Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Hayal Kırıklığı

@sarsfarah_

Derin bir uykudaydım ve uyanmak istemiyordum ama üzerimde beni rahatsız eden bir ağırlık vardı, sanki. Gözlerimi zor da olsa sonunda araladığımda gördüğüm şeyle çığlığı basmamak için elimle ağzımı kapattım, hemen. Şaşkınlıktan dilimi ısırmıştım. Ne olduğunu anlamıyordum yoksa yine halisünasyon mu görmeye başlamıştım ? Korka korka kollarının arasında olduğum adama baktım ve gördüğüm tanıdık simayla bir nebze de olsa rahatladım. Avukat bozuntusu olan adam kollarıyla beni adeta kendine hapsetmiş, bu da yetmezmiş gibi başınıda boynuma gömmüş horul horul uyuyordu. İşin garip tarafı farkında olmadan bende ona sarılmıştım ama uyku sersemiyken bunu yapmam son derece normaldi. Daha uyanmadan bile kendi kendime diyordum, nasıl olur da yıllar sonra ilaçsız böyle derin derin uyumayı başardın diye. Meğer onun yüzündenmiş. Üzerine baktım. Dün gece ona verdiğim siyah eşofmanları giymişti ve çok da yakışmıştı. Gözlerim alnına dağılan saçlarına kayarken elim istmesizce onlara gitti. Biliyor musun avukat, ben kimseye temas dahi edemezken, senin dün gece yanımda uyumuş olmana rağmen rahatsız olmamam benim için korkunç bir şey ama sen bilmediğin sürece sorun yok.

Telefonu elime alıp bakınca gözlerime inanamadım, saat 14.09'u gösteriyordu. Acilen kalkmak zorundaydık daha Melisa'yı bulacaktık. İşin zor kısmı onu nasıl uyandıracaktım ? Aklıma gelen fikir sinsice sırıtmama neden olmuştu. Hazırlıksız yakalanacağı için de bana karşı koyamayacaktı. Tüm gücümü toplayıp onu göğsünden ittim ve bingo. Boylu boyuna yere yapıştı, oh olsun!

"Ahh! Ne yapıyorsun Doktor ?" dedi, acıyla bağırarak.

Oturur pozisyona geçmiş, belini tutuyordu. Az bile yapmıştım, benden izinsiz buraya adım bile atmamalıydı.Yatağın üstünde oturup iki kolumu birbirene geçirdim, ona ters ters bakarak"Hak ettiniz ama! Burda ne işiniz var ?" diye sordum. Düştüğü durumu anlayınca utanıp bakışlarını kaçırdı.
"Uyurgezerim" dedi aniden. Her şeyi duymayı beklerdim ama bunu değil ve öyle olmadığını da biliyordum. Yine de oyununa ayak uydurdum. "Bunun için korunma yöntemlerin var mı ?"
Kaşları kalktı. "Nasıl yani ?" dedi merakla.
Gülmemek için kendimi zor tutarken " Kendini odaya kilitlemek gibi" dedim.

Bahsettiğim şeyden sonra değişen yüz ifadesi görülmeye değerdi. Aşırı komikti.

Yerinde kıpırdanırken, "Yalan söyledim" diye itiraf etti.
Kendine böyle bir şeyi daha fazla yakıştıramamıştı. "Biliyorum."
Başını iki yana sallayarak "Yapmamam gerekiyordu" dedi mahçup bir tavırla. Ama yaptın.

"Evet" dedim, oysa gece yaşanan yanlış anlaşılmayı çözmüş onu odadan çıkarmıştım.

Derin bir nefes aldı. Gözleri beni bulurken "Uyuyamadım" dedi, sıkıntılı bir sesle.

Başımı anlayışla salladım. Onu şu an o kadar iyi anlıyordum ki yoksa insan neden hiç tanımadığı birinin yanında yatsın ya da uykuya dalsın ki ? Her gözünü kapattığında gördüğü şeylerden korktuğu için.
"Anladım" diye mırıldandım. Aklına yeni gelmiş olacak ki "Bunlar kimin ?"dedi üstünü gösterirek. Geçen gün alışveriş yaparken aklıma o gelince elim istemsizce bu siyah eşofman takımına gitmişti ve almıştım da ama henüz sahibine verememiştim. Niyet de başkası vardı ama Avukata kısmetmiş.

