@sesizhayaller6
|
Ben gelimm🤪
Biraz gecikmiş olabilirim, aslında itiraf edeyim çok geç geldim sebebi ise aklım. Aklıma bu aralar bir şey gelmiyordu. Zaten bu bölümde biraz içime sinmedi.🥲
Kısada oldu zaten, sinir bozucu😒
Satır başı yorum ve oy verin şimdi sonra başlayaın 💌
🕳🕯
Sigarasından son bir duman çekip yere attı Teoman ardından ifadesiz bakışlarını sigaraya çevirdi. Tam sönmemişti aslında rüzgar vurdukça cılız bir çabayla harlanıyor sonra tekrar sönmeye yüz tutuyordu. Ne sönüyordu ne de tam anlamıyla yanmaya başarabiliyordu. Kendince bir çaba içindeydi oda işte.
Askeri postallaarıyla sertçe ezdi izmariti.
Rüzgar ne kadar şiddetli olursa olsun yanmayacaktı o izmarit bunu başaramıyacağı için bari boşuna zamanından almasındı. Teoman kendisine zaman olan her şeyi yok ederdi İzmarit gibi, soysuz gibi.
Sert adımlarla karargahın içine girdi. Nöbetteki askerlerine kısa bir bakış attı, askerler onu görünce ayağıya kalkmış ürkek bakışlarıyla emir vermesini bekliyorlardı. Sadece baş selamı verip geçti yanlarından ikisi de rahat bir nefes aldılar giden adamın arkasından, komutanlarını gördüğü yerde geriliyorlardı haksız da değillerdi onun önünde gerilmemek yürek yemişlik olurdu.
Sonunda Timinin hazırlandığı odanın içine girdi, askerleri yaptığı işi bırakıp ona döndü. Oturdu ve köşede kimsenin dokunmaya cesaret edemediği tabancayı alıp kontrol etmeye başladı.
O sırada herkes yaptığı işe geri döndü çünkü komutanlarından onay almışlardı rahat olmak için. Ardından Teoman gözlerini Aybars'a dikti, devam et anlamında. Teoman içeriye girmeden önce Aybars operasyonla ilgili bildiklerini anlatıyordu girince yarım kalmıştı.
Zaten olayın her bir noktasına hakimdi, operasyon anlatılırken öğrenmişti lakin Aybars arkadaşlarına anlatıyordu muhtemelen arkadaşlarına sadece gerekli yerler anlatmıştı ve arkadaşları o gelmeden önce Aybars'ı merakla dinliyordu o yüzden bozmak istemedi.
"Şerefsizler çocuklar için gönderilen ihtiyaç yardımları daha ulaşmadan yakmışlar" diye şiddetle konuştu Aybars aynı zamanda çelik yeleğini giyiyordu. Bu operasyon da teröristler tarafından esir alınmış bir köydü.
"Orospu çocu-" dediğinde hemen sustu.
"Affedin komutanım bi an ağzımdan çıktı" askerine bi bakış atıp tekrar işine döndü. Şu an aklı başka yerdeydi, aklı düşmanlara ne yapacağındaydı. Bir sürü seçenek vardı ama aralarından en acımasızını yaşatacaktı onlara. Hiç acımayacak, onların acımadığı gibi
Hep aklından çikmadığı bir sözü vardı Teoman'ın;
Bazen merhamet acımak değil, acıtmaktır.
O böyle biri değildi, eski karen ile şimdiki karen'in arasında dağlar kadar fark var. Sevgisiz, merhametsiz, vicdansız olmayı o istememişti, istemezdi.
Babası şehit düştüğünde arkasındaki dağlar yıkılmıştı, onun gidişi hiç olmayacakmış gibi yaşamanın tokadı olarak çarpmıştı karene, en acısından. Onun gidişi karenden bir parça gitti, gölgesi yeterken ağacın kendisi gitti, içeten gülümsemesi gitti, onun için hayat bitti.
Karargahtan çıkıp bahçeye bir banka dogru yürüyüp oturdu. Kendisi hazırdı dışarıda arkadaşlarını beklemek istemişti. Ciğerlerinde hissedecek derin bir nefes aldı. Hava buz gibiydi, verdiği nefesler buharlaşıp havada uçuşuyor sonra gözden kayboluyordu.
