Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@okurumsuokur_1

"Umay hadi uyan geldik"

 

Alparslan'ın seslenmesiyle uyandım arabanın torpidosundaki maskemi taktım arabadan inip eve doğru yürüdüm

 

"hoşgeldiniz komutanım"

 

"hosbulduk ibo"

 

merdivenlerden çıkarken kavga sesleri geliyordu Alparslan ile bir iki saniye bakıştık ardından hızlı hızlı çıktık bide ne görim benim tim

 

"Ulan Ali gel lan buraya"

 

"hee gelimde silkele beni "

 

"usmanım sen nereye gidersin"

 

"cehennemin dibine Durmuş"

 

"lan Aras gel buraya"

 

"komutanım karıstırdınız Ali komutanımı kovalıyodunuz"

 

"he doğru Ali gel buray"

 

sıkıntıyla başımı iki yana salladım

 

"NE OLUYO BURDA!!"

 

bağırmamla hemen hizaya girdiler hepsinin yüzüne baktım beni gördüklerine biraz şaşkınlardı ve bi ben bi Alparslan arasında gidip geliyorlardı

 

"Umay komutanım gelmişsinizz"

 

"geldim Bekir "

 

"geçmis oldun komutanım"

 

hep bir ağızdan ilkokul çocuğu gibi bağırdılar . Alparsalan sert sesiyle aöze girdi

 

"Asker yeter bu kadar şamata girin içeri "

 

"benim emrimdeki askere emir verilmesinden hoşlanmam Alparslan Yüzbaşım"

 

gerçekten de çok sinir oluyordum bogasım geliyordu allahtan ikizim konteyjanından yırtıyor.

 

"eveet size gelirsek çabuk iceri girin birdahada böyle bir sey istemiyorum bunun cezasını vericem size merak etmeyin"

 

"emredersiniz komutanım"

 

 

onlar içeri girerken biz bi kat daha çıkıp eve geldik bn kapıyı açınca iceri girdik

 

"sen bu hasta halinle burada yasamyı mı pilanlıyodun?"

 

"evet , ne yapayım yeni geldim gelir gelmez vuruldum şansıma"

 

"demek kesin o sensin . o orusbu çocuğu binbası sen yaralıyken eğitim yaptırmış doğru mu?"

 

"evet"

 

"niye izin veriyosun kızım ? yaralı yaralı"

 

"o benim ağlayıp zırlaamı bekliyordu ona istediğini vermedim ve bu konuyuda burada kapatıyoruz"

 

"kapatalım bakalım ama o binbası karsıma çıktığında onu anasından doğduğuna pişman ederim"

 

daha halen evimdeki esyalar düzene koyulmamıstı rasgele yerlerdelerdi

 

"sen git benim timi çağır gelsinler cezalarını şimdi vereyim"

 

Alparslan ne yapacağımı anlayıp güldü

 

"sen çok fenasın"

 

bende güldüm . Alparslan bizimkileri çağırıp geldiler etrafa bakınıp kolilerden önlük yazan koliyi açtım hepsine birer tane verdim

 

"şimdi ceza olarak evimi temizleyeceksiniz , ben bu halde hiiç de temizlik yapamam aha şurada oturacam bal dök yala istiyorum "

 

"emredersiniz komutanım"

 

hepsine iş paylasımı yaptıktan sonra gönlüm razı gelmeyip bende kalktım toz almaya başladım Alparslan geri oturtturdu, kalkıp malzeme yerleştirmeye basladım Osman abi tutup geri oturtturdu derken her kalkmamda biri gelip kesin oturtturdu . yaklasık bir saat sonra ise gerçekten ev tertemiz olmuştu

 

"bari bırakın yemek yapayım"

 

" olmaz komutanım biz sipariş ettik bile valla hic iptal falan da edemem"

 

"iyi peki öyle olsun bu seferlik"

 

yemekler geldiğinde hepimiz yedik yerkende epey kaynaştık Onlara Alparslan ve biyolojik aile mevzusunu yüzeyden anlattım ardından çaylarımızı da içip sohbet ettik . tim gidince Alparslan ile bir süre daha oturup sohbet ettik ardından ise uyumak için kalktık

 

"bu eve benim içinde bir oda yapmamız gerkli ben her güzn salonda uyuyamam ki"

 

" gel benim yanıma"

 

"alısırsam bırakmam ha"

 

"bırak diyen kim?"

 

beraber gülüstüm Alparslan kolunu omzuma atıp kendine çekti basıma bir öpücük bıraktı

 

"iyiki geldin , "

 

"iyiki"

 

beraber odama gidip yine sarılarak uyuduk .

sabah telefon sesiyle uyandım Alparsalan'ın telefonu çalıyodu

 

"Alp kalk telefonun çalıyo"

 

Alparslan uyanıp telefonu açtı

 

"Albayım?"

 

...

 

"tamam"

 

....

