Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7.Bölüm

@nzlkrcn

.... GÜNÜMÜZ...

O klozetin üstünde ne kadar ağladığımı bilmiyorum. Ama mesai saati çoktan başlamış olması lazım. Biraz kendime geldikten sonra kabinden çıktım. Aynada kendime baktığımda gözlerimin kıpkırmızı olduğunu gördüm. Makyaj çantamı çıkarıp bozulan makyajımı düzelttim. Derin derin nefesler alarak kendimi toplarlayıp tuvaletten çıktım. Odama doğru yürürken tam karşı odamın kapısının önünde onu gördüm. Gözleri sanki acı çeker gibi baktı yüzüme. Ne kadar toparlamaya çalışsam da gözlerim beni ele veriyordu. Ağladığım zaman kızarması bir yana küçülüyorlardı. Ona doğru dürüst bakmadan odama girdim. Ayrılan Bülent beyin yerine geldiği için onun odasını kullanacaktı ve o oda tam karşı odamdı. Masama geçip bilgisayarı açtım. Yarım kalan işlerimi tamamlamaya çalıştım ama kafam o kadar yerinde değildi ki odaklanamıyordum. Telefonu elime alıp Oziyi aradım.
'Kardeşim' diye açtı telefonu her zamanki gibi.
'Ozziiiimm' dedim sesim çıktığı kadar.
'Ağladın mı sen? Ne oldu? Geleyim mi? ' dedi. Aldığım nefesten anlardı beni.
'O burda' dedim tek cümleyle.
'Nasıl orda'
'Burda işte. Bu şubeye gelmiş giden bülent beyin yerine'
'Ne bok yemeğe gelmiş piç'
'Ozziii!
'Taamamm' dedi sert bir nefes alırken 'demedim bişey. Neden gelmiş'
'Bilmiyorum. Konuşmadım'
"Akşama alıyorum seni. Hem Leyla da seni soruyordu. Lale de özledi.' evet ozim evliydi. Bir yengem bir yeğenim vardı. Ve Lalem tam benim kopyamdı. Yüz olarak olmasada huyları tamamen aynı diyebilirim. Ve bu oziyi delirtiyordu.
'Tamam olur ama sen gelme ben gelirim. Arabam kalmasın burda'
'Tamam çiçeğim. Çıkınca direk bize geç'
'Tamam böceğim akşam görüşürüz'
'Kızım böceğim ne be. Deme şöyle şeyler. Lale de senden öğreniyo bak hep'
'Eee kız halaya demişler napalım? '
'Kapat kapat akşam alıcam ölçünü ben senin'

İşte ozi her zamanki gibi kafamı toplamama yetmişti. Biri dese ki liseden bir dostun olacak lise bitse de sizin dostluğunuz bitmeyecek inanmazdım. O benim için dosttan bile öteydi. O benim olmayan kardeşim abim herşeyimdi. Attığım adımdan aldığım nefesten bir göz kırpmamdan herşeyimi anlardı.

Oziyle konuştuktan sonra işlerime dönebilmiştim. Kalan sevkiyat işlerini yeni projeleri hepsini gözden geçirdim. Dosyaları toplayıp bilgisayarı kapattım. Bu süre zarfında karşı odaya hiç bakmamıştım. He olur da gözüm kayarsa diye zaten stor perdeleride kapatmıştım. İşlerimi toparladıktan sonra çantamıda alıp odadan çıktım. Son kez Gökhan beyin odasına girip son durumu rapor ettikten sonra şirketten ayrıldım. Otoparka indiğimde arabama binip hızla ordan ayrıldım. Tekrar karşılaşmak istemiyordum.

 

Yoldan pastaneye uğrayıp Lalenin en sevdiği tatlıdan aldım bolca. Tam bir Profiterol aşığı kendileri. Ozilerin siteye girince misafir alanına aracımı park edip onların katına çıktım. Kapıyı çaldığımda içeriden ponçiğimin sesi duyuldu.
'Halam geldiii. Annnee halam geldiiii'
'Tamam kızıııım dur koşma açıyoruz kapıyı' diyen leylanın bezgin sesi kapı ardından bile belli oluyordu. Kapının açılması ile Lalenin üstüme atlaması bir oldu. Bi yandan minik kızı tutmaya çalişırken elimdeki poşeti Leylaya uzattım.
"Ponçiğiiimm"diye yanaklarına öpücük kondururken ayakkabılarımı çıkarmıştım.
" Ne zahmet ettim bebeğim ya. Her defasında olmuyo böyle"diye nazlanarak sarıldı bana yengeciğim.
"Ay sanki size alıyorum. Ben ponçiğime alıyorum. Dimi bitanem" derken daha sıkı sarılmıştım.
"Evet anne halam bana alıyo bikere" diyip yanaklarıma o küçüçük dudakları ile öpücük kondurmayı ihmal etmedi.
"Aman birbirineze laf dedirtmeyin" diye trip atarak mutfağa giren leylanın arkasından bakakalmıştık Lale ile.

