Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left keyboard_arrow_left2.
Bölüm
@pnkkira
Yorucu bir gecenin sonunda kendisine evini açan genç kızın yanında uyumuştu. Korkuyordu ama kendini Sera'nın yanında güvende hissediyordu. Sera uyandığında yanındaki kara kediyi gördü. Yüzünde gülümseme oluşurken gözleri Sleeper ve Sisi'yi aradı. Ortalıkta gözükmüyorlardı. Sera uzandığı yerden doğrularak banyoya ilerledi. Panter de uyanmış, esniyordu. Uykulu gözlerle etrafına bakınıyordu. Pencereden içeriye sızan güneş ışığı gözlerini kamaştırıyordu. Mutfağa giren Sera tefefonda Yasmin ile konuşuyordu.

"Dün için özür dilerim. Eve bir kedi ile dönüyordum. Ayrıca kediyi tutarken telefona bakamazdım. Kahvaltıdan sonra onu veterinere götüreceğim."

'Veteriner mi dedi o?'

Panter iç geçirerek pencereye yanaştı.

Konuşmanın ardından Sera dolaptan çıkardığı kahvaltılıkları masaya bıraktı. Uykusundan uyandığı belli olan Sisi mutfağa girmişti. Kısık gözleriyle etrafa bakınıyordu. Masaya yaklaştı ancak Sera onu durdurdu.

"Günaydın asi kedim."

Kediyi kucaklayıp salona ilerledi. Sisi'yi yere bırakırken başını okşadı. Pencerenin önünde kara kedinin dışarıyı izlediğini gördü.

"Sokakları mı özledin?"

Kendisine yaklaşan ukala kediye baktı.

"Hiçbir zaman sokak kedisi olmadım."

"Buraya sokaktan geldin."

Etrafına göz gezdirdi. Çerçevelerde Sera'nın kedileriyle olan fotoğrafları vardı. Salonun duvarları mavi tonlarındaydı. Beyaz bir halısı, mavi koltukları vardı. Sehpanın üstünde vazo duruyordu. Sağda bahçeye açılan Fransız kapısı bulunuyordu.

Sera, kahvaltının ardından mutfağı toparladı. Hazırlandıktan sonra kara kediyi veterinere götürebilmek için taşıma pusetine koydu. Diğer iki kedinin mama ve su kaplarını kontrol edip kapıya yöneldi. Bahçeden geçerken su birikintilerine basmamaya çalışıyordu. Veterinere yürüyerek gitmeyi tercih etmişti. Kara kedi pusetin aralığından dışarı bakıyordu. Arabalar sanki üzerine geliyormuş gibi korkuyordu. Sera onun rahatsız olduğunu anlamıştı. Puseti sağ tarafına aldı. Böylece arabaları fazla göremiyor, korkmuyordu. Veteriner kliniğinin bulunduğu karşı caddeye geçti.

Veterinere girdiğinde puseti kenara bırakıp kapısını açtı. Kediyi kucağına alarak veteriner adama yaklaştı. Adam, Sera'yı uzun zamandır tanıyordu. Bulduğu bütün hayvanların tedavisi için buraya geliyordu. Veteriner adam durumu iyi olmayan insanlardan para almazdı. Bazı veteriner klinikleri işini sadece para için yapıyordu. Oysa işini severek yapan insanlarda vardı. Bunlardan biri ise bu adamdı.

Gülümseyerek Sera'ya yaklaştı.

"Yine bir ufaklık bulmuşsunuz, Sera Hanım."

"Evet, öyle oldu. Kontrol için size getirdim."

Adam eline eldivenleri geçirdi. Ardından kediyi sedyeye koymasını söyledi.

"Ama bu Aytekin Bey'in kedisi."diye söyledi. Fiziksel muayenesini yapıyordu.

"Sahibini tanıyor musunuz?"

"Evet, kedinin kontrolleri için buraya gelirdi."

