyi bulamadın ?" Kaşlarını çattı. "Ben sana sataşmıyorum. Seninle konuşmak güzel. Pek konuşamıyoruz orası ayrı tabi." diye söylendi. Cevap verecekken kapı açıldı ve içeriye Gökmen girdi. Sırıtıp kapıyı kapattı ve boş olan sandalyeye oturdu.
"Senin burada ne işin var ?" Sarp dişlerini sıkarak sormuştu. Gökmen bacaklarını üst üste atıp rahat bir tavırla "Geçmiş olsun demeye geldim. Turuncu böcek yine ölümden dönmüş." dedi ve güldü. Onun bu tavırları kalbimi kırıyordu. Umursamamam lazım ama umursuyorum. Kötü bir olay atlatmıştım. Vücudumda izlerini taşıyordum ve her gördüğümde o anlar gözümün önüne geliyordu. Gökmen'in gülerek söylemesi ise üzüyordu.
Sarp ayağa kalkıp onun önünde durdu ve yakalarından tutup kaldırdı. "Dua et hastanedeyiz. Yoksa sana yapacağımı biliyorum. Şimdi siktir git!" Gökmen'in alaylı yüzü öfkeli bir hâl alırken dişlerini sıktı. "O ellerini çekmezsen hastanedeyiz demem döverim."
İkisi birbirine nefretle bakarken dayanamayıp ayağa kalktım. Neyseki kolumda serumda yoktu. Kapı açılınca içeriye o asker girdi. Kaşlarını çatıp "Ne oluyor burada? İkinizde dışarı! Hemen !" diye sinirli bir sesle konuştu. Başım dönünce yatak başlığına tutundum.
"Nilsu..." Sarp yanıma gelecekken asker ikisini zorla dışarı çıkardı ve yanıma geldi. "Ani hareket etmemelisin küçük hanım." Yatağa oturunca baş dönmem geçmişti. "Niye geldiniz ?" dedim sorgular bir sesle. Askerdi. Evet ama bir şeyler saklıyor gibiydi. Ya da ben fazla paranoyak olmuştum.
"Durumunu merak ettim. Abinler kardeşlerine zorla kahvaltı yaptırıyordu. Kimseyi göremeyince yanına geldim. " dedi ve sözlerine devam etti. "Ayrıca bana abi diyebilirsin. Siz diye hitap etmene gerek yok." Başım ile onayladım. " Teşekkür ederim. Düne göre daha iyiyim. Bugün hastaneden çıkabilirim."
"Sen kendini nasıl rahat hissediyorsan öyle yap. Ben gideyim o zaman. Bir ihtiyacın varsa çekinmeden söyle." Başımı iki yana sallayıp "Tekrardan teşekkür ederim. Kendine dikkat et." dedim. Gülümseyip odadan çıktı. Midem bulanınca odadaki lavaboya girdim. Yediklerimi yine kustum. Yüzümü yıkarken Demir'in sesini işittim.
"Nilsu ? "
Peçete ile yüzümü kurutup odaya girdim. Hepsi odadaydı. Berk yanıma gelip "İyi misin ? " dedi. "İyiyim iyi. Midem bulandı sadece." Sanırım karnıma aldığım darbeler yüzünden böyle oluyordu. Umarım en kısa sürede geçer. Tekrardan yatağa oturunca Toprak yanımdaki sandalyeye oturdu."Sarp ve Gökmen dışarıda tartışıyordu." Batuhan konuşmuştu. "Evet.Sarp yanıma gelmişti. Geçmiş olsun demek için. Sonra Gökmen geldi. Alaycıl bir sesle konuştu. Ondan tartışıyorlar. "
Ateş sinirle yumruğunu sıktı. "Gökmen gerçekten kaşınıyor. Döveceğim onu. " "Sakin ol Ateş. Ben onlarla konuşurum. " Toprak'ın sesi ile ona dönüp gülümsedi.Dün akşam olanlar aklıma gelince konuşmaya başladım. Bakışlarım Demir'i buldu. "Dün akşam sen odadan çıktıktan sonra buraya biri girdi. Gördünüz mü ?"
"Biri mi girdi ?" Berk'in sesi şaşkın çıkmıştı.
"Evet." Bakışlarım sağ bileğime kaydı. "Bileğimi okşadığını ve özür dilediğini hatırlıyorum. İlacın etkisiyle uyumuşum. Gözlerim kapalıydı ve kimin geldiğine bakamadım ama sesi tanıdık gelmişti. Sizden biri olabilir mi ?" diye sorup hepsinin yüzüne baktım.Yüzlerinden anlaşıldığı üzere onlar değildi. O zaman kimdi ? Niye özür diledi? "Biz odadan çıktıktan sonra kantine indik. Annemler de bahçedeydi. Abi sen en son çıktın. Gördün mü ?" Egemen'in sorusu ile Demir'e döndüm.
