Yeni Üyelik
95.
Bölüm

2. KİTAP FİNALİ

@selinayeda_x

Köprünün üzerinde gerilen hava, sanki tüm duygularımızı da taşıyordu. “Benimle gel, Eva,” dedi Archer, elini uzatarak. “Sana daha fazla yaralanmanı istemiyorum.”

 

Ama Eva, o an kendini bırakmanın eşiğinde görünüyordu. “Belki de en iyisi bu. Belki de gitmek zorundayım.”

 

“Hayır!” diye bağırdım, gözlerim dolu dolu. “Bu savaşı senin için kaybetmeyeceğiz. Yanındayız. Bizim için değerlisin. Lütfen!”

 

Ama Eva, köprünün kenarına oturdu ve gölün derinliklerine baktı. “Belki de en iyisi bu. Bilmiyorum.”

 

O an, her şeyin sona erdiği bir an gibi hissettim. Herkesin gözleri, Eva’nın bu kararsızlığı karşısında donakalmıştı. “Beni yalnız bırakmayın,” dedi Eva, gözyaşları içinde.

 

Archer, yanına yaklaşarak onu tutmak istedi ama Eva, suya bakarken kaybolmuştu. “Bunu yapma, Eva. Ben yanındayım,” dedi.

 

Ama onun sesinin yankısı bile kayboldu. “Lütfen, yeter. İkimiz de bu savaşı kaldırabilecek durumda değiliz. Ben bu hayatta kaybolmuş gibiyim,” dedi.

 

O an, köprünün başında dururken, içimdeki korku daha da büyüdü. Eva’nın o kaybolmuş hali, içimdeki duyguları depreştiriyordu. “Bunu yapmak zorunda değilsin,” dedim. “Bize güven. Her şeyin bir çözümü var.”

 

Ama Eva, suya bakmaya devam ediyordu. O an, sadece bir seçimin kenarındaydık ve hiçbirimiz bunun sonucunu göremeyecek kadar korkmuş durumdaydık. Her şeyin karmaşası içinde, birbirimize uzanmak zorundaydık.

 

Sonunda, Archer’ın sesi araya girdi. “Eva! Gel benimle! Bunu yapma!”

 

Ama Eva, hâlâ yerinde oturmuştu. Suya daldı gözleri, kaybolmuş gibi görünüyordu. “Her şeyin sonu… Belki de bu.”

 

O an, içimdeki bütün cesaret toplandı. “Hayır! Bunu yapma! Her şeyin bir çözümü var,” dedim. “Yanındayız. Biz buradayız, seni yalnız bırakmayız.”

 

Archer, Eva’nın yanına daha da yaklaştı. “Gel, benimle. Her şey yoluna girecek.”

 

Ama Eva, başını eğerek, gölün derinliklerine bakmaya devam etti. “Sadece bir kez bile kendimi kaybetmeyi istiyorum. Ama bu, benim için zor.”

 

O an, kalbimdeki kargaşa dayanılmaz bir hal aldı. “Bunu birlikte aşabiliriz, Eva. Senin için buradayız. Biz seni seviyoruz,” dedim, içimdeki her kelimeyi ona ulaştırmaya çalışarak.

 

Ama Eva, hâlâ kendini kaybolmuş hissetti. “Bilmiyorum, Luna. Belki de en iyisi bu.

 

Hayatımda bir şeyler değişmiyor. Her gün aynı sorunlarla yüzleşiyorum, aynı kaygılarla yaşıyorum,” dedi Eva, gözleri yaşlarla dolmuş bir şekilde. Her kelimesi, içimdeki korku ve kaygıyı daha da derinleştiriyordu.

 

Archer, onun yanına oturdu. “Eva, senin için buradayım. Sadece konuşmak, hissetmek ve doğru olanı bulmak istiyorum. Her zaman birlikte olacağız. Her zaman yanında olacağım,” dedi. Sesindeki ciddiyet, Eva’yı bir nebze olsun rahatlatmış gibiydi ama içindeki savaş devam ediyordu.

