Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Aşk Kıvılcım Mı?

@pain.mdg

“Sakin ol biraz Kağan. Olayalar senin düşündüğün gibi değil” “Nasıl peki? Sen o adamla konuşmasan o adam seni nasıl bulsun!” Yeşim sinir ve kafa karışıklığından dirseklerini bacaklarına koyup, elleriyle burnu ile kaşlarının ortasını sıktı. Ancak kendini engel olamayarak haykırdı. “Ya tamam bir durun! Ya bir durun da anlayalım olayı” Kağan derin bir nefes verdi. “Anlat” “Babam… Gökhan’la birlik olmuş.” “Ne!” “Bizi tehtit etmeye geldiler. Ben tehtit etmelerine karşı gelince kavga çıktı bıçakla çatışırken bıçağın arkası da oraya girdi.” “Başka bir yerine bir şey oldu mu?” “Iı ıı” Kağan elini başına koyup önüne döndü. “Bide bu eksikti” “Kağan” “Hı”
Yeşim endişe ve korkuyla yutkundu. Dudaklarının arasaından ufak sözler çıktı. “Şimdi ne olacak? Yani Gökhan kim ve baban neden onunla iş birliği yapıyor” “Gökhan bizim en büyük düşmanımız. Babamda herhalde bize gıcık olduğu için onunla çalışıyor. Ama Gökhan babamı çok yaşatmaz” “Peki şimdi ne yapıcaz? Yani nereye gidiyoruz? Ve Alp’e ne olucak?” “Yemi inşaat’ı biten bir otel var. Oranın üst katında kutlama yapıcağız.” “Neyin kutlaması?” “Senin her şeye ortak oluşunu.”

Araba durdu. Kağan inince Yeşim’in kapısını açtı. Kağan Alp’e baktı.“Sen gelme” “Neden?” “Karnında kafam kadar bıçak morluğu olduğu için olabilir mi salak?” Yeşim ve Kağan sakince ilerlerken bir şey oldu. Beklenmeyen bir şey. Kağan ileri doğru bakarken ikisinin elleri birbirine sürttü. Kağan zarifçe Yeşim’in elini okşadı. Birkaç saniye sonra iki kalbinde üzerine yağan karlar eriyecekti. Aşkla.

 