Karargahın kapısında teker teker çıkar arkadaşlarının sesini duyunca yerinden kalktı. Gözü hastane penceresine kayıyordu bi ihtimal görür diye ama erkendi nöbetide yoktu. Siyah arabaya doğru yürürken aklın gelena anı ile az daha sırıtacaktı.
Bir yandan horozlu şekerini yiyor bir yandan şekere yapışan saçlarını ayırıyordu. Az ilerde onu izleyen karen onu gülerek izliyordu. Komik görünüyordu. Onu gören Hilal sinirlenmiş yerdeki taşlardan alıp karene fırlatmıştı...
Kafasını iki yana sallayıp kendine geldi. Yürüyüp arkadaşlarına yetiştiğinde bağaja çantalarını sığdırıyorlardı. Gökalp'e baktığında durgun görünüyordu tek kaşını kaldırdı. Ne olmuştu bu adama? Gökalp geçip araba koltuğuna oturdu eli ile başını ovdu, fena halde ağrıyordu.
Teoman ve arkadaşları arabaya bindiğinde hazırdılar artık araba çalıştığında besmelelerini çekmişler öyle yola başlamışlardı.
Kafasını koltuğa yaslayıp düşündü Teoman. Ne demişti Yakup Albay, "Topla timini Karen Dağdelen seher vakti operasyon var ve şunu da unutma ki görevde yanan her bir can için seni sorumlu tutacağım!"
🕯🕳
Sıcağa yakın ılık suyun altında bedenimi pislikten arındırırken bir yandan da rafdaki mis gibi çiçek kokan duş jelime uzandı. Banyo lifine duş jelini döküp köpürttüm, vücudumu temizledim. Duş almam bitince suyu kapatıp kenarları havluya uzandım. Bedenimi havluyla sandıktan sonra duşakabinden çıktım. Saçlarımı küçük el havlusuna sarıp aynanın önüne geçtim. Yüz temizleme jelimle yüzümü yıkadım, 8toniğin ardından da serum sürüp saçıma geçtim. Saçımı havludan ayırıp taradım, işi koruyucu sıkıp kuruttum. Saç kremini de uçlarına sürüp banyodan çıktım.
Hızlıca üstüme siyah iç çamaşırlarımı giydim. Onun üstüne toz pembe yünlü kazak ve su mavisi bir kot pantolon giydim. Saçlarımın önümdeki tutamları alıp arkada pembe fiyonk ile bağladım.
Makyaj masasının üstündeki Telefonumu alıp odadan çıktım. Salona geldiğimde abim koltuklardan birine oturmuş televizyon izliyordu.
"Günaydın" dediğimde omuzunun üstünde bana kısa bir bakış atıp tekrar önüne döndü.
"Günaydın" mutfaktan gelen sesler ile bunun defne olduğunu anladım. Mutfağa girdiğimde dünden kalan 2-3 tabağı duruluyor. Kaşlarımı çatıp yanına yürüdüm.
"Defne" diye seslendiğimde hala beni fark etmemişti. Dalgın görünüyordu, tekrar seslendim.
"Defne, iyi misin?" Gözlerini gözlerime
"İyim iyim, akşamdan kalma bulaşık vardı yıkıyayım dedim. Bitti zaten, sen geç salona ben kahve yapıp geliyorum."
"Eminmisin iyi değilsin sanki sen geç ben yaparım"
"Hayır, hayır iyim hadi geç geliyorum" başımla onaylayıp mutfağın kapısına doğru ilerledim. Tekrar arkama döndüğümde işine dönmüş cezveyi tezgaha bırakıyordu. Önüme dönüp salona doğru ilerledim.
Koltuklardan birine abimin yanına gidip göğüsüne uzandım. Kolunu omuzumdan uyandırıp beni kendine çekip başımı koklayıp öpücük kondurdu. Gülümsedim kendine has erkeksi kokusu burnuma sızdığında gözlerimi kapattım. Abimin göğüsü huzur kokuyordu.
Miavlama sesiydi duyduğumda gözlerimi yavaşça açtım. Abim "Geldi bizim kara kedi" diyip kucağına almıştı. Elimi uzatıp siyah tüylerini okşadım, bundan haşlanmış ve kafasını elime sürtüyordu. Abimin kucağından alıp kendi bacaklarımın üstüne bırakıp okşadım.
