@nisaa_yazar_1
|
Yaşadığım onca şeyin üstünü bir kalemle çizebilir miydim ? Her şeyi unutup baştan başlayabilir miyim? Abimin kolyesine bakarken tek düşündüğüm buydu. Ona kızamıyorum , suçlamıyorum ama canım acıyor. Unutamıyorum...Üzülüyorum.
Oysa ona sıkı sıkı sarılmak istiyorum. Eski günlerdeki gibi beni kollarına alıp sarılsın istiyorum. Ama bir şeyler beni durduruyor...Yapamıyorum. Gidemiyorum. Beynimdeki bir ses bana yaklaşımı görev için diyor ama öyle olmadığını biliyorum. Bu sefer kendi kolyemi elime aldım. Uzun uzun kolyelere baktım. Anılarımız gözümün önüne geliyordu. Gülüyorduk, eğleniyorduk, konuşuyorduk...
"Nilsu ?" Çağla Hanım'ın sesi ile irkilip kapıya döndüm. "Kapıyı çaldım ama duymadın. İyi misin ?" içeriye girip yanıma gelmişti. "İyiyim...dalmışım." Kolyeleri yatağa bırakınca yanıma oturdu. " Bu durumda ne denir bende bilmiyorum. Yıllarca öldü sandığın abinin yaşamasına sevindim ama gözlerindeki hüzün canımı yakıyor kızım. " Ellerimi tutunca yutkundum. "Kötü anlarında yanında olamadım...Kim bilir neler yaşadın? Önceki aileni az çok tanıdım ve onca şeyi siz üçünüz atlatmaya çalıştınız. Keşke bu karışma olmasaydı... ya da daha erken fark etseydik. Her şey daha farklı olabilirdi." Gözleri dolunca burukça gülümsedim .
"Kaderimizde bu varmış. Geç olmadan kavuştuk en azından...Evet yaşıyor. Mutluyum ama bir yanım kırgın. Onun hiçbir suçu yok. Göreç sonuçta.Ben sadece..." Konuşamayınca sözlerimi Çağla Hanım tamamladı. "Sen sadece yaşadığın şeylere üzülüyorsun." Başım ile onayladım.
Yanağımı okşadı. "Senden önce Berk ve Ateş ile de konuştum. Geçecek. Bu günlerde geçecek. Hepsi acı veya tatlı bir anı olarak kalacak. Hepsini beraber atlatacağız." Gülümsedim. "Yemekte yemedin. Böyle yapınca üzülüyorum ama. Bari birkaç lokma yeseydin."
"Gerçekten yiyemiyorum. Yediğimi de kusuyorum. Demir stresten olduğunu söyledi. İlaç da verdi. Geçer herhalde." İstesem de yiyemiyorum. Direkt kusuyorum.Kapı çalınca ikimizde o yöne döndük. Levent Bey gülümseyerek içeriye girdi. "Aranızda bana da yer var mı ? Biraz konuşalım." Gülümseyip başımla onayladım. O da yanımıza gelmişti.
Berk
"2 hece sadece. De bakalım. A...bi." Egemen'i elimle itince diğerleri güldü. "Rahat bıraksana çocuğu!" Toprak'ı takmıyordu bile. "Sus abi ! Ateşli portakalım abi dedi. Sıra Bay ciddi de. Sonra da afilli turuncum Nilsu'nun yanına gideceğim."
Demir'in kolunun altında olan Ateş "Kimse bir ben olamaz işte." diye bağırdı. Demir ve Toprak'a da abi demişti. Yüzlerindeki çocuksu heyecan bizi de gülümsemişti. Nilsu odasına çıkmak istemeyince bizde zorlamayıp salona gelmiştik. Tek kalıp düşünmesi lazım ama Çağla Hanım dayanamayıp yanına gitmişti. Zaten ben ve Ateş ile biraz konuşmuştu. Sesi gerçekten huzur veriyordu. Sabaha kadar konuşsa oturup dinlerim...
