@sandymoonbutterfly
|
Bayan Hyper: Bugün cadılar bayramı tatlım bir şeyler yapmak istemediğinden emin misin?
dedi annem perdemizi açarken. Hava kararıyordu ve bir sürü çocuk üstünde ki kostümlerle kahkahalar içinde yeni bir cadılar bayramı kutlamaya gidiyordu.
Omuzlarımı silktim son zamanlarda kafam o kadar doluydu ki bu saçma cadılar bayramı konusunu tamamen unutmuştum.
Bu durumun annemi üzdüğünün farkındaydım. Sonuçta onun bu yeni şehire gelmemizde hiçbir suçu yoktu. Kafası çok karışıktı ve yeni hayatına uyum sağlamaya çalışıyordu. Bir bakıma aynı durumdaydık yani.
Blank: Kostümüm ve hiç arkadaşım yok. Hem cadılar bayramı kutlamak için keyfim de yok
dedim ve önümde ki kitabın sayfalarını karıştırmaya devam ettim. Annem acı bir şekilde gülümsedi.
Bayan Hyper: Bu yeni arkadaşlar edinmen için bir fırsat. Zor zamanlar geçiriyorsun biliyorum belki biraz kafanı dağıtırsın
dediğinde buna hiç gönlüm yoktu. Bu yüzden annemi sadece duymazdan geldim. Annem ise bir süre suratıma bakmış ardından bir sürü kutunun içinde başka bir odaya girmişti. Tahmin edebildiğiniz üzere yeni bir yere taşınmıştık ve sadece iki kişi olarak bunda zorlanıyorduk.
Annemle babam nerdeyse 3 hafta önce boşanmışlardı. Boşanma nedenleri ise sanırım artık birbirlerini sevmemeleriydi. Çünkü şiddetli geçimsizlik gibi bir durum yaşadıklarını hiç görmemiştim ve kötü bir şekilde de ayrılmamışlardı.
Sadece birbirlerine karşı soğuklardı o kadar. Fakat bu durumu o zamanlar sadece 16 yaşında olan bir ergen kabullenememişti. Evet kendimden bahsediyorum.
Annemle babamı çok seviyordum fakat hayatım boyunca doğup büyüdüğüm yerdeydim ve ikisi de başka yerlere gitmeyi planlıyordu. Babam ülke dışına gidecekti ve o gün omuzlarımdan tutarak annemle gitmem konusunda beni bir nevi istemediğini belirtmişti.
Bu yüzden ona zorluk çıkartmadım ve annemi seçtim. Annem ise bu şehirin ona getirdiği acı dolu anılara katlanmak istemediği için bambaşka bir şehire tayin istedi ve sonuç olarak taşındık.
Bunu iyi karşılamadım çünkü tüm arkadaşlarım ordaydı. Hayatım çok iyi giderken bir anda annem ve babamın boşanmasıyla iplik gibi kötü şeyler gelmeye başlamıştı.
Şimdi ise 3 gündür bu şehirdeydik ve annem iş, ev, okul derken bana doğru düzgün zaman bile ayıramıyordu. Cadılar bayramı olduğunun bile daha bugün farkına varmıştı. Onu suçlamıyordum sonuçta meşgul biriydi.
Önümde ki kitaba dönerken tekli koltukta iyice yayılmıştım. Fakat annemin bir anda önümde durmasıyla kafamı kaldırmıştım.
Gülümseyen suratıyla elinde bir askı tutuyordu. Askıda ki kıyafet bir beyefendi kostümüydü. Geçmişte ki kişilerin giydiği bir kıyafete benziyordu.
Bayan Hyper: Ta-da! Bir Charlie Chaplin kostümü bugün için oldukça uygun öyle değil mi?
dediğinde sorgulayıcı bir biçimde tek kaşımı kaldırdım.
Blank: Anne bunu aldığım ve hiç giymediğimi hatırlıyorum
dediğimde annem gururlu bir şekilde gülümsemişti.