 

Ethan ise araya girdi. “Archer, onu bırak. Şu an burada ne yaptığını biliyor musun? Onun duygularıyla oynuyorsun!” dedi, sesi öfkeyle doluydu. “Senin kim olduğunla hiç ilgilenmiyorum, ama bu konuda daha fazla ileri gitme!”

 

Archer, Ethan’a dönerek gözlerini diledi. “Ben Eva için buradayım. Onu anlamak ve destek olmak için. Senin gibi bencil değilim. Kız arkadaşıma zarar vermeni istemiyorum,” dedi.

 

Ethan’ın yüzündeki öfke, daha da artmıştı. “Kendini bu kadar önemli görme! Herkesin kalbinde yer alacak kadar değerli değilsin! Eva’nın neye ihtiyacı olduğunu biliyor musun? Belki de sadece sakin kalmaya ve düşünmeye ihtiyacı var.”

 

Eva, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. “Lütfen, durun. İkimizin arasında bu kadar çok gerilim var ki… Sadece sakinleşmek istiyorum. Herkes beni nasıl etkilediğini anlamıyor,” dedi.

 

Archer, onun yanına daha da yaklaştı. “Eva, lütfen. Ben buradayım, senin için. Savaşmak istemiyorum. Ama seni kaybetmekten korkuyorum,” dedi.

 

Ethan, “Seninle konuştuğum için pişmanım. Sadece seni etkilemek için burada değilim,” diye bağırdı. “Senin yaşının bu kadar büyük çocuklarla takılması sağlıklı değil. Beni bu işin içinde görmek istemiyorsan, onu benimle bırakma!”

 

Ethan’ın sert sözleri, Eva’nın ruhuna bir bıçak gibi saplanmıştı. “Ne yapacağım hakkında konuşuyorsun? Ben buradayım! Hayatımda bir şeyler olsun diye çabalıyorum,” dedi.

 

Archer, Ethan’a karşı daha da öfkeli bir sesle, “Senin sayende bu durumda değiliz. Eva, senin için buradayım. Beni dinle, onu bırak. Ben ona daha fazlasını verebilirim,” dedi.

 

“Ne kadar kendini beğenmiş birisin! Ona zarar vermeden duramaz mısın?” diye bağırdı Ethan.

 

Gerginlik, köprünün üstündeki havayı daha da yoğunlaştırıyordu. Eva, onların bu kavgaları arasında kaybolmuş bir çocuk gibiydi. “Lütfen, bu kadar ileri gitmeyin. Ben yalnızca ne yapmam gerektiğini bulmaya çalışıyorum,” dedi.

 

O an, içimdeki kaygı dayanılmaz bir hal aldı. “Bu kargaşanın içinde kaybolmamalısın, Eva. Biz buradayız.

 

Beraber aşacağız,” dedim.

 

Eva, kafasını kaldırıp bana bakarak, “Ama siz de birbirinize karşı bu kadar öfkelisiniz. Benim için bir şeyler yapmanız gerekiyor,” dedi.

 

“Bunu yapmaya çalışıyoruz, ama seninle birlikte!” dedim. “Hepimiz zor bir dönemden geçiyoruz. Ama bu çatışmanın sebebi, birbirimizi anlamamamız. Kimi sevdiğimizi bilmeden savaşmamız.”

 

Archer, “Bunu yapmaya istekli olduğumuzu biliyorum. Ama lütfen, bu savaşa katılma. Biz seni seviyoruz, ve sana sadece yardımcı olmaya çalışıyoruz,” dedi.

 

O an, Eva’nın gözlerinden damlayan yaşlar, suya düştü. “Bunu istemiyorum. İkimizin arasında bu kadar gerilim olmasını istemiyorum. Sadece bir karar vermek istiyorum ama bu kadar zor...,” dedi.