O sırada Defne kahveleri yapıp önümüzdeki sehpanın üzerine bırakıp tepside sopasını alıp,tekli koltuklara oturdu. Fincanlardan birini abime uzatıp diğerini kendime aldım, bir yudum aldığımda öğürmemek için kendimi zor tutum. Bu... Bu bildiğin şerbet olmuştu üstelik içinde doğru düzgün kahve telesiyej yoktu. Tadı berbattı. Abime döndüğümde kendini sıkıyordu gözlerini bana çevirdiğinde kaşlarımı yukarıya kaldırıp indirdim. Kızı kırmamak için dayanıyordu.
Defneye baktığımda sodasından yudumlar alıp televizyonda kanal değiştiriyordu. Bir yudum daha aldığımda kafamı arkaya çevirip yüzümü buruşturup ağır ağır yutkundum. Abim boş fincanı sehpadaki tepsinin üstüne bırakıp Defne'ye baktı.
"Eline salık Defne çok güzel olmuş" sesi kalıplaşmış ve sonlara doğru kızsılmıştı.
"Afiyet olsun halil abi" gülümseyip tekrar önüne döndüğünde abime kısık sesle seslendim
"Abi" diye fısıldadım. Omuzunun üstünden bana döndü ve göz kırpıp ne oldu dercesine kafasını salladı
"Benimkinde içsene" diyip fincanı gösterdim
"Valla ben zor içtim, şekerim kalktı" oflayıp önüme döndüm. Tek yudumda bitirebilirdim evet iyi fikir. Derin nefes alıp kahveyi dudaklarıma götürdüm ve tek dikişte üstüme çekip içtim. Boğazıma kalmasıyla öksürük krizine girdim, durmadan öksürüyordum, abimin sırtıma eşeğe vurar gibi sırtıma vurması daha da öksürüğümu çoğaltıyordu Önüme üzatılan şu ile hemen alıp içtim, bardağı tekrar uzatıp genzinimi temizledim.
"Hilal iyimisin? Ne oldu?"
"İyim iyim boğazıma kahvenin telvesi kaçtı sadece" abim karakola gitmek için ayaklandı, kapıya doğru ilerlediğinde onu uğurlamak için peşinden gittim, ardından evden çıktığında salona yürüdüm.
Defneyi odasına gönderip üstünü giyinmesini bekledim bende o sırada kabanımi giyip çantamida aldığımda salondaki yüz aynasından saçımı elim ile dalgalandırip geri çekildim. Defne de hazırlanıp geldiğinde birlikte işe gittik. Hastanenin 2 apartman yanında olan okul ile yürümekle 10-15 dakikamızi alıyordu. Ben hastaneye girip defnede okula gittiğinde kendime çay alıp odama yürüdüm.
🕯🕳
"Komutanım bi hareketlilik var" diye konuşan keskin nişancı Aybars, silah dürbün dürbünunden eski püskü olan evi gözetliyordu.
"Durum nedir keskin?" Diyip Aybars'a sordu Teoman, ormanlık alana saklanmış karşısındaki küçük köyü nişan almış tetikte bekliyorlardı. Etrafta hiç kimse yoktu, çok sesizdi. Ve bu sesizlik ürkütücüydü de.
"Mavili olan evin pencereresinden görünen bir kadın ve bir çocuk bağırış sesleri geliyor" Aybars köye birazdaha yakın olduğu için sesleri duyuyordu. Sinirle nefesini sertçe havaya buluşturdu Teoman. Silahında yarısı boş olan şarjör'ünü doldurup susturucu taktı daha sonra boru gibi çıkan sesi ile konuştu.
"Savaş timi hareketlenin harekete geçiyoruz!" Diyip mavi evin önündeki düşmanların anlının ortasından vurup etkisiz hale getirdi. Elini kulağına götürüp kulaklığa parmağî ile dokunup konuştu
"Savaş timi yavaş ve kimseye görünmeden köye yaklaşın, tamam" kulaklıktan gelen onaylı sesler ile bir yandan etrafa bakıyor bir yandan köye yaklaşıyordu.
Teröristler onları fark etmiş olmalı ki onlarda tetikte durmeye başlamışlardı. Önüne çıkan konteyner ile eğilip arkaya saklandı hakan. Mavi evin tam önündeydi, pencereden aşağıya atlamak için hazırlanan düşman hakanın vurması ile pencereden düşmüştü.
