Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@okurumsuokur_1

"hazır mısınız?"

 

" hazırız komutanın"

 

" dikkatli olun"

 

yine gecenin ikisinde albayın telefonuyla uyandım acil cevap o emriyle karargaha gelip hemen hazırlandım şimdi ise helikopterin önünde sıraya dizilmiş albay'ın konuşmasını bitmesini bekledik abimler endişeliydi çünkü biliyorlardı bu görev zordu fakat artık alışmaları gerekiyordu ben de bir askerdim hem de yüzbaşı aynı zamanda dağlarda tanınan aslandım.

 

"araç bin"

 

sırasıyla hepimiz helikopteri yerleştik bir sürü uçtuktan sonra köye vardık köy sandığımızdan daha sessizdi

 

"komutanım burası çok sessiz, gitmiş olmasınlar? hem hiçbir evde sivil biri görmedim fakat evlerdeki eşyalar henüz çok yeni"

 

"komutanım bu itler sivilleri alıkoymuş olmasın"

 

"alıkoyma ihtimalleri var fakat gitseler bile çok fazla uzaklaşmış olamazlar "

 

"komutanım hicbir yerde yoklar baktık her yer bi şu arkada mavi catılı ahır kaldı"

 

"e hadi orayada bakalım sonrada etrafa bakınırız"

 

temkinli aldımlarla ahıra doğru yaklaştık Ali'ye elimle ağrı içine görebilecek bir yere geçmesine işaret ettim Ali yerine alınca büyük kapının yanına geçtim kapıyı iki el ateş edip hızlı bir şekilde içeriye girdim içeride sadece siviller vardı ve silah sesinden korktukları için bağırıyorlardı silahımı indirip konuştum

 

"merak etmeyin biz Türk askeriyiz size zarar vermeye değil sizi kurtarmaya geldik"

 

işlerinden yaşlı olan bir adam bana doğru yaklaştı

 

"Türk askersiniz öyle mi? iyi ki geldiniz o şerefsizler bizi evlerimizden zorla çıkarıp buraya hapsettiler aramızda çocuklar var çok korktular"

 

"merak etme amcacığım güvendesiniz, çocuklar sivillere evlerine yerleştirin."

 

sivilleri evlerine yerleştirdikten sonra köyün etrafına bakmak için yürümeye başladık bir süre sonra bir silah sesiyle kendimizi kayaların arkasına attık

 

"iyi misiniz?"

 

"iyiyiz komutanım"

 

"iyiyiz komutanım "

 

biz açık hedefken bir silah sıkılmıştı bunun bizden birisine deyme olasılığı var rüzgarın esmesiyle kolumda hafif bir sızlama hissettim koluma baktığında benim koluma değmişti Allah kahretmesin ben Vurulmuşum yarayı fazla takmayarak çatışmaya devam ettim yarım saat süren çatışmanın ardından mermim bitmişti

 

"komutanım mermi bitti"

 

"benim de bitti"

 

"hay ben böyle işin benimki de"

 

"Aras hala bağlanamadın mı koçum?"

 

"Hah sonunda buyurun komutanım"

 

 

"Aslan konuşuyor mühimmat bitti etrafımız sarılı sayıca üstünlük karşı tarafta acil destek , tekrar ediyorum mühimmat bitti acil des-"

 

kafama bir ardından bir tane daha darbeyle gözllerimi kapattım...

 

 

 

kafamdan aşağı su boşaltılmasıyla gözlerimi açtım . ilk olarak hemen time baktım iyilerdi sonra etrafıma bakınca bir mağarada olduğumuzu gördüm hepimizin elleri zincirlerle mağaranın tavanına bağlıydı ayaklarımız ise yere zincirle sabitlenmişti

 

"vay vay vay eskerler nasılsınız bahayım?"

 

"sen gelene kadar çok iyiydik"

 

"o vakit size çok güzel bir eğlence hazırladım ama öyle kenarda oturmak yok biriniz gelip benimle oynayacaksınız yoksa oyunun dadı çıkmaz"

 

karşındaki it Türkçeyi düzgün konuşabiliyordu fakat bazı kelimeleri şive ile konuşuyor kafamı kaldırıp alaycı bir gülümseme ile cevap verdim

 

"ben seninle öyle bir oynayacağım ki aklın hayalin şaşacak bekle sen bekle"

 

"o vakit senden başlayarak, çok konuştun"

 

"ulan adi köpek bizden birini seçsene gücün yetmiyor mu şerefsiz"

 

Oğuz abi seninle karşımızdaki adamı atıldı adam ise alayla güldü

 

"erkekler ilgimi çekmiyor biliyon mu?"

 

"gel sen gel ben senin ilgini güzel çekerim"

 

"oo çok konuştunuz yav. biraz susun da şenliğe başlayalım, çözün şu kadının ellerini"

 

önüme iki adam gelip ellerimi çözdüler ardından ayaklarımda çözünce direkt atıldım sağdaki adamı yere devirip soldakine geçince boynumda bir çok küçük sızı hissettim gücüm çekildi bayılmış gibi oldum fakat bayılmadım gene tam timin karşısına gelecek şekilde sandalyeye oturtturup bağladılar adam ise tekrar bir kova soğuk suyu başından aşağı döktü zaten bayılmamıştım . bunun ne olduğunu ben de bilmiyorum

 

"haydin başlayalım"

 

adam kapının yanındaki masanın üzerinden bir bıçak aldı ve yanıma yaklaştı

 

"şimdi konuş bakalım esker hanım karargahta kaç asker var? kaç tane mühimmat var bu mühimmatın içinde kaç bomba kaç silah kaç mermi ne kadar var hepsini sayısını istiyorum"

 

"şimdi sen bunları ben mi sana söyleyeceğimi düşündüm öyle mi?"

