Yeni Üyelik
18.
Bölüm

8.Bölüm "Misafir"

@parla.den

Selam! Yeni bölümle karşınızdayım.

Bundan sonra bölümleri Salı ve Perşembe günleri yayınlamayı planlıyorum. Önümüzdeki Salı günü müsait olamayacağım için o günün bölümünü şimdiden yayınlamaya karar verdim.

Çok tatlı bir bölüm sizi bekliyor. Bugün Demirin ablasıyla tanışacağız. Bakalım sevecek misiniz?

İyi okumalar!

---------------------------------------------------------------------------------

“Yoldayım sonundaa.."Elindeki fırçayı diğer eline fırlatıp bir şarkıcı edasıyla poz kesti Alara.

“.. gülmeden nereye kadaar.."Gülümseme yayıldı yüzüne.

“.. belki başka yerlerde hayat var."Parmağına bir tutam saçını dolamış onunla oynuyordu tatlı tatlı ben akşam için hazırlanırken.

“Dünya yüzünü dönmeli artık."Omuzlarını kendine doğru çekti gülümsemesini silmeden. Bu tatlılığa dayanamayıp sarıldım arkadaşıma.

“Bir de senkronize olabilsen.."Gülüştük. Elindeki fırçayı bıraktı ve beni süzdü.

“Sen niye bu kadar özendin?"Muziplik yapacaktı illa.

“Misafir geliyor sonuçta."Ne vardı ki özenmemde. Pjamayla mı inseydim yemeğe.

“Sizden hiç misafir eksik olmaz ki. Annen illa ki davet edecek birini bulur. Biz geldiğimizde bu kadar güzel olmuyorsun."Trip atıyordu bana ancak niyetinin farklı olduğunu hissediyordum.

“Alara.."Uyarıyordum onu sesimle. Uzatmamaya karar verdi.

“Sana bir şey söylemem lazım."Erteledikçe ertelemiştim ancak vakti gelmişti. Alara merakla bana bakıyordu ben fazla sürdüğüm allığı azaltmaya çalışırken.

“Hani haftaya sete gideceğiz ya.."Elini kaldırdı havaya.

“İznini ben aldım sakın vazgeçtiler deme bana."Annemin sınırlarını zorlamıştı gerçekten.

“Yok yok, öyle değil. Demirle çıkmıştık dün ve haftasonu müsait olup olmadığımı sordu."

“Dün Demirle mi çıktınız? Neden haberim yok?"Şaşırmıştı ama konumuz bu değildi.

“Köye gideceğimizi söyledim."

“Ee?"Alara kollarını kavuşturdu.

“Önümüzdeki haftayı sordu.."Alara söyleyeceğim şeyden endişelenmiş olmalı ki kaşlarını çattı.

“Hayır ya."

“Ben de arkadaşlarla planımız var dedim ve.."

“Ee?"

“Planı anlattım. Sonra dedi ki güzel plan. İyi vakit geçireceğiz."

“Birlikte, gibi mi?"Başımı salladım, merhamet diliyordum.

“Bensiz çıktığınız gece eğlenmiştiniz, belki yine öyle olur."

“Olmaz Mira. Geçen sefer naptığını gördün. Durduk yere sorun çıkardı. Gelemez bizimle."

“Biliyorum ama.. seninle konuşacaktır zaten. Sen söylersin değil mi? Oldu o zaman ben bir mutfağa ineyim."Kaçar gibi çıktım odadan Alara bana sesleniyordu ancak durmayacaktım.

Babam eşofmanlarıyla oturuyordu. Misafir geldiğinde böyle olmazdı hele ki önümüzdeki seçimlere katılmaya karar verdiğinden beri kılık kıyafetine daha fazla özeniyordu.

“Bugün yemekte misafirimiz var sanıyordum."dedim.

“Gelecekler birazdan."dedi annem. Tolga bundan memnun gibi durmuyordu. Yine de anneme sofrayı kurmasında yardım ediyordu.

“Haldun üstünü değiştir hadi. Mira mutfağa gel."Annemi takip ettim.

“Tolganın nesi var? Onun arkadaşı olduğu için davet etmiştim. Bana gelip iptal etmemi istedi. Sen bir şey biliyor musun?"

“Yok hayır. Ben de farkettim aralarında bir sorun olduğunu ama ne olduğunu söylemiyorlar."

“Sonunda serseri arkadaşı dışında biriyle anlaşıyor diye sevinmiştim."

“Buğra mı?"

