@serenn
|
“YASTIĞIMIZ MEZAR TAŞI YORGANIMIZ KAN OLSUN VATAN SAĞOLSUN...”
2007 DİYARBAKIR
“Abii nerdesin!” İzem sabahtan beridir abisini arıyordu. Abisinin odasına girdi. “Abi ya sabahtan beri seni arıyorum!” Barış test kitabından başını kaldırıp kardeşine döndü.”Noldu abim” “Canım sıkıldı ya annem de babam da uyuyor,sıkıldım” Barış masanın başından kalkıp yatağına geçti,yatağın yanındaki boşluğa vurup kardeşini yanına çağırdı. İzem yüzündeki koca gülümsemesiyle abisinin yanına oturdu. Barış kardeşinin boynuna kolunu dolayıp kendine çekti ve saçlarıyla oynamaya başladı. “Ama abicim bak babam ile annemin bu günlerde çok önemli işleri var annemde oda çok yorgunlar kaç gündür, ben de ders çalışıyorum güzelim bu aralar oyun oynamamız pek mümkün gibi değil” İzem dudaklarını büzdü. “Büzme dudaklarını abicim benim, hem senin derslerin yok mu git onları çalış bakayım” İzem,”Bitti” Barış omuzlarını düşürdü.”Abim bak yoruyorsun beni bir gün sakin kalsan olmaz mı” İzem,”Özür dilerim” Barış güldü.”Özür dileme çiçeğim” İzem,”Abi sen çok çalışıyorsun yorulmuyor musun” Barış,”Yoruluyorum,çok yoruluyorum hemde ama bu son senem çiçeğim çalışmam lazım asker olmayı çok istiyorum” “Abi ben ne olacağım” Barış düşünür gibi yaptı. “Bilmem ne olmak istersin” “Bende sizin gibi asker olayım mı” barışın yüzüne daha önce görmediği bir korku düştü. “Abim, bence sen doktor ol hastalanırsak bizi iyileştirirsin olmaz mı” “Ama sen vurulursan ben üzülürüm” Barış hastalanırsam demişti ama İzem daha dokuz yaşında olmasına rağmen neyin ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Çünkü babasıyla annesinin çok kez yaralarını görmüştü. Ailesi ikisine de dövüş kendini koruma adında her türlü dersi vermeye çalışıyordu. Annesi bazen kıyamıyordu ama babaları da eğer onlara bunları öğretmez ise çok kötü şeyler olurdu.Tahmin edemeyeceği kadar kötü şeyler... Barış,”Niye üzülecekmiş benim güzelim üzülme hem ne dedik sen beni iyileştireceksin hep yanımda olacaksın söz mü” “Söz,abi yorulduysan yine birlikte uyuyalım mı” Barış yatakta duvar kenarına kayıp kardeşine kollarını açtı. İzem barışın açtığı o güvenli kollara girip hemen başını abisinin göğsüne yasladı. Barış burnunu kardeşinin saçlarına götürüp uzun uzun koklayıp öptü.Kardeşine daha sıkı sarıldı.Cennet gibi kokuyordu. Barış,”Sen beni çok seviyorsun bence” İzem başını kaldırıp abisinin gözlerine baktı. “Evet çok seviyorum hep seveceğim” Barış,”Beni hep sev ve sakın unutma canımın içi ben sana ne kadar kızsam da üzsem de git desem de sakın yanımdan gitme çünkü benim sana çok ihtiyacım var” bu hüzünlü konuşmayı bir tarafa bırakıp başka bir konu açtı. Barış,”Abicim geçenki gibi saçımla oynasana” izemin gözleri parladı kollarını abisinin boynuna dolayıp bu sefer de abisinin başını kendi gövdesine yasladı. Yavaş yavaş o kahverengi dalgalı saçlarıyla oynamaya başladı. İzem resmen barışın kız hali gibiydi tek fark göz renkleri aynı değildi. Abisinin gözleri yeşil onun gözleri koyu kahverengiydi. Barış,”İzem sen varya çok güzel bir şeysin çok konuşuyorsun bazen ama olsun yine de çok tatlısın” İzem şaşkınca kendini gösterdi. “Ben mi çok konuşuyorum hiç de bile bence sen çok konuşuyorsun bu arada teşekkür ederim bana tatlı ve güzel dediğin için bide-“ Barış kardeşini yanağını sulu sulu öptü geri çekildi. “Ohh,dünya varmış” “Abi ya sulu sulu öpmesene” “Öperim sende öp, sen beni öperken izin alıyor musun hayır, bende izin almıyorum hem artık uyuyalım bak çok yorgunum ben” “Tamam” onlar orda son kez birbirlerine sarılıp uyuduklarını bilmeden derin bir uykuya daldılar...