Bayan Hyper: Evet öyle o gün arkadaşınla takım olarak giyinmeye karar verdiğin için bu kostümünü giymemiştin
dediğinde bana açıklama yapmasına bile göz devirmiştim. 2 yıl önce olanları nasıl hatırlıyordu?
Blank: Daha birkaç gün öncesine kadar eşyaların arabaya sığmayacağı konusunda endişelenmiyor muydun?
dediğimde annem bir çocuk misali konuşmuştu
Bayan Hyper: Ne yani bunu babanla mı gönderseydim? Hem gayet güzel bir kostüm
dediğinde gözlerimi kitabıma gömerek konuştum.
Blank: Bu Cadılar bayramını evde geçireceğim anne
dedim. Keşke bunu derken 2 kere düşünseydim. 🎃
Yaklaşık 15 dakika sonra üstümde ki Charlie Chaplin kostümü ile kapıdaydım. Annem oldukça mutluyken elime bir şeker poşeti tutuşturdu. Yanağımdan öptü ve beni dışarı itekleyerek konuştu
Bayan Hyper: İyi eğlenceler tatlım!
Bunu nasıl kabul ettiğimi merak ediyorsanız annemin manipüle etme yetenekleri ile tanışmanız gerekiyor. Dışarı çıkmama konusunda oldukça kararlıyken bir anda kendimi dışarıda nasıl buldum onu bile bilmiyordum. Bu gece zor geçicek gibiydi. 🎃
Brick: Acaba korku karakterleri olma kısmının neresini anlamadınız!?
diyerek önünde ki iki çocuğa bağırmıştı kızıl saçlı çocuk. Sağında duran sarışın çocuk bembeyaz bir şekilde melek gibi giyinmişti. Solda duran siyah saçlı çocuk ise korkunç olmayan bir paylanço gibi giyinmişti. Siyah saçlı çocuk kollarını birleştirmiş ve konuşmuştu:
Butch: Evet Boomer melekler ne zamandan beri korku karakteri kısmına giriyor?
dediğinde sarışın çocuk sadece şaşkınca ikiliye bakmıştı.
Boomer: Korku karakteri olarak giyineceğimizi tam olarak ne zaman söyledik?
dediğinde kızıl saçlı çocuk alnına hızlıca vurmuştu.
Brick: Boomer sen bizi hiç dinlemiyor musun? Dedik ya 6 ay kadar önce
dediğinde sarışın çocukta hemen karşılık vermişti
Boomer: Sizi genellikle dinlemiyorum
dediğinde kızıl saçlı çocuk sinirden patlamak üzereydi. Siyah saçlı çocuk dalga geçer bir tonda
Butch: Evet onu anladık
dediğinde ise Boomer isimli çocuk kollarını birleştirerek konuşmuştu.
Boomer: Sen kendine bak bir kere Butch!
dediğinde Butch isimli çocuk
Butch: Ne varmış üstümde?
demişti. Kızıl saçlı olan bu durumla Butch'a azar çekmeyi unutmamıştı.
Brick: Evet gerçekten de bu hal ne Butch?
dediğinde Butch üzerine bakmıştı.
Butch: Ne var oğlum korku karakteri olun dedin olduk işte
Boomer: Korku karakterinden daha çok biraz sonra çocukları eğlendirmeye gidecek bir paylanço gibi duruyorsun
demiş ve kahkayı basmıştı Boomer.
Butch: Ben en azından konsepte uydum sen onu da yapamıyorsun!
diyerek sinirle bağırmıştı Butch.
Boomer: Banane sizin konseptinizden ben kendimi böyle beğendim!
diyerek karşılık vermişti Boomer.
Brick: Susun! Yeter!
diyerek ikilinin atışmasına son veren kızıl saçlı ile ikili de dikkatlerini ona vermişti.