Aybars'ta arkadaşlarını koruma amaçlı gözlerini etrafta gezdirmeye başlamıştı. O sırada arka bahçede koşan düşman ile silahını sırtına atıp arkasından koşmaya başladı. O mu çok yavaş koşuyordu yoksa karşısındaki kız mı çok hızlıydı bilmiyordu. Ormanın derinliklerine koşuyordu artık, ona yetişmesine bir kaç adım kaldığında bunu fırsat bilen aybars kızın üstüne atlayıp yönünü kendi tarafına çevirdiğinde bunun kim olduğunu anladı.
Yasmin...
Bu kız tam bi belaydı, kedi gibi her yerden çıkıyordu. Albayın deyişiyle bu kıza zarar veremiyorduk. Yasmin üstünde nefesleri bir birine karışan askere hayran hayran baktı. Ahh ahh bu adam onu yakmıştı hele o dudakları ömürlüktü, kollarını kaldırıp onun omuzlarına yerleştiridi ve parmakları ile daireler çizip oynuyordu.
"Beni mi özledin keskin?"
"İmkansız"
"Halla halla, ben seni öyle özledim ki, hasretinden ölecektim, bi kere öpeyim mi?" Anında kaşlarını çattı aybars, öpmek mi? Kafasını geri çevirdiğinde hangi ara ensesine ulaştığı eller izin vermedi.
"Bana bak sınırlarını aşıyorsun, nesin sen böyle kedi gibi her yerden çıkıyorsun."
"Senin olduğun yerde ben biterim koçum." Dedi sırıtarak. Aybars söylediği cümleyi ile daha sinirleniyirdu. Sevmiyordu bu kızı hatta nefret ediyordu. Yasmin'in gözleri istemsizce üstündeki adamın dudaklarına kalmıştı. Öyle öpmek istiyordu ki o dudaklarını bir kere öpmek için ömrünü verirdi.
Aybars, kızın gözleri yanlış yere kaydığını gördüğünde üstünden bir çırpıda kalktı. Yasmin de yerden kalkıp üstünü sirkeledi.
"Bu sefer gideceğin yer neresi?"
"Neden? Peşimden mi geleceksin?"
"Senin gibi sürtüğün kim peşinden gelir." Yasmin duyduğu cümle ile Aybars'ın üstüne yürüyüp boğazını sıktı ama nafile Aybars'ın nefes alış verişi hala düzenliydi.
"Şimdiden pişman olacağın sözler söyle bence, çünkü seni ayaklarıma kapanacak kadar âşık edecem!" Dedi zümrüt yeşili gözlerini köyü kahve rengi gözlerine dikip, burunları birbirine değecek kadar yakınlardı, Aybars'ın nefesi yasminin yüzüne değiyor, yasmin bu durum hoşuna gitmiş biraz daha yakınlaştı çaktırmadan.
Bir insanın nefesi nasıl güzel kokabilirdi...
"Çek lan elini! Bir daha bana dokunma! Yoksa sonuçlara sen katlanırsın, aşkmış peh" önündeki kızı itip yoluna döndü, aşka inanmıyordu sadece vatan sevgisine inancı vardı. Vatan için bu dünyaya gelmiş, zamanı gelince vatan için de bu dünyadan göç edecekti.
* * * * * * * * * Beğendiniz mi?
Bölüm hakkında düşüncelerinizi alayım💭
Aybars maalesef ki seni deli divane aşık ettirece🤭😚
Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin çünkü yorumlarınız ve oylarınız beni motive ediyor ve aklıma güzel sahneler geliyor (ciddiyim)
Bu bölümü okuduktan sonra instagrama gelin takip etmek istiyorsanızsa edin ki beni daha mutlu edersiniz, ordan soru cevap yapalım, illa kitap hakkında sorulara cevap çekiyorum diye bir şey yok benim hakkımda da merak ettiğiniz şeylerde sorabilirsiniz.
Kullanıcı ad=sesiz_hayaller6, bekliyorum siziii😍
Bu arada gelecek bölüm Hilali okuyacağız, instagram'dan karakterlerin modellerini paylaşacam gelinn💫
Sizi seviyorum 🤟 💋
|
0% |