 

Tam o sırada, Archer’ın öfkesi de kabardı. “Ethan, eğer bir daha Eva’ya yaklaşmaya çalışırsan, bunun bedelini ödeyeceksin!” diye bağırdı. Sesindeki tehdit, havayı gerginleştiriyordu.

 

Ethan, bu tehdit karşısında kendini daha da kaybetmiş görünüyordu. “Seninle daha fazla tartışmak istemiyorum. Ama seni böyle bırakamam. Bırakmayacağım!”

 

O an, Eva’nın yüzündeki korku ve kaygı, içimdeki tüm duyguları patlatıyordu. “Lütfen! İkiniz de sakinleşin. Ben yalnızca bir karar vermek istiyorum. Bu kadar kargaşa arasında kalmak istemiyorum,” dedi.

 

Ethan, gözlerini yerden kaldırmadan, “Ama Luna, ben Eva’nın yanında olmak istiyorum,” dedi.

 

Archer, bu duruma dayanamayarak yanına yaklaştı. “Bu, onu korumak için buradayım. Ama böyle yaparak ona zarar veriyorsun,” dedi.

 

O an, Eva köprünün kenarına daha da yaklaştı. “Beni yalnız bırakmayın. Ben böyle hissetmek istemiyorum. Biliyorum, hepinizi seviyorum ama bu kadar karmaşık bir durumun içindeyim. Bilmiyorum, belki de en iyisi bu,” dedi.

 

“Hayır!” dedim, gözlerim dolmuştu. “Bunu yapma! Biz seni seviyoruz ve yalnız bırakmak istemiyoruz. Bu durumda kaybolmak istemiyoruz. Hepimizin birlikte bir şeyler yaşaması gerekiyor.”

 

Archer, “Lütfen, bu durumu aşalım. Yalnızca senin için buradayız,” dedi. “Her şeyin bir çözümü var.”

 

Ama Eva, içindeki boşlukla köprünün kenarında oturmaya devam etti. “Belki de bu durumu aşmanın en iyi yolu, sadece gitmektir. Kimseye yük olmak istemiyorum,” dedi.

 

O an, Eva’nın gözlerinden damlayan yaşlar gölün suyu ile buluşurken, içimdeki kaygılar daha da büyüyordu. “Hayır, bunu yapma! Bizi bırakma, Eva! Biz hep birlikteyiz, bunu aşmalıyız,” dedim.

 

Ama Eva, suya bakarak, “Lütfen, bu kadar ileri gitmeyin. Yalnızca beni bırakmayın. Hepsi zor geliyor,” dedi.

 

Archer, ona yaklaşarak, “Hayır, bu zor zamanlar birlikte aşılacak. Ben seni yalnız bırakmayacağım,” dedi.

 

Ama Eva, yavaşça köprünün kenarına oturdu. “Benim için bu kadar karmaşık bir durumda kalmamalısınız. Ne yapacağım konusunda karar veremiyorum,” dedi.

 

O an, Archer’ın öfkesi patlak verdi. “Ethan, sana söyledim! Beni daha fazla sinirlendirme! Onu korumak için buradayım!” diye bağırdı.

 

Ethan, “Seninle ne kadar yüzleşeceğimden eminim. Ama şu an buna katlanmak istemiyorum. Bunu kabullenmiyorum,” dedi.

 

“Bunu aşmak zorundayız!” dedi Archer, gözleri ateşle dolu. “Seni bırakmam ve bu savaşı senin için kazanmalıyım.”

 

Ama o an Eva’nın gözlerinden düşen yaşlar, gölün yüzeyine düştü. “Bilmiyorum, belki de her şeyin sonu bu. Ben kaybolmuş durumdayım,” dedi.

 

Archer, gözlerinde bir hüzünle, “Seni kaybetmek istemiyorum, Eva. Beni anla, sadece seni korumak istiyorum,” dedi.

 

Ama Eva, yalnızca suya bakarak, “Belki de bu yolun sonunda kaybolmam gerek,” dedi. “Hayatımda bu kadar çok yük taşımak istemiyorum.”

