@nzlkrcn
|
Yiğit ile neredeyse 2 haftadır birlikteydik. Gerçekten garip bir ilişkimiz vardı. Yani çevremde gördüklerime göre daha çok arkadaş gibiydik. Akşamları bazen yarım saat kadar konuşurduk telefonda. Bazen mesajlaşırdık. Arkadaşlarım sık sık buluşurdu ama biz kursta görüşürdük sadece. Mesela hala güzel bir kelime kullanmamıştı bana. Birkaç kez ısrarımla Canım demişti sadece. Elimi hiç tutmamıştı. Belkide böyle bir yapısı vardır diye avuttum kendimi. Bugün kursa giderken hafta içi aldığım siyah uzun kollu mini elbisemi gitmiştim. Havalar ısınsa da akşamları yine serin oluyordu. Altına siyah çoraplarımı giymiştim Amacım güzel görünmekten ziyade acaba kıskanır mı merakıydı. Çünkü Özlem ne zaman kısa elbise veya etek giyse sevgilisi deliye dönüyordu. Sanırım kıskanılmak istenmiştim. Sınıftan içeri girdiğimde bizimkiler bana bakakalmıştı. Hatta melih seslice bir ıslık çalmıştı. İlk defa bu şekilde giyinmiştim. Yaklaşık 10 dakika sonra sırtında çantası ile yiğit girmişti içeri. Çantasını bırakıp yanımıza geldiğinde ayağa kalkmıştım. Önce baştan ayağa süzmüştü beni. Sonra belli belirsiz kaşları çatılmıştı. Yine belimden tutarak yanaklarımızı değdirdiğimizde elini belimden çekmemişti. Hocanın gelmesi ile yerlerimize geçeceğimiz sıra "sen bugün yasminin yanına geç" demişti emreye. Emre gülerek çantasını alarak benim sırama geçmişti. Yiğit cam kenarına geçerken ben koridor kısmında yanında oturuyordum. İlk defa yanyana oturmuştuk. Ders matematikti. Hoca yeni konuya geçmişti. Ve benim kafa bu konuya basmamıştı. Yavaşça yasmine yaklaştım "sen anladın mı? " diye sorunca başını olumsuz anlamda sallamıştı. Hoca "anlamayan var mı? " diye sorunca ben elimi kaldırmıştım. "Hocam ben tam olarak formülü çözemedim. Bir soru daha çözebilir miyiz? " dediğim an arkadaki tiki gruptan ses geldi. "Basit hocam ya geçelim" demişti ağzını yaya yaya. Zaten son zamanda bana bir garezi vardı. Ters ters bakışını hissediyordum. "Bende anlamadım hocam" dedi yasmin bana arka çıkarken. Bu defa diğer kız atladı ortaya " Ay ne var anlamıcak yaaa"diye konuşunca benim sinirden ayağım sallanmaya başlamıştı bile. İnadına yapmıyolarsa benim adım Aslı değildi. Yiğit elini ayağıma koyarak sakinleştirmeye çalışıyordu. Eğer az daha zorlarsa şu kibar kız halimden eski halime dönmem an meselesiydi. "Bende anlamadım hocam" dedi sevgilim yanımda olduğunu gösterirken. İşte o an arkadan çıkan ses bende ipleri kopartmıştı. "Yiğitçim ben sana anlatırım canım" demişti. Yiğitçim? CANIM? Ben yolarım. Yok yok yolmam döverim. Kolay kolay kız dövmemiştim ama bunları döverim. Sinirle arkam döndüğüm an kız saçlarını savurmuştu. Sinirdeb kıpkırmızı kesildiğime eminim şuan. Yasmin anında defterinden 3 4 yaprak yırtarak bana verdi. Son zamanlarda cici kız halimi bozmamak için kimseyle kavga etmediğimden sinirimi ya bişeyler yırtarak yada kırarak geçiriyordum. O kağıtlatı minik minik parçalara ayırsam da sinirim geçmiyordu. Kıskandılarım derken kıskanan olmuştuk. Hoca durumu anlayarak "tamam sakin. Tekrar üstünden geçelim" desede artık benim için çok geçti. Sinirim geçmiyordu. Ülkü arkamdan bir kalem uzattı. O kalemi dörde kırmıştım. Hatta kırarken parçası elime batmıştı. Ama şuan umrumda bile değildi. Eğer ben bunları dövmessem kendimi yerdim. Hoca konuyu anlattı fakat ben odaklanamadığım için ne anlattığını bile anlamamıştım. Sonunda kurs bitmişti. Biz yine Limona gidecektik. Fakat benim aklım hala onlardaydı. Hep beraber kurstan çikarken. Ben bir anda hızlanarak merdivenleri ikişer