@selinayeda_x
|
İLK OKULDÖNEMİ Ormandaki gerilim, yaprakların hışırtısına karışarak daha da yoğunlaştı. Yol boyunca, Sky’ın zihni Tyler’la arasında geçen sessiz anlaşmazlıkla meşguldü. Adelia’nın hayatında Tyler’ın ne kadar büyük bir yer kapladığını düşündükçe, ona olan hislerinin karşısında ne kadar zayıf kaldığını fark ediyordu. Sky, Adelia’yı önemsiyordu, ona karşı güçlü bir çekim hissediyordu ama Tyler’ın Adelia üzerindeki etkisi barizdi. Bu düşünceler arasında, ormanın serin havası Sky’ın yüzünü yalarken, Tyler’ın konuşmasıyla kendine geldi. ‘’Evde kalacaksan, sorumluluklarının farkında olmalısın. Onlar senin bildiğin vampirlere benzemez. Bir de… Senin insan kokun içlerinden bir tanesini rahatsız edebilir!’’ Tyler’ın sesi kararlılıkla yankılanırken araba yolda hız kesmeden devam ediyordu. Ormanın erinliklerine giden asfalt yoldalarken kurt evine varmalarına yarım saatten az bir süre kalmıştı. Sky, Tyler’ın bu sözlerinin altında yatan meydan okumayı sezdi. Tyler’ın kendisine güvenmediği açıktı ama Sky, kararlılıkla gözlerini ona dikti. ‘’Geliyorum! O şu an benim sorumluluğumda. Aileme ne diyeceğim bir düşün bakalım!?’’ Sky’ın sözlerinde de bir aşağılama hissedildiğinde Tyler öfkeyle güldü. Omzunda Adelia’nın başı yaslı iken. Sky’ın içindeki rekabet duygusu, Tyler’a karşı her zamankinden daha güçlüydü ama bu anın Adelia’yı daha fazla rahatsız etmesini istemiyordu. İkisinin arasındaki bu gizli mücadele, her an daha da belirginleşiyor, sessiz bir savaşa dönüşüyordu. Tyler, Sky’ın bu kararlılığını gözlerinde tarttı. Onun Adelia’ya olan hislerini anlamaya çalışıyordu. Tyler için mesele sadece koruma değil, aynı zamanda Adelia’yla arasındaki yarım kalmış bir bağdı. Tyler ardından öfkesini kusarcasına aklına ne geldiyse Sky’a saydırdı. ‘’Hepinizi tek tek pençemin arasından geçirir hiçbirinizi de umursamam! Tek bir ölüm yüzlercenizin ölümüne sebep olur! Beni karşına alma Sky, sadece üzülürsün, her iki şekilde de!’’ Sky öfkeyle burnundan soluyup koltuğa iyice sindiğinde araba asfalt yoldan çıkarak ormanın içine ilerleyen toprak yola girdi. Gecenin karanlığı iyice çökerken, araba orman yolunda iyice ilerlemişti. Yavaşça evin içinden saçılan ışık yüksek ağaçların arasından görülürken Tyler iç çekti. Kurt evinin sınırlarına vardıklarında, ormanın derinliklerinden gelen hayvan sesleri geceyi delip geçiyordu. Boz ayı, kurt, baykuş, yarasa ve ağustos böceklerinin sesi!.. Gölgeler arasında hızla hareket eden haycan silüetleri arabanın sesini duyduklarında anında kaçışmaya başlamışlardı. Araba üç katlı evin önünde durduğunda Lucas şoför koltuğundan indi. Ev halkı neredeyse komple bahçeye dizilmişlerdi sırasıyla! Tyler arka koltukta hareketsiz yatan Adelia’ya kısa bir bakış attı. Gözlerinde hem kaygı hem de kararlılık vardı. Lucas ve Maya’nın yüzleri ciddiyetle gerilmişti; kurtlar bir yabancının gelişine her zaman temkinli yaklaşırdı. Hele de Sky gibi