 

"emredersiniz komutanım"

 

Alparslan telefonu kapttı

 

"umay görev var benim gitmem lazım seni de annemlere bırakayım"

 

"olmaz"

 

"zor bi görev Umay aklım sende kalır lütfen "

 

"olmaz bende sizinle geliyorum karargahta beklicem"

 

"Umay yapma"

 

"geliyorum dedim bitti Alp"

 

Alparslan bıkkınlıkla ofladı hızla hazırlanıp çıktık . hızla karargaha geldiğimizde Oğuz ve Deniz'i bir tipin basında gördüm lan bunlar da mı askerdi . herkezin yüzü bize dönmüşken şapkamı daha da indirip maskemi yukarı çektim ve karargaha girdim odama gidip üniformamı giyip çıktım Alparslan benden önce çıkmış ve abilerinin önünde sıraya girmişti Albay da önlerine gelip durunca bende gittim Albay kaşları çatık sekilde bana döndü

 

"tekmil ver asker!"

 

"yüzbaşı Aslan , emredersiniz komutanım"

 

"Aslan emrimi ilettiğimi sanıyorum"

 

"ilettiniz komutanım"

 

"peki senin burda olman neyi gösteriyor?"

 

"emrinizi çiğnediğimi"

 

"aferin o halde evine iki hafta dedim sana "

 

"komutanım kusura bakmayın fakat ben de burada olacağım göreve gitmesem bile buradan takip etmek istiyorum"

 

"redderdildi"

 

"komutanım beni biliyorsunuz bu sefer göreve tek giderim"

 

"hele bi git bakalım"

 

"emredersiniz komutanım ne ceza verirseniz boynum kıldan ince müsadenizle göreve hazırlanayım"

 

"aslan"

 

"emredersiniz komutanım"

 

"istihbarat odasına "

 

"emredersiniz komutanım"

 

aslında bu kücük bi pilandı tabikide göreve gidecektim fakat karargahta bir köstebek olduğu için bunun bilinmemesi gerekiyordu.istihbarat odasına girdim benim için hazırlanmış silahımı ve gerkli ekipmanlarımı üzerime aldım albay odaya girince selam durdum

 

" hazır mısın Aslan"

 

"daima hazır"

 

" aferin kızım şimdi bekleyeceğiz , bizimkiler yakalanırsa harakete geçeceksin"

 

"emredersiniz komutanım"

 

beraber büsyük ekranın önüne geçtik bir süre varmalarını beledik . gidecekleri yere gelince daha dikkatli baktım az ilerilerinde mayınlar vardı . mikrofonu açtım

 

"100 metre ilerinizde mayınlar var"

 

"anlaşıldı"

 

en yetkilileri oğuz du daha dikkatli baktım

 

"bir adım sağ atın ,üç adım düz"

 

verdiğim talimatlara uyuyolardı

 

"şimdi iki sol , on düz atın "

 

"tamam şimdi de üç sağ ardından da dümdüz gidin mayınlardan kurtuluyorsunuz"

 

mayınlardan kurtulduklarında siyal yavaş yavaş kesilmeye başladı

 

"sinyal kesici var dikkatli olun yakınlardalar "

 

ve sinyal kesildi bundan sonrasında artık bekleyecektik .

 

"Umay"

 

"emredin komutanım "

 

"ben senin neyinim"

 

"komutanımsınız komutanım"

 

güldü

 

"yok öyle değil kızım sivilde neyinim?"

 

"neyimsiniz?"

 

"amcan"

 

"amcam mı ?"

 

"bilmiyormuydun? Celil abim çok sevinçliydi söyler sanmıştım"

 

" yok albayım o işler biraz karısık şuanlık sadece Alparslan benim kardeşim diyerleriyle anlaşamadım anlaşacağımı da sanmıyorum"

 

" biliyorum kızım ama sende şunu bil ki o kız onlara az çektirmedi Deniz'in nisanlısını ,Oğuzun ise ilk göz ağrısını elinden aldı onlara bir şans ver alışacaklad sana "

 

 

işte bunları bilmiyordum demek bwnim bir yiğenim daha vardı ama ben onu göremeden melek oldu , bir tane daha yengem olacaktı ama onun yüzünden olmadı. elimden çekeceğin var canan . aslında ben onları kabullenmeye hazırdım fakat onlar beni kabullenemiyordu.

 

ekranda birden eli yüzü pislik içinde saçı skalaı birbirine karışmış bir adam belirdi

 

"ay çoh doygolandım ha emmi yeğen konuşurdunuz kusuruma bahmayın"

 

" ne diyosun sen soysuz "

 

" oo Aslan sakin ol hemen kükreme , bende seni misafirlerinle tanıştıracaktım , yada siz zate tanışıyonuz he mi?"