üçer atlayarak inmiştim. Arkamdan "lan tutun öldürür valla" diyen yasmin. "Aslı bekler misin? " diyen yiğit. "Koşun amına koyim" diyen Melihi duymamıştım. Kapıdan hızla çıktığımda kursun az ilerisinde bekleyen kızlara doğru ilerlemeye başlamıştım ki arkadan kolumun tutulması ile durdurulmuştum. "Bırak!" diyerek çekmeye çalışmıştım fakat bırakmamıştı. Bi anda önüme geçen kızlarla yerimde iyice kalmıştım. Tutulduğum kolumdan biraz geriye çekildim. "Sakin ol canım" Yiğitin sesini duyunca kalmıştım. Canım mı demişti o? Hemde yanyanayken. Hızla ona dönünce sinirden dönen gözlerim kendine gelmişti. "Hadi gidelim" diyen emre ile toparlanmıştık. Yine her zamanki gibi ikili sıra halinde ilerliyorduk. En öne bizi almışlardı. Her an arkamı dönüp saldırma ihtimaline karşı. Fakat her on adımda bir arkama baktığım için hala rahat değillerdi. Bi anda elimin tutulması ile adım atmayı unutmuştum. Bakışlarımı önce ellerimize sonra ona doğru kaldırmıştım. Gözlerimin içine bakarak elimin üstünü okşadı. "Lütfen sakin ol artık. Benim umrumda değil. Bak kimin elini tutuyorum" demişti. İşte o an bütün sinirim parmaklarımızın arasından akıp geçmişti. Gülerek arkama baktığımda bizimkiler en az ben kadar gülüyordu. İlk defa elimi tutmuştu. El eleydik. Elim elinin arasındaydı. Sımsacacıktı eli. Diğer elimde kolundan tutarak kafeye doğru ilerledik. Kafeden içeri girdiğimizde yine yerimize geçmiştik. Mehmet abi kısa bir selam verip içeçeklerimizi getirmişti. Ben Otururken bacak bacak üstüne attığımda yiğit önce bacaklarıma sonra bana bakmıştı. Sonra çantasından hırkasını çıkarığ dizlerimin üzerine örtmüştü. "Çok güzel olmuşsun" diye fısıldamıştı kulağıma. "Fakat biraz fazla kısa değil mi" diye sormuştu. "Bilmem" diyerek dudaklarımı büzmüştüm. "Yani elbise güzel ama ben sevgilimin böyle giyinmesini pek istemiyorum aslında" demişti. Yani kıskanmışmıydı. Şuan utanmasan sevinçten dans edebilirdim. "Dikkat ederim bundan sonra" diyerek koluna başımı yaslamıştım.
Bir hafta daha geçmişti. Cuma günü okuldan çıkmış kursa doğru gidiyordum. Hava bugün yağmurluydu. Yiğit'in gelmesine en az yarım saat vardı. Acaba ıslanır mı diye düşünerek mesaj atmıştım.
Yiğit bu hafta daha da az mesaj atmıştı. Sınavlar yaklaşmaya başlamıştı. Ona odaklanıyordu. Kurstan sonra eve girince hemen sıcak bir duş almıştım. Ayaklarım donmuştu. Hızla bişeyler atıştırıp yatmıştım.
Pazar günü yine kurs çıkışında hep beraber parka gitmiştik bu defa. Marketten kola çekirdek almış üstü kapalı kamelyalara oturmuştuk. Sohbet edip çekirdeğimizi yerken Yiğit bugün fazla sessizdi. Yine hep beraber durağa geçtiğimizde Yiğit benim otobüsüme binmişti şaşırsam da durağa kadar bırakmak istediğini söylemişti. Durağa gelince inme demiştim ama dinlememişti. Durakta inince beraber durağa oturmuştuk. Başbaşa biraz sohbet ettikten sonra annem arayınca kalkmak zorunda kalmıştım. Yiğite veda edip arkamı döndüğümde bileğimden tutmuştu. Aramızda ki bir adımlık mesafeyi kapatıp yanıma geldi. Önce bakışları ile etrafı inceleyip dudaklarıma minicik bir öpücük kondurmuştu. O an nerde olduğumuz aklıma gelince hemen geri çekildim. "Bir gören olacak" demiştim. "Kimse yoktu etrafta" Diyerek sarılmıştı. "Geç kalma hadi görüşürüz" diyerek beni uğurlamıştı.
Bu hafta havalar iyice ısınınca herkes okulu asıyordu. Fakat benim sevglim kendisi asla okulu asmazdı. Hatta bana da izin vermezdi. Bende onu dinliyor okulda kalıyordum. Ama en azından okul çıkışında bir saat bişeyler yapmak istiyordum. "Olamayan nedir? " demiştim bi umut.