dışarıdan gelen birini gördüklerinde, dişlerin açıkça gösterileceğini bilmek kaçınılmazdı. … Sky derin bir nefes alarak kapıyı açtı. Arabadan inerken kasları gergindi; buradaki atmosferi hissetmemek imkânsızdı. Kurtların gölgeleri bir bir parlarken Fernando ve Elliot, Thomas’ın yanında başı tutuyorlardı. Bakışları Sky’a küçümseyici bir kibirle odaklanmıştı. Sky onların yaklaştığını görünce, kendini tehditkâr bir şekilde ortaya atmak yerine sakin kalmayı tercih etti. Tyler’a bakış attı, aralarındaki kısa ama anlam dolu bakışma, Sky’a buradaki yerinin ne olduğunu hatırlatıyordu: misafir. Fernando, gülümsemeye benzeyen bir ifadeyle Sky’a yaklaştı. "Ne oldu? Bir insanı kurtarmak için mi buradasın? Şu zavallı haline bak," dedi, alay dolu sesiyle. Sky’ın gözleri öfkeyle kısılırken, Tyler’ın yanında duran Maya, dişlerini göstermemek için dudaklarını sıkıca kapattı. Ancak bakışları, Fernando’ya sabitlenmişti. Elliot da alaya katıldı, yanındaki Fernando’ya göz kırparak, "Bu sefer melez bile işe yaramamış anlaşılan. Belki de Adel’in peşinde olan şu umutsuz kalbi durmuştur. Zavallı şey, ne de olsa Adelia’ya bu kadar bağlı olmak bir tür lanet gibi," diyerek kahkahalarla güldü. Bu alay dolu kahkaha, Maya’nın sabrını taşıran son damla oldu. Gözleri öfkeyle parladı ve bir an bile tereddüt etmeden Elliot’un üstüne atıldı. Dişleri tehditkâr bir şekilde parlıyordu. Elliot, Maya’nın bu saldırısına hazırlıksız yakalanmıştı; yüzünde anlık bir şaşkınlık belirdi. Maya’nın pençeleri boğazına yöneldiğinde, Elliot kendini savunmak için geriye çekildi. Ancak Maya, onun üzerine tamamen kaplanmıştı bile; tüyleri kabarmış, gözlerinde saf bir öfke okunuyordu. Tyler, Maya’nın böylesine hızlı ve saldırgan tepkisini beklemiyordu. Aralarındaki bağ ve Tyler’a olan koşulsuz itaat duygusu, Maya’nın bu durumu bir görev gibi benimsemesine yol açmıştı. Adelia’ya karşı yapılan bu alay, Maya için Tyler’a yapılmış bir hakaret gibiydi. Elliot’un boğazını parçalayacak gibi duran pençeleri, nefes almakta zorlanan Elliot’a derin bir tehdit oluşturdu.
Tam bu sırada, Thomas devreye girdi. Alfalığın doğal otoritesiyle, sert bir kükreme yankılandı. Thomas’ın sesi, tüm ormanı titretti; içindeki alfa gücü, diğer kurtlar üzerinde ezici bir ağırlık yarattı. Maya anında durdu. Gözleri hâlâ öfkeyle alev alev yanıyordu ama Thomas’ın emirlerine itaat etmemek gibi bir seçeneği yoktu. O an, pençelerini geri çekti ve Elliot’u serbest bıraktı. Elliot, yere düşerken nefes nefese kalmıştı ama yüzündeki küçümseyici ifade kaybolmamıştı. Yine de bir daha konuşmamak, onun için daha akıllıca olmuştu. Tyler, Thomas’a minnet dolu bir bakış attı. Thomas’ın otoritesi, sadece bir emir vermekle sınırlı değildi; bu tür durumlarda tüm kurtların içgüdüsel olarak boyun eğdiği bir güçtü. Thomas, Maya’nın gözlerine dik dik bakarak, “Kontrolünü kaybetmeyeceksin, Maya. Tyler’a bağlı olman, aklını kaybetmen anlamına