Yeni Üyelik
14.
Bölüm

11. Bölüm

@siradanbirileri1

Odam da oturmuş olanları düşünüyordum. Abim bana neden inanmamıştı...

 

Artık düşünmekten kafam patlıyacaktı. Düşünmeyi bırakıp hazırlanmaya başladım, Ateş ile buluşucaktım.

 

Hazırlanıp aşağıya indim. " Baba ben çıkıyorum, Ateş' le buluşucam."

 

" Tamam kızım dikkatli ol ve geç kalma."

 

" Tamam babacım."

 

Tam kapıdan çıkıcaktım ki Barış abimin sesiyle durdum.

 

" Sinem" ifadesizce ona baktım " ne var?"

 

" Bak Sine--"

 

" Anladım... Merak etme erkek arkadaşımla falan buluşmaya gitmiyorum. Ama doğru sen bana inanmazsın ben yine video veya ses kaydına alırım , sana gösteririm merak etme."

 

Bana canı acıyormuş gibi bakıyordu ama bunu o istemişti.

 

" Yapma güzel--"

 

"Benim bir şey yaptığım yok ve ayrıca bana güzelim falan deme. Yabancıların bana böyle hitap etmesinden hoşlanmam."

 

Gözleri dolmuştu ama bu artık benim için önemli değildi bunu o istemişti.

 

" Bak daha fazla birbirimizi kırmayalım. Gerçi sen beni kırıp kırmamayı önemsemiyorsun ama..."

 

Konuşurken ona özellikle abi demiyordum, bunu oda farketmişti.

 

Başka hiçbir söylemeden dışarı çıktım.

 

Yaklaşık yarım saat sonra Ateş'le buluşacağımız kafeye varmıştım. Bir masa da oturmuş beni bekliyordu.

 

Heycanlı olduğu her halinden belliydi, yerinde duramıyordu. Tebessüm edip karşısına oturdum, beni ancak o an farketti.

 

"Sinem, hoşgeldin."

 

" Hoşbuldum"

 

Bir süre ikimizde konuşmadık en son ben söze girdim.

 

" Ateş bunu neden yaptın?"

 

"Neyi?"

 

" Ateş ikimiz de beni sevmediğini biliyoruz. Ailem ile aramı bozabilirdin. Ama sen bunu yapmak yerine, belki abilerinin sana kızcağını hatta belki cephe alacağını bile bile neden bana yardım ettin? O videoyu çekip neden bana yardım ettin?"

 

Derin bir nefes aldı.

 

" Sienm... Ben aslında seni seviyormuşum sadece bunu kabullenemiyordum. Daha önce yaşadığım kötü olayların etkisinde kalıp yanlış davranışlarda bulundum. Bu yaptıklarımı haklı çıkarır mı, tabiki hayır. Sadece beni biraz anlamanı istiyorum. Kötü düşüncelerim beni esir almıştı. Nisanın yaptıklarını senin üzerine yıktım."

 

Sonra tekrardan derin bir nefes aldı.

 

" Ama sonra ailen ve abimler ile olan hareketlerinden onun gibi olmadığını anladım. İlk bunu kendime kabul ettiremedim, ama sonra abimlerin yaptığı plan gözümü açtı. Seni suçluyorduk, seni kötü biri olarak görüyorduk ama Nisa gibi davranan da bizdik. Bu yüzden sana yardım ettim ama gerçekten pişmanım, Sinem beni affeder misin?"

 

Aslında insanları kolay kolay affetmek gibi huarım yoktur. Çünkü insanlar gerçekten ağır bir olay yaşamadan kolay kolay pişman olmazlardı. Bu yüzden birilerine ikinci şansı çok zor verirdim.

 

Ama Ateş'in bana çok bir zararı dokunmamıştı. Sadece bir iki laf söylemişti onlar da çok ağır şeyler değildi.

 

Umarım ona verdiğim bu şansı harcamaz yoksa onu bir daha asla affedemem.

 

" Seni affederim ama şimdiden söyliyeyim,bir daha böyle bir şey yaparsan seni affetmem."

 

Mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Bana gelip sarıldı, bende ona sarıldım.

 

" Tamam bu kadar yeter, hadi yemek söyliyelim acıktım." Gülüp yerine geçti. Ateş ile biraz daha sohbet edip eve geri döndüm.

 

Kapıyı görevli Mine abla açtı. Ona tebessüm edip içeri geçtim. Salonda sadece abimler vardı. Tam geri dönüp odama çıkıcaktım ki Savaş abim seslendi

 

" Sinem güzelim gelsene."

 

Durdum, o ve Salih abim bana inandı evet ama ilk bir şüphe etmişlerdi. Onlarla küsmiyecektim ama bu trip atmayacağım anlamına gelmez.