 

Tam o sırada, Archer daha da sinirlenerek Ethan’a döndü. “Senin yüzünden bu durumdayız! Ne yapmamız gerektiğini bilmelisin. Eva’ya saygı göster, ona yardım et!” dedi.

 

Ama Ethan, “Seninle bu konuda mücadele etmeyeceğim. Ama onu bırakmayacağım,” dedi.

 

O an, içimdeki duygular dayanılmaz bir hal aldı. “Hayır! Hepimiz bir aradayken bu durumu aşmalıyız. Lütfen, bırakmayın birbirinizi!” dedim.

 

Eva, gözlerini kapattı ve başını eğdi. “Ben yalnızca karar vermek istiyorum. Ama bu kadar çok yük taşımak zorundayım,” dedi.

 

Sonunda, Archer gözlerini kapadı ve “Ben burada duracağım. Her zaman burada olacağım,” dedi. Ama Eva, gölün suya bakmaya devam ederek, “Bilmiyorum. Beni bırakın. Bilmiyorum ne yapacağımı,” dedi.

 

Ethan ve Eva’nın ayrılığı, herkesin bildiği ama kimsenin konuşmadığı bir sır haline gelmişti. O gün, partiden dönerken Eva’nın gözlerindeki derin üzüntüyü gördüm. Yalnızca onu izlemekle kalmayıp, içindeki boşluğu hissetmek, hissettiği acıyı anlamak istiyordum. Onun için zor bir dönemdi ve bunu fazlasıyla biliyordum.

 

Jared, Eva’nın hayatında yeni bir sayfa açmayı teklif etti. O sırada onun yanında duruyor, ona destek oluyordum. Jared, Eva’ya biraz neşe katmanın ve yüzündeki gülümsemeyi geri getirmenin peşindeydi. “Eva, bu doğum gününü kutlamamız gerekiyor! Bütün bu kötü anıları geride bırakmalıyız. Bugün senin günün!” dedi.

 

Eva, önce gözlerinde beliren boş bir bakışla yanıt verdi. Ama sonra, Jared’ın samimi gülümsemesi ona biraz cesaret verdi. “Bilmiyorum, Jared… Bu günlerde kutlanacak bir şeyim yok gibi hissediyorum,” dedi. Ama Jared, “Seninle partiyi organize edelim. Arkadaşlarımızı çağırırız ve eğleniriz. Unutma, sen çok değerlisin,” diyerek onu motive etmeye çalıştı.

 

Sonunda, Jared’ın ısrarları ve samimiyeti Eva’nın kararsız kalmasına izin vermedi. Gözlerinde yavaş yavaş beliren bir ışık, onu bu etkinliğe ikna etti. “Tamam, o zaman… Yani neden olmasın?” dedi. Jared’ın gözleri parladı, sevinçle doldu. “Harika! Hemen her şeyi ayarlıyorum!” diyerek hemen telefonunu çıkardı.

 

Doğum günü partisi, neşeyle dolu bir atmosferde başladı. Jared, partiyi hazırlarken herkesin hoşlandığı müzikleri çalmayı da unutmadı. Arkadaşlarımız, birer birer gelmeye başladılar. Eva, biraz kaygılı görünse de, yanındaki Jared’ın enerjisi ona güven veriyordu. Herkesin gülüşleri, dansları ve eğlenceleri bir araya gelerek ortamı canlandırıyordu.

 

Eva, doğum günü pastası kesildiğinde gözlerinde parlayan mutluluğu görmek, benim için unutulmaz bir an oldu. Pastanın mumları yanarken, tüm arkadaşları hep birlikte şarkı söylediler. “İyi ki doğdun, Eva!” diye bağırdılar. Jared, ona sevgi dolu bir şekilde bakarak, “Artık yeni bir yaşa girmelisin. Hayatına yeni bir başlangıç yapmalısın!” dedi.