🔥
İzem yavaşça gözlerini araladı burnuna çok kötü bir koku geliyordu.Dayanılacak gibi değildi.Gözlerini açtı. Gördüğü görüntüyle kalbi yerinden çıkmak istercesine atmaya başladı. Babası annesi ve abisi bir sandalyeye bağlanmış ordan kurtulmaya çalışıyordu. Gözü ilk annesine değdi.Ağlıyordu.Delicesine bağırmaya çalışıyordu.İzem o an öyle korktu ki oturduğu yere bakmak istedi.Leş gibi kokan bir adamın dizinde oturuyordu. Korkuyla öne atılıp annesinin yanına gitmek istedi. Bir el onun kolunu öyle bir sıktı ki İzemin ağzından acı dolu bir inleme döküldü. Tekrar gitmeye çalıştı kolunu öncekinden daha da fazla sıktı. “Canım acıyor!” Abisine döndü bakışları gözleri doldu izemin sonra babasına döndü. “BABA CANIM YANIYOR!” o an izemin hiç görmediği bir şey yaşandı babası çaresizce gözlerini kapattı ve o an gözlerinden ikişer damla gözyaşı çenesine doğru süzüldü. Gözlerini tekrar açıp korkuyla kızının yüzüne bakıyordu. Babası evlatlarının tek bir saç teline kıyamazken bu itler oğluyla kızının canını yakıyordu. Bakışları oğluna döndü. Yine gözlerinden yaş düştü sonra karısına döndü bakışları o an sadece tek bir şey istedi. “Allahım ne olur karımla çocuklarımı kurtar benim canımı al sana yalvarırım karımı da çocuklarımı da kurtar sadece benim canımı al eğer yaşarsam ben bu acıya dayanamam benim böyle bir şeyle sınama rabbim beni böyle bir sınava sokma” karısının ilk kez bir teröristin önünde çaresizce ağladığını görüyordu. Çünkü karşısında evlatları vardı. Karısı da on tek bir şey diledi. “Allahım sana yalvarırım evlatlarımla kocamı kurtar, al canımı....ben bu acıyla yaşayamam” İzem,”BABA ANNE ABİ NE OLUYOR!” abisine baktı İzem.İlk kez onu böyle görüyordu gözlerindeki ifadeyi anlayamıyordu korkuyor muydu hayır. İzemin kolunu tutan adama bakıyordu öyle bir bakıyordu ki o kolu yerinden sökmek istercesine bakıyordu.Biliyordu Barış yolun sonuna gelmişlerdi. O an o da tek bir şey diledi.” Yalvarırım İzem yaşasın o daha çok küçük ne olur yaşasın kardeşim” İzem ağlamaya başladı. İzem ağlayınca sanki üçününde yüreğinden bir şeyler koptu.Annesine baktı küçük kız. Annesi başını iki yana sallıyordu. Ağlama yalvarırım ağlama. O an İzem arkasında ki adamın gür kahkahasıyla yerinden sıçradı. Adam babası ile annesine bakarak konuşmaya başladı. “E albay gün geldi devran dönüyur ha” Ayağa kalktı izemi fırlatırcasına yere attı. İzem öyle bir düştü ki kafasını duvara serçe çarptı. “Anne” diye mırıldandı. Adam annesi ile babasının etrafında dönmeye başladı. Sonra abisine baktı. Abisini yanına gidip çenesinden kavradı. “Valla ne yalan söyleyem cocuklarina yazuk olacak,ama onlarda sonucta bir Türk sonları yine ölüm olacak,yazık size” Abisi suratını öyle bir çekti ki adam barışa çok sert bir tokat attı. Annesi ile babası bağırmaya çalışıyorlardı.Ama ağzındaki bezlerle bu pek mümkün değildi. İzem biliyordu babasının anlattığı kişilerin ellerindeydiler. Terörist. Terörist,”Açın şunların ağzını” İlk babasının ağzı açıldı.Kızına baktı. Yutkundu. “Güzelim korkma yavrum tamam mı kurtulacağız burdan tamam mı” İzem başını iki yana salladı. Korkuyordu. Annesi,”Korkma annem korkma tamam mı güzelim ağlama yavrum kurtulacağız” Babası,”Barışım yavrum kurtulacağız” Barış çaresizce başını iki yana salladı. Biliyordu yolun sonuydu. Hissetmişti kaç gündür kalbinde öyle bir ağrı vardı ki mahvetmişti onu. Biliyordu yolun sonuna geldiklerini o yüzden o gün kardeşi ile son bir kere uyumak istemişti. Son bir kere sarılmak o cennet kokusunu içine çekmek istemişti. Korkmuyordu ama kahroluyordu. Asker olamayacaktı. Güzel tarafı ise şehit olacaktı. İzem’e kötü şeyler yapacaklardı canı yanıyordu. Gerekirse tüm işkencelere katlanırdı kardeşi için yeter ki o kurtulsun çok küçüktü bu dünyadan göçüp gitmek için çok küçüktü. Amcaları vardı. Barışı da izemi de çok severdi. Kendi evlatlarından ayırmazdı. Biliyordu bakardı kardeşine Keskin vardı Barış çok kıskanırdı kuzenini İzem onun yanına her gittiğinde çok kıskanırdı sanarlardı ama sadece uğraşırdı onlarla . Ama biliyordu Keskin Ecreye nasıl iyi bir abi ise kardeşine de çok iyi bir abi olacaktı. Ağlama isteğini bastırıyordu. Kendini sıkıyordu. Biliyordu çünkü annesi ile babasının bu itle bir geçmişi vardı, anlıyordu.Askerdi onlar ölüm ne zaman gelecek belli olmazdı. İzem,”Abi korkuyorum” “Korkma abim kurtulacaksın çıkacaksın burdan sakın korkma” Terörist,”Ehh yeter be hiç biriniz burdan kurtulamayacaksınız” İçeri bir adam girdi.Kulağına bir şey söyledi. Bedeni bariz bir şekilde kasıldı. “O zaman başlıyoruz.” eline silahını alıp abisinin kalbine art arda ateş etmeye başladı sonra koluna sonra bacaklarına ağzının içine en sonda tam kafasına o an mağarada üç feryat koptu.” “OĞLUM!” “BARIŞ!” “ABİ!” babasına döndü. Babası o kadar çaresizdi ki. Terörist babasına döndü. “Nasıl,ilk önce sevdiklerinden başlayacağım,ama en acılı ölümü sen yaşayacaksın” Karısına doğru gitti çenesini kavrayıp yanağından öptü. “DOKUNMA KARIMA!” Babası ilk önce göğsüne sonrada bacaklarına birer kurşun yedi.Kes sesini.Annesi yerinde çırpınıyordu. “Bu güzelliğe yazık olacak” diyerek vücudunun her yerini bıçaklamaya başladı.En son bıçağı analının ortasına sapladı.Babası o an kendine lanet etti. Çaresizce başını İzeme çevirdi.”Kızım” diye mırıldandı. İzem gördüğü görüntülerle bir çeşit şoka girmiş gibiydi.İleri geri sallanıp duruyordu. Daha sesli seslendi.”