"Hayır.Ben direkt Şeyhmus hocanın yanına gittim. Koridorda da kimseyi görmedim." dedi. Kim olabilir ? Kim ? Niye benden özür diliyor ? Konuyu kapatmak için "Belki de ben yanılıyorum. İlacın etkisindeydim. Neyse önemli değil." dedim. Toprak konuşacakken kapı açıldı. Çağla Hanım ve Levent Bey içeriye girdi.
Baba canım yanıyor
Baba çok uykum var
Beynimde yankılanan ses ile tırnaklarımı avucuma batırdım. Ben baba demiştim. Telefonda konuşmuştuk. Dumanlar her yeri sarmıştı ve yere düşmüştüm. O anlar gözümün önünde canlanıyordu. "Nilsu...Nilsu iyi misin?"
İrkilerek bana seslenen Toprak'a döndüm. Çağla Hanım elindeki poşeti köşeye bırakıp yanıma adımladı."İyiyim. Dalmışım. " diye mırıldandım.
"Yemek yedin mi kızım?" Levent Bey'in sorusunu Egemen benden önce cevapladı. "Yedi ama yine kustu. "
"Ama böyle olmaz ki. Yemek yiyip güç toplaman lazım."
Haklıydı ama elimde değildi. Yediğim her lokma midemi bulandıryordu. "Elimde değil. Midem bulanıyor." dedim."Birkaç güne düzelir. Ben gerekli ilaçları alacağım zaten." Demir'e gülümsedim.
"Bugün taburcu olabilir miyim? Burada yatmaktan sıkıldım. Evde daha iyi olurum."
"Tamam o zaman. Ben çıkış işlemlerini halledeyim." Toprak ve Levent Bey dışarıya çıkmıştı. "Sizde çıkın bakalım. Kızım giyinecek." Çağla Hanım diğerlerini de kovunca bana getirdiği kıyafetleri çıkardı. Siyah tayt , beyaz tişört ve uzun bir hırka getirmişti. Onun yardımıyla giyindim. Arkama geçip saçımı bağlayınca yüzümde tebessüm oluştu.
Saçıma ilk defa anne eli değmişti.
"Kızım..." yatağa oturup beni yanına oturttu.
"Nasıl hissediyorsun ? Geçiştirmek için bir şey söyleme. Ben nasıl olduğunu merak ediyorum. Zor şeyler atlattın ve senin yanında olmak istiyorum. İçine atmanı istemiyorum. Paylaş...Ben senin annenim. Sana yardım etmek istiyorum."
Ben annemle konuşamazdım ki...ve nasıl konuşulur bilmiyorum.
Ellerimi tuttu. Gülümsedim.
Konuşmadım. Sadece kollarımı ona sardım. Kokusunu içime çekerken gülümsedim.
Anne kokusu çok güzeldi
Anne sarılması çok güven vericiydi.
"Gülümsemen bile benim için yeter." diye mırıldandım. "Benim yaralı kuşum. Güzel kızım...Seni çok seviyorum. " Sesi ağlamaklı çıkmıştı. Ondan ayrılıp gülümsedim. "Ateş bizi böyle görse kıskanır." deyince güldü.
"Dün akşam Ateş ve Berk ile biraz sohbet ettik. 17 yıl yanınızda olamadığım için o kadar kötü hissediyorum ki. Bu karışma olmasaydı sizin hayatınız daha güzel olabilirdi. Berk ve sen bizden çekinmezdiniz. Ateş üzüntüsünü gülerek saklamazdı ama artık ben varım. Biz varız. Mutlu olmanız için elimden gelenin fazlasını yapacağıma söz veriyorum."
Ateş...acısını saklamak için güler.
Berk babasının sözleri yüzünden insanlara karşı duvar örer.
Nilsu ailesi ona inanmadığı için dertlerini birine anlatmaya korkar.
Ama üçünün de ortak bir yönü var.
Üçüde erken yaşta büyüdüler. Birbirlerinin yaralarını sardılar ve aile oldular.
3 kişilik aileleri şimdi kocaman oldu.
Ateş ilk günden beri ailesine alışmıştı. Berk ne kadar soğuk dursa da mutluydu. Nilsu'nun korkuları var. Özellikle sevdiğini kaybetmek...Bu yüzden anne , baba ve abi diyemiyor ama 17 yılın ardından aile sıcaklığını hissetti.