 

" Yok gerek yok, ben odama çıkıcam."

 

Sonra Alp abim seslendi " ne yapıcaksın odanda güzelim, gel otur bizimle işte."

 

" Tamam abicim sen yeterki iste, geldim"

 

Savaş abim dışında herkes gülmemek için kendini zorluyordu. Savaş abim bozulmuş suratıyla " Ben diyince niye gelmedin?"

 

" Canım istemedi."

 

Savaş abim bu sefer korkarak sordu " Sinem bize de mi küstün?"

 

"Yoo size küsmedim."

 

Gözlerinde bariz bir rahatlama vardı ama ben o rahatlamayı bozardım.

 

" Ama size küsmemem, trip atacağım gerçeğini değiştirmez."

 

Gözlerinde yeniden bir korku oluştu. Salih abim " bunada şükür" diye mırıldandı. Bencede buna şükredin.

 

" Sinem geçen Ahmet söyleniyordu sen onu üçüzümsü diye mi kaydettin?"

 

Sinan'ın sorusuyla ona döndüm " evet ne olmuş?"

 

O cevap vermeden Salih abim söze atladı " Sinem sen bizi ne diye kaydettim?"

 

İşte o an ecel terleri dökmeye başladım nerden gelmiştikki bu konuya... Allah'tan değiştirmiştim eskilerini.

 

" Bunun ne önemi varki abicim?"

 

" Sen abicim dediysen kesin bi bok yemişsindir, ne diye kaydettin bizi?"

 

Savaş abim söze atladı" Sinem' e güven olmaz gelin biz bakalım."

 

" Yok yok bakmayalım."

 

" Bakalım bakalım."

 

" Yok yok bakmayalım."

 

"SİNEM" Hepsinin birden benim adımı seslenmesiyle biraz, azıcık tırstım ve yutkunarak konuşmaya başladım. Derin bir nefes aldım bundan kaçışım yoktu.

 

Savaş abimi ' savaş 🪖🛡️' Salih abimi ' Salih amelli kişi 💫, barışı da barış diye."

 

Abimlere dönünce keşke dönmeseydim. O sırada benim 'canım' ikizim beni yine yaktı.

 

" Abi durun daha benle Alp abimi ne diye kaydettiğini söylemedi."

 

Savaş abim tekrar konuştu " doğru, umarım onlarıda bizim gibi kaydetmişsindir."

 

Sinan' a yazıklar olsun dercesine baktıktan sonra önüme döndüm.

 

" Sinanı sol yarim ❤️❤️ Alp abimide abilerim alâsı ✨✨😍 diye kaydettim."

 

Bu sefer hepsinin sinirden gözleri seğiriyordu.

 

"Neden onu abim diye kaydettin de bizi etmedin?"

 

"Çünkü size küsüm."

 

Hepsi bir ağızdan bağırdı " KAÇ SİNEM!"

 

Hemen koşup Alp abimin arkasına saklandım. " Abi bir şey yap."

 

O sırada Mete söze atladı. "Abla beni söylemedin, beni ne diye kaydettin?"

 

Ona kocaman sırıtıp cevap verdim. "Ne diye kaydedeceğim tabiki ' ablasının inci tanesi🦪🦪' diye kaydettim."

 

Bence çok güzeldi ama sanırım Mete sevmemişti, yoksa niye ' keşke benide sadece Mete diye kaydetseydin' diye mırıldansı ki. Kendi kardeşim diye demiyorum çok zevksizdir.

 

Neyse bana kızgın boğa gibi bakan abilerimi es geçip, ortaya fikir attım. " Canım sıkıldı, mutfağa geçip birşeyler yapalım mı?"

 

" Emin misin güzelim?"

 

Neden hepsi bana endişeyle bakıyordu?

 

" Eminim de siz niye bana böyle bakıyorsunuz?"

 

" En son ne olduğunu unuttun mu abla?"

 

Haa o mesele, çok abartıyorlardı be. Canım uğur böceği şeklinde olan pastalardan çekmişti ve bizde mal olduğumuz için sipariş etmek yerine kendimiz yapmaya karar vermiştik.

 

Bende pasta için yumurtayı çırpmaya çalışıyordum, ama bir türlü Mine abla gibi çırpamıyordum sürekli etrafa sıçrıyordu. En son sinirlenip elimdeki çatalı fırlattım. O çatal da Salih abimi kıl payı sıyırmıştı, Salih abimde her zamanki gibi Drama Queen'lik yapıp bayılmıştı.

 

Bende ona kalk Feriha bir gören olucak dediğimde kalkmayınca cidden bayıldığını anlayıp abimlerle onu ayılttık.