Kedinin gözlerini kontrol ettikten sonra eldivenleri çıkarıp çöp tenekesine attı.

"Herhangi bir yarası yok. Sadece pire sorunu var diyebilirim. İyice çoğalmadan ben sana ilaç vereyim, uygularsın. Sağlıklı ancak tüyleri bakımsız duruyor."

"Onu bir kutunun içinde buldum. Muhtemelen terk edilmişti. İnsan neden bakamayacağı kediyi sahiplenir? En azından başka birisine sahiplendirme yapabilirlerdi."

"Bilemiyorum. Aytekin Bey kedisini severdi. Kara kedileri olduğundan pek misafir gitmezdi."

Aytekin'nin dışında kimseden sevgi görmeyen bir kediydi. Evlerine gelen kadınlar onlara kara kedinin uğursuzluk getirdiğini söylerdi. Bu nedenle evlerine kimse gitmez olmuştu. Sera, Panter'i bulduğuna birkez daha sevindi. Kendisi bulmasaydı hali ne olurdu diye düşündü. Veteriner adama dönerek "Kediye iç-dış parazit iğnesi yapacak mısınız?"diye sordu.

"Evet, küçük hanım. Bu ay zaten aşısını yaptırılmaya getirilmemişti."

Sera kediyi taşıma pusetine koyup ücreti ödedi.

Eve geldiklerinde henüz taşıma pusetinden çıkarmamıştı. Dinlenmesi gerekiyordu. Birkaç hafta öncesini düşündü. Zenan'ın ona yeni oyuncaklar almasını, kendisiyle oynamasını özlemişti. İstenmediği için sokağa bırakıldığını hatırladı. Sera'yı sevsede diğer iki kedinin kendisini istemediğini biliyordu. İstenmediği yerde kalmak istemiyordu. Bu kez kendi gidecekti.

*
İşittiği sesle gözlerini araladı. Genç kız kafesin kapısını aralamıştı. Panter kafesinden çıkarken patileriyle halıyı tırmalıyordu.Hava kararmak üzereydi. 'Buradan gitmenin zamanı geldi.' diye geçirdi içinden. Pencerenin önüne gidiyorken odanın önünden geçiyordu. Dün gece karanlık olduğundan pek bakamamıştı. Meraklanıp odaya girdi. Odanın her bir yerinde dizili biblolar duruyordu. Sera'nın biblo koleksiyonu. Birkaç biblo yerde kırılmış vaziyetteydi. Pencere açık duruyordu. Önündeki küçük tabureye çıkıp pencereye tırmandı. Etrafına bakarken karşı sokakta bir ışıltı gördü. Havada süzülerek ilerleyen bir ışık. Kara kedi alçak olduğundan yere atladı. Bahçe kapısına doğru yaklaştı. Kapının altından profesyonel bir şekilde geçip karşı sokağa koştu. Köşeyi döneceği sırada duraksadı. Ops..
Bir adım geriledi. Hemen ilerisinde Smokin Cinsi bir kedi ilerliyordu. İşin garip tarafı boynundaki tasma parıldıyordu. Uzaktan bir kedi gözükmüyordu, yakınına geldiğinde ise kedi olduğu anlaşılıyordu. Panter bu tuhaf olaya bir anlam verememişti. Sessizce takip etmeye devam etti. Ne kadar uzaklaştığının farkında değildi. Gördüğü şeyin ne olduğunu anlamak için takip etmekte ısrarcıydı.