 

İçimde bir rahatlama hissettim. Eva’nın gözlerindeki umut, yeniden uyanıyordu. Partinin ilerleyen saatlerinde, müzik daha da coşkulu hale geldi. Jared, Eva’yı dans etmeye davet etti. “Gel, bu anı değerlendirelim. Beni takip et!” dedi. Eva, gülümseyerek ona katıldı. Gözlerindeki mutluluk, orada dans ettikleri her anla daha da büyüyordu.

 

Onların birlikte dans etmesi, beni biraz kıskandırıyordu, ama bunun altında yatan duygular farklıydı. Archer’ın da bu durumu izlediğini biliyordum. Gözlerinde belirgin bir öfke vardı ama o, bunu içten içe yaşıyordu. “Luna, bir şeyler yapmalısın,” diye düşündüm.

 

Jared ve Eva dans ederken, ben Archer’a yaklaştım. “Onlar sadece arkadaş. Eva’nın kendisini bulmasına yardımcı oluyor,” dedim. Archer, “Ama onun etrafında Jared’ın olması… Bunu kabullenemiyorum,” dedi. “Eva, hala Ethan’a karşı bir şeyler hissediyor. Jared’ın ona bu kadar yaklaşması doğru değil.”

 

“Ama onun böyle bir desteğe ihtiyacı var. Bunu yapma! Belki de bu Eva’nın kendisini yeniden bulmasına yardımcı olacaktır,” dedim.

 

Jared, dans ederken Eva’yı kendine çekti ve ona neşeli bir şekilde dönmesini sağladı. “Hadi, tüm olumsuz düşünceleri geride bırak! Bugün senin günün!” dedi. Eva, gülümseyerek dans etmeye devam etti.

 

O an, Archer’ın siniri biraz daha arttı. Ama ben, onun ruh halini yumuşatmaya çalışmak için yanımda kalmasını istiyordum. “Sadece bir an için bu durumu kabullen,” dedim. “Eva, hayatına bir başlangıç yapmalı. Bunu ona bırakmalıyız.”

 

Jared, dans ederken Eva’yı kollarında tutuyordu. “Senin için buradayım, Eva. İstediğin kadar mutlu olmanı istiyorum,” dedi. Eva, onun sıcak kollarında kendini güvende hissediyordu. Sonunda, Jared, Eva’yı daha da sımsıkı sarıldı. O an, ikisinin arasındaki bağın nasıl güçlendiğini gördüm.

 

Ethan’ın gerginliği ve kıskançlığı, partinin ilerleyen saatlerinde iyice ortaya çıkmaya başladı. Arkadaşlarının yanında, bu durumu fazlasıyla belli ediyordu. Gözleri, Jared ve Eva’nın dansına odaklanmıştı. “Ben buradayım,” diyordu ama gözleri tam tersini gösteriyordu.

 

“Lütfen, bu durumu aşmak zorundayız,” dedi Luna, Jared’ın arkasında durarak. “Ama aynı zamanda Eva’nın yanında olmalıyız. Ona en iyi şekilde destek olmalıyız.”

 

O an, Jared Eva’ya dönerek, “Haydi, bu akşamı unutulmaz kılalım!” dedi. Eva, onun yanındayken kendisini iyi hissettiğini biliyordu ve içindeki korkuları yavaş yavaş aşmaya başlıyordu.

 

İkisi birlikte dans ederken, Archer sinirli bir şekilde etrafa bakıyordu. Gözleri, kıskanarak Jared’ın Eva’ya olan yakınlığına odaklanmıştı. “Biraz fazla samimi değil mi?” dedi. Ben ise onun yanına yaklaşarak, “Ama bu akşam Eva’nın keyfini çıkarmalıyız. Bu onun için önemli bir gün. Lütfen, buna saygı göster,” dedim.