 

Sonra bende pastanın dış kremasını yapmaya başlamıştım, sonra kremanın içinde birşey varmış gibi gelmişti bana, bende en yakınımda olan şey olan bıçağı alıp kremaya daldırdım ve bir şey varmı diye baktım, yoktu. Sonra bıçağı yıkamak için elimde bıçakla arkamı döndüğümde Savaş abim nedenini bilmediğim bir şeyden korkup, elindeki yağı arkadaki aygaz da olan kızgın ateşin içine düşürdü.

 

Ve küçük bir patlama meydana geldi. Ve mutfağın ağzına bir nebze sıçmış olduk. Ama dediğim gibi abartıyorlardı.

 

" Hepsi Savaş abimin suçu elindeki yağı dökmeseydi hiçbirşey olmazdı."

 

" Kızım elinde bıçak vardı ve bıçak kıpkırmızıydı. Lan birini öldürdünde sıra bana geldi, benide öldürüceksin sandım. "

 

" Uğur böcekli pasta yapıyorduk abi, ee haliyle de krema da kırmıydı doğal olarak. Hem ayrıca aşk olsun ben seni öldürür müyüm?"

 

" Öldürmez misin?"

 

" Gerçekten beni hiç tanımamışsın be abi, ben öldürmem süründürürüm."

 

Hepsi kahkaha attı.

 

" Onu biliyoruz güzelim, bizi de az süründürmedin."

 

Alp abimin dediğiyle ona göz kırpıp ayağa kalktım. " Ee geliyor musunuz?"

 

Hepsinin gözlerinde tekrar bir korku oluştu." Tamam, sizden hayır yok, e zaten bana da iki kişi yeter yani... Savaş abim ile Salih abim gelse bu iş olur."

 

Salih abim ile savaş abim yutkunup birbirlerine boku yedik bakışı atıyorlardı.

 

Durun siz bu daha hiçbir şey. Savaş abim başa gelen çekilir diyerek ayağa kalktı, Salih abimde onu takip etti. Tam o sırada Mete geldi " Abla bende geliyim mi?"

 

Gidip yanaklarını hunharca sıktım. " Tabiki de gel ablam. Sizde örnek alın şu çocuğu, bakın ben demeden kendi geliyor. Boşuna en sevdiğim kardeşim demiyorum heralde."

 

O sırada Mete' nin cevabı gecikmedi " Abla çünkü senin tek kardeşin benim, öbürleri abilerin ve ikizin."

 

" Bu en sevdiğim kardeşim olduğun gerçeğini değiştirmez." Tam mutfağa gidecekken Barış abim bana seslendi.

 

" Bende geli--"

 

" Gerek yok zaten çok kişi olduk."

 

Sonra ona bakmadan mutfağa doğru gittim. Çünkü bakarsam kendimi tutamazdım, onu hemen affederdim. Bunun olmasını şimdilik hiç istemiyordum.

 

Mutfağa geçtim, olması gereken herkes burdaydı. " Evet hepimiz burda olduğumuza göre ne yapacağımıza karar vericez. Şimdi ilk olarak kıymalı börek, çikolatalı magnolia ve kısır yapıcaz."

 

" Abla neden bunları yapıyoruz? Altın günü varda bizim mi haberimiz yok?"

 

" Yoo aklıma şimdilik bunlar geldi."

 

" Abla peki bunları nasıl yapıcaz?"

 

" Ben internetten tariflerine baktım, senle Salih abim kıymalı böreği yapıcaksınız, Savaş abimde kısırı yapıcak."

 

Savaş abim hemen söylenmeye başladı." Ya ben niye tek başıma yapıyorum? Hem biz bunları yaparken sen ne yapıcaksın?"

 

" Bende tarifi söyliyecem ve börek yapmak daha zor olduğu için onlar iki kişi yapıyorlar

"

 

Salih abim kabullenmişlikle sordu " tamam şimdi nerden başlıyoruz."

 

" Siz önce bir kaba 4 tane yumurta kırın, sonra onları çırpın."

 

"Nasıl kırıcaz?"

 

Onlara ilk Sid eyes bakışı attım ama ciddi olduğunu görünce yanlarına gittim. Dolaptan yumurtaları çıkarıp onlara göstermek amacıyla bir tanesini kırdım. Sonra kabın içine kabuk düşmüş mü diye bakmak için eğilmiştimki...

 

KAFAMA YUMURTA KIRILDI.

 

Hemde iki tane. Sinirle kafamı kaldırdım. Salih abim ile Mete bana korkuyla bakarken Savaş abim gülmemek için kendini zor tutuyordu.

 

" Tamam sakinim, sakinim zaten yıkanıcaktım. Şimdi sadece daha erken yıkanmış olurdum."

