@rensi.y
|
Kilerdeki dev kutuları her kaldırdığımda uçuşan tozlar öksürmeme neden oluyordu. "Bir hafta boyunca kulağımın zarını kanatın!Ama şimdi..." Bu gün teyzemin doğum günüydü,yıllar sonra hem doğum gününü kutlamak için onun yanına hemde çocukluğumun geçtiği mâlikaneye dönecektim. Hemde eskiden olduğu gibi parkta oynayıp üstünü kirletip geri eve dönen küçük bir kız çoçuğu olarak değil,yetişkin olmuş hayal ettiği piskolog mesleğini eline almış,kendi ayakları üzerinde dimdik duran bir kadın olarak dönecektim. Teyzemin bana mâlikaneden ayrılacağım zaman bana verdiği bozuk plak çaları arıyordum.Teyzemin onuu bana verdiği zamanı hatırladım. "Işık!"Teyzemin sesi arkadan duymamla tam arabaya binecekken teyzeme doğru döndüm. Teyzem şoföre ve yanımda olan korumaya bakarak gözleri ile işaret verdi ve biz bahçede yanlız kaldık. Hem koruma hem şoför gittikten sonra teyzem bana sımsıkı sarıldı,"Işık,güzel kızım..." bana sarılması karşılık bende ona sarıldım. Ama izlenme hissi ile etrafta gezindi gözlerim ister istemez. En son gözlerim mâlikanenin en son katındaki pencereden bizi izleyen suliste takıldı. Teyzem bana sarılmayı bıraktıktan sonra teyzem benim nereye baktığımı görünce oda mâlikanin penceresinde duran suliste göz ucuyla baktı ve sulist anında kayboldu. "Teyze..."garip görünüyordu daha doğrusu tedirgindi. "Işık tatlım,"Bana elindeki plak çaları uzattı,"Bu sana benden bir hediye."Plak çaları ellerinde sanki bir elması tutuyor gibi dikkatli tutuyordu,onu almamı istediğini söylüyordu ama gözleri onu almamam için yalvarıyordu. "Emin misin teyze?"plak çalara baktım,"Sen bunu hiç yanından ayırmadın bu vakite kadar,yatak odanın baş ucunda dururdu hep." "Al sadece Işık," kulağıma doğru eğildi "Al,herşeyi al." Anılar hafızamda silikti,hiç bir şeye anlam vermemiştim o zaman hala veremediğim zamanlar oluyordu. Beni düşüncelerimden kurtaran şey,sevgili köpeğim Oscar'ın saatlerdir aradığım bozuk plakı ağzında tutup bana getirmesi oldu. "Tanrım!"Sinirlerim o kadar bozulmuştu ki ister istemez bir kahkaha atım. Ardından bozuk plakı ağzında tuttan Oscar'a yanaştım. "Hadi oğlum,ver onu bana!"Başta salya olmuş plakı ondan kibarca almaya çalıştım ama vermeyince biraz çekiştirme durumunda kaldım. "Eğer sana aldığım çiğneme oyuncaklarını karşı komşuların süs köpeğinin cilvesine kanıp kaptırmasaydın oynamak için buna ihtiyacın olmazdı!" Oscar'ı çok seviyordum o benim İzmir'e ilk taşındığım zaman o benim ilk arkadaşım,ilk ev arkadaşım,ilk dostum olmuştu... Gerçi benim bildiğim ev arkadaşları,ev kiralarını beraber öderlerdi,o hiç bir kira ödemeden evde kalıyor ve kendi yemeğinin parasını da bana kitliyordu! "Erkek milleti değil misiniz oğlum,hepisiniz aynı bokun farklı rengisiniz işte!"Biraz daha çektim,ben plakı onun ağzından çekmeye çalıştıkça oda sert bir şekilde plakı çekiyordu. "İki cilveye kanıyorsunuz hemen!" Bunu demem ile Oscar hırladı ve bir anda plakı bıraktı ve onun bırakmasıyla ben geri sendeledim sırtım duvara çarptı. En sonunda kendimi yere bıraktım ve sırtımı duvara dayadım,derin bir nefes aldım. Ben yere düşünce plak çalarda elimden kayıp dolabın altına girmişti,ona uzanmak için tam hamle yapmışken bir anda kulaklarımı kapatmak zorunda kalmıştım. O sırada üst kattaki komşularım,yine beni ve Oscar'ı ne kadar sevdiğini belli