 

Archer, derin bir nefes aldı ve “Tamam, ama onu bu kadar yakından korumak istiyorum. Bunu anlamalıyız,” dedi. Ama ben, onun neden bu kadar öfkelendiğini biliyordum. “Bu durumu aşalım, Archer. Eva’nın yeni bir başlangıca ihtiyacı var.”

 

Ethan ise tüm bu durumu izleyerek, ruh halinin daha da kötüleşmesine neden oluyordu. Onun içindeki öfke, partinin atmosferini biraz bozmaya başladı. Ama Jared, durumu daha da eğlenceli hale getirmek için çabalıyordu. “Haydi, gelin hep birlikte dans edelim!” dedi ve etrafındaki herkesi dans etmeye davet etti.

 

Eva, Jared’ın yanındayken içindeki tüm kaygıların biraz daha azaldığını hissediyordu. “Teşekkür ederim, Jared. Bu akşam gerçekten çok güzel geçiyor,” dedi. Jared ise, “Senin mutlu olmanı görmek benim için en güzel hediye!” dedi. İkisi, partinin keyfini çıkarmaya devam ederken, Archer ve Ethan’ın gerginliği arka planda kalmıştı.

 

Ama ben, Archer’ın içindeki kıskançlık ve öfkenin daha fazla büyümesine izin vermek istemiyordum. “Hepimiz bir aradayken bunu aşmalıyız. Eğlencenin tadını çıkaralım,” dedim.

 

Sonunda, Eva ve Jared’ın arasındaki samimiyet, o anın atmosferini değiştirmişti. Eva, Jared’ın kollarında kendini bulmuştu. “Senin yanında olmak harika, Jared. Bu akşamı benim için unutulmaz kıldın,” dedi. Jared, “Sadece senin için buradayım,” dedi ve onu daha da sıkı bir şekilde sarıldı.

 

Partinin ilerleyen saatlerinde, herkes dans ediyor ve eğleniyordu. Ama içimdeki kaygı, hala sürüyordu. Archer’ın kıskançlık ve öfkesinin ne zaman patlak vereceğini bilemiyordum. Ancak o an, Eva’nın mutluluğunun bu gerginliği biraz olsun dindirdiğini görebiliyordum.

 

Jared, Eva’yı dans ederken, onu daha da sıkı tutarak “Birbirimizi desteklemek zorundayız. Bunu yapabiliriz,” dedi. Eva, başını sallayarak “Evet, bunu yapabiliriz,” diye yanıtladı.

 

O an, içimde bir umut belirdi. Belki de bu gece her şey değişecekti. Herkesin gülümsemesi, içimdeki karamsarlığı biraz olsun dindirdi.

 

Archer, bu durumu kabullenmeye çalışıyordu ama hala gözlerinde bir kıskançlık ve öfke vardı. Ama ben, bu durumu aşmak için elimden geleni yapmalıyım diye düşündüm. “Haydi, bu geceyi unutulmaz hale getirelim.''

 

dedim kendi kendime. İçimde bir umut ışığı yanıyordu. Eğer herkes eğlenirse, belki de bu gerginlikler sona erebilir ve Eva, Jared ile güzel bir dostluk kurabilirdi.

 

Müzik, partinin coşkusunu artırırken, Jared, Eva’yı kollarında tutarak ona daha yakınlaşmaya çalışıyordu. “Senin yanında olmak harika. Geçmişi geride bırak ve bugünün tadını çıkar!” dedi. Eva, gülümseyerek ona bakarken, içinde bir şeyler yeşermeye başlamıştı. Geçmişte yaşadığı acılar, Jared ile birlikte biraz daha hafifliyordu.

 

Archer, yanımda dururken sık sık gözlerini Eva ve Jared’a dikiyordu. “Bu kadar samimi olmak zorunda mı? Biraz mesafeli olmalılar,” dedi hırçın bir sesle. “Jared’ın bu kadar yakın olmasını istemiyorum.” Gözlerinde bir kıskançlık patırtısı vardı. Ama ona karşı bir şeyler söylemek zorundaydım. “Archer, bu geceye müdahale etme. Bırak, ikisi de mutlu olsun,” dedim.