İzem!” bakışları babasına döndü. Babası sessizce dudaklarını oynatmaya başladı.Hem oğluna hem kızına dudak okumayı öğretmişti. İzem bir andan sallanırken bir andan babasının dudaklarını okumaya başladı. “Kaç kızım burdan kurtar kendini”İzem başını şiddetle iki yana salladı. Adamın yüreği dağlanıyordu. “Kaç ilk fırsatta kaç doktor ol yavrum bizim gibileri kurtar vatanına hayırlı bir” gözleri kayıyordu. “Evlat ol.” Terörist babasının başını kavradığı gibi karnına bir kurşun daha sıktı.Babası,”A-andım olsu-n sen bura-dan sa-ğ çıka-ma-yacaksı-n” “Hadi ordan” diyerek babasının vücudunu delik deşik etti yine en son anlına sıktı.İzeme doğru yürümeye başladı. “Sıra sende küçük kız” diyerek yanına ilerliyordu ki bir şey oldu. Odada birden bire silah sesleri yankılanmaya başladı. Terörist üstüne düştü İzem korku ile geri çekildi. O an aklında tek bir kelime yankılanıyordu. “Kaç.”o an adamı zorla üstünden itti. O kadar silah sesi vardı ki titriyordu. Yerinden kalktı titreye titreye bir yere doğru koşmaya başladı. Arkasından birilerinin peşinden geldiğini biliyordu ama koşuyordu sadece koşuyordu. Koşarken bir anda sert bir bedene çarptı o sert beden belinden kavradığı gibi kendine çekti İzem adamın yüzüne baktı. “Ferhat abi” silah sesleri kesilmeye başlıyordu. Ferhat bir kaç dakika sonra yere çöktü. İzemin yüzünü okşamaya başladı kız yakasına sıkı sıkı tutunuyordu çok korkuyordu. O an Ferhat’ın içi titredi.”Abim...kuzum bana bak korkma bak geldim ben yanındayım kimse sana bir şey yapamaz artık geldim güzelim babanlar nerde” içi yana yana bu soruyu sordu. İzem,biliyordu. “Ö-öldüler” o an Ferhat geberip gitmek istedi,yetişememişlerdi. Bir kaç saniye kalakaldı. “Ö-ölmediler abim askerler ölmez şehit olur” “Öldüler” “Ölmediler bana bak şehit oldular” İzem,”Ço-k Korkuy-orum” İçi yanıyordu Ferhat’ın. Kardeşini kurtaramamıştı ama o an tek bir yemin verdi kendine.”Andım olsun kardeşimin canını yanlız bıraktığım o gün öldüğüm gündür...”
🔥 Koltuğa yan gelip yatanlara ceset,Vatan uğruna can verip yatanlara şehit denir. Küçük bir kız çocuğunun önünde acımasızca can veren üç şehit; annesi, babası, abisi. Hayat çok acımasız değil miydi bu yük küçük bir kızın omuzlarına fazla değil miydi. Bu nasıl bir imtihandı,bu nasıl bir kaderdi. Ne suç işlemişti, ne ile sınanacaktı bu küçük beden. Önünde üç mezar,üç can,üç şehit dünya durmuştu sanki. Diyarbakır sessizliğe gömülmüştü,yaprak oynamıyordu belki dışarısı sessizdi ama içerisi...herkesin içi cayır cayır yanıyordu.İntikam ateşiyle dolup taşıyordu. Herkes buradaydı.Kimsenin kimseyi tanımasına gerek yoktu ortada üç şehit vardı yüreklerde ki yangın sönmüyordu. Her şehidin arkasından illaki bir ağlayan olmalı dimi.Vardı. Ama onlarında başı dikti. Bir anne yoktu ortada yada bir baba yoktu. İzem hep merak ederdi neden annemle babamın ailesi yok diye öğrenmişti ki hayat onlar için çok zordu, annesi de babası da hem yetim hem öksüzdü. İzem de hem yetim hem öksüz kalmıştı.Öyle sessizdi ki herkes, marşlar okunmuştu şehitlere dualar okunmuş defnedilmişti. Kimse bir yere gitmemişti herkes mezarın başındaydı. Kimse gidemiyordu ailesinin bu vatana o kadar iyiliği dokunmuştu ki hakları ödenmezdi. Onlar için yapacakları tek şey intikamdı. İzemin geriye hiç kimsesi kalmamıştı. Amcası vardı kuzenleri vardı Ferhat abisi vardı. Bir anne yada bir baba yada abisi gibi olabilirler miydi asla. Amcası tam beş sene önce eşini toprağa vermişti. Şimdi de kardeşini bu nasıl sınavdı böyle,anlamıyor anlamak istemiyordu.
İzem mezarlarının baş ucuna çöktü elinde ki toprağı sıktı tırnaklarını etine işlemek istercesine geçirdi. O an öyle bir şey yaptı ki herkesin omuzları tek tek düştü. O kız çocuğu öyle bir feryat etti ki dağ taş inledi. İzemin yanına geldi amcası ona sarıldı. Amcasının kucağında daha da çok ağlamaya daha çok feryat etmeye başladı.
22 TEMMUZ 2007 sevdiklerine veda eden küçük bir kız çocuğunun feryatlarına gömüldü ve tarihe karıştı...
🔥 İzem ailesinin mezarına gidiyordu onlardan ayrılmak istememişti. Amcası bayılmış dünden beridir çok kötüydü. Ferhat sahip çıkmıştı uyuyamıyordu İzem Ferhat tüm gece İzem ile ilgilenmişti. Ninniler okumuş masallar söylemişti yine de fayda etmemişti sabaha karşı yine mezara gelmişlerdi.Gözleri dolu dolu “Ferhat abi” dedi. Ferhat kızın önünde hemen diz çöktü. “Söyle kuzum benim, söyle birtanem” “B-ben tek gitsem sen burda beklesen olur mu” “Kuzum olma-” “Abi lütfen” Ferhat yanaklarını okşadı küçük kızın. “Tamam ben burdayım arkana baktığın gibi beni göreceksin ayrılmayacağım burdan tamam mı korkma” İzem cevap vermeden mezara yaklaştı ve diz çöktü. “A-nne,abi,baba çok özledim ben sizi” ağlamaya başladı. Burnunu kaç defa çekti sayamadı. “N-niye g-gittiniz ki benden” “Ben çok seviyorum sizi niye gittiniz” İzem başını abisinin mezarına yasladı ve gözlerini kapadı. “Ben sizi özlerim ki anne hem benim kim saçlarımı okşayacak kim benim saçlarımı örecek, abi ben kimle uyuyacağım baba ben kimle oyun oynayacağım ben ben sizi ç-çok özlerim” İzem uzun bir süre sonra gözünü açtı. Karşı mezarlıkta bir çocuk gördü gözleri kapalıydı onunda mı ailesi şehit olmuştu. Yanına gitmek istedi ve gitti mezarın başına gidip yaşlı gözleriyle çocuğa bakmaya başladı onunda kirpikleri ıslaktı o da ağlamıştı. Sonra mezar taşını okudu. “Ezgi Kaya” yazıyordu. Bakışları çocuğa döndü. Eli istemsizce önüne gelen saçlara gitti ve onları iteledi.Çocuk anında gözlerini açtı ve geri çekildi. Yaşlı gözleriyle karşısında ki kıza baktı. “Kimsin” “İzem ben ailemin yanına geldim” karşıdaki mezarı parmaklarıyla gösterdi. “Ordalar” o an çocuğun içi yandı aynı gün hem üç şehit hem de onun ablası bu mezarlığa defnedilmişti. Canı yanmıştı. “Özür dilerim” İzem,”Dileme gerek yok...annen mi” Çocuk başını iki yana salladı “Ablam...” İzem o an değişik bir soru sordu. “Adın ne” yaşlı gözleri ile kız çocuğuna baktı ve mırıldandı. “Alp...” ...