Kağan Yeşim’in parmakları arasından kendininkileri geçirdi. Yeşim ellerine baktı. Sonra Kağan’ın yüzüne baktı. Kağan hala ciddiyetle karşıya bakıyordu. Yeşim elini hafifçe çekti. Kağan ağzını bir şey söyleyecekmiş gibi açtı. Ancak bir şey çıkmadan ağzından geri kapadı. Girdiklerinde binanın çok yüksek olduğu için asansöre bindiler. Kağan asansör kapanınca köşede ellerini gööğüsünün üzerinde birleştirdi. Sırtını duvara yasladı. Gözleriyle Yeşim’i süzdü. Birkaç sanıye sonra kıvırcık saçlarını karıştırdı. Bir sonraki katta içeri bir sürü insan girdi. Bir adam Yeşimin önüne geçti. Adam sanki Yeşim’e yürüyormuşçasına sırıttı. “Ee güzellik. Nereye böyle” Kağan sabır dilercesine gözlerini kapatarak burnundan nefesini verdi.
Yeşim geri doğru çekildi rahatsız olarak. Ancak adam daha fazla üzerine yürüdü. Kağan Yeşim’i kolundan nazikçe tutarak çekti. “Yeşimcim gelirmisin şöyle” Kağan adamdan hiç gözlerini ayırmadan sanki birazdan onu boğacakmışcasına bakış attı. Yeşim Kağan’ın yanına geçince fısıldayarak bir şeyler söyledi. “Teşekkürler Kağan” “Bir şey değil. Sonuçta benim çalışanımsın bıraksaydım da taciz mi etseydi.” Bir sonraki katta neredeyse herkes indi.
En üst katta eğlence başlamıştı. Geldikten birkaç dakika sonra bir garson girdi. “Kağan Bey. Şarap ister misiniz?” “Olur. Yeşim sende ister misin?” “Olabilir” Garson gittiğinde Kağan kadahinden bir yudum aldı. “Senin için verdiğim kutlamayı beğendin mi?” “Güzel. Hatta baya güzel. Ama sencede biraz fazla abartılı olmamış mı?” “Neden?” “Sonuçta sadece çetene yeni bir üye geldi.” “Sen sadece misin?” “Değil miyim?” “Sen sadeceysen, tüm dünya ne Yeşim” Yeşim duraksadı. Bunun iltifat mı yoksa hakaret mi olduğunu anlamaya çalışıyordu. “Çetene her katılana kutlama mı verirsin?” “Bazılarına” “Peki bana neden verdin” “Çünkü senden nefret ediyorum” “O yüzden mi elimi tuttun?” Kağan sağına doğru baktı tezgaha yaslanarak.
“O yanlışlıklaydı” “Yanlışlıkla elimi tuttun. Ama yanlışlıkla” “İnsanlar yanlışlıkla adam öldürüyorlar sen el tutmaya mı inanmıyorsun?” “Yanlışlıkla adam öldürülür. Ama el tutulmaz” “Diyorsun ki yanlışlıkla nefret olur ama yanlışlıkla sevgi olmaz” “Aynen öyle” Kağan güldü. Yavaşça Yeşim’e döndü. Dudaklarına doğru eğildi. “Sana şöyle açıklayayım Yemyeşil kız. Yanlışlıkla aşık da olunuyor.” “Ama nefrette. İkisi de anı anda olunuyor bazen de. Bazen ikisi de olmuyor. Belki senle benim aramda olan gibi” Kağan gülümsüyerek arkasını dönerek ilerledi. “Nereye gidiyorsun!” “Yarışma var oraya” Yeşim koşarak yetişti. “Ne yarışması” “En çok içen en çok aşık olan” “Katılacak mısın?” “Evet. Sen?” “Tamam bende katılıyorum”
“Gel o zaman” Yarışma masasına oturdular. Önlerinde bir sürü ağzına kadar dolu bardaklar vardı. İkisi de içmeye başladılar. Kağan öndeydi. Ancak Yeşim kaybetmeyi sevmiyordu. Kağan bir yerden sonra bıraktı. Yeşim hala devam ediyordu. Oda tam 36. Bardakta bıraktı. Kağan o durunca gülümsiyerek elindeki bardakla oynadı. Yeşim sarhoş olmuştu. Kağan onu zar zor arabaya bindirdi. Alp şaşkınlıkla Yeşim’e baktı. “Yeşim? Bu halin ne?” Kağan yanıtladı. “Hiç sorma. Yarışma da bir tutturdu ben kazanacam diye. Dursun diye bende bıraktım ama yok. 36 ya kadar devam etti.” “Yine mi o oyun” “Evet” “Bırak uyusun. Sabah şirketten gider evine” “Tamam”
Eve geldiklerinde Kağan Yeşim’i yatağa bıraktı. Alp, “Kağan, Gökhan’ın sağa solu belli olmaz. Ben burada durayım mı?” “Alp sende yorgunsun. Sende git eve dinlen. Ben burada kalırım.” “Sana güvenebilir miyim?" Kağan bir şeyler mırıldandı. Bilmiyorum Alp. Bende seninle aynı kalp ağrısını çekiyorum. “Efendim. Bir şey mi dedin Kağan?” “Yok bir şey tabikii güvenebilirsin.” “Saol” Alp odadan çıkınca Kağan Yeşim’in kafasını okşadı çöküp. “Senden nefret ediyorum be Yeşim. Ama her şeye rağmen nasıl içki yerine çilekli şeker kokabiliyorsun? Bu gün çok sarhoş oldun” “Ben mi sen mi?” Yeşim yataktan düşecekmiş gibi olunca Kağan tuttu. İşaret parmağını salladı. “Sen”

Loading...
0%