 

Archer derin bir nefes aldı. “Ama Eva, Ethan’la ayrıldığından beri savunmasız. Jared, ona daha fazla yaklaşmamalı. Bu durum onu daha da kırılgan hale getirir,” dedi. Ben, onun bu içgüdülerinin nedenini biliyordum. “Ama bu, onun için bir yeniden doğuş. Unutma ki dostluklar, zorlukları aşmak için vardır.”

 

Jared ve Eva, dans ederken daha da yakınlaşıyorlardı. Jared, “Hadi, bu akşam için yeni bir şarkı seçelim!” dedi ve yeni bir parça çalmaya başladı.

 

Müzik, ortamı tamamen sarıp sarmalamıştı. İnsanlar dans etmeye devam ederken, Eva ve Jared, birbirlerine daha da sarıldılar.

 

....

...

Lord Alden’in yanına eğitim için katılmayı kabul ettiğimde, onun dünyasına adım attığımın farkındaydım. Onun çevresinde hissettiğim ağırlık, yalnızca otoritesinden değil, güç konusundaki katı ve merhametsiz yaklaşımından kaynaklanıyordu. İlk eğitim günümde bunun ne anlama geldiğini daha iyi anlamaya başladım.

İlk karşılaşmamızın üzerinden birkaç gün geçtikten sonra beni, okulun eski bir kanadına çağırdı. Archer’a bu eğitimden bahsettiğimde yüzünde kısa ama belirgin bir öfke parıltısı görmüştüm. Sakinleşmeye çalışarak, "Bu adamın sana öğretebileceği tek şey acı," demişti ama beni vazgeçiremedi. Lord Alden’in bana sunduğu şey yalnızca güç değildi; bir anlamda, kendimi sınama ve bu dünyadaki yerimi görme fırsatıydı. Ve bunu istemeyecek biri değildim.

Eski bir salondu burası; her şey tozlu ve neredeyse tarihi bir havaya bürünmüştü. Lord Alden odaya girdiğinde, gözleri üzerimde yoğunlaştı. "Hazır mısın?" diye sordu, sesinde en ufak bir duygu belirtisi yoktu.

Onun karşısında dururken bir anlığına içimde bir ürperti hissettim. Fakat gözlerimde kararlılıkla ona baktım. "Evet, hazırım," dedim, sesimde en ufak bir titreme olmaması için çaba sarf ederek.

Lord Alden başını hafifçe eğerek beni süzdü. "Güzel," dedi. "Güç kazanmak kolay değildir, Luna. Sınırlarını zorlamak zorundasın. Aklını ve bedenini yönetmeyi öğrenmelisin."

Eğitim seansları, haftanın belirli günlerinde yapılıyordu. Her bir eğitim gününde kendimi daha önce hiç hissetmediğim kadar zorlanmış, ama aynı zamanda güçlü hissediyordum. Lord Alden’in yöntemleri sertti; bedenimi sınırlarımın ötesine taşıyarak disiplin kazanmamı sağlıyordu. Bazen yalnızca fiziksel dayanıklılığımı değil, zihinsel irademi de zorlayan testler uyguluyordu. Çoğu gün, bitap düşmüş bir halde kalıyordum. Ama bu yorgunluk, bana bir tatmin hissi veriyordu.

Bir gün, eğitim sonrasında eski bir koridorda karşılaştık Archer’la. Onu görünce yüzümde hafif bir gülümseme belirdi. Ancak Archer’ın bakışlarında endişe ve öfke karışımı bir ifade vardı.

"Bunu ne kadar sürdüreceksin, Luna?" dedi, sertçe. "Onun sana yapabileceği şeyleri bilmiyorsun. Bu eğitim sana zarar verecek."