Butch: Bu arada Brick... sen ne oldun?"
diyen Butch ile Brick ona "Ciddi misin?" bakıştı atmıştı. Boomer ve Butch bir süre düşünürken Boomer bir anda elini hızla kaldırarak konuşmaya başlamıştı.
Boomer: Oh, oh, oh biliyorum bu bir tamirci!
dediğinde Brick onun kafasına hızlıca vurmuştu.
Brick: Seni aptal! Tamirciler korku karakteri mi?
dediğinde Butch göz devirmişti.
Butch: Klasik Boomer ama cidden Charlie Chaplin'e benziyorsun
dediğinde Brick onunda kafasına bir tane vurmuştu.
Brick: Ben Karındeşen Jack'im sizi aptallar
diyerek kendini taktim ettiğinde Boomer ve Butch kafalarını ovuşturarak anladıklarını belirten bir ses çıkarmışlardı. 🎃
Brick: Bende 216 tane şeker var ya sizde?
diyerek konuşmuştu Brick. Üçlü uzun bir süredir kapıları çalarak şeker istiyorlardı. Çoğu evi gezmişlerdi ve şimdi oturarak şekerleri sayıyorlardı.
Butch: Bende 210 tane var
demişti Butch şekerleri sayarken.
Brick: Bende niye seninkinden fazla var?
demişti Brick. Butch başını kaşıyarak şapşal bir ifade takınmıştı.
Butch: Şey ben birkaç tanesini dayanamayarak yedim de
demişti. Brick ona klasik Butch diye bir ifade takınırken ikili Boomer'a bakmıştı.
Brick: Senin kaç tane şeker-
diye konuşacakken Brick ikilinin Boomer'a bakmayla duraksamıştı.
Çünkü Boomer'ın ağızının çevresi ve elleri çikolata ve şeker parçacıklarıyla kaplanmıştı. Elinde ki son şekeri de ağızına atarak etrafına bakmıştı. Etrafında bir sürü şeker pakedi vardı.
Boomer: Sanırım artık 0 tane
dediğinde ikisi de ona şok ifadeyle bakakalmıştı.
Brick: 216 tane şekerin hepsini yedin mi?!
dİyerek bağırarak konuşan Brick'le Boomer ve Butch kulaklarını tıkamıştı.
Boomer: Bağırma Brick başım ağrıyor
diyerek mırıldanan Boomer'la Brick kalkıp onu yumruklamamak için kendini tutuyordu.
Butch: Artık yarın yemek için hiç şekerin kalmadı
diyerek konuşan Butch'la Boomer Butch'un şeker torbasına uzanmıştı. Butch eliyle onun yüzünü uzaklaştırmıştı.
Butch: Yaaa Butch Tito şekerlerinden birkaç tane daha versene! Bende hiç kalmadı
dediğinde Butch sinirle konuşmuştu.
Butch: Hepsini yedin çünkü aptal! Bu şekilde gidersen hasta olucaksın!
dediğinde bile Boomer onu umursamamıştı. Butch'un şekerlerine ulaşamayacına beklentiyle Brick'e bakmıştı. Ancak Brick'te başını olumsuz anlamda sallamasıyla Boomer pes etmişti. 🎃
Üçlü geriye kalan evlere de gitmişlerdi ve Brick'in toplamda 230, Butch'un toplamda 220, Boomer'ın ise hala 0 şekeri vardı. Aldığı her şekeri hemen ağızına attığı için şekersiz kalmıştı. Ayrıca hiç Tito şekeri alamadığı içinde oldukça mutsuzdu.
Brick: Pekala sanırım her eve gittik
diyerek torbasına bakmıştı Brick. Butch mutlu bir şekilde konuşmuştu:
Butch: Çok mutluyum uzun süreye yetecek kadar şekerimiz var. Geçen sene sadece 110 tane toplayabilmiştik
dediğinde Brick'te gülümseyerek başını sallamıştı. Boomer ise somurtarak 0 şekeri kalmasına üzülüyordu.
Boomer: Bana hala Tito şekeri vermeyecek misiniz?
dediğinde Brick ve Butch sinirle ona bakmışlardı.