 

Yeni yumurtaları alıp bu sefer hepsini kendim kırdım. " Bunu çırpıp kenara alın, sonra soğan kesip şurda duran kıymaya ekleyip biraz pişirin." O ikisi dediklerimi yaparken ben Savaş abime döndüm.

 

" Sende gidip şuradaki pişmiş bulgura acılı salça ekleyip karıştır."

 

Sonra bende gidip magnolia için bisküvi kırmaya başladım. Sonra Savaş abim bana seslendi. " Sinem bu olmuyor!"

 

1 SAAT SONRA

 

Sonunda herşey hazırdı. Sadece KAFAMDA YEDİDEN YETMİŞE HERŞEY VARDI.

 

Abimlerin kafasında da vardı. Bende varsa onlarda da olmalı sadece Mete' ye kıyamamıştım.

 

Tam o sırada mutfağa Alp abim girdi ve girdiği gibi kahkaha attı.

 

"Bu haliniz ne? Siz yemek yapıcaz demiştiniz ama direk yemek omaya larar verdiniz heralde."

 

Tam cevap vercektim ki kafamdan marul düştü. Marulla bir bakıştıktan sonra abime döndüm.

 

" Bir süre benden haber alamazsanız endişelenmeyin gidip en az 10 kere saçlarımı nitrik asit ile yıkıyacam. "

 

Sonra odama çıkmaya başladım. Arkamdan Alp abim " biri Sinem'i durdursun yoksa gerçekten yapar" dedi. Beni tanımaları güzel.

 

Sonra kimse gelmeye cesaret edemediği için Alp abim beni zar zor ikna edip aşağıya indirdi.

 

Yaptığımız herşey masadaydı. Aslında bu çektiğim zorluklardan sonra bunları alıp saklayıp kimseye vermemem gerekiyordu.

 

O sıra da Salih abim börekten tam bir tane alıcaktı ki ona elime gelen ilk şey olan kumandayı attım.

 

" Sakın, sakın onu yemeği aklından bile geçirme."

 

" Ya niye biz bunları yemek için yapmadık mı şimdi niye yemiyoruz?"

 

" Çünkü babam gelmedi o gelmeden kimse yiyemez, ilk o yiyecek."

 

Hepsi oflayarak beklemeye başladı. Bı 10 dk sonra babamlar geldi.

 

" Ne oldu neden böyle karadenizde gemileriniz batmış gibi duruyorsunuz hayrola?"

 

" Seni bekliyoruz baba, Sinem sen gelmeden kimsenin yemesine izin vermedi."

 

Savaş abimin beni şikayet etmesiyle sen ona görürsün bakışı attım. Ama aç olduğu için olsa gerek pek takmadı.

 

" O belli benim prensesim sizin gibi düşüncesiz değil, babasını düşünür hıyar."

 

" Al işte yine biz düşüncesiz olduk, açlıktan ölücez yinede bekliyoruz ama yaranamıyoruz."

 

" Söylenme oğlum söylenme. Tamam al ye, yede bir sus vır vır kafamı şişirdin."

 

" Al işte hep böyle yapıyorsunuz ben evlatlığım dimi? Bu yüzden bana böyle davranıyorsunuz."

 

" Oğlum sence evlatlık alsak seni mi alırız?"

 

" Niye almayasınız. Tabiki beni alırdınız benim gibi akıllı zeki başarılı çocuğu nerden bulucaktınız?"

 

Babam dalga geçer gibi sordu" sen misin zeki, oğlum senin 12. Sınıfta en yüksek notun kaçtı?"

 

" Bunun ne önemi varki baba?"

 

" Önemi şu oğlum senin en yüksek notun 50'liydi. Ve benjm bildiğim zeki ve başarılı öğrencilerin en düşük notu ellidir."

 

Savaş abim dışında hepimiz kahkaha attık. Yemeğimiz de böyle neşeli geçti.

 

 

--------

 

Evet bu bölümümüzde bitti. Bir haftadır yoktum sınav haftamdı ama şimdi sınavlar da bittiğine göre eskisi gibi devam edicez.

 

Bu bölümde 1 haftadır bölüm gelmediği için biraz daha fazla uzundu. Ayrıca WhatsApp kanalı açtım isteyenler gelebilir kitap alıntılarını ve gidişatı hakkında bilgi vericem.

Ayrıca bölüm gelmeyeceği zaman da ordan duyuru yapıyorum.

 

 

https://whatsapp.com/channel/0029VamksNSICVffJkxarR0S

 

 

Link bu ama burdan açamayanlar var. İns veya tiktontan bana özelden mesaj atarsanız oaradan da size link atabilirim.

 

İnstagram: coksiradanbiri67

 

Tiktok: siyahbeyazhayaller1

 

 

Loading...
0%