"Zarar değil, güç kazanıyorum," diye yanıtladım, savunmaya geçerek. Archer’ın bakışlarındaki sertlik beni şaşırtmıştı. "Lord Alden’in yöntemleri sert olabilir, evet, ama güç kazanmak için bunu göze almak gerekiyor."

Archer derin bir nefes alarak gözlerini kapattı, sanki kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. "Onun amacı seni güçlendirmek değil, Luna. Kendine yeni bir kukla yaratmak istiyor."

Bu sözleri beni öfkelendirmişti. "Seninle bu konuda tartışmak istemiyorum, Archer," dedim, sesimde daha fazla kararlılık vardı. "Ben kararımı verdim. Senin babanla yaşadığın sorunları anlıyorum, ama bu benim yolum."

Archer bana bir an sessizce baktı, gözlerinde hayal kırıklığı vardı. Sonra sessizce başını sallayarak uzaklaştı. Onunla bu şekilde ayrılmak bana ağır gelmişti. Fakat eğitimler ilerledikçe, Archer ile aramda açılan mesafenin farkına varıyordum. Kendi yolumda ilerlemek istiyordum, ama Archer’ın desteği olmadan bu yolda yürümek zorlaşıyordu.

Lord Alden’in eğitim seansları, yalnızca fiziksel değil, zihinsel sınırlarımı da zorluyordu. Çoğu zaman odaklanmamı sağlayacak stratejiler geliştirmemi istiyor, aklımı netleştirmenin farklı yollarını öğretmeye çalışıyordu. Zihinsel disiplin konusunda beni eğitirken, herhangi bir duygusal zayıflığa yer olmadığını söylüyordu.

Bir gün, eğitimin ortasında Lord Alden’in keskin bakışlarıyla karşılaştım. "Güç, yalnızca fiziksel dayanıklılıkla gelmez, Luna," dedi. "Duygularının kontrolünü elinde tutmalısın. Kimsenin seni zayıflatmasına izin verme."

Bu sözler, içimde bir çelişki doğurdu. Archer’la olan ilişkim ve ona karşı hissettiğim bağ, bir zayıflık mıydı? Bunu Lord Alden’e sormaya cesaret edemedim, ama onunla geçirdiğim her seansın sonunda kendimi biraz daha uzaklaşmış hissediyordum. Hem Archer’dan hem de kendimden…

Sonraki günlerde Archer’la birkaç kez karşılaştık. Ancak aramızdaki gerginlik giderek artıyordu. Eğitimlerin birinde, Lord Alden bana zihinsel direncimi test etmek için duygusal olarak zorlayıcı bir görev vermişti. Bu görev sonrası neredeyse tükenmiş bir haldeyken koridorda Archer ile karşılaştım.

"Luna, sana kaç kez söyledim? Onun seni kullanmasına izin veriyorsun," dedi Archer, sesinde çaresiz bir öfke vardı.

"Bu benim kararım," diye yanıtladım, sesimdeki sertliği gizlemeye çalışarak. "Kendi yolumda yürümek istiyorum, Archer."

"Bunu ne pahasına yapıyorsun?" diye sordu, gözlerinde derin bir acı vardı. "Güç kazandığını sanıyorsun, ama aslında kendini kaybediyorsun."

Bu sözleri beni derinden sarstı. Lord Alden’in öğretilerine olan bağlılığım, Archer’ın bana olan desteğini kaybettiriyor muydu? Onun bakışlarındaki acı, içimde bir düğüm oluşturmuştu. Ama gururum buna engel oluyordu.

"Belki de bunu anlamak zorundasın, Archer," dedim, gözlerimi ondan kaçırarak. "Kendi yolumda yürümenin bedeli buysa, bunu ödemeye hazırım."

Archer, bir an duraksadıktan sonra başını iki yana salladı ve arkasını dönüp hızla uzaklaştı. Onunla bu şekilde ayrılmak bana ağır gelmişti, ama içimde bir ses bu yoldan dönmemem gerektiğini söylüyordu.

Loading...
0%