Egemen yine bana yanaşınca göz devirdim. "Bence beni sal ve Ateş'in yanına git. Hem favori abisi varmış. Sence kim ?" deyince anında Ateş'in in yanına oturmuştu. Diğerleri de Ateş'e dönünce sırıtıp arkama yaslandım. İçinden bana küfür ettiğine yemin edebilirim.
"Ateşli portakalım. Favori abin benin değil mi ? " Demir onun kafasına vurup "Sus lan ! Doktor abisi dururken sen mi olacaksın?" dedi. Batuhan, Demir'e yastık atıp "Burada avukat duruken siz kimsiniz?" diye söylendi. Toprak hepsine siz iflah olmazsınız bakışları atarken Egemen , Ateş' i yanına çekti.
"Bir kere biz çok iyi anlaşıyoruz. Favori üçüzüm Nilsu olabilir ama ateşli portakalım da benim için ayrı. Bay ciddiyet ağır abimiz zaten." bana bakıp eliyle göğsüne vurdu. "Saygılar abi!" Benimle beraber diğerleri de gülmüştü. "Aaa Nilsu ayrı zaten. Ona laf yok." Demir'in dediği ile gülümsedim.
Nilsu hepimiz için ayrıydı. Onu çok seviyorum...seviyoruz. "Annem yanına gitmeseydi yanına giderdik." Toprak'ın dediğini Batuhan onayladı. "Yalnız kalmak istedi ama içim rahat değil. Yarın Cuma...gitmek istediği bir yer varsa oraya mı gitsek ? Belki iyi gelir."
Kafamı iki yana sallayıp "Yarın okula geleceğim dedi. Evde kalmak istemiyor. Dışarıya da çıkmak istemez. Ayaz abi ile şu an karşılaşmak istemez. Biraz toparlansın. Sonrasına bakarız." dedim.Toprak oflayınca Egemen , Ateş' i itti. Ateş ona ters ters bakarken sehpanın üstündeki kumandayı alıp "Hiç öyle bakma portakal kafa. Favori abini açıklarsan seninle sabaha kadar film izlerim ama. Tabi abin bensem..." dedi.
"Berk seni döveceğim." Ateş'e sırıtıp "Aynen döversin." dedim. "Hepinizi aynı anda seviyorum." deyince yine güldüler. Egemen trip atarcasına kafasını çevirdi. Ateş sırıtıp yanına yaklaştı. "Tabi senin yerin ayrı yeşilliğim." deyince Egemen sırıtıp kolunun altına aldı. "Duydunuz değil mi ? Favorisi benim. Ağlayabilirsiniz. " Diğerleri gülerken kanepeye kafamı yasladım.
Nilsu
Sabah Toprak'ın zorla kahvaltı yaptırmasından sonra okula gelmiştim. Cuma günüydü. Evdekiler gitme dese de gelmiştim. Edebiyat , fizik ve matematik derslerinden sonra öğle arası olmuştu. "Vay be! Olaya bak . Şimdi senin abin hortladı. Tövbe bismillah! Allah'ım sen çok büyüksün." Melih ellerini açıp dua okurken diğerleri bu haline güldü.
"Amin."
"Melih ne yapıyorsun?"
"Best kuzenim bir Felak , Nas , İhlas okudum. Tüylerim diken diken oldu resmen. Lütfen beni o abinle tanıştırma." Göz devirdim. Sinan gülerken Murat yine uyuklayan Ateş ile uğraşıyordu. "Ben tanışmak isterim. Askermiş...çok güzel. " Nisa söylemişti.
"Oyyy sen büyüdün de asker abiler ile mi tanışmak istiyorsun. Sarı şey..." Melih' in sesini incelterek konuşması ile Berk koluna vurdu. "Düzgün konuş lan !"