Arkasından mutfağa ilereyip arkasından başımı uzattım. "Yengem küsmüş mü bana" Derken onunda yanağına öpücük kondurmuştum. Aslında Leyle ozi ile ilk sevgililik döneminde beni hiç sevmemişti. Aramızdaki ilişkiyi anlamlandıramadığı için kıskanmıştı. Benimle görüşmesine yasak koymaya kalkınca ozi orda resti çekmişti. 'Kimse Aslı ile arama engel koyamaz. Onun yeri ayrı' diyinde neredeyse ayrılma noktasına gelmişlerdi. Benim gidip leyla ile konuşmamla herşey tatlıya başlamıştı. Zamanla oda bizim aramızdak bağı anlamıştı.

Hani şöyle diyim size çırılçıplak karşısına geçsem ozinin erkekliği bana yine karşı işlemezdi. O derece. Belki aynı ana babadan olsak bu derece yakın olur muyduk bilmiyorum.

"Gelmedi mi daha kocan? " diyerek lavaboda ellerimi yıkayıp çıkardığı salata malzemelerinin başına geçtim.
"Gelir on dakikaya bırak sen yorgunsun ben hallerim" diyinde popomla poposuna vurarak ileri ittim.
"Sen şu cadıyla gününü geçiriyosun. Eminim benden daha yorgunsun" diyerek salatayı hazırlamaya başladım. Kapının çalması ile Lale bu defa "babam geldiiiiii" diye koştu kapıya. Herkese böyle heycanla koşuyo mu diye düşünmeye başladım. Ozi üstünde üniforması ile içeri girdi. Kucağında lale ceplerini karıştırıştırıyordu. Sonunda ön cebinde aradığı çikolatayı bulunca babasını öptüğü gibi yere indi. Ozi karısının şakağına bir öpücük kondurup mutfağa doğru geldi. "Naber çiçeğim" diye benimde başımın üstünü öpünce "iyidir böceğim salata yapıyorum sana" diyince kaşlarını çattı. Gözlerini saçlarımda gezdirince "sakııın!" Dememle ellerini saçlarıma atıp iyice karıştırıp kaçtı. "Senin şu kocanı bigün fena dövücem ama düğmesini koparmak altı aydan başlıyo diye dokunamıyorum" dedim. Evet bizim o heybetli ozi polis olmuştu. Eee o kadar boyun posun bi faydası olsun demi. Tabi polis olunca daha da bi heybetli olmuştu. Hele birde Çevik Kuvvet olunca üüfff. Kardeşim diye demıyorum ama Leyla kudurmakta haklıydı.

Ozi de gelince hep birlikte sofraya Oturmuştuk. Yemekte iştah kaçmasın diye bişey demesede sofradan sonra hesap geleceği belliydi. Yemekten sonra leyla ve ozi sofrayı toplarken ben Lalecik ile oyun oynanıştım. Hayır bide mızıkçı daha 4 yaşındasın sen nerden biliyon hileyi. Babası kılıklı!

Leyla ben laleyi uyutayım diye yanımızdan ayrıldı. Amacı bizi yanlız bırakmaktı. Ozi ile balkona çikip birer sigara yaktık.
"Dinliyorum" dedi sadece.
"Bülent beyin yerine gelmiş olması lazım. Bugün öğle yemeğindeyken birden karşıma oturdu. Ozamana kadar yeni gelen CEOnun o olduğunu bilmiyordum. Şeyda kırıtığı cilveli cilveli yeni geleni anlattı ama herzamanki gibi umursamadım. Yemekte karşılaşınca şok oldum. Afiyet olsun diyip kalktım masadan. Şirketin kapısında arkamdan seslendi bişey demeyecek misin dedi. Ne bekledi bilmiyorum. Bunca seneden sonra neden karşıma çıktı bilmiyorum. Amacı ne bilmiyorum. Hayırlı olsun diyip şirkete girdim. Tuvalete oturup ağladım. Odama giderken karşılaşınca gözlerime bir bakışı vardı hiç anlamadım. Acı çeker gibiydi. Neden geldi ozi? "diye ağlanarak anlattım.
" Bilmiyorum kardeşim. Yani tamam biri gelecekti ama o neden ordan buraya aldırdı kendini bilmiyorum. Ama öğrenirim ben bunu. "dedi siniri sesine yansımıştı.
" Hayır! "dedim direk. Onun öğrenme biçimini biliyorum çünkü. " Bırak ne istiyosa onu yapsın. Zamanla çıkar kokusu"
"Onunla aynı şirkette yapabilcek misin? "
"İşte ondan emin değilim. Karşılaşmamak için elimden geleni yapmaktan başka çarem yok. Hem alışmam da lazım zaten"
"Aslım. Kardeşim. Tutma içinde gerekirse geç karşısına dök içini"
"Asla! Asla bilmeyecek hala onda olduğumu."