ŞİMDİKİ ZAMAN
YÜZBAŞI BARAN ALP TAŞKIN:
“Keskin ve Tansu siz sol tarafı Tuna ve Ege siz sağı kontrol edin çıkanı gebertin” Birkana döndüm. “Arkamı kolla” Birkan,”Emredersiniz komutanım” “Atış serbest!” Tam bir buçuk aydır bu illet yerdeydik bitmiyordu it sürüleri. Sırayla hepimiz mağaranın içine sessiz adımlarla ilerlemeye başladık bir andan susturucu taktığımız silahlarımızla önümüze çıkanı gebertiyor aynı zamanda bir kız çocuğunu bulmaya çalışıyorduk. Bir anda koluma gelen kurşunla Keskinin bakışları bana döndü. “Komutanım iyi misiniz” yaraya baktım sıyırmıştı. “Sorun yok devam” dakikalar sonra tüm itleri temizlemiştik. Tuna, “Nerdesin be kızım,komutanım bakıyorum her yere ne belgeler var nede kız var, Allah kahretsin” esir alınmış bir kız çocuğu ve bu mağarada saklanan gizli belgeleri arıyorduk tüm kansızların üstünü aramıştık hiç bir yerde hiç bir şey yoktu. Tansu,”Komutanım...” “Ne oldu Tansu cevap ver!” “Komutanım hemen arka tarafa gelin hemen” Birkan,”Ne oldu kızım söylesene” Tansudan ses gelmedi. Hızlıca o yöne ilerledik gördüğümüz görüntüyle adımlarımız bıçak gibi kesildi. Ege,”Hassiktir” Ege’nin küfür etmesiyle karşımızdakilerin bakışları bize dönmüştü. Kurt buradaydı. Tam iki yıl sonra tekrar dağlardaydı. Tüm ekip transa girmiş gibiydi karşısındaki kimliği bilinmeyen dağların asenası mı yoksa dağların Bozkurt’u mu olduğu bilinmeyen kişi tam da karşılarında duruyordu.Gözleri hariç vücudunun hiç bir zerresi görünmüyordu. Kaşlarını bile gizlemişti.Ve yine göz rengi farklıydı her defasında farklı lens kullanıyordu akıllıydı. Nasıl yapıyordu bilinmez hiç bir hattını belli edemeyecek bol simsiyah bir kıyafet vardı iki omzunda da Türk bayrağı. Ve kurt simgesi. Kız çocuğu ile beraber oturuyordu kız en fazla 12-13 yaşlarındaydı.Çocuk elinde yarım bir ekmekle karnını doyuruyordu. Bir sivil halkı esir almıştı bu kansızlar, görüyordu ki kurt yine kimseyi arkasında bırakmamıştı. Kurt yerinden kalkarak tek tek time baktı. Sonra cebinden binbir kağıt çıkardı.Lastikle bağlanmıştı. Rulo yaptığı kağıdı bana doğru fırlattı ani bir refleksle kağıtları tuttum. Arkamda bir noktaya baktı bileğinden çıkardığı bıçağı arkamda bir yere doğru fırlattı. Bir inleme sesi,kansızın tam anlının ortasına bıçak saplamıştı. Tuna,”Vay amk” Bakışları Tunaya döndü. Öyle bir bakış attı ki bu bakışla herkesi sustururdu,susturmuştu. Tuna,”Pardon” Cebinden bir mektup çıkarıp bu sefer tansuya doğru fırlattı. Tansu tam kağıdı açmaya yelteniyordu ki. “Açma” boğuk bir sesti nerdeyse duyulmayacaktı. Birkan normalde böyle şeylere takılmayan adam bile heyecanlanmıştı. “Konuştu” onun sesini ilk kez duyuyorduk ve ses tonundan bile ne olduğunu anlayamıyorduk. Tek bir eksik vardı. Bu sefer pençesi yoktu. Nedenini bilemezdik sorgulamak bize düşmezdi. Yavaş adımlarla arkasını bize dönmeden geri geri yürüdü bize son kez baktı.Kız çocuğunun yanına gidip yüzüne baktı el salladı ve bize arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Keskin,”Güveniyor bize” Ben konuştum. “Çünkü o da bizden biri” Hızlı adımlarla ilerlediği dağın eteğine dakikalar sonra ulaştı kayalığın arkasına geçti her zaman yaptığı şeyi yapacaktı. Türk bayrağı çıkardı. Kayanın üstüne çıkıp aradaki boşluğa Türk bayrağını sabitledi. Ay yıldızımız esen rüzgarın etkisiyle dalgalanmaya başladı ve Kurt gözden kayboldu.
Tuna,”Asalete bak amk adam yürüyen ikon ya” Emin adımlarla gittiği yöne doğru ilerlemeye başladık ona tüm Türkiye sorgusuz sualsiz güvenirdi O bu dağlar için yaratılmıştı. Tansu,”Adam olduğunu nerden çıkardın” Tuna,”Ne bileyim öyle düşünüyorum” Tansu,”Bence kadın” Ege,”Vallaha ben kesin şudur diyemiyorum o kadar profesyonelki her karşımıza çıktığında göz rengi değişiyor bu sefer ki de yeşildi ne elleri ne bacakları ne boynu ne kaşları her yeri kapalı bir gözleri görünüyor ne ikonik ama”
Birkan,”Temiz çalışıyor helal olsun” Mırıldandım.”Helal olsun...”