Melih yanımda oturduğu için bana yaklaştı. "Bu ciddiyete ne oluyor ? Hayır dün de böyle yaptı. Yoksa yoksa...Nisa' dan mı hoşlanıyor?" dedi kısık sesle. Bakışlarım ikisine kayarken Berk' in arada Nisa' ya baktığını gördüm. Nisa ise Murat ve Ateş'e bakıp gülüyordu.
Berk gülümsedi...Nisa gülümseyince gülümsedi.
"Kesin bir şey var. Biz bunu ortaya çıkarırız." Sessizce Melih'e söylemiştim. Melih yumruğunu uzatınca bende karşılık verdim. "Biz hallederiz."
"Neyi hallediyorsunuz Melih?" Berk kaşlarını çatınca şirince gülümsedim. "Hiiiç." desem de inanmamıştı.
"Ayy sıkıldım! Hadi basketbol oynayalım." Melih masaya vurup aniden ayağa kalkınca Ateş irkilip uyandı. "Lan ! O hayvan kimdi ? Ve beni rüyamdan uyandırdı?" Murat gülüp "Ne görüyordun ki ?" diye sordu.
Ateş esneyip "Para havuzunda yüzüyordum. Sonra soğuk içeceğim geliyordu. Berk uşak kıyafeti giymişti tabi. Öyle işte. Çok güzeldi." dedi. Biz gülerken Berk ensesine vurdu.
"Aman be ! Ne göreceğim ? Uçurumdan atlıyordum ama atlayamadan bizim eve ışınladım. O sıra Egemen hortum ile beni kovalıyordu. Lan ! Ne saçma şeyler görüyorum. Melih , kardeşim sağ ol beni kurtardın." Masamızda kahkaha sesleri yükselirken erkekler ayağa kalkmıştı. "Kızlar geliyor musunuz ?" Nisa ile olumsuz anlamda kafamızı salladık . Onlar yanımızdan gidince Nisa bana döndü.
"Kaldık baş başa. Ne yapalım?" Omuz silktim. "Bilmem. Resim odasına mı gitsek?" Çizim dosyam da yanımdaydı. İçinde çizdiğim resimler vardı. Resim odası çok güzel bir yerdi ve beraber çizim yapabiliriz.
"Çok güzel olur. Hadi gidelim." Biz kalkamadan nöbetçi öğrenci yanımıza geldi. "Nisa , Faruk hoca seni çağırıyor. Liste verecekmiş." Nisa tamam deyince çocuk yanımızdan ayrıldı.
"Kütüphane klubü içindir. Sen git. Ben listeyi alıp hemen gelirim." Onu onaylayınca yanımdan ayrıldı. Ben dosyamı alıp kalkacakken Nisa' nın kalktığı yere Sarp oturdu. Kaşında bant vardı.
"Kaşına ne oldu ?"
Arkasına yaslanıp " Bir şey yok ya ! Gökmen'i dövdüm. Sonra o beni dövdü. Öyle kavga ettik." dedi. Göz devirip "Sizi anlamıyorum. Yan yana gelince illa kavga mı etmeniz lazım?" diye sordum.
"Bak turuncu civciv. Ben çok sakin biriyimdir ama karşında Gökmen gibi bir şerefsiz olunca o sakinliğim uçup gidiyor." dedi ve göz kırptı. "Oooo badboy oğlumuz ve okulun masum sakin kızı yine bir arada." Gökmen boş sandalyelerden birine oturunca ona döndüm.
"Okulun gereksizi de buradaymış." deyince Sarp kahkaha attı. Gökmen sinirle bana bakıp "Bana bak kızım. Sen çok oluyorsun. Haddini bil !" dedi dişlerini sıkarak. "Asıl sen haddini bil ! Hayırdır? Benden ne istiyorsun? Niye peşimde dolanıyorsun?" Gökmen bu sefer sırıtıp arkasına yaslandı. "Bilmem. Belki de ezik bir turuncu kafa ile uğraşmak hoşuma gidiyordur."