Biraz daha konuştuktan sonra ayrılıp eve geldim. Ilık bir duş sonrası yatağa uzandım. Aklım yine bana karşı oyununy oynadı. O günlere gittim.

 

 

.... ONÜÇ YIL ÖNCE....

Parkta ozinin omzunda uzun süre ağladıktan sonra eve gittim. Annem halimden anlamıştı zaten bişeyleri. En başında beri biliyordu Yiğiti. Ben ondan hiç bi zaman bişey saklamamıştım. Anneden çok arkadaştı bana. Olanı biteni ona da anlatıp bir süre onun dizlerinde ağlayıp uykuya teslim oldum.

O hafta ne okula nede kursa gitmedim. Gidecek halim de yoktu zaten. Pazar günü odamda tavanı izlerken telefonuma gelen bildirim sesiyle gözlerimi tavandan çektim. Ya melihler mesaj atmıştı ya da ozi. Elime telefonu aldığımda gelen mesajla gözlerim anında doldu.

'Aslı? 'Yiğit yazmıştı. Neden yazmıştı. Daha önce yüzüme bile bakmayan adam bana neden yazmıştı. Cevap vermedim.
'Sizin durağın ordayım. Lütfen beş dakika gelebilir misin? ' ne yapmaya çalışıyor bu?
'Aslı. Lütfen. Kursa da gelmedin. Sadece beş dakika'

'Hayır! 'diyerek cevap atmak zorunda kaldım.

'Aslı bak ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Yapma böyle lütfen. Melihler okula da gitmediğini söyledi.'

'Yiğit. Sen söylemen gereken herşeyi söyledin. Net şekilde anladım. Lütfen evine gider misin. Gelemem. ' ki gerçekten gidebilecek halde bile değildim. Şu bir haftada tam dört kilo vermiştim. Ağlamaktan gözlerimin altı mosmordu. Şükürki bu hafta babam köyde babannemin yanındaydı da halimi bilmiyordu.

'Aslı aklımı sende bırakma. Ben arkadaşlığımızı kaybetmek istemiyorum. Diğer türlü ilişkiyi başaramadık ama ben senin arkadaşlığını yitirmek istemiyorum '

'Aklın bende olmasın kalbinin olmadığı gibi. Düşünme beni.'

'Beş dakika gelemez misin? '

'Yiğit lütfen. Tamam arkadaşınım. Sadece arkadaşım. Ama lütfen üstüme gelme.'
'Yarın okula gidicem dinlenmem lazım'

'Tamam kursa da geleceksin değil mi? '

'Evet! '

'Peki. Görüşürüz o zaman. '

'Görüşürüz'

 

Arkadaş kalalım dedi. Ve benim aptal kalbim bunda bile umut buldu. Sonuçta o kızla tekrar olmam imkansız demişti. İki cihan birleşse biz olamayız demişti. Belki tekrar arkadaş gibi olursak bana olan hisleri zamanla değişirdi. Değil mi? Ama bu defa asla üstüne gitmeyecektim. Normal arkadaşımdı. Belki o gelirdi bu defa...

 

 

BÖLÜM SONU.

BU HİKAYE DAHA ÖNCE DE DEDİĞİM GİBİ YARI KURGU YARI GERÇEK. ARKADAŞIMDAN İZİN ALARAK KENDİ EKLEMELERİMLE YAZDIĞIM BİR HİKAYE.

İSİMLER MEKANLAR KİŞİLER FARKLI. BAZI DURUMLARDA FARKLI OLMAK ZORUNDA. GERÇEKTE OLMAYAN BAZI KARAKTERLER EKLİ MESELA HİKAYEYİ CANLANDIRMAK İÇİN.

UMARIM DİĞER KİTAPLARIM GİBİ BUNU DA BEĞENİRSİNİZ.

OY VE YORUMLARINIZI LÜTFEN EKSİK ETMEYİN.

DESTEK OLAN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM😘💕

 

Loading...
0%