@redelf
|
Kucağımdaki ilaçları avuçlayıp ağzıma attım ve suyumdan içip hepsini yuttum. Her şeyin bitecek olmasının verdiği mutluluk bambaşkaydı. Hayatımda hiç bu kadar huzurlu hissettiğimi hatırlamıyordum. Dünyadaki tüm ışıklar benim için yanıyordu sanki. En büyük ışık bendim ve hepsi etrafımda dans ediyordu. Oturduğum yere uzandım. Bu gece yıldızlar daha farklı parlıyordu. Sokak lambasının turuncu ışığı yüzüme vuruyordu ama yıldızları gölgeleyemiyordu. Uyuduğumda, ben de onlara katılacaktım. Kayalara şiddetle vuran dalgaların sesleri kulağıma bir melodi gibi geliyordu. Son nefesimi vermek için en güzel yeri seçmiştim. Bu uçurum benim mezarımdı. Kapkaranlık bir boşlukta süzülüyordum. Sessiz bir hiçliğin içerisindeydim. Ne kadar kaldım bilmiyordum ama yavaş yavaş karanlığı görmeye ve hissetmeye başlamıştım. Siyahlık gittikçe açılıyordu. Önce kahve tonuna büründü ve açıla açıla en son beyazlığı buldu. Beyazlık da gittikçe açılıyor kapalı gözlerime rağmen gözlerimi acıtacak kadar parlaklaşıyordu. Gözlerimi yavaşça aralarken pamuklar üzerinde olduğumu hissetmemle yüzümde bir gülümseme oluştu. Gözlerimi tamamen açtığımda aydınlanmış gökyüzünü görmemle yüzümdeki gülümseme soldu. Hayal kırıklığı içinde etrafımdaki uçuruma bakarken gözlerimin dolduğunu hissettim. Ölmemiş miydim yani? Uzattigim bacaklarımı kendime doğru çekip ağlarken arkamda bir hareketlilik hissettim. Üç tane benim yaşlarımda genç adamlar vardı. Yanıma geldiler. “Adın ne senin?” Dedi onlardan biri acıyarak bakarken. “Bir.” Konuşan adamın gözleri çok karanlıktı. “Ölümün bile unuttuğu kız, Bir.” “Benden ne istiyorsunuz?” Dediğimde birbirlerine baktılar. “Seni baygınken bulduk. Üç, seni kusturdu,” dedi yeşil gözlü olan. Öfkeyle Üç diye bahsettiği adama baktım. Onun yüzünden mi ölmemiştim ben? “Sen ne hakla bana müdahale edersin? Sana ne benim hayatımdan? Yardım isteyen oldu mu senden!” Gözyaşlarım yanaklarıma süzülmeye başlamıştı. Onlar da şaşkınca bana bakıyordu. “Ölmüş olmam lazımdı,” diye fısıldadım acıyla. “Neden bu kadar çok istiyorsun?” “Karanlık ve kötülükten bıktım,” dediğimde karşıma oturdular. Kahverengi gözlü olan elimi tuttu. “Konuşacağımız çok şey var, Bir.” “Neden bana Bir diyorsunuz?” Dediğimde üçü de gülümsedi. Mavi gözlü olan, Üç dedikleri kişi atıldı. “Grupta sadece Bir eksikti. Ve onu da bulduk.” “Grup mu?” Dediğimde yeşil gözlü olan kahverengi olanı işaret etti. “O Dört. Üç’ü zaten biliyorsun, ben de İki.” Şaşkınlıkla onlara baktım. “Çok mu içtiniz?” Güldüler. Dört konuştu. “Gruba katılmak istemez misin?” “Torbacı mısınız?” İki güldü. “Bize katılmayı o da istiyor.” Kafamı olumsuz anlamda salladım ve çantamı alıp ayağa kalktım. Adım attığım sırada duyduklarımla duraksadım. “Gidersen, o kaçtığın kötülüğün içine döneceksin. Ya burada yarım kalan işini bitir ya da bize katıl hayatını değiştir.” Dönüp baktığımda üçünün de ayakta dikilmiş olduğunu gördüm. Kaşlarımı çattım. “Hayatım nasıl değişebilir ki?” Üç fısıldadı. “Öyle bir değişir ki.”
|
0% |