Brick: Sen mide fesadı geçirmediğine dua et bence
diyerek konuştuğunda Butch'da Brick'i onaylamıştı. Boomer surat asarken Brick konuşmuştu
Brick: Saat kaç?
demesiyle beraber Butch telefonunu çıkarmış ve
Butch: 11'e geliyor
demişti. Brick çevreye bakarken hala pek çok kişinin dışarıda olduğunu fark etmişti.
Brick: Vay canına herkes hala dışarıda
dediğinde Butch konuşmuştu.
Butch: Biz biraz erken başladık şeker toplamaya ondan olabilir
dediğinde Brick gülmüştü.
Brick: Neyse bugün yinede çok eğlendik değil mi?
dediğinde Butch gülümseyerek başını sallamıştı
Butch: Bay Clean'ın gösterisi çok eğlenceliydi. Değil mi Boomer?
dediğinde Boomer'dan bir ses gelmemsiyle ikili onun olduğu tarafa bakmışlardı.
Fakat Boomer olduğu yerde değildi. İkili etrafta onu ararken Boomer karşı terk edilmiş bir evin merdiveninde oturan kahverengi saçlı bir çocukla konuştuğunu görmüşlerdi. İkisi de şaşkınlıkla oraya bakarken Boomer'ın dediklerini duymuşlardı.
Boomer: Yani o yüzden şeker torbanı bana verebilir misin?
dediğinde Brick ve Butch şok bir ifadeyle oraya koşmuşlardı. Şu anda Boomer tanımadığı bir insandan daha fazla şeker yiyebilmek için şeker torbasını istiyordu ve bu haliyle ikiliyi şoka uğratmıştı.
Brick ve Butch panikle Boomer'ın ağızını kapatırken karşılarında ona tek kaşını kaldırmış çocuğa doğru panikle konuşmuşlardı.
Brick: Özür dileriz!
Butch: Evet evet arkadaşımız çok şeker yediği için saçmalıyor!
diyerek Boomer'ın geriye doğru çekmeye çalışmışlardı. Fakat karşılarında ki çocuğun yere üzgün bir şekilde bakmış ve şeker torbasını uzatarak konuşmuştu.
Blank: Alabilirsin şekerleri umursadığım falan yok zaten
dediğinde Brick ve Butch bir kere daha şok olurken Boomer bunu fırsat bilerek Butch ile Brick'in arasından çıkmış ve çocuğun şeker torbasını alarak güvenli bir köşeye çekilmişti.
Brick ve Butch nerdeyse 3 saattir şeker toplamak için kıçlarını yırtarken bu çocuğun hiç umursamadan bir torba şekeri tanımadığı birine vermesi garip geliyordu.
Butch köşede Tito şekerlerini yemeye başlayan Boomer'ın yanına giderek onu belinden kavrayarak geriye çekmeye çalışırken Boomer ise hala direniyordu.
Brick ise bu çocuğun üzgün bir şekilde yere bakan yüzünü gördüğünde merdivenlere yanına oturmuştu. Brick çocuğun yüzüne çocuk ise yere bakıyordu. Arkada ise Boomer ve Butch'un kavgaları duyuluyordu.
Brick: Eh yani bu bir Charlie Chaplin kostümü öyle mi?
diyerek çocuğun kıyafetini gösterdiğinde çocuk ona bakarak konuşmuştu.
Blank: Sanırım öyle. Bu bir karındeşen Jack kostümü olmalı değil mi?
dediğinde Brick gülümseyerek başını sallamıştı. Bu kahverengi saçlı çocuğun tebessüm etmesini sağlamıştı.
Butch: Aman Tanrım Boomer eminim yarın karnım ağrıyor diyerek ağlayacaksın!
diyerek Boomer'ı hala geriye çekmeye çalışan Butch'la beraber Brick onlara sadece göz devirmişti.