Bir dakika duraksadıktan sonra "Birine hediye diye almıştım" dedim onu geçiştirerek. Sonra ayağa kalkıp hızlıca yatağımı topladım ve gardırobu açtım. Tüm bunları yaparken bakışlarının ağırlığını üzerimde hissettim. Elbiselere bakarken "Odadan çıkmayı düşünüyor musun Avukat ?" dedim sabırsızca.
"Efendim ?"
Omzumun üstünden ona bakıp kapıyı işaret ettim. Benim gösterdiğim yeri görünce kaçarcasına çıkıp gitmişti. Arkasından sırıtarak bakarken kapıyı kilitleyip kendimi banyoya attım.

Hızlı bir duştan sonra saçlarımı kurutup üzerime siyah, boyu diz kapağıma kadar gelen düz bir elbise giydim. Altına da aynı renkten bir çizme geçirdim. Sade bir makyaj yaptıktan sonra artık güne hazırdım.
Çantamı ve deri ceketimi elime alıp odadan çıktım.
Adım seslerimle elindeki telefonu kapatıp bana döndü. Baştan aşağı beni süzerken
bakışlarındaki beğeni ifadesini görsemde biranda değişti, öfke belirdi. Kesin kardeşiyle ilgili kötü bir haber almıştı. "Kötü bir haber mi aldın ?" dedim korkuyla.

Keskin bakışlarını üstüme dikerken "Hayır!" diye bağırdı birden.
Bu tepkisiyle irkilerek bir adım geriye gittim.
"Sorun nedir ?" dedim afallayarak. Az önceki haliyle şimdi ki arasında sadece yarım saat vardı ama bu kadar değişim normal değildi.
"Sensin!" dedi ateş saçan gözleriyle.
Bir süre öylece kalakaldım, bu cevap beni bozguna uğratmıştı. Sonra "Ben mi ?" dedim, yaşadığım hayal kırıklığı da sesime yansırken. O ise burun kemiğini sıkıp sakinleşmeye çalışıyordu.
Salonda volta atarken "Benim burda kardeşim kayıp ama sen bana yardım etmek yerine süslenip püsleyip eğlenmeye gidiyorsun" diye söylenmeye başladı.

Devamında " Sözde bu sabah bana her şeyi anlatacaktın, nerde ?"diye sorarken, alayla bakmaya başladı." Yalandı değil mi ? Sırf burda kalayım diye hepsini uydurdun!" dedi, nefretle.
Yemek masasını gösterip "Bende aptal gibi sana inanıp kahvaltı hazırladım" dedi omuzları sarsılırken.

Bir sözlerine birde yaptığına baktım. Kaşlarımı çatarken "Bitti mi ?" dedim sonra işaret parmağımı sallayıp " Sen kimsin de benim evimde bana bağırıyorsun ? Sana acıdım, kapıyı açtım diye kendini bir şey zannetme sakın!" diye hiddetle bağırdım. Devamında "Ayrıca biraz daha sabretseydin zaten her şeyi anlatacaktım sana ama hayır sen hiçbir şeyi duymayı hak etmiyorsun" dedim, başımı iki yana sallarken.

Sonra hazırladığı sofraya küçümseyerek baktım."Senden böyle bir şey yapmanı ben istemedim ve umrumda bile değil" dedim acımasızca.

Elimle kapıyı gösterdim, "Şimdi burdan def olup gidiyorsun ve bir daha da sakın bu evin önünden dahi geçme Avukat! " diye öfkeyle bağırdım, nefes nefese kalmıştım. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu.

Bana bir şey diyecek gibi oldu ama suratımdaki ifadeyi görünce vazgeçti, iki adımda kapıya varıp sertçe çarpıp çıktı. Titreyen ellerimi serbest bıraktım, koltuğa otururken. Derin derin nefes almaya başladım. Her ne kadar karşısında sarsılmaz bir duvar gibi görünmüş olsamda içim küle dönmüştü. Hem onun lafları hemde kendi söylediklerim için. Ağır sözlerdi.
Sonra emek verip hazırladığı kahvaltıya baktım. Bu evde hazırlanan ilk kahvaltıydı ve daha önce kimse benim için böyle bir şey yapmamıştı. İstemsizce gözlerim doldu.Kalkıp bakınca en sevdiğim şeyi de yaptığını gördüm. Menemen.Gözümden akan yaşı silip masada ne varsa her şeyi çöpe attım çünkü bana acılarımı hatırlatmaktan başka hiçbir işe yaramıyordu. Yere çömelip başımı dizlerimin üstüne koyarken gözüm dağıttım masadaydı.


Uzun bir süre sonra ayağa kalkabilmiştim, hemen elime telefonu alıp Akif'i aradım. Melisa'yı abisinden bağımsız düşünmem gerekiyordu.