"Daha en başındayken bitirelim Aslı. Ben ayrılmak istiyorum. Özür dilerim. Çok özür dilerim. Yapamıyorum"
Dünya etrafımda dönmeye başlamıştı. Dersteydim. Ellerim titredi. Kafamı kaldırıp oziye baktım. Boş boş yüzüne baktım. Onun bana bakması ile gözümden bir damla yaş düştü. Hemen kaşları çatılmıştı. "Ne oldu" dedi sessizce. Konuşamadım. Başımı sağa sola salladım. "Aslı noluyo" demişti. Bu defa sesi yüksek çıkmıştı. Gönül hoca yanımıza gelerek kolumdan tuttu "iyi misin kızım" diye sorunca boş bakışlarım ona dönmüştü. "Özlem tuvalete götür elini yüzünü yıka" demişti. Özlem beni lavaboya götürmüş elimi yüzümü yıkamıştı. Ama asla konuşamıyordum. Lavabodan çıktığım vakit kapıda telaşlı oziyi görünce ona doğru bir adım atmamla dizlerimin üstüne düşmüştüm. Anında benimle diz çökerken kollarını bana sarmıştı. "Aaaaaaaaaa" diye çığlık atarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. Hıçkırılarım okulun içinde çınlarken müdür ve yardımcıları başıma toplanmıştı. Ben ozinin kolları arasında çığlık çığlığa ağlıyordum. Hemen beni müdür odasına almışlardı okulda kimse görmesin diye. O eski Aslı. Okula kök söktüren Aslı. Erkek fatma olan Aslı. Acizce ağlıyordu. Bi anda kahkaha atmaya başlamıştım. Onca ağlamamın arasında öyle bir kahkaha atmıştım ki halime hocalar korkmuştu. Kahkahamın ardından kollarımı öziye iyice dolayarak tekrar ağlayamaya başlamıştım. "Bitti" demiştim kulağına fısıldayarak. "Gitti" Tekrar hıçkırmıştım "bıraktı beni". O sakince sırtımızı sıvazlıyordu. " Sakin ol kardeşim. Nefes al. Kurban olurum kendine gel" Demişti ama onun o sesini duymuyordum. Bian gözlerimin kararması ile sendelemiştim. "Hastaneye gidelim" demişti müdür. Ozi anında beni kucağına alarak odadan çıkmıştı. Tüm okulun gözleri arasında müdürün arabası ile hastaneye getirmişlerdi. Benim yalvarmamla ailem aranmamıştı. Hastanede serum yedikten sonra krizim geçmiş üstümde anlamsız bir salaklık vardı. Böyle olamazdı. Mesajla olmazdı. Yüzyüze bitmesi lazımdı. Melihle konuşup onu parka çağırmasını söylemiştim. Ozi ne kadar gelmek istese de kendini tutamayağını bildiğim için kabul etmemiştim. Ozi beni melih'in yanına bıraktıktan sonra onun numarasını alarak gitmişti. Biz yarım saat bekledikten sonra bisikleti ile gelmişti. Ben melih'in desteği ile ayağa kalkmıştım. O bisikletinden inmemişti bile. Asla bana doğru bakmıyordu. "Neden? " demiştim sadece. "Gerekli açıklamayı yapmıştım" dedi yüzüme bile bakmadan. "Ne demek lan" demişti melih. Kolundan tutarak durmasını sağlayarak. "Bu kadar mı sadece? " Demiştim kısılan sesimi duyduğundan bile emin değildim. "Özür dilerim" demişti. "Unutamıyorum" diye eklemişti. "Lan bu kız nerden geliyo biliyo musun" diye tekrar atılmıştı Melih. Bir ke bana değmemişti gözleri. "Melih bırak gitsin" demiştim fısıldayarak. Ayakta bile zor duruyordum. Eğer verdikleri ilaç olmasa tekrar bir kriz geçirmem mümkündü. "Defol! " demişti melih. "Özür dilerim" Diyerek bisikletine binip uzaklaştı. Sadece arkasından bakmakla yetindim. Başım döndüğünde tekrar sendeledim. Melih kolumdan tutarak banka oturttu. Birilerini aradı. Yaklaşık 10 dakika sonra Ozi gelmiş beni kollarının arasına almıştı. "Bir kere" dedim. "Bir kere gözlerime baksaydı. Yalvarmaya bile razıydım".
Bölüm sonu geldi. Ah aslım. Ah Üzümlü kekim. Allah seni bildiği gibi etsin Yiğit. Ozi gibi bir arkadaşınız olursa eğer sırtınız yere gelmez emin olun. Bundan sonra neler olacak. Artık şimdiki zamandan devam edip arada flashback yapacağız. Geçmiş ve günümüz arasında mekik dokuyacağız. Aslının toparlanması kolay olmayacak. Tabi toparlanabilirse. Bölüm hakkında düşüncelerinizi alabilir miyim? Oy ve Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Görüşmek Üzere Canlarım 👋😍🌺❤
|
0% |