Sarp masaya vurup ona doğru eğildi. "Boş konuşma Gökmen! O lafları ağzına tıkarım. Siktir git şimdi!" Sesi kısık ama sinirli çıkmıştı.
Gökmen alayla gülerken bir bana bir Sarp'a bakıyordu. "Bakıyorum da şuna aşık olmuşsun. Okulun havalı çocuğu,kimseye yüz vermeyen çocuğu yeni gelen kıza aşık olmuş ve yanından ayrılmıyor." Kaşlarımı çatıp Sarp'a döndüm. O ise bana bakmayıp öfkeyle Gökmen' e bakıyordu. Daha fazla durmayıp ayağa kalktım. İkisine de bir şey demeyip yanlarından ayrıldım.
Aşık mı ? Yok artık. Yine boş konuştu. Ama Sarp bir şey demedi. Anında cevap verirdi. Ya da döverdi. Bu da bir ihtimal sonuçta. Kafam allak bullak oldu resmen. Ben beladan uzaklaşmaya çalıştıkça beni buluyordu. Sınıfımın olduğu kata gelmiştim. Biri ile çarpışınca sendeledim ve elimdeki dosya yere düştü. Dosyamı alacakken biri benden önce davranıp aldı.
Lavaboda karşılaştığım kızlardı. Dosyayı içlerinden biri almıştı ve öndeki alayla bana bakıyordu. "Hem Gökmen? Hem Sarp ? Senin amacın ne ? " Yine başlıyoruz.
"Dosyamı verin." dedim sakince. "Ne bu havalar ? Popüler olmaya mı çalışıyorsun?" Kollarımı göğsümde birleştirip "Aynen. Başka işim gücüm yok zaten. Okulda popüler olma havasındayım." dedim bıkkınca. Omzumdan itmişti. Kolunu tutup geri ittim. Diğer kız dosyamı açmıştı. İçindeki resimleri çıkarınca almaya çalıştım ama diğeri itmişti.
"O resimlere dokunma !" Kız alayla bakıp resimleri tek tek atmaya başladı. "Ayy zavallı şey! Şu resimlere bak !" Öndeki kızı itip dosyamı elinden aldım. Etraftaki öğrenciler film izler gibi bizi izliyordu. Nöbetçi öğretmen nerede ?
Yere attığı resimleri alırken o kızın yüksek sesle konuşması ile hareketlerim yavaşladı.
"Sen fazla oluyorsun? Hem Gökmen hem Sarp. Biri olmayınca diğerine mi gidiceksin? Yoksa ikisini aynı anda mı idare ediyorsun? Okuldaki herkesin bunu konuştuğunu bilmiyor musun zavallı." Sakince dosyayı yere bırakıp ayağa kalktım. Kızın önünde durunca kolumu kaldırıp tokat attım. "Bir daha sakın! Sakın benim hakkımda böyle konuşma !" Başı sağ tarafa düşünce koridorda fısıldaşmalar başlamıştı.
Etraftaki öğrencilere dönüp sinirle bağırdım. "Bir daha benim hakkında konuşan olursa bu kadar sakin durmam. Başka işiniz gücünüz yok gibi benim dedikodumu mu yapıyorsunuz?"
"Sen kim oluyorsun?" Diğer kız saçımdan çekince kolunu büküp geri çekildim. "Nilsu !" Nisa koşarak yanıma gelmişti. "Sen şimdi bittin!" Tokat attığım kız bana vuracakken Nisa kolundan tutup itti. "Nehir ! Uzak dur yoksa senin için iyi olmaz !"Demek ismi Nehir.
"Sana ne oluyor? Şu kızın yanına geçmeden önce eziktin ! Şimdi mi havan oluştu?"