Tasmasından ışık saçan tuhaf kedi ormana girmişti. Kedi duraklayınca Panter kütüğün arkasına gizlendi. Kedi geldiği yöne bakıyordu. Ardında birinin olmadığından emin olmuştu. Patileriyle bir iki kez yere vurmasının ardından mavi bir duman ortaya çıktı. Kara kedi şaşkınlık içerisindeydi. Mavi dumanlar bir girdap oluşturunca tuhaf kedi ortadan kayboldu. 'Buda neydi şimdi?' Hızlı adımlarla kedinin durduğu yere gitti. Onun yaptığı gibi patilerini yere vurdu. Ne mavi duman ne de bir girdap çıkmıştı. Etrafta baykuş sesi yankılanıyordu. Karanlık orman ürkütücü bir hal almıştı. Şimdi tamamen tek başınaydı. Geldiği yolu geri döndü. Orman yolunda ilerliyordu. Nereye gittiğini bilmiyordu. Gidebileceği bir yer yoktu. Çalıların arkasında bir ses işitti. Korkmaya başlıyordu. Ormana doğru bakmamaya çalışıyordu. Önüne aniden çıkan Sisi, Panter'i ürkütmüştü. Çalılıkların arasında bir kedi daha kendini gösterdi. Sarı tüyleri olan dişi kedi bir Köşede olanları izliyordu.

"Korkuttum mu?"

"Seslenmeyi bilmez misin?"

"Seni korkuttuysam ne mutlu bana."

"Bende seni bir daha görmeyeceğim, ne mutlu bana."

Beyaz kedi sinirlensede belli etmedi. Panter yanından geçip giderken bakışlarıyla onu süzüyordu. Bu kedinin gerçekten baş belası olduğunu düşünmeye başlamıştı. Panter giderken Sisi ardından seslendi.

"Sera'yı hiç düşünmüyor musun? Bende senden hoşlanmıyorum ama Sera'nın üzülmesini görmek istemiyorum. Ne zaman seni kendi gönderir, o zaman gidersin. Şimdi eve dönelim."

Eski sahibi onu bırakırken biraz olsun üzülmezken henüz yeni tanıştığı birinin onun için üzülüyordu. Kara kedi 'Birileri beni seviyor, benim için üzülüyor.' diye düşündü. Oda yeni sahibine özlem duyuyordu. Karar vermişti. Genç kız onu gönderene kadar o evden kendi ayrılmayacaktı. Sisi memnun gözükmüyordu. Kendini bunu yapmaya mecbur gibi hissetmişti. Sarman kedi kendisinin de orada olduğunu belirtmek istercesine sessizliğini bozdu.

"Ben bu yoldan ayrılayım. Sonra görüşürüz."

Sisi yanında arkadaşının olduğunu hatırladı. Sarman kediye bakmadan konuşmuştu.

"Seni tamamen unutmuşum, Moddy. Görüşürüz."

iki kedi eve dönmek için yola koyuldular. Yol boyunca ikiside konuşmadı. Karşı sokağa geçerken neredeyse eve yaklaşmıştılar. Kapının altından geçerek bahçeye girdiler. Yüksekliği alçak olan pencerenin yanına yaklaştılar. Pencereye tırmanıp odaya girdiler. Odadan çıkacakken Panter"Bu bibloları sen mi kırdın?" diye sordu. Sisi duraklayarak etrafına baktı.

"Yanlışlıkla birkaç tane kırmışım." Panter de Sera'nın koleksiyon odasından çıkıp salona gitti. Salonda gördüğü manzara karşısında şaşkınlığa uğradı. Genç kız ısıtıcının önünde duruyordu. Uykucu kedisi Sleeper'ı yanına almış, ağlıyordu. Panter onun kendisi için ağladığını biliyordu.

"O ağlıyor, senin yüzünden."

Sisi yine lafını esirgememişti. Kara kedide üzülüyordu. Sera'nın yanına ilerledi. Sera kara kediyi farkedince gözyaşlarını sildi. Panter kucağına uzanınca tüyleri okşadı. Ağlamaklı sesiyle"Seni kaybettim sandım. Kaybolsaydın kendimi affetmezdim. Bundan sonra sana dikkat edeceğim."diye söyledi.

Duygusal biriydi ve kedilerini çok seviyordu. Sera, Panter'e sarılırken diğer iki kediside kucağına uzanmıştı.

modal aç
modal aç
modal aç