“Evet o uğursuz. Neyse al şu tabakları."Tabakları salona götürdüm. Alara oturmuş beni izliyordu. Kızgın görünüyordu.

“Ilgazı çağır Tolga."Tolga üst kata çıktı.

“Alara bardakları getirir misin?"Alara mutfağa geçti kapı çaldığında. Mutfak kapısından bana bakış attı.

“Mira gel. Misafirlerimizi karşılayalım."Omuzlarımdan kavrayıp kapıya kadar sürüdü annem beni. Kapıyı ben açtım.

“Hoşgeldiniz."dedi annem ve elini uzattı kadına.

“Hoşbulduk Zeynep hanım."

Palto ve çantalarını aldım ben de selamlarken. Askıya ve vestiyere bıraktım. Annem salona buyur ediyordu.

“Selam."dedi Demir ceketini askıya asarken.

“Ben alırdım."

“Gerek yok astım bile."Salona geçti ardından. Ben de onları takip ettim. Herkes tokalaşıyordu. Adının Kamile olduğunu öğrendiğim kadın gelip bana sarıldı. Beklediğimden daha gençti ayrıca. Demire baktığını düşününce en az otuzlarında birini beklemiştim ama çok daha genç gösteriyordu.

“Nasılsınız Kamile hanım?"dedi annem herkes koltuklara yerleştiğinde.

“İyiyim teşekkür ederim. Siz nasılsınız?"

“İyiyiz bizde. Demir sen nasılsın görüşmeyeli?"İlk ve son görüşmelerinin Tolganın hastanede yattığı gün olması nedense komik gelmişti bana.

“İyiyim Zeynep teyze."

“Demir hastanede Tolgayı hiç yalnız bırakmadı. Minnettarız."Yalan. Yapay. Annem resmi moduna geçmişti gene.

“Tolga nasıl oldu? Sorun yoktur artık umarım."Gözler Tolganın üzerine kaydı bir anlığına. Rahatsız olmuştu bundan.

“İyiyiz artık çok şükür. Tekrar etmemesi için dua ediyoruz."

“Umarım etmez. Yanık oluşuyordu değil mi vücudunda?"

“Evet. Ama artık yok neyse ki. Değil mi Tolga?"Tolga başını salladı sadece. Gülümsemedi bile. Demirin bana bakmasını bekliyordum. Ona sormak istiyordum ne olduğunu. Ancak bakışlarını kaçırmakta ısrarcıydı.

“Yeni taşınmışsınız sanırım öyle mi? Sevdiniz mi Paşaları?"

“Çok.. tatlı bir ilçe. Sevdik."Güldü annem.

“Tabii İzmirden sonra biraz sıkılmış olabilirsiniz."Kamile hanım güldü. Tam da beni vereceğim bir cevaptı bu. Sanki Demirle konuşurken ben de böyle bir şey demiştim.

“Ne işle meşgulsünüz?"Diye sordu annem.

“Sosyal hizmetlerde çalışıyorum. Siz?"

“Öyle mi? Avukatım ben de."

“Orda Meral hanım vardı hala çalışıyor mu?"Babam lafa atlamıştı.

“Emekli olduğunu duydum. Ben de yeni başladığım için çalışmaya pek tanımıyorum."

“Anladım. Tolga’nın ailemize katılmasında çok yardımı dokunmuştu bize."Yutkundum. Kimse sevmiyordu o süreçten bahsedilmesini. Babam neden açmıştı ki şimdi bu konuyu? Babamın oldukça doğal karşıladığı bu durum herkesi rahatsız etmişti. Kadın ne diyeceğini bilemedi.

“Yeni mi mezun oldunuz? İlk işyeriniz mi?"

“Evet."

“Hayırlı olsun."

“Teşekkür ederim. Siz, Haldun beydi değil mi?"

“Evet."dedi babam hafifçe gülümseyerek.

“Siz ne işle meşgulsünüz?"

“Ben de avukatım. Eşim de ben de kendi ofislerimizde çalışıyoruz."

“Aa öyle mi? Ne güzel. Tabii çocuklar için zor oluyordur. Size karşı bir tartışmayı kazanmak imkansız olurdu."Biraz fazla sesli gülmüşüm ki kafalar bana döndü. Annem de güldü ardımdan.

“Öyle biraz evet. İstediğimiz dışına çıkamıyorlar pek. Güçlü karakterler geliştirmelerini umuyorum bunun sonucunda."Ya da travmatize olmuş çocuklar olup çıkardık.