🐺🇹🇷 Helikopterden inmiş askeri araçlara binmiş askeriyeye doğru ilerliyorduk. Kızın adını Ceren olduğunu öğrenmiştik. Hem çok güzel hemde çok tatlı bir kızdı. Eğer kurt yetişemeseydi...düşünmek bile istemiyorum. Ceren,”Çok havalıydı, hemen tanıdım onu” Tansu güldü. Tansu,”Nerden tanıdın bakalım” “Omzundaki kurt armasından” Tuna,”Vay amk” Birkan Tunaya döndü.”Kızın yanında küfür edip durma alacağım şimdi ayağımın altına” Ceren kıkırdadı. Tuna,”E şaşırıyorum Komutanım ne yapayım” Ege,”Küfür etme kardeşim çocuğun yanında edepli şaşır Allah Allah” Tuna kaşlarını kaldırdı. “Edepli şaşırayım o nasıl oluyormuş beyfendi” başımı geri yasladım. Araya girdim. “Askeriyeye gidene kadar sesinizi kesin” “Emredersiniz Komutanım!”
... Albayın odasındaydık gerekli belgeleri incelemiştik. Tam da beklediğimiz şeyler vardı. Albay şu an Kurt’un verdiği mektubu açmıştı mektubun içinden ayrı bir belge bulunuyordu. Albay bakışları kağıda baktığı her saniye değişiyordu. Yüzünde memnun bir ifadeyle time baktı. Gururla dikleşti. “Kurt yine kurtluğunu yapmış.” “Çok önemli yerlerin koordinatları var ama üzerinde çalışılmalı güzel bir plan yapılması gerekiyor.” “Ben bunun üstünde çalışacağım hepiniz bir hafta izinlisiniz işleri olan işlerini halletsin sonra da herkes evlere dağılsın” Hepimiz ayaklandık.”Emredersiniz Komutanım!” Tam hepimiz çıkıyorduk ki Albay beni durdurdu. “Baran” “Emret Komutanım!” “Revire git yarana baktır” “Emredersiniz Komutanım”selam vererek dışarı çıktım. “Siz yemekhaneye gidin ben şu yaralara baktırıp sonra gelirim” Keskin,”Tamamdır Komutanım” Revire doğru ilerlemeye başladım. Kapıyı çalarak içeri girdim. İçerideki hemşire anında ayağa kalktı. “Buyurun yüzbaşım” Yüzüne bakmadan sedyeye oturdum tişörtümün kolunu sıyırdım ve yarayı gösterdim. “Pansuman lazım” Masadaki malzemeleri alarak yanıma doğru geldi. “Tişörtünüzü çıkartsaydınız” Sert bir tavırla yüzüne baktım. “İyi böyle” yaramaya bakmaya başladı. “Dikiş lazım” “Dikin o zaman” Derin bir nefes verip yaramı dikmeye başladı. Bir andan elleri omzumda gezinip duruyordu benden hoşlandığının farkındaydım ama bu kadarı da fazlaydı beni sevmesini istediğim tek bir kadın vardı o da yanım da yoktu. “Şu elinizi çekin lütfen” “Rahatsız mı ettim” “Evet!” benden karşılık bulamayınca sinirlenmiş olacak ki işini hemen bitirdi. “Düzenli olarak pansumana gelin” Kolumu kapatıp yerimden hızlıca kalktım. “Gereği yok” diyerek dışarı çıktım. Tam dinlenme odasına gidiyordum ki arkadan tanıdık birinin sesi geldi. “Baran abi!” Arkamı döndüğümde karşımda Keskinin kız kardeşi Ecreyi gördüm. “Efendim” “Nasılsın”Allahım beni mi buluyorlar. “İyiyim sen nasılsın” “Bende iyiyim abim nerde görevden dönmüşsünüz yanına gidecektim odasına baktım orda yoktu e babama sor-“ “Dinlenme odasında” “Heh çok sağol” diyip yürümeye başladı tabi bende arkasından ilerlemeye başladım. Telefonunu çıkarıp bir numarayı tuşladı ve kulağına götürdü. Umduğunu bulamamış olacak ki bir anda durdu. “Of İzem of nerdesin be kızım.İzem dedi. “Ne oldu bir sorun mu var?” Bana döndü. “Baran abi sabahtan beridir izemi arıyorum açmıyor şimdiye buraya gelmesi lazımdı haber vermiştim sizin geldiğinizi ama işte meraklanıyorum” “Hastaneden birini ara” Telefonu çıkarıp bir numarayı tuşladı. Telefon ilk çalışta açıldı. “Heh Şeyma sana bir şey sorac-“ Sözünün kesilmesiyle karşı tarafı dinledi ve sendeledi. Kolundan tuttum. “Ecre ne oldu!” “Abi...” “Abi...İzem, İzem hastanenin çatı katına çıkıp kapıyı kilitlemiş...çıkmıyormuş”
İZEM Tam bir buçuk aydır onu düşünüyordum çocukluğumu sevdamı... O gün fazla içmiştim Keskin beni eve zor sokmuştu. Doğum günü gecesinden tam bir hafta sonra da bir göreve çıkmışlardı. Tam bir buçuk aydır görevdiydiler. Ben o geceden sonra tekrar düşünmeye başlamıştım. Yıllardır aklıma getirmemeye çalışsamda bir gece ansızın aklımı dolduru veriyordu. Tüm çocukluğum, gençliğimdi o benim ben onun için ne ifade ediyordum,hiç bir şey. Beni kullanıp çöp gibi bir kenara atmıştı bekle demişti geleceğim demişti bekledim,gelmedi. Ben de gittim. Bizim birbirimize tutunduğumuzu sanmıştım yanılmışım. Öylece oturmuş elimde ki kolyeye bakıyordum. Bana aldığı ilk hediye. Ucunda yıldız simgesi olan bir kolyeydi. Yıllar geçmişti eskimişti belki ama zincirini değiştirmiştim temizlemiştim tertemizdi. “Niye bıraktın ki beni niye gelmedin, çok mu zordu yanımda olmak, çok mu zordu beni sevmek” diye mırıldandım. O günden sonra neredeyse her gün böyleydim. Bir çeşit depresyondaydım sanki yılların acısını çıkarmış gibi ağlıyordum ama biliyordum bu hiç bir şeydi çok kötü patlayacaktım. Yerimden doğruldum gece boyu uyuyamamıştım.Ecreyi uyandırmadan kıyafetlerimi ve makyaj malzemelerimi alarak odadan çıktım.Aynanın karşısına geçtim. Yüzümü ovaladım. “Güçlü ol tamam mı, seni bırakıp giden bir adam için kendini yıpratma,bugün güzel bir gün olacak hadi bakalım” Banyoya geçerek altıma beyaz bol kumaş bir pantolon üstümede dar boğazlı bir kazak geçirdim boynuma ise ince gümüş detayları olan bir Ayyıldızlı kolyeyi taktım. Gözlerimin altına bolca kapatıcı sürdüm.Gecenin izlerini kapatmam gerekiyordu.Maskara ve hafif renk veren bir nemlendirici ile makyajımı bitirdim. Saçımı klasik bit at kuyruğu yaparak saçlarımı sabitledim üstümede kabanımı giydim. Havalar baya soğumaya başlamıştı. Bugün erken çıkmak istiyordum. Saat 6’yı gösteriyordu.Ecre’ye bir mesaj yazarak evden sessizce çıktım. Amcam zaten çoktan karargaha gitmişti.Bir taksi çevirdim. Hastaneye yürümeyecektim yürürsem çok düşünürdüm, düşünmemem lazımdı düşünceler insana yük olurdu. Başımı taksinin camına yaslayıp hastaneye varmamızı sessizce bekledim.
