@sarsfarah_
|
Nazlı'nın bakışları yerdeydi, iki elini önünde birleştirmiş sinirli gördüğü adama yürüdü, ağır ağır. Dün gece bir karar vermiş bunun için sabah erkenden kalkmıştı. Yıkayıp kuruttuğu kıyafetleirini giymişti, yine. Kimseyi uyandırmadan, evden sessizce çıkıp gidecekken Yağız'ın en azından bir vedayı hakkettiğini düşündü. Onun kalkmasını bekledi. Aldığı telefondan sonra, ona doğru gelen kıza daha dikkatli bakmaya başladı, Yağız. Bunun nedeni, öğrendiği bilgilerden aklını kurcalayan bazı noktaların olmasıydı. Kızın evli olabileceği hiç aklına gelmediği gibi büyük bir aşiretin geliniyken kaçması onu daha da meraklandırmıştı. Neden? diyordu. Yanına gelene kadar da gözünü üstünden biran bile çekmedi. Nazlı aralarında belirli bir mesafe kalınca, durdu. "Şey..." dedi, bekledi bir süre. Zihninden geçenleri toplamak için. Sonra önüne, ellerine baktı. "Demek o meşhur kız sensin ?" Bu ses Melike'ye aitti. Onların arasındaki konuşmanın bir kısmına şahit olmuş, kızın gideceğini anlayınca müdahale etmişti. Nazlı arkasını dönünce gördüğü yüzle afallasa da Melike ondan daha çok şaşırmıştı. Yağız dün ondan bahsettiğinde, sıradan bir kız olduğunu düşünmüştü ama karşısındaki kızı görünce tepkisini saklayamadı. Yağız'a baktı, tuhaf bir bakışla sonra yanına gidip sarıldı. "Bana bu kadar güzel olduğundan bahsetmemiştin" dedi, kulağına fısıldayarak. Yanağından öpüp, bir şey demesine fırsat vermeden uzaklaştı. Nazlı'nın karşısına geçti. Elini uzattı,"Melike Akın." Gözleriyle Yağız'ı işaret etti. "Onun, nişanlısıyım!" dedi, sesi imalıydı. İliklerine kadar üşüdüğünü hisseti Nazlı, içine düştüğü durumdan dolayı. Ama kendini yine tebessüm etmeye zorladı. Gerginlikten terleyen avuç içlerini elbisesine sürüp, kuruttu. Elini tuttu, "Ben..." dedi ama devamını getirmesine izin vermedi, Melike. "Biliyorum biliyorum, şu yardıma muhtaç olan çaresiz kızsın!" dedi, iğneleyici bir tavırla. Yağız, aniden ona döndü. Ne diyorsun sen ? der gibi bakıyordu. Omuz silkti, Melike."Her şeyden haberim var." Nazlı bu sözlerden sonra Yağız'a baktı, "Doğru ama eksik söylemiş" dedi, kırgınlıkla. Kadına döndü. "İsminin hiç bir önemi yok. Bizim gözümüzde seninde diğer mağdur rolü oynayan kadınlardan hiçbir farkın yok" dedi, hiç düşünmeden. Gözlerini kıstı, Nazlı. Alayla gülüp "Daha önce senin gibilerini çok gördük, diyorum. Numara yapmayı bırak!"dedi, Melike. "Ne numarası ?"diye sordu, sinirden gözleri kararmaya başlamıştı. Hiddetle,"İyi bir adam karşılarına çıktığında hemen kendilerini acındırarak onlara yamamaya çalışan kadınlar var ya!" sonra onu işaret etti. "Sende sadece onlardan birisisin!" dedi, acımasızca. Duyduğu hakaretlerin ağırlığı, on yıllık esaretinden daha fazla gelmişti. Daha önce çok şiddet gördüm, kulübelere kapatıldım, aşağlandım, hor görüldüm ama hiçbir zaman bu ithamlarla suçlanmadım. Herkes şoke oldu, birbirlerine bakmaya başladı. Melike'nin yanakları kızarmış, yüzünde parmak izleri görünüyordu. Bir dakika sonra, üstündeki şaşkınlığı atınca