“Arada kazanmalarına izin veriyorsunuzdur umarım."Annemin pek de hoşuna gitmeyecek bir gülümsemeydi Kamile hanımınki.

“Sizin anne babanız neredeler? İzmir de mi kalıyorlar?"

“Evet. Demir benim yanıma gelmek istedi. Yabancı bir yer olunca bana eşlik etmek istedi hem sınav senesi.. Burada kendini kaptıracak daha az eğlence olur diye düşündük ailemle."Nasıl bu kadar kolay yalan söyleyebilmişti? Şaşırmıştım. Demir tepkisizce bana bakıyordu. Eh ailesinin hapiste olduğunu avukatlara söylemek istemeyebilirlerdi.

“Onlar ne ile meşguller?"Tüm sülalenin ne iş yaptığını öğrenmemize gerek yoktu bence.

“Zeytin işiyle uğraşıyorlar. Kendi işimiz. Size de bir gün getirmek isterim ürünlerimizden."

“Ne kadar güzel."

“Hatta yolunuz düşerse Akhisar yolu üzerinde parakende mağazamızı ziyaret edebilirsiniz. Deka zeytincilik."

“Sizin isimlerinizden mi?"Güldü Kamile hanım.

“Evet. Biz doğduktan sonra markalaşmaya gidilince böyle bir isim düşünmüşler."

Neden bilmiyordum ancak annemin gülümsemesinde bir memnuniyetsizlik vardı.

“İsterseniz masaya geçelim?"dedi annem ayaklandığında. Herkes onu takip etti. Annem herkesi kafasındaki plana göre oturttu. Kafasındaki planda ise Demir Ilgaz ile Tolga’nın ortasında benim karşımda kalmıştı. Komikti. İkisi de ondan hoşlanmıyordu. Demirin rahatsızlığı yüzünden okunuyordu. Tolgayla anneme servise yardım ediyorduk.

“Zeynep teyze, yarın köye erken mi gideceksiniz beni de eve bıraksanız?"Alara gece bizde kalacaktı ve evde kimse kalmasa bile istediği zaman çıkıp giderdi. Bunu beni yakmak için söylemişti. Sıkıntı basmıştı bana.

“Bilmiyorum ki. Mira anneannesini çok özlemiş heralde, o köye gitmek istedi. Ne zaman isterse o zaman çıkarız."Sen şaka mısın anne? Beni olabilecek en kötü şekilde ifşa etmişti.

“Çok erken çıkmamıza gerek yok."Gülümsedim zorla. Başımı kaldıramıyordum çorbamdan. Masanın altından Alarayı çimdikledim. Canı yanmıştı ancak çaktırmadı. Gülümsedi. Keyfi yerine gelmişti. Demirle yemek boyunca göz teması kurmamaya gayret etmiştim.

“Emrivaki yaptın. Senin gelmeni istemiyorduk."dedi Alara. Demirin ısrarlarıyla daha fazla baş edemeyerek.

“Öyle mi?"dedi bana bakarak. Ben istiyor muydum? Bilmiyordum. Demir fazla güvenilir gelmiyordu ancak bir yandan.. alışmıştım ona. Sessiz kaldım.

“Yapacak bir şey yok artık. Zeynep teyzeye söz verdim size eşlik edeceğime."

“Daha çok kendi kendini davet ettirttin kadına."dedi Alara.

“Sadece olay çıkartma. Sessizce dur orda. Tamam mı? Halama ve özellikle Kereme rezil etme beni."Set ziyaretimizi halası ayarlamıştı. Orada sorun çıkarmamamız konusunda sıkı sıkı tembihlemişti kadın.

“Siz ne konuşuyorsunuz?"Alara ve Demirle bahçede oturuyorduk. Ilgaz yanımızda bitmişti.

“Hiç."dedi Alara. Demiri sevmiyorlardı evet ama bizim neden sevmediğimizi bilmiyorlardı. Gece evden kaçıp neredeyse başımızı belaya soktuğumuzu ifşa edecek değildik.

Güzel bir akşam olmuştu aslında. Keyif almıştım ben. Kamile abla da -bana abla diyebileceğimi söylemişti- çok tatlı biriydi.

Alarayla odamdaydık. O da durulmuş gibiydi Demire karşı. Bugünkü sakin tavırları ona da güven verdi diye düşünmekten kendimi alamadım ancak tabii bu konuyu açamadım. Sanki böyle bir şey söylesem sabaha kadar beni imalara boğarmış gibi gelmişti.

 

Loading...
0%