...
“Kızım geldik” Kapattığım gözlerimi açtım. Yerimde doğruldum. “Teşekkür ederim,buyurun”diyerek parayı uzattım ve taksiden indim. Derin bir nefes aldım. “Güzel bir gün olacak ve sadece çalışacaksın başka bir şey yapmak yok” gülümsedim ve içeri girdim. Bazıları beni gördüklerine şaşırıyordu çünkü bu saatte asla hastaneye gelmezdim ama gelmezsem kafayı yiyeceğimi bilerek odama geçtim. Doktor önlüğümü giyerek odadan çıktım ve acile gittim. Aslı Hemşire, “Hocam, siz bu saatte gelmezdiniz” “Bilmem bugün uyku tutmadı gelmek istedim.” Gülümsedi. “İyi yapmışsınız hocam” “Hadi bakalım hasta gönder bana” diyerek beklemeye başladım. Eliyle bir çocuğu işaret etti. “Songül Akay 9’yaşında kusma ateş burun akıntısı şikayeti varmış yani kısaca grip işte önemli bir şey yok” “Tamam teşekkür ederim” diyerek küçük hanımın yanına ilerleyip baş ucunda durdum. “Merhabalar Songül sen misin” Çekincende bana baktı. “Hıhım” “Ailen nerde bakalım” “Annem yiyecek bir şey almaya gitti babamda işte” saçını okşadım. “Tamam o zaman annen gelmeden seni hemencecik muayene edelim olur mu” “Olur” “Kalk bakalım”arkasına oturdum tişörtünü açıp nefesini dinlemeye başladım. Biraz hırıltı vardı. Önüne geçtim “Aç bakalım ağzını” “Boğazların çok kötü olmuş güzelim ne yedin de böyle oldun sen” Dudaklarını büzdü.”Bilmem” “Düzenbaz seni” diyerek yanağını sıktım. Kulaklarına baktığımda sağ kulağında enfeksiyon olduğunu gördüm.Tam o sırada bir kadın yanımıza geldi. “Doktor hanım bir şey mi oldu ben hemşireye emanet etmiştim çok açtı kızım bir tost alayım dedim kusura bakmayın” Tebessüm ettim. “Sorun değil hanımefendi boğazları çok tahriş olmuş bir de sağ kulağında enfeksiyon var çok önemli bir şey değil vereceğim ilaçları kullanırsanız kısa zamanda iyileşir” “Allah razı olsun” Bilgisiyarın başına geçerek bir reçete yazdım ve hastaya uzattım. “Düzenli kullanalım lütfen” “Sağolun doktor hanım” “Rica ederim geçmiş olsun”
Yandan bir ses geldi. “Kızım bir bana da bakıversen” 50-60 yaşlarından bir adamın sesiydi hemen yerimden kalkıp yanına ilerledim.
💉
Gün içinde o kadar hastaya bakmıştım ki artık başım ağrıyordu akşam 7’ye geliyordu ve ben hala çıkış yapmamıştım şimdi odama gidip eşyalarımı alıp hemen çıkmam lazımdı bugünden beridir su ve kahve dışında hiç bir şey yiyip içmemiştim ama hala bir kaç saat daha hasta bakacak potansiyele sahiptim ama evdekiler merak eder diye çıkma kararı almıştım. Tam acilden çıkacaktım ki bir ses duyuldu. “YARDIM EDİN NE OLUR YARDIM EDİN YARALI ASKERİMİZ VAR” Aynı anda kafam o yöne çevrildi. Hızımı aldığım gibi oraya koştum. Benimle birlikte bir kaç doktor daha gelmişti. Durumu çok kötüydü hemen ameliyata alınmazsa... “Hemen ameliyata çabuk!” Hızlıca ameliyata koşarken birini gördüm Merve... bana doğru gelip kolumu tuttu. O sırada sedye çoktan ameliyathaneye girmişti. “Yalvarırım kurtar kocamı daha bebeğimiz olacağını bile söyleyemedim ne olur kurtar yalvarırım...” “Söz, söz veriyorum kurtaracağım kocanı” diyerek ameliyathaneye koştum.