"İnanın yanımızda olup bizimle konuşmanız bile çok şey ifade ediyor. İyiki varsınız." deyince yanağımdan öptü. Ayağa kalkınca bende kalktım. Odadan çıkınca Berk ve Ateş yanıma geldi. "Diğerleri bahçede bizi bekliyor." Berk' i onaylayıp yürümeye başladık. Bahçeye çıkınca Çağla Hanım'ın telefonu çaldığı için bizden biraz uzaklaştı.
Arabaya doğru gidecekken yerde parlayan şey ile durdum. "Nilsu ne oldu ?" Berk'e cevap vermeyip yerde parlayan kolyeyi elime aldım. Kolyeni ucunda dikdörtgen bir sembol vardı ve açılıyordu.
Kolye bana bir yerden tanıdık gelmişti.
"Nilsu?" Ateş koluma dokununca irkildim.
"Bu kolye..." Konuşamayıp içini açtım. Gördüğüm yazı ile nefes alamadım.
Flashback
"Arı maya asma suratını ?" Abime dönüp "Bana öyle seslenme koca ayı." dedim tripli bir sesle. Abim kahkaha atıp beni sırtına aldı. "Arı maya ve koca ayı. Bence güzel ikili." Birbirimize genelede böyle seslenirdik ama boyum küçük diye öyle demesine kızıyorum. Ben küçük değilim ki. O çok büyük.
Abim yürümeye başlayınca gülümsedim. Bugün ilk defa yüzümde içten bir gülümseme oluşmuştu. Matematik sınavı olmuştuk ve sınıfta en yüksek notu ben almıştım. Berk bana ödül çikolatası almıştı. Ateş ise alnımdan öpüp "İşte benim kardeşim. Hep böyle zeki ol. " dedi ve kağıttan yaptığı tacı bana takmıştı.
Çok mutlu olmuştum. Heyecanla eve geldim. Annemin benimle gurur duyacağını düşünmüştüm.
Yanılmışım.
Tek dediği "Yani ? Banane bundan." olmuştu. Her defasında üzülmeyeceğim diyorum ama üzülüyorum. Babam ile dışarıya çıkacakmış. Saat daha 16.25'ti . Annemler gidince Berk ve Ateş'e haber verip dışarıya çıktım. Gelmek istediler ama yalnız kalmak istiyordum. Evimizin yakınında olan parka gidip banka oturdum. Ben düşüncelere dalmışken yanımda hareketlilik hissettim. Abim gelmişti. Ona sarılınca saçımdan öptü.
Annem ile olan meseleyi anlatmadım. Sadece sınavdan yüksek not aldığımı söyledim.
"Seninle gurur duyuyorum arı mayam. Eminim istediğin mesleği...doktorluğu da kazanacaksın. Eeee o zaman kadar ben yaşlanırım ve sende beni iyileştirirsin."
Ailemin göstermediği sevgiyi abim gösteriyordu. Onu çok seviyorum. Şimdi de beni sırtına almış parkta geziyorduk. "Geçen gün mağazada gezerken bir kolye gördüm. " dedi ve sırtından indirip çimlere oturduk. Cebinden 2 tane kolye çıkardı. Zincirin ucunda dikdörtgen sembolü vardı.
"İçine isim yazabiliyormuşuz. Bende böyle bir şey yaptım." deyip kolyeyi bana uzattı.
Kolyeyi alıp içini açtım. Yazıları okuyunca kahkaha attım. "Çok iyi. 14 yıllık hayatımda aldığım en özel 2. Hediye." "Birincisi ne ?" dedi merakla.
Abime bakıp "Ateş ve Berk'in aldığı boya kalemleri." dedim yüzümdeki gülümseme ile. Benim için çok değerliydi. Kullandığım için küçülseler de ben atmayıp anı kutuma koymuştum.
Abim gülümsedi. Kolyeye tekrar baktım.
Arı maya ♡ koca ayı yazıyordu.
"Senin için bu kolyeyi takacağım arı maya. Kıymetimi bil yani." dedi böbürlenerek. "Seni çok seviyorum abim." deyince saçımı karıştırdı. Kolyelerden birini o birini ben taktım. "Ömrümün sonuna kadar saklayacağım." deyince gülümsedim ve yanağından öptüm.
"Nilsu korkutuyorsun? Tepki ver lütfen." Yutkundum. Kolyede arı maya ♡ koca ayı yazıyordu. Bu tesadüf olamaz. Abim ve benden başka kimsede bu kolyeden olamaz.
Abim yaşıyor mu ?
Bölüm sonu
Öhm öhm bitti
Nasıldı ayolll!!!
Sarp aşkım
Oksijen israfı Gökmen
Abiler
Çağla annemiz
Son sahne???
Diğer bölümde görüşmek üzere sizleri seviyorum ♡♡♡
|
0% |