Kahverengi saçlı çocuk bıkkınca ayağa kalkmış ve konuşmuştu
Blank: Ben artık eve gitsem iyi olur. Annem merak etmiştir
demesiyle Butch ve Boomer'ın da dikkati ona dönmüştü. Birkaç dakikalık sessizlikten sonra Boomer konuşmuştu.
Boomer: Yooo burada "İyi eğlenceler tatlım acele etme" yazıyor
diyerek bir telefona bakan Boomer ile Butch ve Brick için yine bir panik başlamıştı.
Butch: Aptal Boomer insanların özel mesajlarını okumak çok yanlıştır! Hem nerden buldun sen onu!?
Boomer: Bana ne bağrıyorsun hayvan!? Hangi salak telefonunu şeker torbasına koyar!? Ya onu da şeker sanıp yeseydim!
diyerek çocuğu kötülediğinde kahverengi saçlı çocuğun hiç umrundaymış gibi görünmüyordu. Zor bir gece geçirdiği belliydi ve tek istediği eve gitmekti. Bu tavrı diğerlerinin de dikkatini çekerken bir sessizlik oluşmuştu.
Boomer elinde ki telefonu ifadesizce çocuğa uzatmıştı. Çocuk telefonunu almış ve tek bir ses çıkarmadan cebine koymuştu.
Şeker torbasını bile almadan terk edilmiş evin bahçesinden çıkarak yürümeye devam etmişti. Onun arkasından bakan üçlü ise oldukça şaşkınlardı.
Brick: Kim cadılar bayramında neden mutsuz olur ki?
Boomer: Onu böyle görmek benimde keyfimi kaçırdı. Keşke bir şekilde onu gülümsetebilsek
dediğinde Butch etrafta gözlerini gezdirmişti. Yan bahçelerinde Bay Spark'ın el arabasını görünce aklıma gelen fikirle konuşmuştu.
Butch: Belki de yapabiliriz
Blank yavaş adımlarla eve doğru yürürken pek çok çocuğun mutlu seslerle etrafta koşuşturması aksine oldukça mutsuzdu.
Ayrıca daha evine ulaşmak için kocaman bir yokuş inmesi gerekiyordu ve bu daha da moralini bozuyordu.
"Keşke bu kadar ileri gitmeseydin" diyerek kendi kendine söylenirken bir anda arkadan gelen çığlık sesiyle arkasına dönmüştü.
Üç çocuğun arasından geçen ve hızla ona doğru gelen el arabasını fark etmesiyle ise yapabildiği tek şey çığlık atmak olmuştu.
Bir anda kendini el arabasının içinde bulmasıyla sağında kızıl saçlı çocuk solunda ise sarışın çocuğu görmüştü. Arkada ise arabayı son hızıyla süren siyah saçlı çocukla neye uğradığını şaşırmıştı.
Çocuklar kahkahalarla gülerken Blank önüne bakmış ve yokuştan aşağı bir anda tüm hızlarıyla inmeleriyle çığlık çığlığa bağırmaya başlamıştı.
Siyah saçlı çocuğun bir anda arkasına zıplamış ve üçlü kahkahalarla gülerken Blank ise son nefesini veriyordu.
Yokuş hızla devam ederken bu hızlı bir tren hissiyatı veriyordu ve Blank oldukça korkuyordu.
Fakat yokuş bittiğinde hiçbir şey olmamış el arabası sadece yokuşun bitmesiyle yavaşlamış ve durmuştu.
Üçlü kıkırdamaya devam ederken sarışın olan konuşmuştu.
Boomer: Bunu yapmaya bayılıyorum
dediğinde Blank onlara şaşkınca bakmıştı. Ne yani bunu daha öncede yapmış mıydılar?
Blank: Siz delirdiniz mi!? Ya yarlansaydık!?
diyerek onları azarladığında üçlü ona bakmıştı.