2 SAAT SONRA
Aslı Hemşire,”Hocam olmuyor” Nabzı gitgide düşüyordu o kadar kurşun yarası vardı ki olmuyordu. Gözlerim dolmuştu. Daha çocuğu bile olacağını öğrenemememişti olmaz şimdi olmaz şimdi vazgeçemezsin şimdi şehit olamazsın. Kalbi durdu. “Kalbi durdu...” “Defibrilatörü ver!” “3,2,1 Hazır” “Tekrar” “3,2,1 Hazır” Olmadı. “TEKRAR!” Yine olmadı. “Hocam...” “TEKRAR DEDİM” “OLMAZ DUYDUNMU BENİ ŞİMDİ OLMAZ ŞİMDİ ÖLEMEZSİN KARIN VAR DIŞARIDA DOĞMAMIŞ ÇOCUĞUN VAR OLMAZ!!!” ... Olmuyordu...olmuyordu kafayı yiyecektim. “Hocam olmuyor” Neredeyse yarım saattir uğraşıyordum olmuyordu...gitmişti. Ölmüştü bizi bitirmişti... Ağzımdan asla dökülemeyecek bir kelimeyi başka bir doktor söyledi. “Ölüm saati 21.47” Ellerim iki yana düştü. Bir şehit daha...bir can daha göçüp gitti bu diyardan. O kadın ne yapacak Allahım nasıl yaşayacak... Şuan bedeni yaşayan ölü biri gibiydim sanki tüm işlevimi kaybetmiş gibiydim. Ameliyathaneden çıktım.Kanlı önlüğüme baktım sonra da ellerime her tarafta kan vardı... Hepsini çöpe attım. Dışarı çıktım. Ameliyathanenin önü asker doluydu.Benim ise kafamda tek bir kişi vardı Merve... Yanıma geldi o kadar kötü görünüyordu ki konuşamıyordum sanki ağzıma biri kilit vurmuş gibiydi. Merve,”Ne oldu yaşıyor dimi kocam bir şeyi yok iyi” konuşamadım. Gözündeki korkuyu gördüm. “BİR ŞEY SÖYLESENE!” Gözlerimin arasından bir yaş düştü. “Başımız sağolsun” Öyle bir sarsıldı ki bir asker tutmaya yeltendi elini aniden geri çekti. Merve “Öldü...” yanındaki askerin belinden silahı çektiği gibi alnına dayadı. Tam herkes silahı almaya yeltenmişti ki siyah patladı... tek bir ses tek bir kurşun tam kafasına... alnından çıkan kan üstüme sıçradı ve cansız bedeni yere düştü. Ellerim öylece havada kaldı. O an öyle bir feryat koptu ki. “KIZIM!!!” dondum kaldım. Herkes başına toplandı bazıları duvara çöktü. Ellerim iki yana düştü. İki can, masum iki can biri vatanı için diğeri sevdiği için veda etti bu dünyaya,neden hep masumlar gidiyordu. Neden hep kötüler kazanıyordu. Neden bu hayat bu kadar zordu. Ölüm... ben yaptım benim uğursuzluğum ben kurtaramadım olmadı benim lanetim niye elini sürdüğüm her şeyi yüzüme gözüme bulaştırıyordum. Niye benim yakınımda olan herkesin sonu ölüm oluyordu. Niye yaşıyordum ki yaşamak için bir sebebim varmıydı. Kimdim ben bu dünya denen cehennemde...kimdim. Terasa çıktım kapıyı kilitledim. Ve öylece kaldım. Üstümdeki kanlara sonrada gökyüzüne baktım. Dizlerim üstüne düştüm. Öyle bir haykırdım ki herkes duysun diye sesimi herkes bilsin diye herkes anlasın ne hissettiğimi diye öyle bir haykırdım ki boğazım yırtılsa umrumda olmazdı. Deli gibi ağlamaya başladım. “NİYEEE!” “NİYE BU KADAR ZOR HER ŞEY, NEDEN YA NEDEN BEN Mİ KÖTÜYÜM ALLAHIM NE YAPTIM ALLAHIM YALVARIRIM SÖYLE ARTIK BEN NE YAPTIM NEYDİ SUÇUM NEYDİ GÜNAHIM! NİYE GERKES GİDİYOR BENDEN NİYE YAPTIĞIM HERŞEYİN SONU KÖTÜ BİTİYOR” hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. “BEN SÖZ VERMİŞTİM O KADINA BEBEĞİ OLUCAKTI LAN BEBEĞİ...yine olamadı” Oturduğum yerden kalkıp duvara yumruk atmaya başladım. “GÖZLERİMİN ÖNÜNDE CAN VERDİLER” haykırıyordum. Belki yılların acısını çıkarıyordum. “ANNEM GİTTİ BABAM GİTTİ ABİM GİTTİ BENİM! NE SUÇUM VARDI BENİM NE GÜNAHIM VARDI DA BEN BUNLARI YAŞADIM!” Yere çöktüm. “SEVDİĞİM GİTTİ BENDEN CANIM DEDİĞİM ADAM GİTTİ BENDEN,SEVMEDİM Mİ KÖPEK GİBİ SEVDİM! YİNE GİTTİ.” “İçimde ki çocuğu öldürdüler benim... canım dediğim adam benim canımı paramparça etti.Ne yaptım ben, bu neyin imtihanı Allahım, ya canımı al ya da bana bir çıkış yolu göster dayanamıyorum,dayanmak istemiyorum” sesler duyuyordum algılayamıyordum. Gözlerim kayıyordu umrumda değildi. İlk önce bedenim gözlerimin önünden kayıp gitti.Sonra da kaybolan yıllarım...
📖🇹🇷
“Niye hala uyanmıyor” “Doktor çok güçsüz düşmüş dedi bir de üstüne yaşanan olaylarla daha da kötü olmuş,ulan kadın gözlerinin önünde kendini öldürmüş ellerinde bir mehmetçik şehit olmuş bu kıza bunlar reva mı?”
Sesler duyuyordum ama gözlerimi açamıyordum.