 

"evet ister güzellikle ister zorla"

 

"hımmm şimdi şöyle yapalım ,yaklaş"

 

adam bana doğru yaklaşınca burnuna kafa attım adam burnunu tutarak geriye doğru şekilde

 

"ulan pezevenk şerefsiz biz sizin gibi adi miyiz lan ben ülkemi satar mıyım? soyuna sopuna sıçtığımın malı"

 

"ulan sen de şimdi ben söylemiştim ister isteyerek ister zorla sen zorla'yı seçtin"

 

adam elindeki bıçağı sağ omzumdan başlayarak elimin ucuna kadar bastırarak çizdi çizerken de aynı zamanda yüzüme bakıyordu istediğini vermeyecektim ne bağıracaktım ne de ağlayacaksın hoş ağlamazdım zaten.

 

"diyon mu şimdi?"

 

"demiyorum"

 

"hepiniz dize geleceksiniz"

 

"getir getirebiliyorsan orospu çocuğu"

 

adam bu sefer masanın üzerinden bir avuç tuz alıp yanıma geldi bu arada içimdekiler çırpınıyordu fakat ağızlarını bağladıkları için konuşamıyolardı ben ise karşımdaki adamı delirtmek için gülüyordum ve dimdik duruyordum amacıma da ulaşıyodum her yaptığına güldüğümden deli olmuştu.

 

"ulan gülme gülmee"

 

daha çok güldüm . bu sefer belinden silahı çıkarıp karın boşluğuma bir el ateş etti . gülmem hafif kısılsada durmadım bu sefer yüzümü yumruklamaya başladı beş altı kere vurduktan sonra bırakıp çıktı çıkarkende emir verip timin ağzını açtırdı

 

"komutanım, iyi misiniz?"

 

 

"Orusbu çocuğu"

 

"komutanım ?"

 

"iyiyim merak etmeyin burdan acil kurtulmamız lazım bugün bu it daha gelmez bi sekilde albaya ulaşmamız lazım "

 

düsündüm ve benim esir tutulduğum zaman yaptığım hareket geldi ve sandalyeyi ileri geri salladım

 

"komutanım ne yapıyosuznuz?"

 

"kurtulmaya çalışıyorum bir susun"

 

en sonunda geriye doğru düşünce sandalyenin bir tahtası kırıldı şansıma tam da elimin bağlandığı orta tahtaydı hemen ellerimi kurtarıp diyerlerinin ellerini açtım

 

"kapının önündekileri iceri çekicem siz de hemen tutun"

 

ben kenardaki bardağı alıp duvara vurunca paramparça oldu ve anında kapıdaki itler içeri geldiler Bekir ve Aras adamları tuttukları gibi boyunlarını kırdılar Ali ceplerinden telefon ararken ben yere oturup duvara yaslandım gücüm çekiliyodu çok kan kaybetmiştim

 

"komutanım buldum "

 

"getir cabuk "

 

hemen ezberimde olan Alparslanın numarasını yazdım

 

"Oğuz abi sen konuş Bende komutanıam bakayım konuşacak durumu yok"

 

oğuz abi telefonda yerimizi söylemek için hafiften kafasını dışarı çıkardı ve kordinatları söyledi bir ara gözü bende takılı kaldı sanırım durumumuzu sormuşlardı kafamı iki yana sallayınca iyi diyip kapattı . Durmuş ta yarama baktı

 

"abi hastaneye girmesi gerekiyo mikrop kapma ihtimali var . yüzüde hic iyi değil "

 

" komutanım. komutanım bizde kalın bırakmayın kendinizi "

 

üşüyorum, bir anda sanki bir anda içerisi soğmuştu Aras üzerindeki ceketi Durmuş'a uzattı durmuş ise kenarda bulduğu bezin temiz tarafını yaranın üzerine bastırdı üzerinede ceketi örttü . bir kursunla bu hale gelmezdim ne oluyodu böyle anlamamıştım.

terlemeye başladım

 

"abi bu bir kurşunla olacak iş değil acil çıkmamız lazım buradan tekrar ara Alparslan Yüzbasını"

 

"tamam arayayım"

 

Oğuz bir kere daha aradı ve bu sefer gerçekten nası la olduğumu söyledi bütün . vuradan bu şekilde çıkamazdık elimizde silah yoktu ve ben kötü durumdayım.

 

 

gece boyunca basımda beklediler kafamızı dahi çıkarmadan öylece yardım bekledik.

 

🦁🦁

 

YENİ BÖLÜMLE KARSINİNİZDAYIM . GECEN BÖLÜM PEK OLAY OLMADI DİYEREKTEN BU BÖLÜMÜDE OLAYSIZ YAZMADIM .İYİ OKUMALARRR.🦁

Loading...
0%