etmek(!) için öyle bir gürültü çıkarıyorlardı ki... Tamam! O bozuk plak çaların sesini bile bu sese tercih ederim! Ciddi ciddi bilerek sopa ile yere vuruyor hatta tepiniyorlar bile diyebileceğim kadar yüksek bir ses çıkarıyordu. İzmir'e taşınalı kocaman bir 5 yıl olmuştu,bu süre boyunca sık sık ev değiştirme durumunda kaldım. Ama 2 yıl önce bu eve taşınmış ve ondan sonra bir daha ev değiştirmemiştim. Ve buraya taşındığım süre boyunca sevgili komşularımın,sevgilerini mors alfabesini sesli bir şekilde kullanarak ifade ettiklerini öğrendim. Onların bu sevgili dolu(!)mesajını yanıtsız bırakmazdım ya. İlk başta ayağa kalktım sonra köşede duran ince bir soba borusunu aldım neyse ki o kadar ağır değildi ama kısaydı. Sevgili komşularımın onları ne kadar sevdiğimi duymaları için(!) olabildiğince yüksek bir ses çıkarmak istiyordum. Bunun için soba borsunu yer koydum bir tabure çektim,taburenin üstüne çıkıp soba borusunu elime aldım ve tavana gücümün yettiği kadar hırsla vurmaya başladım. Bunun karşılığında Oscar bana ne kadar tiripli olsa bile oda komşularımızı ne kadar sevdiğini göstermek için(!) ben hırs ile soba borusunu tavana vururken oda bana eşlik edip yüksek sesle ile havluyordu. Bu kadar yeteceğini düşünüp dikkatlice soba borsunu yere bıraktım ve ardından tabureden inip Oscar'ın başını okşadım. Ardından dolabın altına girmiş olan plak çaları aldım,ve incelemeye başladım. "Eğer teyzem kadar zengin olsaydım senin gibi aptal bir bozuk plak çaları elimde yedek olarak bile kullanmazdım!" Teyzem o boktan plak çalarda ne buluyorsa... *** Son kalan eşyalarımı toplamış ve arabaya yerleştirmiştim. Yolda giderken Oscar'ı ben İstanbul'dan yani teyzemin yanından dönene kadar en yakın arkadaşım olan Serap'a emanet etmiştim. Serap iyi bir arkadaştı,aynı zamanda iyi bir vetirenerdi.Hayvanları çok seviyordu,kendine ait olan bir kliniğ bile vardı. Oscar genelde insanları pek sevmezdi.Ama Serap ve Oscar gerçekten çok iyi anlaşıyorlardı. Bu yüzden ben İzmir'e geri dönene kadar gözüm arkada kalmayacaktı,çünkü Oscar'ın emin ellerde olacağını adım gibi biliyordum. Oscar'ı Serap'a bırakıp ona teşekkür ettikten sonra yoluma devam ettim. *** Aradan üç buçuk saat geçmişti,ve ben hala yoldayım! Hava sisli olduğu için zaten önümü zor görüyordum bu yüzden yavaşça gidiyordum. Hava sadece sisli değil karanlıktı da,bu yüzden arabanın ön ışıklarını açtım,ve Hava biraz soğuktu ama yinede arabanın içinde sıkıntıdan bunalmamak için arabanın camın da açtım. Arkadan araç geliyormu diye kontrol ettiğim sırada bi anda tiz bir erkek çocuk çığlığı duyuldu. Ardından korku dolu bir kadın çığlığı. Küçük bir erkek çocuğu tam yolumun üstünde duruyordu,ona çarpamazdım! Önüme dönüp firen yapmaya çalıştım ama olmuyordu! Arabanın frenleri tutmuyordu! Kahretsin! Kahretsin! Kahretsin! Arabanın frenleri tutmadığı için direksiyonu hızlı bir hareketle sola kırdım. Araba hızla duvara çarptı,arabanın camları kırıldı başımı korumak için ellerimle başımı korumaya çalıştım. Ama araba öyle bir çarpmıştı ki duvara...Araba adeta sarılmıştı. Arabanın sarsılmasıyla bende ansızın sarsıldım. Kafamda sert bir acı hissettim,ama kafamı nereye çarptığımı göremeyecek kadar her yer kararmıştı benim için. Ama duyabiliyorum.Bir kadın,ve bir erkek çoçuğu çığlıkları kullağımda yankılanıyordu.
|
0% |