elini yüzüne götürdü."Sen... sen bana nasıl vurursun?" diye bağırdı. Atağa geçecekken son anda tutmuştu onu,Yağız."Dur!" Kolunu beline geçirmiş, geri çekmeye çalışıyordu. Nazlı'dan uzaklaştırmak için ama onu zapt etmekte zorlanıyor gibiydi. "Bırak beni!" dedi, elinden kurtulmaya çalışırak. " Sana dur dedim!" Ona inanmıyormuş gibi baktı, Melike. "Bana vuran o ama sen beni tutuyorsun!" dedi, öfkeyle. "Hak ettin ama.." diye, mırıldandı Nazlı. Yağız onun ne dediğini duyunca, ateş saçan gözlerle ona döndü,"Yeter, sus artık! Haddini fazlasıyla aştın, zaten "dedi, sertçe. Alayvari gülümsedi, Nazlı. " İzin vermeseydiniz o zaman!"diye haykırdı birden. İncinmiş gibiydi. Beni o kadar şeyle suçlamasını gülerek karşılık veremezdim. Ama sende sırf nişanlın diye bana bunları söylemesine göz yumdun. "İlk sizi gördüğüm zaman 'ne kadar güzel biri' diye düşünmüştüm. Ama çok yanılmışım, meğersem dış görünüşünüz içinizdeki çöplüğün üstünü örtüyormuş" dedi, keskin bir sesle. Beklemeden onu tutan admaa döndü."Size de ayrıca teşekkür ederim! Benim durumumu birilerinin ağzına sakız niyetine çiğnettiğiniz için" dedi, gözlerinde onu tanımış olmanın hayal kırıklığı vardı. Melike dediklerine karşı sessiz kalırken Yağız onun son bakışındaki pişmanlığı düşünüyordu. Onlardan biraz uzaklaşıp, ellerini iki yana açtı."Biliyor musunuz birbirine bu kadar uyumlu bir çift daha önce görmemiştim. Biri yardım niyetine eve getirir diğeri de hakaret ederek kovmaktan beter eder. Tencere kapak misalisiniz" dedi, sonra ikisini de ardında bırakırak dışkapıya doğru koştu. Yazıklar olsun sana komiser, ben seni adam sanmıştım ya. Keşke keşke sabah erkenden defolup gitseydim de bu yüzünü görmeseydim. En azından hatıralarımda iyi bir insan olarak kalıcaktın. Kapıyı büyük bir gürültüyle çarpıp koşmaya devam etti, ardına dönüpte bir kez bile bakmadı. Yağız peşinden gitmek için hemen hareketlendi."Ne yapıyorsun, birde onun peşinden mi gideceksin ?"dedi Melike, kolunu tuttu. "Evet!" dedi, hiç tereddüt etmeden. Devam etti."Seninle de sonra konuşacağız. Kurtulduğunu sakın sanma!" diye, sinirle soluyup kolunu ondan kurtardı. Sonra koşar adımlarla Nazlı'nın peşinden gitti. Yine yine kaçıyorum diye düşünürken kendini bir çıkmaz sokakta bulana kadar durmadı. Nefes nefese kalmıştı. Sonra etrafına bakındı, panikle. Nereye geldiği hakkında hiçbir fikri yoktu. İki tarafı renkli duvarlarla kaplı bir sokağa girmişti. Üstelik tenha bir yer olmasına karşın ortalıkta kimse görünmüyordu. Bu içine korku salmıştı. Ama yine merakına karşı koyamadı. Duvarlardan birine adımladı. Bu ne ki ? diye düşünürken ellerini şekillerin üstünde tek tek gezdirdi."Duvar boyamak mı.." dedi, kendi kendine güldü. "Kim bilir nasıl hissettiriyordur ?" diye, hayal etmeden duramadı. İçinde bir ukte olarak kalacağını bildiği halde heves etmişti yine. Arkasında sessizce onu dinleyen adamın varlığından habersizdi. "Yapmak ister misin ?" Kulağına fısıldanan ani sesle irkildi, bir hışımla ona döndü. Gördüğü yüzle öfkesi