gelmiyor,” dedi. Maya başını eğdi. Tyler, Maya’nın üzerinde bu kadar etkili olan bağlılık ve itaat duygusunun kökenlerini düşünmeden edemedi. Maya, geçmişte Tyler’a hayatını borçluydu; o yüzden ona her koşulda itaat etmekte kararlıydı. Tyler, Maya’nın bu bağlılığını takdir etse de, Onun böylesine kontrolsüz bir öfkeye kapılmasından rahatsızdı. Bu durum ileride daha büyük sorunlara yol açabilirdi. Ama şu anın en büyük önceliği Adelia’ydı. Sky, Thomas ve diğer kurtlar arasında dönen bu sessiz anlaşmazlığa sadece izleyici olarak kalmıştı. Ancak içinden bir şeyleri sorgulamadan edemiyordu. Adelia’nın ölü bedeni, onların arasında sadece bir alay konusu muydu? Sky’ın bu düşünceleri, Tyler’ın Adelia’yı kucaklayarak arabanın arka kapısından çıkarması ile dağıldı. Adelia’nın yüzü solgundu, kalp atışları durmuş bir vaziyetteydi. Bütün gözler Tyler’ın kucağındaki ölü bedene döndüğünde Thomas olduğu yerde kalakalmış iken Fernando’nun gözleri kısılmıştı. Elliot’un ise alaycı tavrı devam etti. Thomas, Fernando ve Elliot’a kısa bir bakış attı; onlardan uzak durmaları gerektiğini hissettiriyordu. Fernando başı ile onayladığında Elliot alayla güldü. ‘’Bu kadar güçsüz olduğunu düşünmezdim.’’ Dedi. Sözleri Tyler’aydı. Elliot Tyler’ın sabrını sınarken Thomas Elliot’a attığı tek bir bakış ile onu susturdu. Bu sırada bahçede bebek sakinleştirmeye çalışan Lydia ve Jonas çıkmıştı ortaya. Lydia Adelia’yı kalbi atmıyorken gördüğünde olduğu yerde kalakaldı. Jonas onu ve bebeği zorlukla tuttuğunda Lydia küçük Martina’yı Jonas’a vermişti. ‘’Adelia?’’ Lydia’nın sesini duyan herkes o tarafa baktığında Lilith hızlıca onların yanına gitti. ‘’Yok bir şey Lydia. Hadi, hadi geçin içeriye bebeğimiz üşütmesin.’’ Lydia bir şeyler söylemeye çalışmışken Thomas’ın Jessica’ya verdiği işaret sonucu Lydia’nın Jessica ve Lilith ile eve geçmesi bir olmuştu. Jonas kucağında Martina ile kalakalmışken bilgi almak için Thomasların yanına gitti. ‘’Ne oluyor?’’ Jonas’ın sorduğu soru anında Elliot tarafından cevaplanmıştı. ‘’Melezimiz ölü gelinini getirdi!’’ Ellioth kendi sözlerine kendi kahkahayı basarken Thomas bir anda evin yolunu tutup hiçbirine bir şey söylemeden içeriye girmişti. Thomas’ın gidişinin ardından etraf Elliot’a kaldığında Fernando Elliot’a nazaran daha az can sıkıcı olmuştu. Arkasından o yaşıyorken konuşması kolay olan kız şimdi gerçekten ölü bir şekilde karşılarına çıktığında zorlukla yutkunmuştu çünkü. Fernando da Thomas’ın ardından hemen içeriye geçtiğinde Lucas Maya’yı omzunun altına alarak ona destek verdi. ‘’Hadi içeri geçelim.’’ Dedi. Maya başını sallamıştı. Ardından bir kez daha Tyler’a ve Adelia’ya baktı. Maya ve Lucas da içeriye geçtiğinde dışarıda tüm olay boyu sessiz kalmış Brad, tüm bu kurt adam entrikasını dinleyen Sky, elinde bebek kalakalmış Jonas ve de Tyler! ‘’Yok bir şey!’’ diyerek bağırdığında Tyler; Brad ve Jonas bakışmaya başlamıştı. Küçük kurt bebek Martina babasının kucağında titrediğinde Tyler ürperdi. ‘’Geçin içeriye. Bebeğinizle ilgilenin.’’ Jonas hiçbir şey anlayamadan kendisini evde bulduğunda Brad’in gözleri öfkeyle Sky’a bakmaktaydı. Tyler bıkkınlıkla gözlerini devirdiğinde iç çekti. ‘’Brad!’’ Brad’in bakışları Tyler’a döndüğünde Tyler iç çekerek eve yöneldi. ‘’Kendine hakim ol, bir de seninle uğraşmak zorunda kalmayayım.’’ Tyler Adelia’yı da alıp evden içeriye girdiğinde Adelia’yı doğruca kendi odasına çıkarmıştı. Brad ve Sky hala bahçedeyken Sky eve doğru gideceği sırada Brad Sky’ı göğsünden usulca ittirdi. ‘’Sen nereye!?’’ Sky’ın bakışları Brad’i bulduğunda Brad sözlerini sürdürdü. ‘’O bizden biri, seni ilgilendirmez bundan sonrası.’’ Sky gözlerini devirdiğinde Brad ısrar etti. Brad’in Sky’ı eve sokma niyeti yokken Sky’ın her bir karşı koyması onu daha da sinirlendirmişti. Brad kontrolden çıkmak üzereyken evden Lilith bir kez daha dışarı fırladı. ‘’Brad!’’ Brad Lilith’in sesini duyduğunda bir adım geri çekilmişti. Lilith hızla Sky ve Brad arasına girince Sky’a döndü, sırtı Brad’e dönüktü. ‘’Gitsen iyi olacak, senin iyiliğin için. Brad… Yeni dönüştü, kendini her zaman kolayca tutabileceğini sanmam. Adelia bizimle kalacak, arkadaşlarımı getirdiğin için teşekkür ederim, minnettarım ama olay bu kadar. Anladığım kadarıyla vampir avcısısın ve Adelia’nın arkadaşının. Sorun şu ki… O zaten öldü! Dönüşürse bizimle, dönüşmezse… Anlıyorsun değil mi?’’ Sky’ın yüzü düştüğünde Brad Lilith’i kendine çekip omzunu Lilith’e attı. ‘’Hadi gidelim ruh sağlık uzmanım!’’ Brad ve Lilith Sky’ı orada arabasının başında bıraktığında evin yolunu tutmuşlardı, Sky ise daha fazla kalamamıştı orada. Arabaya bindirdiği gibi çalıştırdı ve gitti. Burada, evin bahçesinde olan alaylar ve kavgalar ise gecenin karanlık şarkısı olarak ay ışığıyla geceye karışmıştı. … Gecenin bir vakti huzursuzca uyanırken gözlerimi ovuşturdum. Geceleri burası fena halde gizemli durmaktaydı. Ama sorun bu değildi tabii ki. Uykumda uyanma sebebim beni dürten güçlerim olmalıydı ki hızlıca çekmecelerimi karıştırıp bilekliğimi buldum. Nasıl olurda unuturdum? Burada gece boyu bu bilekliği takmalıydım. Hem belli mi olurdu bir anda yatağımdan havalanırsam ve Nova görürse? Nasıl açıklardım ki bunu? İşte bu bileklik de tam burada devreye girmekteydi. Güçlerimi söndüren ve kontrolü tamamen bana bırakan bir tılsım işlemi görüyordu adeta. Bilekliği kolumdan geçirip klipsini de taktıktan sonra tekrardan yatağın içine girdim. Artık yumuşak bir uyku beni bekliyordu, buna da emindim. Dört aya yakın zamandır güçlerimle uğraşıyordum. Hatta belki de tam dört ay olmuştu. Ve ben kendimi bir nebze de olsun geliştirdiğime de inanıyordum. Şimdi… Burada olduğum günler boyunca… Okulu araştıracak ve güçlerimi keşfe çıkacaktım. Boş zamanlarda ya da hafta sonları kasabaya inecek ve o mistik havayı tadacaktım. Burası… Gerçekten de bana iyi gelecekti, inanıyordum! … |
0% |