"Efendim Dr. Hanım ?"

"Müsaitsen görüşebilir miyiz ?" diye sordum. Sesimin ağlamaktan boğuk boğuk çıkmıştı.

"Ne oldu ? "

Gidip sandalyeye otururken "Acil bir durum var, biliyorsun artık polis de onu aramaya başladı" dedim.

"Evet ama hala bulunamadı" dedi gergin bir sesle.

Ülke çapında tanınan bir adamın kızı kayıptı ve onu ararken daha tedirgin olmalarına hiç şaşırmıyordum. "Biliyorum ve sana bu konuda anlatmam gereken bir şeyler var" desemde bir kısmını sadece anlatacaktım.

Bir dakikalık duraksamadan sonra " Taman sen gideceğimiz yerin konumunu at, bir saate ordayım " dedi, kabul ederek.

Hızla başımı sallarken "Olur" diyerek telefonu kapattım. Hemen bir mekan yeri bulup ona konumu attım.Bunu hallettikten sonra Selim'i aradım ama açmadı, geri dönmesi için mesaj bırakıp hızla yola çıktım.

Mekana gelince hemen tenha bir köşeye oturup bir süre misafirimin gelmesini bekledim , çok geçmeden o da gelmişti.

Uzun bir zaman sonra tanıdık birini görmek tuhaf hissetirmişti. Ayağa kalkıp tokalaşmak için elimi uzattım, sarılmak için fazla samimi değildik.

" Nasılsın Dr. Hanım ?" dedi, içten bir tebessümle.

Gülemsedim. "İyiyim Polis bey, sen ?"

Geçip karşıma oturdu. " Ne olsun, her günümüz olaylı geçiyor" dedi, bıkkınlık vardı sesinde. Haklıydı da, her mesleğin kendine göre bir zorluğu vardır ama onlarınki başkaydı. Her anları riskti.

Anlayışla kafamı sallarken " Zamanını çok almayacağım Akif, bu yüzden direk konuya gireceğim" dedim, sabırsızlıkla. Fazla bir zamanımız kalmadığını hissediyordum çünkü.

Başıyla onayladı.

"Seninde bildiğine göre Melisa Karahanlı günlerdir kayıp ve henüz ona dair bir iz bile bulamadılar" dediğimde," Sanki yer yarıldı da içine girdi" diye bir açıklama yaptı, hemen. Görünürde öyleydi ama gerçeğin bambaşka olduğunu düşünüyodum.

" Öyle ama onu bizden başka kimse onu bulamaz."

Başını şaşkın şaşkın sallarken " Biz mi ?" dedi.

"Aynen" diyerek onayladım.

Bir süre düşündükten sonra " Nasıl olacak ? " diye sordu, sesinde bariz bir merak vardı.

Bakışlarım masada duran ellerime kayarken " Kızın yaşadıklarından kimsenin haberi yok ki bu yüzden başına ne geldiğini öğrenemiyorlar" dedim, bir solukta.

Sonra ona baktım, kafası karışmışa benziyordu. Dediklerimi anlamamıştı.

" Yani şunu demek istiyorum, o kimsenin tahmin edemeyeceği biri tarafından kaçırıldı" diye açıkladım.

Kaşlarını çattı." Peki sen biliyor musun bu kişiyi ?" diye sorunca o an kafasında bir şeyler uyanmıştı. Sonunda dedim içimden ardından " Emin değilim ama senin yardımınla bulabilirm" diye belirttim.Gelirken yol boyunca parçaları birleştirmiştim ve aklıma sadece iki ihtimal geliyordu.

Akif kararsız kalmış gibi görünüyordu ama yine de " Tamam, peki nasıl bir yardım istiyorsun ?" diye sordu, kabul edip etmeyeceği tamamen isteyeceğim şeye bağlıydı anlaşılan.

Derin bir soluk çekerek " Bana o günün ve yaklaşık iki ay önceki tarihlerin kamera kayıtları lazım" dedim, duraksadım." Evindeki ve okulundaki" diye devam ettim.

Gözleri fal taşı gibi açıldı." Ne yani suçlu ailesinden biri olabilir mi ?" dedi, kaşları kalkarken.

" Muhtemelen" diye mırıldandım.

"Ama...."

Sözünü kestim. "Haklısın, insanın kendi ailesine bile güvenememesinden daha kötü ne olabilir ki..." dedim pat diye.

 

 

"Bölüm sonu yorumlarınızı bekliyorum

 


 

 

 


 




 

 

​​​​

Loading...
0%