 

kamera baska yöne doğru tutulduğunda Alparslan,Oğuz,Deniz ve timi ellerinden zincirle bağlı baya hırpalanmıs sekilde ekrana bakıyordu

 

"selam vermeyecen mi sevgili abiciklerine"

 

oğuz ve Deniz kafaları karısık şekilde bana baktılar

 

"ulan orusbu çocuğu, ulan seni çıktığın deliğe geri sokacam bekle bekle sen"

 

"hopp ağır ol Umay Karahan yada şey miydi Umay KARATAY "

 

"ne istiyorsun "

 

"benim istediğim belli Albay . ver Aslan yiğenini al timini bak karlı sen çıkıyon ha , bir tane yiğen veriyon üç tane yeğen artı birde yanında adam alıyon eyi düsün "

 

"sen bekle ecelin geliyo bekle sen daha karlı çıkacan eşekkler cehenneminden rezervasyon yaptırdık senin için merak etme "

 

"çoh uzadı hayde aslan gelsin bunları öyle alırsın"

 

ekranda görüntü kapandı

 

"albayım müsadenle "

 

"müsade senin aslan , hünerlerini sergile"

 

baş sallayıp odadan çıktım

 

hemen helikoptere atlayıp yola koyuldum

 

"komutan geldik "

 

"iniş yapma "

 

"komutanım çok yüksek"

 

"inersen görünüzüz inme dedim"

 

halatı alıp kendimi asağı bıraktım yere ayakların basar basmaz hızla dağa tırmandım nerede olduklarını tahmin ediyordum dağın en tepesine çıkınca hemen kayanın arkasına saklandım bu dağın arka kısmındalardı tam da tahmin ettiğim gibi susturucu takılı silahımla kalıdakileri indirdim ardından kenarda yemek yiyenleri derken ön taraf temizlendi saat 12.00 olduğundan yemek yiyorlardı ve büyük ihtimalle içeride kimse yoktu hemen dikkatlice asağı indim mağaranın içine girince içerdeki iki nöbetçiyi de indirdim hızlı adımlarla bizimkilerin yanına ilerledim hepsinin gözü bendeydi . direk Alparslan'ın kollarını ve ayaklarını cözdüm ardından beraber diyerlerinin iplerini çözdük çantamdan birer silah çıkarıp ellerine verdim

 

"komutanım siz neymişsiniz be "

 

içlerinden birinin sözüyle benim abi tayfa öfkeyle baktılar

 

"hadi oyalanmayın magaranın üst kısmından çıkın "

 

"sen de geliyosun"

 

" hayır gelmiyorum siz gidin benim biraz işim var"

 

oğuz diretmeye devam etti

 

"gidiyosun dedim o kadar komutanın olarak emrediyorum"

 

" ben albayın emrini dinlememişim sizinkini mi dinleyeceğim komutanım(!)"

 

sonra diyerlerine döndüm

 

" dağdan indikten sonra 500 kilometre kadar yürüyün orada havada sizi bekleyen bir helikopter olacak sakın ha indirmeyin sesinden belli olur ip sarkacak ordan tırmanın 2 dakika bekleyin eğer gelmezsem gidin "

 

 

Alparslan yanıma gelip

 

" hemen geliyosun eğer iki dakaika içinde gelmezsen ben gelir alırım."

 

onlar gidince ölüleri mağranın içine topladım mağranın kenarlarına uzaktan kumandalı bomba yerleştirdim ardından benimle konuşan itin magarasına gidip iceriye sis bombası attım hemen girip onu bayıltıp yakasıntan tuttuğum gibi sürüklemeye başladım geldiğim yolu geri döndüğümde helikopter hala bekliyordu güçlü bir ıslık çalıp asağı inmesini isaret ettim helikopter inincede önce iti içeriye attım ardından ben bindim

 

"gidelim "

 

helikopter dar olduğu için bana yer kalamamıştı timden bir tam kalkacekken elimle oturmasını işaret edip Alparslan'ın ayağının ucuna bıraktım kendimi cebimden de bombanın düğmesini çıkrıp bastım büyük bir gürültüyle patladı . çıt ses çıkmıyordu hepsi kacamak gözlerle bana bakıyordu karargaha geldiğimizde iniş yaparken it uyandı

 

" oo aslan sendemi cehenneme geldin"

 

"benim olduğum her yer zaten cehennem bunu daha anlamadınmı"

 

diyerek helikopterin kapısını actım ve iti aşağı attım helikopter inince de bir baktım tamda albayın ayağının ucuna düsmüs kasları çatıkca bakıyordu

 

"aaa manyaga bakın komutanım kendini asağa attı o kadarda dedim atlama diye ama dinlemedi"

 

"Aslan aslan"

 

"aa komutanım bana inanmıyorsanız arkadaslara sorun"

 

arakmdaki tim gülmemek icin zor duruyordu

 

 

"şunu alın suradan, Oğuz, Deniz , Alparslan ve Aslan odama hemen"

 

 

 

"ha bu arada Aslancım emre itatsizlikten cezalısın normalde nöbet tuttutrurdum fakat senin için o lütuf olur ondan iki gün daha rapor"

 

"komtanım "

 

"üç oldu "

 

"off"

 

"dört"

 

....

 

 

 

 

 

Loading...
0%