"En azından karaktersiz gibi sevgilim varken başka birine yürümüyorum. " Bir adım öne çıktı. " Burada ezik ben mi oluyorum Nehir? Sevgilin varken Gökmen'in peşinden koşmadın mı ?" Bu sefer sesler yükselmişti. Nehir , Nisa' nın saçını çekince diğer kız da bacağıma tekme atmıştı. Allah'ım bir günüm de olaysız geçsin. Diğeri de olaya dahil olunca kavga çıkmıştı. Etraftaki sesleri artmıştı.
Kız bana tokat atacakken kolundan ittim ve düştü. Nisa ile diğer kız bu sefer kavga ediyodu. Nehir çelme takınca ayağım kayıp yere düştüm. "NE OLUYOR BURADA! ERKEKLER BİTTİ. BU SEFER DE KIZLAR MI KAVGA EDİYOR?" Hocanın sert sesi ile diğerleri ayrılmıştı. Bende ayağa kalkınca yanımıza geldi.
"Odama ! Hemen !"
Bu sefer kesin ceza alacaktım.
🦋
"Nilsu ilk sen tokat atmışsın."
"Hakkımda ileri geri konuştular. Koridorda olan öğrencilere de sorabilirsiniz. Bende vurdum. " Ne rahat söylüyordum ama . Öğle arası dışında 1 derstir buradaydık."Nisa sen ?"
"Hocam ilk Nehir başlattı. Saçımı çekti." Nisa gülmemek için zor duruyordu. Resmen ağlanacak halimize gülüyoruz. "Hocam o da kollarımı çizdi. Saçımı çekti. Kuş yuvasına döndü saçlarım."
"Biz bir şey yapmadık. Onlar başlattı. " Siyah saçlı kızın dediği ile göz devirdim. Müdür oflayıp arkasına yaşlandı.
"Ben ne yapayım size ? İlkokuldaki çocuklar gibi o saçımı çekti bu saçımı çekti! Ailenizi mi arıyayım?" Arasın. Benim için sıkıntı yok. Olayı baştan anlatırım. Artık ne derler bilemem. Sadece Egemen' in biraz daha dövseydin diyeceğine eminim.
"Hayır. Yani hocam aileleri karıştırmaya gerek yok. Bir bir daha kavga etmeyiz." Nehir' in söyledikleri ile alayla ona baktım. "Size niye inanayım? " Bende olsam inanmazdım. Haklısınız Müdür Bey.
"Hocam gerçekten bir daha olmaz. Söz veriyoruz." Bu sefer diğer kız konuştu. "Tamam çıkın. Bir daha olsa gözünüzün yaşına bakmam disipline yollarım. " Odadan çıkınca onlar yanımızdan ayrılmıştı. Nisa koluma girip " O kadar rahatladım ki . Sürekli laf söylüyordu. Sonunda dövdüm." dedi. Güldüm. "Şimdi Berk ve Ateş'e hesap vermemiz laızm. Dosyam da orada kaldı. Offf !" Zilin çalmasına 5 dk kaldığı için bahçeye çıktık. Hava kapalıydı. Ekimin ortalarındaydık. Banklardan birine oturduk. Nisa kafasını omzuma yaslarken ben gözlerimi kapattım. Önümde gölge hissedince gözlerimi açtım. Abim ile göz göze gelince kaşlarım çatıldı. Nisa' da yerinde doğrulmuştu. "Ders saatinde niye dışarıdasınız?"
Ayağa kalkınca Nisa' da kalktı. "Sen niye geldin ?"
"Karan Binbaşım dündendir ceza verdiği için anca şimdi müsait olabildim ve bende seni görmeye geldim. " Üstünde üniforması yoktu. Nisa' nın şaşkın sesi ile güdü.
"Aaa ölen ama ölmeyen asker abin bu beyefendi mi ?"
Abim elini uzatıp "Merhaba küçük hanım. Ben Ayaz." dedi. Nisa' nın yanakları kızardı. Söyledikleri yüzünden utandı sanırım. "Merhaba. Bende Nisa." dedi ve elini sıktı.