“Uyanmıyor Allahım kafayı yiyeceğim,kendine bir şey yapmadığına emin misiniz Komutanım” bu Keskinin sesiydi. “Bayılmıştı hemen odaya aldılar kontrol ettiler başka da hiç bir bok söylemediler, pardon komutanım” bu ise Baran’ın sesiydi. Yavaş yavaş gözlerimi açmayı başardım. Ecre, “Uyandı!” “Su” diye mırıldandım. Amcam yanıma geldiği gibi beni doğrultu ve su içirdi. “Kuzum benim, iyi misin güzel kızım” “Ben niy-“ aklıma gelen şeyle durdum. Şehit vermiştik bunun üstüne karısı gözlerimin önünde kendini vurmuştu. Üstüme baktım heryerin kan ve toz içindeydi. Doğrulan bedenimi serçe geri bırakıp gözlerimi kapadım. “Benim yüzümden oldu” Amcam,”Yok öyle bir şey, Yavrum benim sende diğer doktorlar da elinizden geleni yaptınız ama olmadı demek ki eceli geldi kızım benim hem bunu onların yanına bırakmayacağız,intikamımızı alacağız tamam mı üzme kendini” diyerek anlımdan öptü. Gözüm doluyordu. “Amca hamileydi... bebeği vardı daha eşine bile söyleyememişti...amca gözlerimin önünde kendini vurdu. Engel olamadım.” Beni kendine çekti ve sıkı sıkı sarıldı. “Kuzum benim” diyerek saçımı öptü. Aynı şekilde bende ona sıkı sıkı sarıldım. Sonra geri çekildim. “Siz beni nasıl buldunuz” Ecre yanıma gelip yataktaki boşluğa oturdu. “Ben sen gelmeyince merak ettim baran abide tanıdığım birini aramamı söyledi bende Aslı hemşireyi arayayım dedim o söyledi burada olduğunu” Baran’a döndüm. “Çok teşekkür ederim” Varla yok arası dudakları kıvrıldı.“Rica ederim” Keskin,”İzem niye kendini kitliyorsun abim buraya gelene kadar nasıl aklımız çıktı biliyor musun” “Anlık bir şeydi kendimde değildim biraz rahatlamam gerekiyordu.” Gelip saçımdan öptü. Yüzümü ekşittim. Gün boyu hiç bir şey yememiştim başım ağrıyordu. Keskin “Ne oldu” “Başımı ağrıyor,gün boyu bir şey yemedim ondandır” Baran,tek kaşını kaldırarak sert bir ifadeyle konuşmaya başladı.”Gün boyu bir şey yemedin ve bunu normal bir şeymiş gibi söylüyorsun” “Aklıma gelmedi...” Baran”Tamam ben kantinden bir şeyler alıp geliyorum” diyerek odadan çıktı. Ecreye baktım. “Ne dedim ben şimdi” Ecre,”Abla bakma sen ona çok endişelendi seni öyle yerde görünce bir şey oldu sandık canımızdan can gitti” diyerek bana sarıldı. Amcama döndüm. “Amca tören yarın mı olacak” ağır ağır kafasını salladı. “Bende geleceğim” “Gel kızım” dedi. Dakikalar sonra baran odaya bir poşet dolusu yiyecekle girdi. Elindede tost vardı.
Şaşkın şaşkın ona baktım. “Niye bu kadar çok şey aldın” Elindekilere baktı. “Çok mu” “Herhalde çok niye boş yere bu kadar şey aldın” Bana baktı ama yüzündeki ifadeyi anlayamadım. “Yemezsen eve götürürsün” dedi. Yemek masasını önüme getirdi. Önüme pizza tost koydu. Limonatayı poşetten çıkarıp açtı önüme koydu poşette gördüğüm kadarıyla bir sürü çilekli pop kek verdi. Üçümüz de şaşkın şaşkın ona bakıyorduk.Çünkü bunlar benim en sevdiğim üçlüydü. Keskin,”Komutanım helal olsun valla nasıl bir denk getirmek İzem bayılır bunlara poşetten çıkardığı pop keki masaya koyarken eli duraksadı. “Öylemi” Ecre,”Evet!” Bana döndü. Yine iyisin der gibi baktı. Amcam,”Hadi kızım ye artık şunları gidelim evimize” Normalde bayıla bayıla yiyeceğim şeyleri amcamların kuzenlerimin ve Baranın zorlamasıyla zar zor yedim.
...
Arabaya binip eve gelmiştik. Geldiğimde ise tüm timin aslında yanımda olduğunu ben saatlerce uyanmayınca amcamın onları zorla gönderdiğini ancak Baran’a ne kadar gitmesini söylesede başımdan ayrılmadığını Ecreden öğrenmiştim. Bunu düşünmeyi bırakıp yatağıma girdim telefonumdaki saate bakıyordum saat gece dörde geliyordu ve benim uyumak için sadece 3 saatim vardı sabah saat sekizde şehidimizin naaşı kalkacaktı...
🐺🇹🇷 Bekleyen kişi,beklediğinin gelmeyeceğini biliyorsa eğer, bir kez değil bin kez ölür. Giden gelmiyordu. Ölümle çok kez tanışmıştık. Çok kayıp vermiştik. Bu vatan için çok kan dökmüştük. Bir sürü ana babanın yüreği dağlanmıştı. Kim için;Vatan için Ne için;Yine vatan için bin canımız olsa bin canını da vermeye razıyız. Ama olur ya bazen düşünürsün benim arkamda kalanlara ne olacak ben bu dünyadan göçüp gittikten sonra acaba arkamdan ağlayan anama ne olacak onun yanan yüreğine ne olacak sevdama ne olacak. Bugün burda bu ülke için bir şehit daha vermiştik.
Yine o şehit için bir kadın da kendi canını feda etmişti. Vatan için ölmekse kaderim,ben böyle kaderin ellerinden öperim diyen bir millettik biz.
Dik durmamız lazımdı. Annesi babası feryat figan ağlıyordu kolay değildi bunları yaşamak,bilirdim. Şehit vermek ne demek iyi bilirdim. Nice şehidimiz vardı, unutturmaya çalışacaklardı ama asla unutmayacaktık. Ne unutacak nede unutturacaktık. Herkesin başı dikti ama hepimizin içi yanıyordu intikam alınacaktı. Belki şehidimiz geri gelmeyecekti ama yerinde rahat uyuyacaktı.
ASTSUBAY KIDEMLİ BAŞÇAVUŞ TARIK ÖZDEMİR
Sen yerinde rahat uyu. ŞEHİTLER ÖLMEZ,VATAN BÖLÜNMEZ.
BÖLÜM SONU❤️📖
BÖLÜM NASILDI?YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.
|
0% |