Korkuyla ekrana bakıyordum. Bu kadar vahşet beni aşardı. Niye bunu yaptığını anlamamıştım. Oğuz katil miydi? Hem de polis katili. Videoyu hala başlatmamıştım. Daha fazlasına dayanamayacaktım sanırım. Bunun farkındalıyla devam ettiremiyordum. Hareket etmeden sadece ekrana bakıyordum. Ağladığımı fark etmemiştim. Gözyaşım elimle fareyi hareket ettirdiğim yere döküldü. Bilgisayar maalesef ki onu dokunmatik olarak algıladı. Video başlamıştı. Korkuyla gözlerim büyüdü. Nefesim kesilince bembeyaz oldum. Hareket edemiyordum. Kıt diye bir ses geldi. O zaman anladım ki eğer Oğuz iki yada bir defa daha tekme atarsa polisin kafası yerinden çıkacaktı. Muhtemelen adam zaten o kıt sesinden hemen sonra ölmüştü. Çünkü o kadar yüksek ve acı dolu çığlıklar attı ki öyle geliyordu. Bir kez daha tekme atacakken kendime gelip durdurdum. Nefes nefese kalmıştım.
Nasıl olabiliyordu? Nasıl olabiliyordu da Oğuz bu kadar cani olabiliyordu? Bunlar aklımdan geçerken kapı açıldı. Oraya kitlendim. İçeri Oğuz geldi. Muhtemelen taburcu olmuştu. Paltosunu çıkarıp asarken selam verdi. “ N’aber?” sustum. O bakmıyorken gözyaşlarımı sildim. Dikleştim. Büyük ihtimalle ağlamaktan kızarmıştım. Burnumu çektim. “Hilal?” “E… Efendim Oğuz” “Sen iyi misin?” “E…Evet” Oğuz tek kaşını kaldırarak anlamaz bakışlarla bana baktı. Yanıma geçti. “Islanmışsın. Şemsiyende ıslak değil. Dışarımı çıktın?” Ben hemen bilgisayarın ekranını kapattım. “Hayır” Oğuz güldü. Koltuğun arkasından saçlarımı okşadı. Derin bir nefes verdi. “Islanmışsın ve dışarıda öğlenden beri yağmur yağıyor.” Duraksayıp yutkundu. “Üşüdün mü?” “Yeni geldim elbette biraz üşüdüm” yüzü ciddiyetleşti. “Hasta olacaksın.” Sadece sessizce ona bakabiliyordum. Dudaklarımı araladım. “Dur” dedi ve üst kata çıktı. Geldiğinde elinde bir battaniye vardı. Üzerimi örttü. “Üşüme sen” Sustum. Bilgisayarı masaya koydu ve yanıma oturdu. Elini yanağına yasladı ve bana sırıtarak baktı.
“Ne oldun şimdi?” Yüzündeki gamzeli gülümseme soldu. “Anlamadım” “Ne oldun şimdi kibar falan mı? İyi bir insan mı?” Yutkunup dikleşti. “Bu ne demekti?” “Yok bir şey kafam dağınık sadece” Gözlerini kaçırdı. Ellerimi tuttu. “Bak ne zaman istersen ben buradayım. Her şeyi benimle konuşabilirsin” ellerimi çektim. Gözlerini ellerimize kaydı. Sonra bana baktı. “Ha yok. Senin kafan karışık değil. Senin derdin benle” Masaya bakan gözlerim ona baktı. “Oğuz! Yapma” dedim vurgulayarak. “Yapmanı istemiyorum Oğuz bu kadar” Gözleri açık bana bakıyordu. Yutkundu. Devam ettirdim. “Sen sadece korumamsın. Daha fazlası değil. Onu bile olmasan daha iyi olu…” “Sakın!” İşaret parmağını bana doğru salladı. “Sakın o cümlenin devamını getirme Hilal! Ben bu ihaneti kaldıramam!” “Senin yaptıkların çok iyiydi şimdi ben sana ihanet ediyorum değil mi Oğuz? Arkamdan çevrilebilecek iş bırakmadın ama ben sana ihanet ediyorum değil mi” “Ne anlatıyorsun sen Hilal?” “Yok bir şey dön önüne. Benim asabımı bozma” Oğuz yaklaştı. “Bozayım ya. Ne yapacaksın çok merak ediyorum”
“Oğuz bak yaklaşma seni çok pis döverim” “Dövsene” dedi ve daha çok yaklaştı. “Bak çekil git” Beni belimden tuttu ve kafamdan destekleyerek sarıldı sım sıkı. “Seni asla bırakmayacam. Bunu bil Hilal” “Ya çekil” “ Ne yaptım ben sana?” Onu itledim ve hala devam edebilecekken bıraktı. “Git dedim seni görmek istemiyorum!” “Sana tek bir sorum var Oğuz” “Adam öldürdün mü” Oğuz güldü. “Ne diyorsun sen Hilal. Ben sadece bir korumayım ne adam öldürmesi” “Teşekkürler Oğuz. Ben cevabımı aldım.” “Hilal” Arkamı dönüp gidecektim ki bilgisayara baktım. “367 Nolu Oda” dedim sadece. Oğuz’un gözleri büyüdü. Gözleri iki gözümde kayıp duruyordu. “İzlemedin değil…” “İzledim.” Gözlerimi kaçırdım. “İnanmıyorum Oğuz. O kadar vahşeti senin yaptığına inanamıyorum Oğuz.” Yutkundum. “Onları senin yapmadığına inanmak istiyorum.” “Hilal” “Yapmadım de Oğuz” “Sen nerden buldun o USB belleği?” diye sordu soruma cevap vermeden.
“Rex verdi” Kafasını çevirip bilgisayara baktı. “Yukarı çık” dedi sakince. “Burada kalıcam” Oğuz bilgisayarı açtı. Kaldığım yerden başlattı. Adamın kafası kopunca Oğuz hiçbir tepki vermedi ncak videodaki herkes çığlıklar atmaya başladı. Ben videoyu izlemiyordum. “Oğuz” “Bu video… Polisler ele geçirmiş” “39 Kişi” “Ne?” “39 Kişi yani cinayet oldu.” “Ama bu videoda sadece 4 kişi öldü.” “Sonrasını unutuyordun Hilal. Oradan sonra camın gerisinden 3 kişi, içerdeki 2 korumayı öldürdü…” Bana baktı. Derin bir nefes verdi. “Ağlama” “Bunlar çok eskiydi Hilal” “Aynen 2021’in videosu bu. Sadece 3 yıl olmuş Oğuz”
*****************************
Gelecek bölüm için bir spoiler.(konuşma)
-İdam mı edileceğim Hilal?
-Korkuyormusun idamdan
-Korkmuyorum
-Kormasaydın urganı çoktan boynuna dolardın
-Belki dolamışımdır çoktan sadece birinin beni atmasını bekliyorumdur
-Sadece seni oradan indirecek birini bekliyorsun ama o kişi asla gelmeyecek
-Görüşücez Hilal. Ben bu zincir ve kelepçelerin esiriyim. Ve senin. Sende benim esirim olacaksın. Bir gün adaleti doldurduğun o teraziye benim verdiğim yüzüğün olması dileğiyle.