Brick: Dert etme bunu da önce de yaptık
Butch: Hem işe yaradı değil mi? Birazda olsa üzgünlüğünü unuttun
dediğinde Blank o an fark etti. Yaşadığı birkaç dakikalık adrenalin ona kesinlikle üzgünlüğünü unutturmuştu.
Düz kaşları ile kalbini tutmuştu. Kalbi hızlı hızlı atarken parmaklarla dudakları iki taraftan çekiştirilmiş ve sarışın çocuğun bunu yaptığını görmüştü.
Boomer: Kimse cadılar bayramında üzgün olmayı hak etmez
diyerek güldüğünde Blank'in içinde bir şeyler hareketlenmişti. Hiç keyfi olmamasına rağmen bu üç çocuk onu hiç tanımamalarına rağmen yaralanma riskine rağmen onu bir yokuştan aşağı doğru bir el arabasıyla sürmüşlerdi.
Bu bir anda onu kahkahalarla gülmeye zorlarken üçlü ilk başta şaşırmış ardından onlarda gülmeye başlamışlardı.
Çocukların çoğu yokuş yukarısında olduğu için bulundukları yerde çok fazla kişi yoktu. Haliyle göze çarpmıyorlardı. Ardından Blank ve diğerleri arabadan inmişti.
Blank: Yani en azından evime geldim
demiş ve birkaç ev ötede olan evine bakmıştı.
Brick: Bu civarlarda mı oturuyorsun?
Blank: Sayılır neden soruyorsun?
Brick: Bende bu civarlarda oturuyorum ondan soruyorum. Bak şurada ki ev
diyerek kendi evlerine beş ev kadar uzak evi işaret etmişti. Blank bununla şaşırırken ses çıkarmamıştı.
Blank önde üçlü arkada onu takip ederken Blank sonunda evin önüne geldiğinde onlara dönmüştü.
Blank: Bir sorun mu var?
dediğinde üçlü ona bakmışlardı. Butch çekinceyle onun yanına gelmiş ve şeker torbasını uzatmıştı.
Butch: İşte şeker torbanı unutmuşsun
dediğinde Blank şaşkınca torbasına bakmıştı. Ardından eliyle torbasını ittirmişti.
Blank: Gerçekten şeker istemiyorum sizde kalabilir. Sarışın arkadaşınız baya meraklı gibi
demiş ve gülümsemişti. Üçlü ona şaşkınca bakarken Butch diretmemiş ve başını sallamıştı.
Brick: Benim evim ileride o yüzden yürümek zorundayım
Boomer: Biz evler ters yönde kaldı ya
Butch: O zaman el arabasının yanına son ulaşan onu yerine geri bırakır!
diyerek bir anda ters yöne doğru koşmaya başlayan Butch'la Boomer'da bağırarak koşmaya başlamıştı.
Boomer: Hile yapıyorsun sen pislik!
Blank onların arkasından bakarken bu ikilinin ekstra garip olduğuna emin olmuştu. Kızıl saçlı çocukla baş başa kalırken kızıl saçlı çocuk gülümsemişti.
Brick: Ben Brick. Brick Sunbright ya sen?
Blank çekinceli bir ifade ile Brick'e bakmıştı. Ona ismini vermek konusunda başta tereddüt etse bile yinede bu düşünceden kurtulaarak konuşmuştu.
Blank: Bende Blank. Blank Lifestone
dediğinde Brick gülümsemişti.
Brick: Tanıştığımıza memnun oldum
Blank: Bende...
dediğinde aralarında bir sessizlik olmuş ve Blank sonunda konuşmuştu.
Blank Neyse geç oldu. Hava soğuyor ben eve geçiyorum sende evine git
Brick: Tamam o zaman. İyi geceler
diyerek ona el sallayarak önden giden Brick'le Blank'te elini sallamış ve mırıldanmıştı.
Blank: Sanada...
Ardından Blank bahçelerine girerken Brick ise evine dönmüştü. Bu ise yeni bir arkadaşlık hikayesine dönüşmeye başlamıştı.
DEVAM EDECEK...
|
0% |