"Ben sizi yalnız bırakayım. Zil çaldı zaten. Siz konuşun. Ben Berklere söylerim. Sen direkt sınıfa gelirsin." Nisa yanımızdan ayrılınca banka oturduk. Ben konuşmayınca o konuştu. "Bir şey demeyecek misin ?" Ona döndüm. Öğrenciler bahçeye çıkmaya başlamıştı.
"Ne diyeyim ?"
"Fark etmez. Yeter ki susma. Konuş. Niye dışarıdaydınız mesela?"
"Küçük bir kavga oldu. Müdürün yanındaydık." Abim telaşla baştan aşağıya bana baktı. Bir yara , darbe arar gibi..."İyiyim iyi. Bir şey olmadı. Konuştuk hallettik." dedim sakin bir sesle. "Ne oldu ? Sen kavga etmezsin." Etmem ama bu sefer gerçekten kaşındılar. "Saçma sapan hakkımda konuştular. Bende dayanmayıp tokat attım. Ondan sonra kavga çıktı zaten."
"İyisin değil mi ?"
"İyiyim ama yanlış vakitte geldin. Şimdi zil çalacak , ders başlayacak." Abim hamurdandı. "Karan binbaşı dün neler olduğunu anlatmamı istedi. Anlattıktan sonra seni üzdüğüm için bütün gün ceza verdi. Dosya işimi desem , yemekhaneyi temizle mi desem , bahçeyi bile süpürttü. Sabah uyanınca da içtima yaptırdı. Tabi bana daha fazla. Anca bu saatte müsait olabildim." Gülünce o da gülümsedi.
"Tamam sen git dinlen. İyice dinlendikten sonra yine gelirsin. Evi biliyorsun zaten. Yarın da haftasonu. Müsaitim." Bana sarılıp saçımdan öptü. "Kendine dikkat ediyorsun. Kimseyi de dövmüyorsun? Seni seviyorum arı maya." Tebessüm edip "Bende seni seviyorum koca ayı." dedim. Yüzündeki gülümseme daha da arttı.
Yanımdan ayrılınca bankta biraz daha oturmaya devam ettim. Berk ve Ateş tek konuşmam için yanıma gelmemişti. Yoksa ikisinin de koşarak geleceğini ve bir sürü nasihat vereceğini biliyorum. Aslında Ateş de Egemen gibi biraz daha dövseydin diyebilir. Emin değilim.
"Nilsu ?" Sarp'ın sesi ile oflamamak için zor durdum. Önümde durunca ayağa kalktım. "Kavga etmişsin. İyi misin ? Ne oldu ? Dosyan da yerdeydi." Elinde dosyam vardı. Bana uzatınca aldım. "Yapma böyle." dedim.
"Ne ? Anlamadım?"
"Yanıma gelip iyi misin diye sorma. Beni merak etme. Sürekli etrafımda olma. Sonra yanlış anlıyorlar ve ben gerçekten rahatsız oluyorum." Sözlerim kırıcı olabilirdi ama onu uyarmasam yine gelecekti ve saçma imalarda bulunmaya devam edecekler. "Seni rahatsız mı ediyorum ?" dedi kısık sesle. "Sen değil. Hakkımızda çıkan saçma imalar." Gözlerime baktı.
"Anladım. Ben yanına gelmem artık. "
Bölüm sonu
Sarp üzgün arkadaşlar
Nasıldı?
Abiler genel anlamda nasıl?
Berk?
Ateş?
Çağla annemiz??
Nisa ?
Kavga ?
Ayaz abimiz ???
Karan Binbaşım???
Şey son sahne
Nilsu bence biraz haklı ama bilemedim şimdi
Diğer bölümde görüşmek üzere sizleri seviyorum ♡♡♡
Düzenleme bitti sonunda. Artık yeni bölümlere geçeceğiz. Takipte Kalın:)
Instagram Hesabım : nisaa_yazar_1
|
0% |