daha da artmıştı. "Sizi ilgilendirmez!" dedi, Yağız'ı yana itti. Sokağın tek çıkışına yöneldi. " Konuşalım!" dedi, arkasından bağırarak sonra yine peşine takıldı. Önüne dönmeden "İstemiyorum!" deyip yoluna devam etti, Nazlı. Derin bir nefes aldı ve "Bilmediğin şeyler var!" dedi Yağız, dursun diye. "Umrumda bile değil, bir daha da sakın karşıma çıkmayın!"dedi Nazlı. Bu tehditlere karşı kahkaha atmıştı, Yağız. "Aynen aynen" dedi, onu düşmesin diye sıkıca tutarken. Sırtına sırtına yumruklarını geçirmeye başladı Nazlı, tüm sinirini atmak istercesine. Tüm küfürler sana gelsin... içinden söylediği şeyi düşününce istemsizce güldü. Yağız, "Sanırım bana olan sinirin geçti artık" dedi, devam etti " O ağır elini sırtımda hissetmediğime göre." Sırıttı, Nazlı. "Oh olsun!" dedi, bir tane daha geçirdi, sertçe. "Ahh!" Yağız'ın acı inlemesi onu duraksatmış, eli havada kalmıştı. "Hayır, az kaldı arabaya." "Çok mu ağrıyor ?" diye sordu, yumuşak bir sesle. "Ne ?" Mırıldandı. "Sırtın..." "Ha, evet ya! Resmen ağrıdan dik duramıyorum" dedi Yağız, gülmemek için kendini zor tutarken. "O kadar kötü mü ?" dedi, endişeli bir sesle. Sırıttı. "Şaka yaptım da.." dedi, kaşları kalktı. "Bu kadar korkman, tuhaf değil mi ?" diye sordu. Fazlasıyla komiser ama...Nazlı bir dakika durduktan sonra,"Asıl tuhaf olan şey benim şu an sizin sırtınızda olmam!" dedi. İlerleyen dakikalarda ikisi de sessiz kalmıştı, arabanın yanına gelene kadar. Onu omzundan indirip arabaya bindirdi. Emniyet kemerini de takacakken, Nazlı eliyle onu itti. "Ben biliyorum!" dedi. Onu dinlemedi. "Hayır bilmiyorsun!" dedi, zorla kemerini taktı. Sonra kendi tarafına geçip, araca bindi. Anahtarı yerleştirdi, hızla yola koyuldu. Kollarını birbirine doladı. "Baştan söyleyeyim, hiç de pişman değilim!" dedi, tereddütsüz. Kafasını salladı. "Yaptığınla bir de övünüyor musun ?" dedi Yağız, hayretle. Nazlı hiç düşünmeden, "Evet!" dedi, sonra gözlerini belerterek "Ama pardon ya, unutmuşum onun tarafını tuttuğunuzu. Ne de olsa nişanlınız değil mi!"dedi, imalı imalı. "Değil..."dedi Yağız, sessizce. Onu duymamış gibi devam etti. "Siz de haklısınız tabi, yani ben de olsam sevdiğim insanın tarafını tutardım her halde. Sonuçta o sizin..." diye söyleyeceklerini ard arda sıralarken, ağzına kapatılan elle durmuştu. "Doğru değildi, yaptığın" dedi Yağız, onun ne demek istediğini anlamıştı. "Nişanlın olduğu için mi ?" "Ne dedim ki şimdi ben ?" diye sordu, merakla. Gözlerini ona çevirdi. "Her iki kelimenden birinin 'nişanlın' olması dışında mı ?" dedi, sırıtarak. Düşündü bir süre, sonra "Öyle mi, fark etmemiştim"dedi Nazlı, bakışlarını kaçırdı. Camdan dışarı bakmaya başladı. Derin bir iç çekti, Yağız. "Sana değil, dedim!" diye bağırdı. Aniden ona döndü Nazlı. "Ne ?" "Bir oyundu..." "Neden ?"dedi Nazlı, içinden bunu için milyonlarca sebep ararken.
Oylama, yorum, paylaşmayı ve yorum yapmayı unutmayın🌸🙏 "Gelecek bölüm fragmanı sarsfarah_kullanıcı adıyla yayında Sizden de edit bekliyorum sevgili okuyucular🙏🌸
|
0% |